Sinek Isırıklarının Müellifi Kitap Bilgileri
Yazar: Barış Bıçakçı
Tahmini Okuma Süresi: 4 sa. 42 dk.
Sayfa Sayısı: 166
Basım Tarihi: Ocak 2024
İlk Yayın Tarihi: Eylül 2011
Yayınevi: İletişim Yayınevi
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9789750509636
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Sinek Isırıklarının Müellifi Kitap Tanıtımı
"Cemil'in bütün gün evde ruhsal söküklerle uğraştığını da biliyordu Nazlı. Ev, iplik parçalarıyla, kırpıklarla dolu oluyordu, iki ucu bir araya getirilememiş hatıralarla ve partal fikirlerle. Yaşamak bu küçük evde de eksik kalıyordu; elli dört metrekare içinde Cemil'in yetişemediği, tamamlayamadığı şeyler vardı. Sessizlikler vardı. Hissettiği şeyi tam o anda kimseye söyleyememiş Cemil'in kuytuya köşeye bıraktığı sessizlikler, yutkunmalar ve toz."
Aşk üzerine küçük bir roman.
Toplu konutta aşk ama...
Edebiyat üzerine küçük bir roman.
Edebiyatla hayatın birbirine karıştığı ama...
Arkadaşlıklar üzerine bir roman.
Hepsi üç kişi ama...
Barış Bıçakçı'dan yeni bir kitap. Aması yok.
"Ben Barış Bıçakçı'nın metninde... kendine has bir üslup görüyorum. Kısa cümlelerle, fazla derine inmiyormuş gibi gözükerek ince ayrıntılarda kahramanlarını var ediyor.Yalın bir anlatımı var, parlatmıyor, gereksiz cümlelerle şişirmiyor... Kısa, çok kısa bölümler ilk bakışta birbirleriyleilgisiz gibi görünseler de bir bütünü oluşturuyorlar. Son zamanlarda tek tipleşen, olaya dayalı roman anlayışına karşı kendine has dili, anlatımı, kurgusuyla seçkinleşiyor Barış Bıçakçı."
-Metin Celâl-
(Tanıtım Bülteninden)
Sinek Isırıklarının Müellifi Kitaptan Alıntılar
1. ""Kırk yaşımızda,
Yüreğimize yirmimizde sıktığımız bir kurşunla ölüyoruz..""
2. "Kendi dünyamdan çıktığımda basit cümlelerin öznesi oluyorum,"
3. ""Kırk yaşımızda, yüreğimize yirmimizde sıktığımız bir kurşunla ölüyoruz.""
4. ""Kırk yaşımızda, yüreğimize yirmimizde sıktığımız bir kurşunla ölüyoruz.""
5. "Ben doğru dürüst konuşamadığım, konuşmaktan tat almadığım birine aşık olamam."
6. "Hayat tesadüflerle doludur ve o kadar doludur ki insan günün birinde kendi gençliğine tesadüf edebilir."
7. "Bir: Yoksunluk ve özlem bizi zinde tutuyor, zamanın dışında tutuyor.
İki: Arzuları doyurmak bizi pelteleştiriyor, zamanın içine atıyor."
8. "Bunca acıya rağmen hâlâ hayatta olduğumuza göre ya üçkâğıtçıyız ya da umudumuz var. Ben kendimi üçkâğıtçı gibi hissediyorum."
9. "Kitapları bitirdiğinde olan şey yine oldu: Akvaryumun suyu değişti. Yeni suyuna alışması zaman aldı. Bu sırada gerçeklikle bağı iyice koptu."
10. "“Çocukluktan kalma siyah atım her yöne koşmak istiyor.”"
11. "Yaşamak ilerlemek olamaz, ama geride bırakmak olabilir…"
12. ""Bunca acıya rağmen hâlâ hayatta olduğumuza göre
ya üçkağıtçıyız ya da umudumuz var...""
13. ""Hayat hiçbir yere varmıyor.""
14. ""İstanbul'da gün boyu dolaşırken dünyanın haline üzüldüm. Ankara'da insan sadece Ankara'nın haline üzülüyor.""
15. "Kuş kanadı kalem olsa yazılmaz benim derdim."
Sinek Isırıklarının Müellifi Kitap İncelemeleri
Roman, bir yazar adayının ilk romanının basılıp basılmayacağının cevabını yayınevinden beklerken kendi kendisiyle giriştiği hesaplaşmayı konu alıyor.
Romanın kahramanı Cemil, eşi Nazlı ile sıradan bir hayat yaşarken yıllardır yaptığı inşaat mühendisliği görevini bırakıyor.
