Şeytan ve Genç Kadın Kitap Bilgileri
Yazar: Paulo Coelho
Tahmini Okuma Süresi: 5 sa. 13 dk.
Sayfa Sayısı: 184
Basım Tarihi: Temmuz 2020
İlk Yayın Tarihi: 2001
Yayınevi: Can Yayınları
Orijinal Dil: Portekizce
ISBN: 9789750736933
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Şeytan ve Genç Kadın Kitap Tanıtımı
Paulo Coelho, Şeytan ve Genç Kadın’da insanların değer yargılarını temelden sarsmanın hiç de zor olmadığını gösteriyor.
Gözlerden uzak, kuytu bir dağ köyü ve bu köyün dış dünyadan soyutlanmış, kendi halinde, adeta zamanın dışında bir yaşam süren insanları. Köydeki tek genç kadın, küçük otelin barında çalışan güzel Chantal’dır. Gelip geçen avcılarla ya da turistlerle gönül eğlendiren genç kadının tek dileği bu sıkıcı yerden kurtulmaktır. Beklenmedik bir anda köye gelen ve gerçek kimliğini gizleyen bir yabancı, köy halkına, hepsinin yaşamını altüst edecek, değer yargılarını kökünden değiştirecek bir öneride bulunur. Onlara yedi gün süre tanımıştır. Bu süre içinde bu insanlar, yaşam, ölüm, adalet ve dürüstlükle ilgili temel sorunlarla yüzleşecek, yaşam çizgilerini değiştirecek bir karar almak zorunda kalacaklardır. Yabancıya kucak açan köy halkı, onun tehlikeli oyununa alet olurken, “İyi ile Kötü” ikilemi, bu basit insanların örneğinde evrensel boyutlara açılıyor. Paulo Coelho, İyi ile Kötü arasındaki savaşı ve insanın Tanrı’yla ilişkisini konu edinmiş Şeytan ve Genç Kadın’da.
Şeytan ve Genç Kadın Kitaptan Alıntılar
1. ""En iyi tarafımıza ulaşmak için en kötü tarafımıza da ihtiyaç duyarız.""
2. "İnsanın sahip olabileceği en değerli şey yitirmiştim ben: insanlara duyulan güveni."
3. "“Herkes korkudan ölüyor. Bir tek sen değil. Tek fark, senin, işin en güç bölümünü geride bırakmış olman. En çok korktuğun şey başına geldi. Senin yitirecek bir şeyin yok artık”"
4. "…ben hep eylem adamı oldum, güçlüklerle savaşabildim, kimi savaşları kaybettim, kimilerini kazandım, ama aynı zamanda zaferlerin de yenilgilerin de herkesin yaşamının bir parçası olduğunu anlayabildim."
5. "yaşam kısa ya da uzun sürebilir;
bu onu nasıl yaşadığımıza bağlı.."
6. ""Tanrıyı bağışlamak," dedi Yabancı. "Durmadan yapan ve sonra da yıkan acımasız bir Tanrı'yı bağışlamak. ""
7. ""...hiçbir şeyi değiştiremiyeceğini ansızın anlayıverdi.""
8. ""Bir insanın hikâyesi bütün insanlığın hikâyesidir.""
9. "'Bir insanın üzerinde egemenlik kurman için onu korkutman yeterli.'"
10. "'İyi ile Kötü'nün yüzü aynıdır. Her insanın yoluna ne zaman çıktıklarına bağlıdır her şey.'"
11. "Koşullara bağlı olarak dünyadaki herkes kötülük yapmaya hazırdır."
12. "İnsanın sahip olabileceği en değerli şeyi yitirmiştim ben: insanlara duyulan güveni."
13. "Sevip de karşılığında sevilmeyi beklerseniz boşa zaman harcamış olursunuz."
14. "Herkesin cehennemi, elini uzatsa tutacağı yerdedir."
15. "Vaatlere inanmamalısınız.
Dünya vaat doludur."
Şeytan ve Genç Kadın Kitap İncelemeleri
insan insan derler idi..
"Bir insanın hikayesi bütün insanlığın hikayesidir."
-
Sosyal mi Deney - 1 için bkz:
Edebiyatı değerli kılan şeylerden biri de okuyucuya yüzlerce farklı hayat görme imkanı sunuyor olması sanırım. Yanımızda yöremizde meydana gelip de penceremizden sızan izlencelerden başka olayların da cereyan edebileceği ihtimalinin okura verdiği his, kayda değer bir önem kazanıyor güzel bir anlatıya rastladığımızda.
