Simru Kitap Bilgileri
Yazar: Kahraman Tazeoğlu
Tahmini Okuma Süresi: 7 sa. 15 dk.
Sayfa Sayısı: 256
Basım Tarihi: Mart 2017
İlk Yayın Tarihi: Mart 2017
Yayınevi: Destek Yayınları
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9786053112310
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Simru Kitap Tanıtımı
Nereden çıktın yine karşıma?
Tamamlayamadığın hangi vicdansızlığın için döndün? Geçmişim olamamıştın, şimdi geleceğimde olmak için mi geldin? Artık benim için sen bir “fark etmez”sin. Fırtınada kaybolmuş bir yelkenli için rüzgârın nereden estiği önemli değildir. Geçti artık o günler… Mezarıma çiçekle gelmen, beni öldürmüş olman gerçeğini değiştirmiyor.
Sessiz çığlıkları vardır kırılan kalbimizin ve onları yalnızca Allah duyar. Senin duymadığın ve hiçbir zaman duyamayacaklarından bahsediyorum. Umarım beni anlıyorsundur. Keşke biraz düşünebilseydin. Düşünmediğin için şimdi kalbin acıyor biliyor musun? Beynin düşünemediği her şeyin cezasını kalp çeker. Düşünmek beyni acıtmaz ama düşünmemek kalbi yorar.
Şu hayatın bize en büyük darbesi beklediklerimizin hiçbir zaman gelmemesi, gelenlerin ise bizi hak etmemesidir. Bazı insanlar hiç başlamayan hayatlarının bitmesinden korkarlar… Neyi biriktirebilmişler ki kaybetsinler? Sen de onlardansın bana göre. Elinde avucunda hiçbir şey kalmamış ama hâlâ yitirmekten korkuyorsun. Kolların boşluğa alışmış ama benimle doldurmaya çalışıyorsun. Bitmişsin ama hiç başlamamış olduğunu anlayamamışsın. Söylenmiş sözleri duymamışsın, şimdi söylenmemişleri dinliyorsun. Göremediğin şey şuydu: Ben sana hayatımı verdim, sen onu başkasının çöpüne attın.
Bana gelince… İyiyim ben. Aşkta özgürlüğün tutsaklıkla başladığını ve aynı zamanda da hayatta aşktan daha önemli şeyler olduğunu öğrendim. Mesela insan olmak…
Simru Kitaptan Alıntılar
1. "Hala sevebiliyor insan, kalbi hiç kırılmamış gibi..."
2. "Nereden çıktın yine karşıma?
Tamamlayamadığın hangi vicdansızlığın için döndün?Geçmişim olamamıştın,şimdi geleceğimde olmak için mi geldin?Artık benim için sen bir"fark etmez"sin.Fırtınada kaybolmuş bir yelkenli için rüzgârın nereden estiği önemli degildir.Geçti artık o günler...Mezarıma çiçekle gelmen beni öldürmüş olman gerçeğini değiştirmiyor."
3. "“Sen yeter ki rehin alır gibi sevme beni, ben sana tutsak olur gibi gelirim.”"
4. "Ben onu dizelerime şiir ettim ama o şairini unuttu…"
5. "Kiminle olursan ol kimsesiz kalmaktır yalnızlık..."
6. "Sen çölünü içinde taşıyordun ve benim suyum sana hiçbir zaman yetmeyecekti..."
7. "Aşkta gurur yoktur diyeceksin
Haklısın
Bende senin gibi düşünüyorum
Ama vakti zamanında
Gururumu kıran birine
Geri dönecek kadar da
Gurursuz değilim…"
8. "Kaybettiğimiz halde bir gün döneceğine inandığımız insanlar vardır.."
9. "Karakter bozukluğu diyeceğim bunun adına ama bozulacak bir karakteri de yokmuş."