Birkaç arkadaşı dışında dışarıyla pek münasebeti yok Cemil’in. Apartmanlaşmanın yoğunlaştığı bir semtinde yaşıyor Ankara’nın. Toplu konutların gittikçe artmasına şahit oluyor. Cemil’in hayatı, haftada bir oynadığı halı saha maçları dışında bu mahallede ve esas olarak bir oda ve bir salondan oluşan evde geçiyor. Elektrik faturasının zamanında ödenmesi gibi küçük işler, üst kattan banyoya su sızması gibi olaylar, komşudan gelen bir ses ya da evde duyulan bir tıkırtı, yaşlı komşuyla, bakkalla ya da güvenlikle zorunlu olarak kurulan birkaç sözcüklük diyalog bu son derece durağan hayatta anlatılmaya değer önemli olaylar halini alıyor. Olağanüstü olaylar yok, her şey sıradan.
Romanın sonunda bir yayınevi editörü Cemil’i arayarak yazmış olduğu eserde birtakım düzeltmeler yapması gerektiğini söyleyerek telefonu kapatıyor.
Romanda modern insanın çelişkileri ve çıkmazlarına da yer verilmiş. Cemil, çalışmıyor; ama karısı Nazlı doktor olduğu için geçimlerinde maddi sıkıntı yok. Türkiye şartlarını düşününce bir erkeğin çalışmadan karısının kazandığı parayla yaşamını sürdürmesi biraz zor. Mahalle baskısı, erkeklik gururu… daha birçok sebep sayabiliriz.
Barış Bıçakçı yine bu kitapta da farkını konuşturmuş. Her kitabın da farklı konulara değinip, üslubuyla her seferinde farklı bir şekilde etkilemeyi başarıyor. Bu kitapta ana karakter çok ilgimi çekti. Ve birazda tanıdık geldi :)) Neyse.. Ana karakterin analizleri hayata insana ve eşyaya yüklediği anlamlar çok özgün ve dikkat çekiciydi. Barış Bıçakçı beklemediğin yerde beklemediğin bir şeyden bahsetmeyi seviyor sanırım. Bu üslubu bende sevdim. Mesela yürüyüş yapılırken bir anda cezaevi aracını görmeleri ve cezaevi aracından inenlerin söyledikleri.. Bu işte birden yaralıyor okuru. O gözümüzü yumduğumuz acımasız gerçekleri, hissettirmeden sessiz sedasız karşınıza diki veriyor Barış Bıçakçı. Ve en önemli şeylerden biride kitapta bol bol yazar, şair, şiir, kitap, müzik önerileri var bu da çok hoşuma gitti.
Basılması beklenen roman için, yayın evinden aramalarına kadarki süreci anlatıyor zaten kitap. Bu bekleyişi anlatıyor daha çok. O kısmıda çok sevindim. Romanın ana karakteri için söylenenleri. Çok doğru ve çok hoşuma gitti. Okuduğunuzda göreceksiniz zaten neyden bahsettiğimi. Bu noktada şunu söylemek istiyorum sadece; Yaşamak kirlenmektir. Malesef..
Ve son olarak, o cinayet neyin cinayetiydi ? O kısmı anlamadım ben. Neden her yaşlanan cinayet diye tutturdu kitapta ? Çözemedim :)
Kitap genel olarak keyifli bir solukta okunabilecek bir kitap. Siz bana bakmayın ben fırsat bulamadım. İncelemeyi bile ancak paylaşabildim :)) Keyifli okumalar.
İncelemeyi buraya aktarırken hep bu şarkı vardı dilimde :) onuda ekleyeyim sizin için
Sinek Isırıklarının Müellifi bir yazarın hikayesi. Barış Bıçakçı'nın bir otobiyografisi de denebilir.
Olay örgüsü, yazarımızın babasını kaybedip zaten çok önceleri bir eylemde tanış oldukları fakat bunun sonradan farkına varacakları hastanede tanış oldukları doktor kızla evlenmesiyle başlıyor.
Doktor kız hastanede çalışıyor, kahramanımız ise biraz Yusuf Atılgan'ın Aylak Adam'ını andırır bir ruh haleti içinde evde hem kitap yazıyor, hem de yemekle, bulaşıkla ilgileniyor. O klasik Türk evi hiç değil yani bu ev.
Kahramanımız inşaat mühendisi. İstifa etmiş. İstifa nedeni de ekolojik gerekçeler. Diyor ki: Kalkınma planları gereğince dağları ovaları patlatıyor barajlar göller inşa ediyorduk ve tüm bu curcunanın gerisinde katledilen gelincikleri ve ölen annesine ağlatan tilki yavrularını izliyorduk. Kahramanımız tüm bunlara dayanamıyor basıyor istifayı. Soylu bir istifa.
Şu hızlı tren geliyor, ülke ileri gidiyor söylemlerinin perde arkasını düşündürdü bana. Bu yollar yapılırken kaç hayvan annesiz kalıyor acaba.