Bir yabancı bir şehre gelir ve kader ağlarını örer cinsinden bir girişle başlayıp devam eden kitapta, yazar iyi/kötü denklemini ya da mücadelesini ele alıp sorular yönelmiş ilgilisine. Cevap arama kaygısı gütmediği söylenebilir bence.
Türlü badireler atlatıp, üzücü bir şekilde kendi ürettiği silahların marifetiyle en yakınları üzerinden sınanan Yabancı'nın amacı, merak ettiği açmazlara cevap bulmak: insan özünde kötü müdür, iyi olduğumuz için mi cezadan korkup çekindiğimiz için mi kötü değiliz, kötülük tercih edilebilir bir şey midir, alakasız üçüncü kişiye karşı insanı kötülük yapmaya iten sebepler nedir, vicdan mukayesesi var mıdır gibi sürüp giden sorular yumağı...
Gerisi, gerisi sadece okurun zihninde aksedecek.. Minik bir dünya olan insandan yola çıkan tümevarım deneyi için her şey hazır.
Şey, unutmadan:
"Kendine güzelce bak ki, âlemin özü sensin.
Sen varlığın gözünün bebeği olan âdemsin."
kıtabında
insanın içindeki İyi ile Kotünün savaşını aktarıyor.Her insanın içinde iyi ve kötü yan vardır sadece biz hangisini kullanmak istiyorsak onu kullanıyoruz.Kitapta bize eğer kışkırtılırsak sonunda bu kışkırtmaya karşı koyamayacağımızı söylüyor. Koşullara bağlı olarak dünyadaki herkes kötülük yapmaya hazırdır.Herkesin kötülük yaptığında illaki bir sebebi oluyor.Ama yaptığımız kötülükleri Tanrı'ya bağlamamız gerekiyor.
Kitapta geçen olay da bir yabancı kendi inandığı bir düşünce uğruna bir köye gelir ve onlara yedi gün içinde içlerinden birini seçip öldürmeleri karşılığında onlara 11 külçe altın vereceğini söyler. Başta kimse inanmasa da sonra sırf para uğruna kabul ederler.Birini seçerler tam öldürecekken Chantal(kahramanımız) onları vazgeçirir.Böyle yazınca Chantal'ın ne kadar masum olduğunu görüyoruz ama hiç te öyle değil.Eğer bu suçu işlemelerini engellerse yabancı ona bir külçe altın vereceğine söz verir.Aslında kendi çıkarları için onların suç işlemesine engel olur.
Kitap gerçekten çok güzeldi.Özellikle
kitapları insanı düşünmeye zorluyor.Günlük hayatta belki de düşünmediğimiz şeyleri konu alıyor bu yüzden ben çok sevdim kitaplarını tavsiye ederim.
En sevdiğim alıntı ise:
"İnsanlar hem her şeyin değişmesini isterler hem de her şeyin hiç değişmeden sürüp gitmesini."
"Yaşam, kısa ya da uzun sürebilir; bu onu nasıl yaşadığımıza bağlı."
Arkasına sağlam gerilim müziği konulduğunda sinemada beğenilen filmler arasına girecek kadar basit olan bir konusu var yüzeyde.
Yazı mı tura mı?
Bir yönden bu kadar basit sayılabilecek bir iddiası var kitabın konusunun. İddiaya girelim şu altınlar üzerine. İçinizden biri bu ödül karşılığında yine içinizden birini öldürecek.
Yazı mı tura mı?
Bu kadar basit değil tabii. Hatta bu kitap, içinde psikoloji, teoloji, felsefe, sosyoloji araştırmaların barındırıyor.
Çıkarları uğruna Tanrı'yı satabilecek ve buna geçerli bahane üretebilecek insanlarız biz.
Duygularımıza ket olacak düşünceler üretip, kendimizi rahatlatabilecek savaşçı duygular atabiriz ortaya. Bu savaşçıları kötüyü iyiye karşı korumakla görevlendiririz.
Yeryüzünde tüm eylemlerimizin doğurduğu sonuçları geçmişten bugüne değerlendiremeyip, günlük yaşadığımız sıkıntılara bir kurban ararız sürekli. Ve bunu da insanlara yöneltmek yerine daha soyut, karşı koyamayacak hatta söz bile söyleyemeyecek görünmez bir varlığa yöneltiriz. Sonra da ondan korkup ona yaltaklanmak için içimizden bir kurban adarız.
