Şizofren Kitap Bilgileri
Yazar: John Katzenbach
Tahmini Okuma Süresi: 15 sa. 25 dk.
Sayfa Sayısı: 544
Basım Tarihi: 2012
İlk Yayın Tarihi: 2012
Yayınevi: Koridor Yayıncılık
ISBN: 9786054629152
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Şizofren Kitap Tanıtımı
Yirmi yıl önce Francis Petrel kendi iradesi yok sayılarak ailesi tarafından bir akıl hastanesine gönderilir ve uzunca bir müddet orada tutulur. Ta ki seri cinayetler işlenip hastanenin kapıları mühürleninceye dek. Yıllar sonra, üstü örtülü ve unutulmaya yüz tutmuş olaylar silsilesi kararlı bir dedektifin soruşturma talebiyle yeniden irdelenir. Francis yaşadığı gerçekliğe dönmüş olmasına rağmen hâlâ sesler duymakta ve ancak ilaçlarla bu sesleri susturabilmektedir. O günlere dair anıları içine bir korku salar ve o da yaşadığı her anı zihninin tozlu raflarından indirip gün ışığına çıkarmaya, yazmaya niyetlenir; elinde kısalıp duran kaleme bir palamar gibi asılarak. Kağıt yerine evinin duvarlarına yazmaktadır hikayesini. Karanlığın içinde ona göz kırpıp duran, delilerin kendisine Melek dediği ölüm saçan gizemli bir psikopatla baş etmek hiç kolay olmayacaktır. Gerçekte böyle biri var mı yok mu, o bile bilinmezken.
Okumayı bitirdiğinizde bile onun hikayesi zihninizi kurcalamaya devam edecek
Katzenbachın bu muhteşem, gerilim dolu romanı müthiş bir sürükleyicilikle sizi hayal bile edemeyeceğiniz derinliklere çekiyor.
The Miami Herald
Elinizden bırakmak çok zor gelecek.
Publishers Weekly
İncelikle yazılmış, son sayfasına kadar merak uyandırıcı.
The Boston Globe
Katzenbach zirveye yaraşır bir eser yaratmış. Nefesinizi sıkı tutun, kitap sizi hayatın içindeymiş gibi hissedeceğiniz çok farklı bir yolculuğa çıkarıyor.
The Denver Post
Bu kitabı otobüste veya bir hastanenin bekleme salonunda okumanız tavsiye edilmez.
Bookreporter
Şizofren Kitaptan Alıntılar
1. "Şimdi düşününce her şey o kadar gülünç görünüyor ki, kahkahalarla gülesim geliyor.
Ama gülünç değildi.Dile getirilemeyecek kadar acı dolu bir yerdi.
Hiç delirmemiş insanlar işte bunu anlamıyor.Sanrıların ne kadar acı verdiğini.Gerçekliğin hemen şuracıkta,ama erişilemeyecek kadar uzak göründüğünü.Çaresizlik ve hüsrandan oluşan bir dünyada yaşamayı."
2. ""İyiyim," diye yalan söyledim."
3. "Hayatım boyunca bir yalnızlıktan öbürüne yuvarlanmıştım"
4. "İnsanın fikirlerinin tipiyle alakası yoktur."
5. ""Hissedemiyorum musun? Sezemiyor musun? Her şeyin bitmek üzere olduğunu kavrayamıyor musun?"
"Ölmek vakti yaklaşıyor."
"Burda öleceksin. O zaman ölmeliydin, ama şimdi burada öleceksin.
.
.
.
. Cesedin günlerce bulunmayacak. Derine kurtçuk dolması, karnının şişmesi, kokunun duvarları aşması için bol bol zaman kalacak."
"Ya evet, aynen öyle olacak. Gazetede bir satır bile çıkmayacak, cenazende bir damla bile göz yaşı dökülmeyecek - tabi cenazeni yaparlarsa. İnsanlar senin arkandan cici bir kilisede toplanıp mersiyeler düzerler mi sanıyorsun? Başarıların hakkında, ölmeden önce yaptığın mühim ve anlamlı şeyler hakkında güzel konuşmalar mı yaparlar sanıyorsun? Ufukta hiç de öyle bir şey görülmüyor. Hiç ama hiç görünmüyor hem de. Öldüğünle kalacaksın. Seni zerre umursamayan bir sürü insan rahatlayacak. Artık onlara yük olmayacağın için gizli gizli çok sevinecekler. Hayatının tek artığı bu daireye bıraktığın koku olacak, onu da muhtemelen yeni kiracılar dezenfektan ve tuz ruhuyla temizleyip çıkaracak.""