10. "İhanetin bahanesi yoktur…"
11. "Ceyhun “İşte aşk budur Simru” dedi. “Aşk iki insanı yakarak birleştirir ve iki aşık, onları yakan aşkla bir olurlar. İki aşık birlikteyken hiçbir şey onları yakmaz. Çünkü ikiside küldür.Kendinde saklı ve yeri değişmez olanı aşık olmadan bilemezsin. Onu güzellik buldurur sana.”"
12. "Ali “Bitmek ne kadar özel bir kelime, öyle değil mi? İki zıt anlam taşıyor. Hem son bulmak hem de başlamak için kullanılıyor. Çiçek de biter, ömür de biter. Biri doğumdur, diğeri ölümdür” dedi."
13. "Kendi hayallerimden dayak yedim."
14. "Her son başlangıcını da içinde taşır..."
15. "Bana sevmeyi sen öğretmiştin. Söyle! Şimdi senden öğrendiklerimle başkalarını mı seveceğim? Hayır! Bunu yapamam. Senden aldıklarımı başkasına veremem. Senin için doğduğuma inanırken başkasında ölemem.
Kendime ihanetim olur bu. Seninle yaşadıklarım yine seninle ölür… Başkasında yeşermez. Bundan sonra yalnız senin hatıralarınla yaşayacağım. Belki sana iyi sahip çıkamadım ama inan hatıralarımıza çok iyi bakacağım. Onları kendimle bile kirletmeyeceğim. Kimseye benzetmeyeceğim seni. Ve kimsenin kendisini sana benzetmesine izin vermeyeceğim. Sen, hep sen gibi kalacaksın bende… Seni, tutamadığım sözler gibi değil, kendime ettiğim yeminler gibi saklayacağım. Namusumla, şerefimle… Bende bıraktığın izlerle ve benden alıp götürdüklerinle, bir de bu ikisinin arasındaki uçurumlara rağmen seveceğim seni yine…"
Simru Kitap İncelemeleri
Simru...
Simru bir aşk romanı. Eski Türk filmleri havasında, saçma tesadüfler serpiştirilmiş vasat bir aşk romanı. İkinci hikayeye de zoraki bir aşk acısı sıkıştırılmış, okurken ne gerek var demekten kendimi alamadım. Hikayeyle hiç alakası olmayan sayfalarca yazılmış saçma sapan aşk mektubu çok çok vasat. Tavsiye etmiyorum. Ütopik bir roman. Gerçek hayatta öyle şeyler hiç olmaz. Kurgu kötü. Simru niye hala ergenlik çağı aşkı Çağrı'yı unutamamış? Ceyhun'a aşık mı? Değilse niye onun "Su neden yanmaz?" diye yazdığı kağıt parçasını kolyesinde taşıyor? Ceyhun yoksa bir bilge mi? Ali'nin içler açısı hikayesi yapıştırma olmuş, yüreğimi burkmadı ne yazık ki! Böyle zor durumda olan bir aileye yardım edecek bir kurum yok muymuş? Kadın kahraman niye hep güzel olmak zorunda? Estetik cerrahi hele de yanık sonrası cerrahi işlemler öyle bir kaç ayda bitmez, yıllar alır bunların düzeltilmesi ve genellikle de o kadar büyük yanıkların sekelleri mükemmel biçimde iyileşemez. Elli bin lira da bu ameliyatlara yetmez. Daha fazla çok daha fazladır maliyetleri. Miras konusu ise iyice saçmalık... Arka kapak yazısı ile kitabın içeriği arasında bir bağ kuramadım. Ön kapaktaki ihanet ile ilgili sözlerin de içerik ile bir ilgisi yok. Kim kime ihanet etmiş anlayamadım. Daha fazla yazmak istemiyorum. Çünkü her yanı dökülüyor kitabın.
(İçindeki bir kaç güzel cümle için de teşekkür ederim.)
Açıkçası başlarken günümüz gençlik romanları gibi düşünüp ön yargılı başlamıştım. Evet ama farklılıklar var.