İyi ve Kötü kavramları için derin derin tartışıp kötünün iblisten doğduğunu ama insanın içinde var olduğu sonucuna ulaşır, fakat her defasında en iyisi olarak yine biz ayrılırız bu yerden. (Kahve devrimciliği)
Harika mesajları olan bir kitap Şeytan ve Genç Kadın. Bir roman olarak okunduktan sonra iyice düşünülmesi gereken konuları var. Hem genel konular hakkında eleştiri yaptırır hem de özeleştiri sağlar kişiye.
#şeytanvegençkadın Friedrich Dürrenmatt'ın dünyaca ünlü “Der Besuch der alten Dame" adlı oyunundan esinlenerek yazılmış bir hikâye.
Bir gün gizemli bir yabancı, iki yüz seksen bir kişinin yaşadığı ve tanrının bile unuttuğu Bescos köyünün huzurunu bozar. Acı dolu geçmişinin şeytanlarından kurtulamayan silah fabrikatörü gelirken, bir teklif ve on bir altın külçesi ile gelmiştir. İlk kurban olarak kendine Chantal’ı seçer, kimsesiz ve mutluluğu arayan genç bir kadın. Köy halkını, özellikle cesur ve dürüst Chantal’ı ahlâkî bir sınava tabi tutan bu yabancının neden kötü tarafa geçtiğini, yani kendi hikâyesini de öğreniyoruz. İnsanlar, yabancının bu teklifi karşısında açgözlülük, korkaklık ve korku ile bölünüyor. İyi ve kötünün amansız bir mücadele verdiği, herkesin bir şeyleri riske atıp atmayacağına ve hayat boyu hayalleri için kendilerini değiştirip değiştirmeyeceğine kendi karar vermesi gereken yedi gün.
“Der Besuch der alten Dame“ kitabını da okumuştum ve bir insan nasıl bu kadar hasta ruhlu olabilir diye hâlâ düşünüyorum. #paulocoelho sanki iki kitabın kahramanını da yarıştırmaya çalışmış gibi. Dürrenmatt’ın eserinin sonu çok etkileyiciydi, aynısı bu kitabın sonu için geçerli değil. Hikâye güzel başladı, ilerleyen sayfalarda gerilim çoğaldı, ancak sonu biraz hüsrana uğrattı. Kitabı okumak isteyen, ona göre bir beklenti içerisinde olsun.
Sabahattin Ali'nin kitabında da bahsettiği gibi şeytanın içimizde olduğunu, iyi ile kötünün daima içimizde mücadele içinde olduğunu temel felsefe olarak veren bir kitap olmuş. Teolojik bilgi kitapta bir hayli var özellikle Hristiyanlık adına cok fazla sorgulama verilmiş ancak tüm dinlerin de kendinden birşeyler bulabilmesi mümkün. Kitap boyunca bizi hep bir sorgulama içinde bırakmasi hoşuma gitti.
Konuya gelince küçük bir şehirde 7 günlüğüne geçen olaylar Chantal ve Yabancı karakterleri üzerinden anlatılmış. Yabancı şeytan olarak verilse de içindeki şeytanın ağır bastığı karakter olarak ifade etmek daha doğru, genc kadın Chantal ise Yabancinin kötülüğünü yaymak için kullandığı bir araç olarak görünen yalnız bir genç kadın. Yabancı Chantaldan eğer köy halkı 7 günde birisini oldururlerse elindeki altınları köye vereceğini iletmesini istiyor. Bu fikir başta çok saçma gibi görünse de köy halkinin içindeki şeytanla mücadelesi kolay olmayacaktır.
Sonuna kadar kurgusu çok iyi giden, dusundurme ve heyecan dozu ise oldukça güzel bir çalışma ancak sonu beni tatmin etmedi. Bu kadar güzel bir olay örgüsü sonunda Chantalin halka seslenişinde daha bir yaratıcı, ikna edici birşeyler aradım belkide. Köyün tüm umudu bağlıydı o konuşmaya, evet ikna edici oldu ama daha zekice ve vurucu bir an olabilirdi o an biraz sönük kalmış bu da doğal olarak sonu biraz etkilemiş.
Sonu için olmasa da Teoloji ve Felsefe sevenler için çok doyurucu bir kitap, altını çizecek çok fazla kısım var. Veronica Ölmek İstiyora göre daha çok hoşuma gitti diyebilirim..