Sissoylu - Son İmparatorluk Kitap Bilgileri
Yazar: Brandon Sanderson
Tahmini Okuma Süresi: 18 sa. 56 dk.
Sayfa Sayısı: 668
Basım Tarihi: Kasım 2014
İlk Yayın Tarihi: 31 Temmuz 2007
Yayınevi: Akılçelen Kitaplar
ISBN: 9786055069445
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Sissoylu - Son İmparatorluk Kitap Tanıtımı
Bir zamanlar, dünyayı kurtarmak için bir kahraman ortaya çıkmıştı. Gizemli bir kalıtıma sahip, diyarların üstüne çöken karanlığa karşı cesurca meydan okuyan bir genç adam.
Yenik düştü.
O zamandan bu yana bin yıl geçti ve dünya, Lord Hükümdar olarak bilinen ölümsüz imparator tarafından yönetilen, kül ve sisten oluşan bir çölden başka bir şey değil. Üstelik bin yıldır bütün ayaklanmalar ağır bir hüsranla sonuçlandı.
Ancak her nasılsa umut ölmüyor. İmparatorluğun ve hatta Lord Hükümdar'ın bile sonunu getirmenin hayalini kurmaya cesaret edebilen bir umut. Planlanmakta olan yeni bir tür isyan var; tarihin en büyük soygununun etrafında inşa edilmekte olan bir isyan, dâhi bir hırsızın kurnazlığına ve beklenmedik bir kahramanın, bir sokak çocuğunun kararlılığına dayanan bir isyan.
Gecenin sahibi sisler.
Dünyanın sahibi ise Lord Hükümdar.
Sissoylu - Son İmparatorluk Kitaptan Alıntılar
1. ""En iyi yalancılar çoğu zaman doğruyu söyleyenlerdir.""
2. "Eğer insanlar bu sözleri okurlarsa, bilsinler ki güç ağır bir yük. Onun zincirleri tarafından bağlanmamayı arzulasınlar."
3. ""Elend gülümseyerek sandalyesini geriye savurdu ve ona sıkıca sarıldı. Vin gözlerini kapatarak sadece bu sarılmanın sıcaklığını hissetti.
Ve fark etti ki aslında her zaman istemiş olduğu tek şey bu.""
4. ""Ben unutulmak istiyorum.
Bilinmezlik.
Evet, o iyi olurdu.
Eğer insanlar bu sözleri okursa, bilsinler ki güç ağır bir yük.
Onun zincirleri tarafından bağlanmamayı arzulayın.""
5. "Ben senin ne kadar çok uğraşırsan uğraş, öldürmeyi asla başaramadığın şeyim. Ben umudum."
6. "Eğer birilerinin fazla yaklaşmasına izin verirsen, bu sadece onlara sana ihanet etmeleri için daha iyi fırsatlar tanırdı."
7. ""...sadece o sana ihanet etti diye birisini sevmeyi bırakır mısın? Ben sanmıyorum. İhanetin bu kadar çok acıtmasının sebebi de bu; acı, hüsran, öfke... ben onu yine de seviyordum. Hâlâ seviyorum.""
8. "
."
9. ""Bazı zamanlar herkesin olduğumu düşündüğü kahraman olmadığımdan endişe ediyorum""
10. ""Ne kadar da huzurlu görünüyorlar. Ama sadece birkaç gün önce, bu insanların pek çoğu durup kadınlar ve çocukların kafaları kesilirken rahat rahat izlediler.""
11. ""Gün boyunca yakamı bırakmayan aynı düşünceler gecenin sessizliğinde sadece daha da şiddetleniyor.""
12. "" Ben senin ne kadar uğraşırsan uğraş , öldürmeyi asla başaramadığın şeyim . Ben umudum . ""
13. ""En iyi yalancılar çoğu zaman doğruyu söyleyenlerdir.""
14. ""Bazen keşke bu kadar lanet bir realist olmasaydım diyorum.""
15. "Bu dinlere insanların üstünde böylesine güç veren şey neydi?
"Bu herhangi tek bir şey değildi, diye düşünüyorum ben," dedi Sazed.
" Bazıları dürüst inançları sayasinde güçlüydü, başkaları vaat ettikleri umut ettikleri yüzünden. Diğerleri ise zorlayıcıydı.""
Sissoylu - Son İmparatorluk Kitap İncelemeleri
EFSANE
Çok ama çok iyi bir eser.
Son İmparatorluk'a sis hakim. Halk geceleri sis çöktüğünde dışarı çıkmıyor çünkü ondan korkuyorlar. Skaa'lar köle gibi çalıştırılıp asla verim vermeyen, kahverengi bitkileri yetiştirmekle görevliler. Fabrikalarda, tarlalarda vs köle olarak çalıştırılıyor, aşağılanıyorlar. Asiller ise günlerini gün ediyor, balolarda eğleniyorlar.