6. "Anlayabiliyordum.
Canımı yakan da buydu işte."
7. "Tüfek sesini duyunca, sağlık görevlisi dışında herkes siper alır."
8. "Kapıma kaç kilit, kaç sürgün takmış olursam olayım, en kötü korkularım yine de içeri girerdi."
9. "Geçmişi anlamak, gelecekte olacakları anlamanın çok daha iyi bir yoluydu."
10. ""Yani neden başarısızlıklarımızla anılıyoruz ? Neden yenilgiler, geri çekilmeler zaferlerden daha önemli sayılıyor?""
11. ""Ama delilik aynı zamanda yalnızlığın en kötü, en gerçek biçimini kapsar.""
12. "İnsanın fikirlerinin tipiyle alakası yoktur."
13. ""Hissedemiyorum musun? Sezemiyor musun? Her şeyin bitmek üzere olduğunu kavrayamıyor musun?"
"Ölmek vakti yaklaşıyor."
"Burda öleceksin. O zaman ölmeliydin, ama şimdi burada öleceksin.
.
.
.
. Cesedin günlerce bulunmayacak. Derine kurtçuk dolması, karnının şişmesi, kokunun duvarları aşması için bol bol zaman kalacak."
"Ya evet, aynen öyle olacak. Gazetede bir satır bile çıkmayacak, cenazende bir damla bile göz yaşı dökülmeyecek - tabi cenazeni yaparlarsa. İnsanlar senin arkandan cici bir kilisede toplanıp mersiyeler düzerler mi sanıyorsun? Başarıların hakkında, ölmeden önce yaptığın mühim ve anlamlı şeyler hakkında güzel konuşmalar mı yaparlar sanıyorsun? Ufukta hiç de öyle bir şey görülmüyor. Hiç ama hiç görünmüyor hem de. Öldüğünle kalacaksın. Seni zerre umursamayan bir sürü insan rahatlayacak. Artık onlara yük olmayacağın için gizli gizli çok sevinecekler. Hayatının tek artığı bu daireye bıraktığın koku olacak, onu da muhtemelen yeni kiracılar dezenfektan ve tuz ruhuyla temizleyip çıkaracak.""
14. "Anlayabiliyordum.
Canımı yakan da buydu işte."
15. "Tüfek sesini duyunca, sağlık görevlisi dışında herkes siper alır."
Şizofren Kitap İncelemeleri
Herkese selamlar
'ın kaleminden "
"
Katzenbach psikolojik gerilim kitapları yazarken bu türde beklenmeyecek şekilde ağır akan, betimlemeleri oldukça yoğun kullanan, karakterlere ve mekânlara olması gerektiğinden bence fazla odaklanan, ancak ilginç fikirler ortaya koyan, anlaması zor bir o kadar da keyifli eserler ortaya koyuyor. Polisiye ya da psikolojik gerilim kitaplarında yazarların maharetlerini sergilediği, olay döngüsünün akıcı ilerlediği, baş döndüren tuhaf olaylar ya da cinayet sahneleri Katzenbach'ta pek yok. Kitabı okurken cinayetten çok, karakterlere, mekanlara, olay döngüsüne ağırlık veriyor.
Kitaba gelecek olursak; Yirmi yıl önce Francis Petrel kendi iradesi yok sayılarak ailesi tarafından bir akıl hastanesine gönderilir ve uzunca bir müddet orada tutulur. Ve hastanede bir fiil cinayetler işlenmeye başlanır. Akıl hastanesinde işlenen cinayetleri araştırmak için savcı Lucy akıl hastanesine gelir. Savcıya yardım eden kişiler arasında eski itfaiyeci Peter ve başkahramanımız Francis de vardır. Bu cinayetleri işleyen kim ya da kimler? Baş kahramanlarımız katili bulabilecekler mi?
Yazar küçük olaylara büyük anlamlar yükleyerek başralı bir kitap ortaya koymuştur.
