Şıpsevdi Kitap Bilgileri
Yazar: Hüseyin Rahmi Gürpınar
Tahmini Okuma Süresi: 12 sa. 42 dk.
Sayfa Sayısı: 448
Basım Tarihi: Nisan 2014
İlk Yayın Tarihi: 1911
Yayınevi: Özgür Yayınları
ISBN: 9786051418483
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Şıpsevdi Kitap Tanıtımı
İlk dönem romancılarımızın gözde tiplerinden “Şık” tipi: Meftun Bey... Yarım yamalak Paris öğrenimiyle
sindirilmemiş Avrupa kültürünü, kendi bencilliklerine, dolandırıcılığına maske yaparak aile bireylerinin yozlaşmasına, ailenin yıkılmasına yol açan bir “yüzsüz”...
Şıpsevdi, Hüseyin Rahmi’nin toplumsal yozlaşmaya vurduğu “neşter”lerin en sürükleyicilerinden biri
Şıpsevdi Kitaptan Alıntılar
1. "Erkek kısmının sevgisine inan olmaz…"
2. "Zaman her şeyin foyasını meydana çıkarma gücüne sahiptir."
3. "Bir zamandır pek kederli bir haldeyim."
4. "Dünya şimdi acayip… İnsanların içi dışına uymuyor."
5. "Fakat insan tahammül edemiyor."
6. "Pasaklı kızların kocadan talihi olur derler…"
7. "Kişinin hali tavrı kendi aynasıdır."
8. "Ben filozofluğu barbarlığa tercih ederim de…"
9. "Bu benim ilk sevdam. Onunki sayısızmış..."
10. "Her bir kötülük oluyor. Fakat hep birer ikiyüzlülük perdesi altında..."
11. "Allah, bazı gönülleri birbiri için yaratmıştır."
12. "Kimseye güven kalmadı."
13. "Cehalet insanı miskin, bilim ve erdemse güçlü yapar."
14. "Kısmetten hariç bir şey olmaz."
15. "Zaman her şeyin foyasını meydana çıkarmak kuvvetine haizdir."
Şıpsevdi Kitap İncelemeleri
Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın 1901 de yazdığı ama sansür nedeniyle 1908 yılında yayımlanabilen romanıdır Şıpsevdi. Yazarın romanlarında sıkça gördüğümüz Batı hayranı, alafranga yaşam derdine düşmüş fakat yarım yamalak edindiği bilgiyle etrafına tepeden bakan, küçümseyen karakterin akla hayale gelmeyecek macerasını anlatıyor kitap. Kah gülerek, kah sıkılarak okuduğum bir kitap oldu.
Kitap oldukça kalın 499 sayfa, bazı konular o kadar ayrıntıya girerek anlatılmış ki sıkılıyorsunuz bunları okurken. Fazla detaycılığın dışında kitap güzeldi. Gürpınar'ın sinemaya uyarlanmış kitapları mevcut olduğu için bence bu kitabın konusuda tam bir komedi filmi senaryosu olurdu.
Batı hayranı, Fransa'da birkaç yıl yaşamış olan Meftun İstanbul'a ailesinin yanına döndüğünde onları beğenmez ve tüm aileye Batılılar gibi yaşamayı, düşünmeyi, giyinmeyi, öğretmeye kalkar. Gelin görün ki onunda bildikleri yarım yamalaktır ve hem kendisinin hem de ailesinin yaşamını arapsaçına döndürür. Türlü badireler atlatan Meftun peki sizce akıllanır mı?
Gürpınar eserlerinde İstanbul'u ve İstanbul insanını anlatır. Ve bunu harika bir incelikle kaleme alır. Zaman zaman bu Alafranga düşkünü, züppe kesim diye tabir ettiği karakterlerle ince ince dalga geçtiğini düşünüyorum...
Neyse benden bu kadar. Sağlıcakla ve kitapla kalın.
Hüseyin Rahmi Gürpınar; alafrangalığın yanlış anlaşılmasından, uygulanmasından hareketle insan tabiatına uygun düşen, olumsuz sonuçları işleyen ve Türk toplumunun alışkanlıklarına uyan ya da uymayan tiplerden yola çıkarak bu romanına tespitlerini yansıtmıştır.
Daha öncesinde eser Alafranga adıyla ortaya çıkarılmış fakat sakıncalı görüldüğü için yayın durdurulmuş böylelikle yeniden Şıpsevdi adıyla yaklaşık on sene sonra yayımlanmıştır.
Şıpsevdi ismine karşılık düşen kişi romanda, Meftun karakteri üzerine işlenmiştir. Okurken bazı ayrıntılar kimi okuyucuyu yorabilir, sıkabilir ama ben aksine keyif aldığımı hissettim. Güldüm,sinirlendim, anlık tepkiler yaşadım çünkü düşündürücü; hayrete düşüren,olay ağırlıklı, mesaj içerikli, eleştiriler içeren kısımlar yerleştirildiğinden merak uyandırdı.
Meftun Bey'in başından geçen olaylar dizisi ve Paris'te gördüklerini ülkesine döndüğünde aynı durumları evindeki ailesine uygulamak istemesi komik diyaloglar ile yazılmıştır. Bunun beraberinde gelen yaşanan karmaşıklıklar, çatışmalar, bir çöküşün habercisidir.
Felsefî görüşlerin de yer aldığı, zamansız bir eser olarak sunulan bu roman değerli klasiklerimiz arasındadır. Son olarak yazarımız, bu romanın herhangi bir amaca hizmetinden çok halkı güldürmeye dair yazıldığına dikkat çekmiştir.