Kitap iki hikâyeden oluşuyor. Okurken böyle olmasına şaşırdım çünkü kitabın iki hikâyeden oluştuğu kapakta falan yazmıyor.
İlk hikayede bir aşk anlatılıyor. Ama aşkın yanında başka konularda var. Tabi bu sizin nasıl okuduğunuza bağlı. Yani kitabı öylesine okuyor havasıyla okursanız sadece aşkı görürsünüz. Ama kitaba ön yargılı değilde daha objektif bakarsanız ders alabileceğiniz yerler de var. Burda özet çıkartmıyoruz o yüzden içeriğinden çok bahsetmeyeceğim. Kitabı okurken takıldığım yerler oldu. Belki sizlerin de okurken burası böyle olmasaymış mantıksız olmuş diyeceğiniz yerler olabilir.
İkinci hikaye hasta bir kız çocuğunu konu almış. Bu hikayenin kitaba konulmasını beğenenler de olmuş beğenmeyenlerde. Ama bu beğenmeyenlerde bazıları bu durumu yargılamış. Kimseyi tanımadan ve neyi ne amaçla yaptığını bilmeden konuşmayı tercih etmem o yüzden bu konuda yorum yapmayacağım. Yazarın kendi kararı. Fakat hikayenin olmasının bir yandan iyi olduğunu düşünüyorum. Çünkü hem şükür etmek için bir sebep daha buluyoruz hem de farkındalık kazanıp biraz daha duyarlı oluyoruz diye düşünüyorum.
Okunabilir bir kitap ama tabi ki dünya klasikleriyle bir tutulamaz. Usta yazarların kitaplarıyla yan yana koymak olmaz. Okurken veya satın alırken bunları düşünerek almanızı tavsiye ederim.
Kitap aslında 2 hikayeden oluşuyor; Simru ve Bir Külkedisi Masalı. Ama Simru'ya kitapta daha çok sayfa ayrılmış.
Simru'da en çok sevdiğim karakter Hakan'dı.Gerek rahatlığı gerekse konuşma tarzıyla günlük hayatımızda hemen hemen hepimizin karşılaştığı bir karakterdi.Ama bazen Hakan'a gıcık olmadım da değil.:)
Simru ise bir erkek tarafından büyük hayal kırıklığına uğramış biri.Verdiği değerin karşılığını alamamış.Mezun olduktan sonra birçok iş görüşmesine gidiyor ve iş hayatında dış güzelliğin,kılık ve kıyafetin çok önemli olduğunu anlıyor.Şans eseri bir işe giriyor.Her şey hayal ettiğinin de ötesinde.Her şey bu kadar muhteşemken başına bir şey geliyor ve hayatı altüst oluyor ama sonra hayata yeniden tutunuyor ve her şeye sil baştan başlıyor.
"Bir Külkedisi Masalı"na kitapta daha az yer verilmesine rağmen beni en çok etkileyen hikayeydi.Bunda gerçek bir hikaye olmasının da payı var.
Aşağıdaki paragraf SPOİLER içerebilir!!:)
Simru'nun kendinden 20 yaş büyük biriyle evlenmeye teşebbüs etmesini hiç doğru bulmadım.Ayrıca kızın hiç kız arkadaşı yoktu.Maşallah etrafını erkekler çevirmişti; Şeyhmus,Hakan,Ali,Ceyhun.Bir erkek tarafından büyük hayal kırıklığı yaşamış birinin etrafında sadece erkeklerin olması fazla komikti,gerçek dışıydı.Erkeklere karşı daha temkinli olsa bence daha inandırıcı olurdu.