Ayrıca anlatıcı kişinin akıl sağlının yerinde olmaması söylenenlerin ne kadarına inanmanız gerektiği konusunda sizi şüpheye düşürüyor.
Bence türünü sevenler için okunması gereken bir eser. Özellikle betimlemeleri seviyorsanız mutlaka okuyun derim.
Kitapla kalın...
Şizofren- 544 sayfa
John Katzenbach
Francis'in yirmi yıl önce kaldığı akıl hastanesi yaşanan olaylardan sonra kapatılmıştır. Hastanenin koruma komitesinden bir davet mektubu alır. Gittiğinde hastaneden tanıdığı kendini Napolyon sandığı için Napolyon denilen arkadaşıyla karşılaşır. Napolyon, Francis'ten olayları herkese anlatmasını ister. Francis ya da hastanede bilinen adıyla C-Bırd, evine döndüğünde kalem bulsa da kağıt bulamaz. Evinin duvarlarına olayları yazmaya başlar. Yazarken kullanması gereken ilaçları bıraktığı için gerçeklikle bağı kopar.
Francis, beyninde sesler duyduğu ve onlara cevap verdiği için hastaneye ailesi tarafından yatırılmıştır . Hastanede Kısa Sarı adıyla bilinen hemşirenin öldürülmesinden sonra savcı yardımcısı Lucy, olayları araştırmak için gelir. Lucy araştırma sürecinde hastanede kalmaya başlar. Lucy cinayeti dışarda işlenen bazı cinayetlere benzetmiştir. Lucy, kendisine yardmcı olarak Kısa Sarı'nın cesedini bulan iki hastayı Francis ve İtfaiyeci Peter'ı seçer. Zaman daraldıkça farklı yollar denemeye başlarlar.
Bir polisiye roman için sayfa sayısı çok görünebilir. Ancak kitap kendini okutmayı başarıyor. Yazar konuyu adeta ilmek ilmek örüyor. Ben kitabı beğendim. Olayların yavaş ilerlemesi sıkmazsa mutlaka beğenirsiniz.
Polisiye kitapları okurken katilin kim olduğunu tahmin etmeye çalışırım. Tahminlerim çoğunlukla doğru çıkar. Bu kitapta başından sonuna kadar katilin farklı bir kişi olduğunu düşünmüştüm. Katil aklımdan şöyle bir geçirdiğim ama imkan vermediğim bir kişi çıktı.
"Her kelime, insanın beynini zonklatan baş ağrısı gibi kafa karıştırıcıydı. Sanki biri hayal gücümün kapılarına vuruyordu. Arkama yaslanıp hakikaten içeriye girmeye çalışan biri olabilir mi diye düşündüm. Odaya dolan karanlıktan gizlenerek ufalıp kaldım. Kalbimde, karşı koyacak cesur sözcükler aradım ama tüm sözcükler öylesine uçucuydu ki. Elimin titrediğini hissedebiliyordum. Büyük bir acının eşiğinde olduğumu düşünüyordum. Ama yine de bir yerlerden bir karşılık bulup çıkardım. "
Bir akıl hastanesinde işlenen cinayetin failini bulmak için gösterilen çabanın yazar gözünden okuyucuya yansıması..
Semptomların gücü o kadar mükemmel işlenmiş ki karakterlerle bütünleşmek oldukça kolay. Bir an kahramanların aklıyla dünyaya baktığınızı fark edebileceksiniz =)
Şizofrenlik klinik bir olgu mudur yoksa insanlar bazen şizofreni düşünceye sahip olabilir mi ? Sorusuyla yüzleşebilmelisiniz.
Wulf Durn' un aynı isimdeki kitabını da okudum açıkçası onu daha fazla akıcı bulmuştum. Zihinsel yolculuğu aksiyonu heyecanı sevenler için Holmes tadında bir eser diyebilirim.
İlk paragrafta verdiğim kitap kesintinden çok daha etkileyici sahneler var , hastaların sorgu sürecinde ki hem çevreyle hem kendileriyle çatışma yaşamasını okudukça gözlemlemelisiniz. Ne dersiniz herkesin içinde gizli bir şizofren olabilir mi ? =)
Keyifli okumalar