Okuduğum kitapta Meftun adlı düzenbaz bir kişinin okumak için buyuk umutlarla amcasının yardımlarıyla eğitim için Paris'e gönderilip orada okumak yerine gezmeye eğlenmeye ve o zamanın tabiriyle alafrangalığı öğrenmeye çabalamaya uğraşmasiyla birlikte hiçbirşey öğrenemeyerek kendisine destek veren amcasının da ölümü üzerine evine dönerek ailesinin başına geçmesi ve orada öğrendiği usulleri ailesine tatbik ettirmeye çalışmasıyla ailesinde meydana gelen biraz komik ama acı ve elim olaylar silsilesini anlatıyor.Tabiri yerindeyse tilkinin kümese girmesiyle olan yıkıcı etkiyle Meftun'un evine dönmesi birebir sayılır.Meftun'da ağır basan iki özelliği alafrangalığı ve çok paragöz olması.Bu nedenlerden ötürü kendi ailesini uçuruma sürüklediği yetmediği gibi komşusu Kasım Bey'i ve çocuklarının akıbeti evdekilerle aynı oluyor.Kitap insanın içinde bulunan bencillik hırs ve ihtiraslarinin ne boyuta gelebilir hem de bu ailesini ve çevresindekileri mahvetme uğruna bile olsa? Sorusunu cevaplıyor.Kitabi tek başına özetleyen bir cümle var ki bütün romana bedel:'insanlar kendilerinden daha ahmaklarının zararına refahlıklarını kurarlar'
Kitabın her yerinde alintilayacak o kadar güzel yerler var ki ayrıca kitapta Mösyö Makferlan'ın cenazeye gelenlere yaptığı konuşmasının anlatıldığı yerler tek başına önemli bir yer teşkil ederken kitabın sonundaki Meftun'un son mektubu ise baslibasina insanın özünü anlatıyor.
Türk edebiyatının muhteşem bir klasiği olarak mutlaka okuyun diyorum...
Alafrangalık budalası Meftun Bey’in çevirdiği dolaplar nedeniyle eşinin ve kendi ailesini felakete sürüklemesi anlatılmıştır.
Pehlevizâde Meftun Bey tahsil için Fransa’ya gitmiş ancak başarılı otamadan geri dönmüştür. Babasından kalan Erenköy’deki köşkte alafranga yaşama arzusu vardır. Köşkteki çalışanlara alafranga yaşam tarzına göre çalışmalarını ister. Elinden de bu yaşam tarzını anlatan bir kitap düşmez. Evdeki yemek kültürünü de değiştiren Meftun Bey, evin ninesi Şeküre Hanım’ı çıldırtır. Meftun kızkardeşi Lebibe “milyoner” lakaplı Kasım Efendi’nin oğlu Mahir ile ilişkisi vardır. Meftun, kız kardeşinin onla evlenmesini istediği gibi kendisine de Mahir’in kız kardeşi Edibe’yi ister. Ancak aile kızı Meftun Bey’e vermez. Meftun ise plan kurar ve kendisine piyango çıktığını her yere yayar. Kasım Efendi ise bunun üzerine kızını Meftun’a verir ve Meftun’un kız kardeşi Lebibe de Kasım Efendi’nin oğlu Mahir ile evlenir. Ancak Meftun Bey ve konak gittikçe sefalete sürüklenir. Meftun ise damatları Mahir ile Kasım Bey’in paralarına konmak için sahte belgeler düzenler. Kasım Bey durumdan haberi olunca damadını ve oğlunu reddeder. Meftun ise karısı Edibe’yi boşar. Edibe babası Kasım Efendi’nin evine sığınır ve eve erkek aldığı duyulunca Kasım Efendiye inme iner. Mahir ise konakta intihar eder. Meftun ise Kasım Efendi’nin ölümünü beklediğini dile getirerek mirastan pay alacağını umut eder.
Kendi kültürünü beğenmemek, kendi yemek yeme tarzını bile değiştirerek başka bir milletin yemek yeme tarzını benimsemek kendi kendini asimile etmek desek tam da yeridir. Meftun Bey evinde alaturka hiçbir şeyi beğenmez evin en yaşlısı anneannesi Şekûre Hanımdan tutun da evin küçüğü Hasene'ye kadar bile Fransızca usullerini öğretmek için ders verir. Evin içindeki her insanı alafranga kültürüne alıştırmaya çalışır, bütün inatçı uğraşlarının sonunda ev halkını alafranga kültürüne alıştırır. Bütün alafranga usulü yemek yeme tarzları, dans etme vb. dersleri Meftun Bey verir. Bu alafranga sevdası yüzünden başına açmadığı dert kalmaz. Kendisiyle beraber kurunun yanında yaşta yanar hesabı diğer aile bireylerini de yakar.
Gelelim benim kitap hakkındaki düşüncelerime,
Bu kitapta o kadar güzel noktalara değinilmiş ki bu güzel eserinden dolayı değerli yazarımız, Hüseyin Rahmi Gürpınarʼı tebrik ediyorum. Gerek bir kadının gözünü açması gerektiğine dair Madam Şehimʼin: “Bir kısım erkeklerinizin sizi kör cahil bırakmak istemeleri üzerlerinizdeki yakışıksız üstünlüklerini sonsuza kadar sürdürmek içindir.” sözü ve dahası... Gerekse Türkçe'nin sade bir dil olarak kullanılmasının önemi, kadının eğitimsiz olmasının zararları, kadın - erkek eşitliği, kadının toplumdaki konumu çok güzel bir şekilde işlenmiş. Bunun yanında bir de bazen sıkıldığım ama bir yandan da haklı bulduğum bazı felsefeler kısacası Türk filmi tadında, hem eğlendiren hem düşündüren bir yandan da bazı sayfalarında öfkelendiren -genellikle Meftun Bey'e karşı- bir kitaptı. Ben beğendim. Tavsiye ederim, okumalısınız.