Bir de Siskanlar, Sissoylular var. Tanrıları olduğuna inandıkları Lord İmparator'un, asillerin sadakatine ödül olarak verdiği yeteneğin sahipleri. Bu yeteneğe sahip olan insanlar metal çeşitlerini öğütüyor ve metalleri haraket ettiriyor, insanların duygularını manipüle ediyor, kendi bedenlerini güçlü veya hızlı yapabiliyorlar.
Bazı insanlar Lord İmparator'un yönetiminden memnun değil. Ölümsüz olan lordun, bunca yüzyılda halkına daha iyi davranmak için bir yol bulmuş olması gerektiğini düşünüyorlar.
Ve skaa isyanı. İsyanı yönlendiren Kelsier ve çetesi. Hepsi ayrı ayrı ele alınması gereken karakterler, bunu kendiniz görün istiyorum.
Anlatımı başta bana ağır geldi ama sonda alıştım. Farklı bir anlatımı var ama hiç eksik nokta yok. Sissoyluların metalleri nasıl işlediğini en ince detayına kadar anlattığı için evren hakkında net bir fikir oluşturabiliyoruz. İşlenen evren bu kadar detaylı anlatıldığı için sanırım en sevdiğim evren oldu. Detaylı anlatıyor anlatmasına ama bunu sıkmadan yapıyor.
Sissoylu'ya bir şans vermenizi öneriyorum. Hiç bu kadar ince düşünülmüş bir evrenle karşılaşmamıştım; ben çok sevdim, sizin de seveceğinizi umuyorum.
Spoiler içerir!!!
Seri o kadar güzeldi ki, ne söylesem eksik kalacak gibi hissediyorum. Hikâye boyunca gökyüzünden yağan kül ve geceleri ortaya çıkan sislerle karşılaşıyoruz. Bir an için düşündüm de, bizim dünyamızda da böyle bir ortam olsaydı nasıl olurdu acaba?
Konuya gelirsek, "Siskanlar" ve "Sissoylular" gibi terimleri görünce başta ağır ve karmaşık bir anlatım olacağını, anlamakta zorlanacağımı düşünmüştüm ama hiç öyle olmadı. Yazar çok akıcı ve sade bir dille hem bu kavramları hem de Allomansi güçlerinin nasıl çalıştığını çok güzel anlatmış.
Favorim demir ve çelikle yapılan itme-çekme gücü oldu. Bu sayede uçamasan bile belli noktalara sıçrayabiliyor ya da üzerindeki metalleri kullanarak kendini savunabiliyorsun. Başka insanların üzerindeki metalleri manipüle etme fikri gerçekten etkileyiciydi.
Olayların geçtiği Luthadel'de İmparator’un ülkeyi ne kadar kötü yönettiğini, özellikle fakir kesim olan Skaa halkını en küçük nedenlerle acımasızca ezip öldürdüğünü ve zenginlerin de kendi çıkarları uğruna bu duruma sessiz kaldığını görüyoruz.
Bizim çetenin bu düzene karşı isyan başlatıp imparatoru tahtından indirmek istemesi ana hikâyeyi oluşturuyor. Çete üyelerinin hepsini genel olarak sevdim ama favorilerim kesinlikle Vin ve Kelsier oldu. İkisi de Sissoylu ve aralarındaki bağ çok etkileyiciydi. İmparatoru devirmek için verdikleri mücadeleyi heyecanla takip ettim.
Serinin sonu da oldukça etkileyiciydi. Kalın bir kitap olduğu için başta sıkılırım sanmıştım ama hiç öyle olmadı. Aksine, büyük bir keyifle okudum. Gerçekten çok beğendiğim bir seri oldu.
Son İmparatorluk ya da bilinen seri ismiyle Sissoylu Serisi belki de yazarın en çok bilinen, yazarı anımsayınca akla gelen serisidir. Çünkü beğenenler de beğenmeyenler de ortaktır. Bunun sebeplerine değineceğiz elbet.
Giriş kısmı çok yavan ama bunu önceden söylemiştim. Önemli olan okuyucuda merak uyandırmak, sonraki kitapları istemesini sağlamak ve bunu başarıyor mu? Başarıyor. Çünkü iyi ve kötü net olarak ayrılıyor. Bana göre de olması gereken budur. Bir insan düşünün. İyiyse iyi, kötüyse kötüdür. Kötü biri size işi düşünce nasıl iyi biri olmuyorsa iyi birini de çıldırtıp, her şeyi yapıp ondan sonra sesini çıkarınca kötü olarak lanse edemezsiniz. Bu yüzden bunların başta ayrılması klişe bile gelse bence çok iyiydi.