Can acıtan, yüreğimizin derinliğine inen aşkların yazarı Kahraman Tazeoğlu, bu kitabında Simru ile bizi bir yolculuğa çıkarıyor. Gençliğinde bir kalp kırıklığı ve sonrasında büyük acı yaşamış olan Simru kızımız, kitabın ana karakteri... Üniversite mezuniyetinde fotoğraf çekilmek için gittiği dükkanda, fotoğrafçı Ceyhun ile tanışıyor. Ceyhun'un ona sorduğu "Su neden yanmaz?" sorusu, Simru'yu çok etkiliyor. Genç kız bu soruyu kolyesinde taşırken, daha o zamanlar sorunun kendi geleceğini değiştireceğinden habersiz.. Asosyal arkadaşı Hakan ile iyi bir arkadaşlığı var, onun davetiyle gittiği baloda, Şeyhmus ve Kemal'le tanışıyor. Bu aslında ona yakın gelecekte iş fırsatı oluyor. Mezuniyetinin ardından çalışmaya başlayan ve patronu Şeyhmus ile iyi bir ekip olan Simru, iyi para kazanıyor ve hatta kendi evini bile alıyor.
Artık sadece aşkı beklemeye koyulan Simru, bir gece apartmanda çıkan yangınla ölüm tehlikesi atlatıyordu. Yüzünün bir bölümü yanar ve bozulurken; onu kurtaran da itfaiyeci Ali'ydi. Çok hoş ve duru bir güzelliği olan Simru, şimdi onu kaybetmişti ve depresyondaydı, üstelik bu yüzden işinden de olmuştu. Ali onu ruhsal iyileştirmeye çalışırken dostlukları da giderek artıyor ve yakınlaşıyorlardı. Hatta Ali'ye kalan mirasla Simru estetik ameliyatı geçirmiş ve çok daha güzel olmuştu. Eski işine de dönmüştü ve Şeyhmus'un evlenme teklifini kabul etmişti. Ama diğer tarafta Ali ne olacaktı? Yazarımız, bu kitapta ikilikleri, iç karışıklıklarını ve karar olgusunu çok başarılı bir şekilde işlemiş. Bir şans vermenizde fayda var
Konusu:
Simru’nun üniversiteden mezun olacağı yıl en yakın arkadaşı Hakan Simru'ya bir baloda onunla gelmesini ister. Simru ise bunu kabul eder ve baloda Şeyhmus ve Kemal adında iki kişi ile tanışır ve mezun olduktan sonra çalışabileceği bir iş teklifi alır...Şeyhmus Simrunun patronu olmuştur.
Simru icin her şey muhteşem gider kendi evini alır, parasini kazanır, isteyeceği pekte bir şey kalmamıştır ve artık hayatında aşka yer olduğuna karar verir.
Bir gece bulunduğu apartmanı alevler sarar ve Simru ’da o alevlerin içinde kalır.Ta ki kahramanı olan itfaiyeci Ali onu kurtarana kadar…
Simru gözlerini araladığında tüm yüzünü sargı içinde ve tamamen yanmış bulur. Duru güzelliğini kaybeden Simru büyük bir psikolojik depresyona girer bu da yetmezmiş gibi güzelliği ile beraber işinden de olur çünkü artık güzel değildir.
Ali Simruyu hastane de ziyaret eder.Ve destek olur zamanla daha fazla vakit geçirir daha fazla görüşmeye başlarlar..Simru yüzünü düzeltmek için estetik ameliyat fiyatlarını araştırır...Ve cok pahalı olduğunu farkeder.Ve bir gün Aliye kalan miras Simrunun ameliyat parası olur.. Simru eskisinden daha güzel olur işine geri alınır ve Şeyhmus bu güzellikten etkilenip evlenme teklifi eder Simru kabul eder.
Peki ya onu karşılıksız her haliyle seven Ali ye ne olacaktı...Bence kendiniz okuyup öğrenin .
Yorum;
Kitapta en cok Ali karakterini sevdim..Bazen sinirlendiğimde oldu kendini kullandırdığını düşündüm çünkü..Ama gercekten her haliyle Simruyu seven ve yanında olan tek kişiydi... Kitap sonunda kısa bir hikaye daha eklemiş yazar..Onu da okumadan geçmeyin derim...
.