Hasan Ali Toptaş'ta benzer gerekçelerle icra memurluğundan istifa etmiş. Bu edebiyatçılar zaten böyledir, edebiyat adamı yufka yürekli yapar.
Kitapta bol bol kitaplara atıf var. Büyük yazarlara hemde. Sanırım Bıçakçı yazdığı her kitabın içeriğine okuduğu kitapları içerik olarak yedirmiş.
Mekân olarak Toki seçilmiş. Toki'den yola çıkarak kentsel dönüşüm projelerini epey bir eleştirmiş yazar.
Her şeyi de anlatmayım artık. Okuyan okusun.
Çok güzel, çok sıcak, afilli cümlelerle dolu bir kitap. Beğendim mi evet.
Sevgili
https://ucretsizkitap.com.tr.com/Bookthiefbusra
dün Cemil Meriç'in
'sinin hakkında attığı yazısını paylaşırken ucretsizkitap.com.tr'da, yayınevi İletişim olan kitapların fotoğrafını da paylaşmış. Ben de şöyle dönüp baktım bi kitaplığa, İletişim'leri bulup koydum üst üste. Ne okudum, sevdim mi? Kısa bi muhasebe yaptım.
Şüphesiz beni en çok etkileyen Oğuz Atay'ın
'dır İletişim'den. Yine Oğuz Atay'ın kendi hocası Mustafa İnan'a ithafen yazdığı
'da beni oldukça etkilenmişti.
En bi sevdiklerimden diğeri İhsan Oktay Anar'ın
'ıdır.
Cemil Meriç'in
'sinin bazı yerlerine katılmakla beraber bazı yerlerine katılmadığımı söyleyebilirim.
Beni etkileyen güzel bi kaç kitap daha mevcut İletişim'den. Fakat öyle üst üste koyunca kitapları bundan iki ay kadar önce aldığım Barış Bıçakçı'nın Sinek Isırıklarının Müellifi'ini henüz okumadığımı farkettim. İlk okuyacağım kitabı olacaktı, yani yazarla ilk tanışmam :))
Söyleyebilirim ki aranan kan bulundu. *
Enfes bir yazım dili, enfes bi kafa sesi, enfes bi üslup. Yine abartıyosun diyenin ağzına vururum.
Epeydir böyle hikâyeyi olay örgüsüyle boğmayan, aforizma patlatıcam diye gerilmeyen, kasıntı olmayan, olay akışı hisle bütün günce, şiirsel dilli bi kurgu okumak istiyordum, oldu.
Tüm kitaplarını okumak istiyorum hemenn. Öyle sevdim.
Buraya kadar okuduysanız, edinin bir Barış Bıçakçı kitabı, yok okumadıysanız, o şanslı azınlıkta değilsiniz üzgünüm.
Anlatmaya değmeyecek şeyleri belki tutar diye anlatmaya çalışmak da edebiyata dair.
Bir reçelin kaynarken üzerinde olusan köpük, su damlatan bir banyo,komşular,pazardan alınan yeşillikler....
Cemil inşaat mühendisliğinden yazar olmak amacıyla istifa etmiş sıradan bir cesur yürek. Doktor olan eşi Nazlı ile yaşamaktadır. Aralarında farklı bir işbölümü oluşmuştur. Nazlı eve maddi gelir sağlarken,Cemil hem evle ilgilenir hem de yayınevine teslim ettiği bir roman ile ilgili haber bekler.
Bu arada reçel yapar,tursu kurar,ev temizler, komşuların akıtan banyolarıyla ilgilenir.
Bir yandan da okur,dinler,az sayıda arkadaş o ile görüşür, haftada bir halı sahada maç yapar. Yani sıradan bir yasam ve sıradan şeyleri anlatan bir roman. Adıyla müsemma. Sinek ısırığı nasıl onemsizse müellif (yazar) de bir o kadar sıradandır. Ama zaten edebiyat da önemsiz şeylerin de önemli gibi anlatıldığı bir sanat değil midir?
Bizi yazarlardan ayıran onların çok güzel anlatması. Yoksa hepimiz yazar olur çıkardık.
Toplu konutların bir bir yükseldiği büyükşehirde yaşayan Cemil ki,kendisi de toplu konutlarda oturur, edebiyat dünyası ile ilgili ince göndermelerde de bulunur. Aforizma yazanları eleştirirken aforizma yazar. Günümüz edebiyatının aldığı hali ince bir alayla göz önüne serer.
Yine romanda bol bol eser,yazar isimleri geçer. Virginia Woolf 'tan Carson Mccullers 'a kadar. Bu yazarların bahsettiği eserlerini bir sıraya koyup okumam lazım. Çok iyi bir okuma listesi var zira.
Barış Bıçakçı okuması keyifli bir yazar. Az sözle çok şey anlatanlardan .Okuyun