Diğer göze çarpan da normalde serilerde ara kitaplara sıkıştırılan ve okuyucuyu sıkan bilgi içerikli yazıların ilk kitaptan verilmesi. Bu sefer de her şeyi öğrendik düşüncesi yerine acaba serinin devamında ne okuyacağız düşüncesi hakim oluyor. Bunu da yazdım bir kenara. Düşünceler değişebiliyor yani.
Despot bir rejim, rejimi sevmeyen insanlar ve büyük mücadele. Seviyorum böyle kurguları ben işin özünde ve gene sevdim. Kitapta bir karakter seçin deseler bu kitap özelinde ‘Vin’ karakterini seçerdim sanırım.
Hepimize iyi okumalar dilerim..
Dünya 'yı kurtarmak uğruna yollara düşen genç bir adam...
Onun yenilgisi dolayısıyla dünya egemenliğine geçen ölümsüz imparator Lord Hükümdar...
Kül ve sisten oluşan bir çöl, dünya...
Fantastik severlere duyurulur; eğer yeni bir soluk arıyorsanız kesinlikle okumanız gereken bir kitap. Tüm diğer fantastik kurguları unutun. Vampirler, kurtadamlar, uzaylılar...
Yepyeni bir oluşum var elimizde. Çok ilgi çekici. Ben okurken acaba şimdi ne olacak diyerek çevirdim sayfaları. Ve kesinlikle bu seriyi bitireceğim.
Kitaptan bahsedecek olursam ;
İlk başlarda kitap anlaşılması zor bir şekilde ilerliyor. Okuyucu kullanılan terimleri kafasında çok oturtamıyor. Sanırım betimleme eksikliğinden kaynaklı. Çünkü kitap karakterleri hakkında da belli başlı şeyler dışında hayalinizde pek fazla canlandırma yapamıyorsunuz. Ama bir süre sonra kitap akıcılık kazanıyor ve insandaki merak duygusunu arttırıyor.
Sadece hayal edin ; kızıl bir güneş, kahverengi bir bitki örtüsü ve kesinlikle çiçek yok, üzerinize yağan kül yağmurları, geceleri çöken sis ve getirdiği ölümler ve bu ölümlerden beslenen yedikleri cesetlerin fiziksel özelliklerine bürünen 'sishortlakları'...
(Bu şekilde bahsedince distopya özelliğine de dikkat çekmiş olduk.) Bence bu bile merak uyandırıcı.
Fantastik seviyorsanız okumanızı tavsiye ederim. Ben seriyi tamamlamakta kararlıyım. Sizler de benimle aynı fikirde olacaksınız eminim.
Kafamda tazeyken bir şeyler yazayım istedim. Yıllar önce mistborn olarak görüp okumayı sürekli ertelediğim kitabı rastgele bir günde kütüphanede görüp aldım ve köpek gibi pişmanım NEDEN BU KADAR ERTELEDİM... Epik fantastik zaten bayıldığım bir tür olduğu için hiç sıkılmadım okurken. Olayların akışı tam olması gerektiği gibiydi sırlarla dolu ancak meraktan kudurmadan önce açıklamasını da yapıyordu. Benim gibi spoiler almak icin sayfanın sonuna gözü kayanlardansanız gerek kalmıyordu çoğu zaman. Aynı zamanda beni reading slump denen hastalıktan da kurtardı ama cok kısa surede bitti.
Konu olarak bakarsak kurulan evren başta çok karmaşık geliyor ancak neredeyse tüm fantastikler böyledir okumaya devam etmek lazım. Karakterler bakımından bazi yan karakterleri daha iyi tanımak isterdim onu da diger kitaplarda görürüm diye umuyorum. Kelsier karakterine bayıldım ona yazılan son tatmin edici olmuş bence ama diğer kitaplarda eksikligini hissederim gibi geliyor. Vin cok büyük potansiyele sahip (zeki ama kullanmıyor) ama kelsier olmadan ne kadar ilerleyebilecek merak ediyorum. Elend'la sahnelerine bayıldım içim ısındı bu ikiliye evlenin hemen. Sazed... Ah Sazed çok sevdim herkesin bi Sazedi olmali diye düşünüyorum ben. Yalnız kitapta şu sorun var bence, betimleme açısından biraz az geldi. Karakterleri hayal edemedim sispelerininin fanartlarini gormesem dümdüz pelerin olarak düşünüyordum. Lord Hükümdar nasıl görünüyor bir türlü oturmadı kafamda. Genel olarak kafamda canlandırması zordu. Öyle bakalım diğer kitabı da bulurum umarım kütüphanede bu devirde ya pdf ya kütüphane zaten...