Türkiye’nin yasal ve tamamen ücretsiz kitap platformunda, dilediğiniz kitabı hemen online okuyabilir ya da indirip saklayabilirsiniz. Okumanın özgürlüğü burada sizi bekliyor!

Sıradan Delilik Öyküleri - Charles Bukowski | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Sıradan Delilik Öyküleri Kitap Bilgileri


Yazar: Charles Bukowski
Tahmini Okuma Süresi: 5 sa. 40 dk.
Sayfa Sayısı: 200
Basım Tarihi: Eylül 2018
İlk Yayın Tarihi: Eylül 2018
Yayınevi: Parantez Yayınları
ISBN: 9789758441426
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Sıradan Delilik Öyküleri Kitap Tanıtımı


Bukowski'nin en beğenilen öyküleri...



"kuma oturup suya bakardı, her şeye zor inanılırdı suya bakınca, Çin diye bir ülke olduğuna ya da ABD'ye ve Vietnam'a, bir zamanlar çocuk olduğuna, hayır, buna inanmak zor değildi, onu unutamazdı. bir de erkeklik çağını: çalıştığı işler ve kadınlar, sonra kadınsızlık, şimdi de işsizlik. altmışında bir berduş. bitmiş. bir hiç. bir dolar yirmi sent nakit vardı cebinde. bir haftalık kirasını ödemişti bir de. okyanus... kadınları düşündü yine. bir kaçı iyi davranmıştı ona. diğerleri kurnaz, gürültücü, biraz deli ve çok zor kadınlar olmuşlardı. odalar ve yataklar ve evler ve Noeller ve işler ve şarkılar ve hastaneler ve donukluk, donuk günler ve geceler ve anlam eksikliği ve fırsat eksikliği. ve şimdi, altmış yılın karşılığı: bir dolar yirmi sent."



Sıradan Delilik Öyküleri'nde yer alan çalışmaları, Charles Bukowski'nin haklı şöhretini kazanmasının en iyi örnekleri sayılıyor. Bukowski bu öykülerde kendi hayatından yola çıkarak, kaybedenlerin dünyasına, ayyaşlar, kaçıklar, düzenbazlar, fahişelerden oluşan bir dünyaya kendine has farklı bir mercekten bakıyor ve her şeyi olabildiğince açık ve net anlatıyor.




Sıradan Delilik Öyküleri Kitaptan Alıntılar


1. "Evet hayvanları seviyorum. Sorunum insanlarla."




2. ""Güzel yer," dedim, "ama bir gün buranın da içine ederler herhalde.""




3. "Evet hayvanları seviyorum. Sorunum insanlarla."




4. "-Mutlu insan yok mu ?
+Mutluymuş gibi yapan çok insan var.
-Neden ?
-Çünkü utanıyorlar, korkuyorlar, itiraf edecek cesaretleri yok."




5. "Dibe vurduğunu sanıp, bir dip daha olduğunu keşfedebiliyordu insan...”"




6. "Dibe vurduğunu sanıp, bir dip daha olduğunu keşfedebiliyordu insan...”"




7. "“Riske girmemek, kaybetmemek, aynı yere dönmemek sadece ölülere mahsustu.”"




8. "Yorma kendini.
Bırak hayatına eşlik etmek isteyenler, seninle gelsin."




9. ""Dibe vur­duğunu sanıp bir dip daha olduğunu keşfedebiliyordu insan.""




10. "“İnsan, ruhunu anlamayı ısrarla reddeden bir ortamın kurbanıdır.""




11. "“Tek istediğim beladan uzak ve huzurlu bir hayat. Yorgunum.”"




12. "“Tek istediğim beladan uzak ve huzurlu bir hayat. Yorgunum.”"




13. "-Mutlu insan yok mu ?
+Mutluymuş gibi yapan çok insan var.
-Neden ?
-Çünkü utanıyorlar, korkuyorlar, itiraf edecek cesaretleri yok."




14. "Bağışlayın, kafadan biraz kontağım galiba."




15. "... bir sürü farklı yolu vardı delirmenin."





Sıradan Delilik Öyküleri Kitap İncelemeleri


Eğer yazıyorsan ve tüm zamanlar için yazmadığını söylüyorsan yalnızca kendini kandırıyorsun demektir, çünkü tanıdığım herkes tüm zamanlar için yazar, yazdıkları cinayet romanları da olsa, İÇİMDEKİ KATİL de olsa, ATLARI DA VURURLAR da olsa. Hiç bir kıt akıllı zevk için yazmaz. Zevk için mastürbasyon yaparsın. Zevk için sevişirsin. Zevk için hayatını heba edersin. Ama yazdığında bu daima ya kan içindir, ya da hiç bir şey. Ve, eğer sonunda eline hiç bir şey geçmezse, en azından masadaki her şey için oynamışsın demektir, kan için..
Bukowski.

Şu sözün çok hoşuma gitmişti.” Ben sinemaya gitmem. Bir gün gidersem eğer kendi, filmim için giderim.”… bu sözün üstüne bir şey demek istiyorum. Birgün bende yazarsam işte o zaman, sevgili dostum senin yazdıklarını inceleye bilirim…

Yazmak, sevgi ve nefretin, beden ve onurun, umut ve umutsuzluğun, enerjinin, öfkenin, hasedin, inlemenin ve kanın birbirine geçtiği bir tür oyundur. Ama en çok hangisi? Herhalde kan. Çünkü hepimiz şiiri, romanı, hatta o yalın elektrik akımını kâğıda aktarmakta yakıt olarak kanı kullanırız. Kan, yazdığımız her şeyin yakıtı, hayali ve umududur…

Yeraltı’nda kör bir köstebektim ve ortalıkta benden başka köstebek yoktu. Daha henüz Yeraltı oluşmadan Yeraltı’ydım ben. Pis genç bir adamdım.

Ben hip’tim zaten…”

CHARLES BUKOWSKİ..




-'' adam delirmiş! '' dediğinizi duyar gibiyim,delirmiş olabilirim gerçekten. ama sanmıyorum nedense. bu lehime küçük bir artı olarak yazılabilir. İnsanlarla birlikteyken iyi hissetmem kendimi. Benden uzak şeylerden söz ediyorlar, benim duymadığım heyecanlar duyuyorlar. Ama onlarla birlikteyken kendimi güçlü hissediyorum.şöyle düşünüyorum: onlar bütünün küçücük parçacıkları ile hayatlarını sürdürebiliyorlarsa, ben de sürdürürüm. Ama yalnız kaldığımda, kendimi bir duvarla, soluk almakla, tarihle, kendi sonumla kıyaslayabildiğimde bazı tuhaf şeyler olmaya başlıyor. Zayıf bir adamım ben anlaşılan. İncil'i denedim, filozofları denedim, şairleri denedim, ama hepsi bir şekilde hedefi ıskalamışlardı. Tamamen farklı şeylerden söz ediyorlardı. Ben de uzun süre önce okumaktan vazgeçtim. İçki, kumar ve seks biraz işe yarıyordu, yaşantımla cemiyeti, kentin, ülkenin bir ferdi gibiydim; ancak tek fark benim ''başarma'' isteği duymamamdı. Bir aile istemiyordum, ev istemiyordum, iyi bir iş istemiyordum. Böyleydim: entelektüel değildim, sanatçı değildim, sıradan insanı kurtaran köklerden de yoksundum. Arada derede kalmış bir şeydim, bu da deliliğin başlangıcı olsa gerek.''

okunmalı böylesine yeralti edebiyatına hitap eden bir adam eksik kalmamalı kitapliginizdan .




Zamanında bu adamın kaç kitabını almışsam oku oku bitmiyor. ergenlik işte. ergenliğimde ilk kez Bukowski okuduğumda çok etkilenmiştim. Şimdi ise sıkılıyorum. toplu taşımada, parklarda alkollü kafayla(alkollü kafa sadece parklarda) rahat rahat okunabilecek bir şey olduğunu düşünüp yanıma almıştım bu kitabı ama artık o şartlarda bile pek keyif alamıyorum Bukowski'den. Bukowski'nin sevdiğim öyküleri var, Kasabanın En Güzel Kızı'nı hala çok seviyorum. Ancak sıklıkla öykülerini birbirinin kopyası olarak görüyorum. Bu kitaptaki bazı öyküler de daha önce başka kitaplarında yer almış zaten. Sanırım bir Bukowski öyküleri daha var kitaplıkta ama onu da okuduktan sonra asla Bukowski öyküsü sokmayacağım kitaplığa. Sevdiğim bir iki öykü vardı bu kitapta;

Kirayı ödemeye 45 milimetre, Buluşma, Şairin Dağ Evi, Tecavüz!, Sülük Üzerine Notlar, Hür Hayvanat Bahçesi, Battaniye

Ancak genel olarak tekrar dönüp öykü başlıklarına baktığımda hiçbir şey anımsamıyorum kitaptaki öykülerle ilgili. Yedim, içtim, seviştim vs. vs. belki çok fazla Bukowski okuduğumdan bu bıkkınlık oluştu bende. Çünkü her ne kadar 32 yaşında olsam da kendimi ergen olarak tanımlayan biriyim ve Fante okurken hala keyif alıyorum.

Avi Pardo ile ilgili de daha önce tekrarladığım bir eleştirim var; her çevirdiği kitap aynı. Tamam, Bukowski'nin üslubu budur ama Fante ile Hornby ile, tek kitabını okuduğum Joshua mohr ile bir fark bulamıyorum ben üslupta. Arıca traş(tıraş) gibi, herşey(her şey) gibi sürekli yinelenen yazım yanlışları var kitaplarda.



Türkiye’nin yasal ve tamamen ücretsiz kitap platformunda, dilediğiniz kitabı hemen online okuyabilir ya da indirip saklayabilirsiniz. Okumanın özgürlüğü burada sizi bekliyor!