Ses ve Öfke Kitap Bilgileri
Yazar: William Faulkner
Tahmini Okuma Süresi: 7 sa. 36 dk.
Sayfa Sayısı: 268
Basım Tarihi: Şubat 2020
İlk Yayın Tarihi: 1920
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Orijinal Dil: İngilizce
ISBN: 9789750808869
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Ses ve Öfke Kitap Tanıtımı
Nobel ödüllü yazar William Faulkner’ın yüzyılın klasikleri arasında gösterilen ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın 100 Temel Eser seçkisinde yer alan romanı Ses ve Öfke YKY’de. Yazar bu yapıtında, yaşananları, düşünülenleri, sıkışan ve patlayan duyguları vermekteki ustalığını doruğa taşıyor. Dört bölümden oluşan romanda, bir ailenin dağılışı, aile bireylerinin bilinç akışlarıyla izleniyor.
Ses ve Öfke Kitaptan Alıntılar
1. "Sen günah ile ahlakı birbirine karıştırıyorsun."
2. "Düşün. Dayan ve düşün."
3. ""İnsanlar seni yok edinceye kadar çalışa çalışa öleceksin.""
4. ""Yağmur yağarsa ne yapacaksın?"
"Islanırım," dedi Frony. "Şimdiye kadar kim yağmuru durdurabilmiş ki.""
5. "bir insan kendi talihsizliklerinin toplamıdır"
6. "Babam derdi ki bizim zamanımızda bir insanın efendiliği kitaplarından anlaşılırdı; oysa bugün geri vermediği kitaplardan anlaşılıyor"
7. "her insan kendi erdemlerinin yargıcıdır"
8. "bütün insanlar birikimdirler"
9. ""Ben herkese elimden gelen iyiliği yapmak isterim," dedi. "Önemsiz sosyal sınırlar çizmem. Bir insan bana kalırsa her şeyden önce bir insandır, nerede olursa olsun.""
10. "''...babam saatler zamanı öldürürler demişti. Zaman demişti küçük çarkların tik taklarından oluşup kaldıkça ölmüş demektir; ancak saatler durursa zaman canlanır.''"
11. "... insanların yalnızca kendi vicdanlarını susturmak için nasıl sık sık söz verdiklerini de bilirim..."
12. "Düşün. Dayan ve düşün."
13. "“Babam derdi ki bizim zamanımızda bir insanın efendiliği kitaplarından anlaşılırdı; oysa bugün geri vermediği kitaplardan anlaşılıyor…”"
14. "“Çok talihlisin ama bilmiyorsun.”"
15. "“…saatler zamanı öldürürler…”"
Ses ve Öfke Kitap İncelemeleri
William Faulkner Amerikan edebiyatında eserlerini okumayı en çok sevdiğim yazarlardan biridir. Onun kitaplarını ne zaman okusam yalnızca zevk almakla kalmayıp, ayrıca onu anlayabilmek için büyük bir çaba sarfetmem gerektiğini düşünürüm hep.. Ses ve Öfke, bilinç akışı tekniğinin en iyi örneklerinden biridir. Romanda olay örgüsü karmaşıktır; ayrı parçalar ayrı zaman dilimlerine aittir, genel bir bakışla romanın sondan başa doğru olduğu söylenebilir..
Dört bölümden oluşan ve temel olarak bir ailenin tarihi (trajedisi demek daha doğru aslında) etrafında şekillenen bir eser Ses ve Öfke. Bu dört bölümden ilk üçü üç kardeş Benjamin, Quentin ve Jason tarafından anlatılıyor. Son bölümde ise yazarımız ipleri ele almayı tercih etmiş.
Sıkışmış duyguları çok harika bir şekilde aile bireylerinin bilinç akışları ile vermiştir. Bu yönüyle bilinç akışı tekniğinin en güzel şekilde uygulandığı bir eserdir diyebiliriz. Bir ailenin yok olmasını anlatması yönüyle ‘’Yaprak Dökümü’’ romanını çağrıştırmaktadır
Sonuç olarak kendini zorlamak isteyen herkese tavsiye ediyorum bu günümüz klasiğini. Faulkner'in yaptığı biraz tabuları yıkmak olmuş roman türü için. Cesaret isteyen bir iş kesinlikle. Gerçi bu insanların isimleri bu yüzden her devirde yaşamaya devam ediyor.Okumayanlar için şiddetle tavsiye ederim...
Ses ve Öfke
Amerikan edebiyatının Güney Gotik temsili niteliğindeki eser 1929 yılında yayımlanmıştır.Yazım tekniği ve zaman sıçramaları yönüyle okuması zor kitaplar listesindedir.Bilinç akışı,çoklu anlatıcı perspektifi,kaotik ve simgesel dili bu zorlamaya sebep unsurlardır.
Eserde farklı anlatıcılardan en çarpıcı bölüm bence zihinsel engelli Benjy’in olduğu ilk bölümdür. Bu bölümde anlatım düzensiz ve kesintilidir.Çok zorlayıcı olmasının yanında insanın duygu dünyasını ve zaman algısını sarsıcı bir şekilde sunar.
Compson ailesinin çöküşünü merkeze alan romanda sürekli karanlık bir atmosfer hüküm sürer.İhanet,suçluluk,kayıp ve umutsuzluk temel temalardır.
Obsesif bir şekilde geçmişe bağlı kalan Quentin,maddiyatçı ve öfkeli Jason,masum ve zihinsel parçalanmışlığı ile Benjy.Bu karakterler üzerinden varoluşsal sancılar ve bütüncül benlik algısı irdelenir.Caddy’in bakış açısıyla anlatılan bölümse romanı toparlamayı sağlayan kısımdır.
Eğer zorlayıcı metin okumalarını seviyorsanız ,bazen anlayamamaktan da haz alıyorsanız ,meraklı ve sabırlıysanız bu eseri tavsiye ederim.Üstelik Ses ve Öfke çok katmanlı bir eser olduğu için her okumada farklı bir alt metne kapı açacaktır. Faulkner’in zaman ve benlik sarmalında döngüsel eziciliğine hürmetle…
Okunması zor kitaplar içinde 3. sırada gösterilen bu kitaba önyargıyla başladım ama düşündüğüm gibi olmadı. Çok sevdim. Hatta ikinci okumayı yapacağım bir süre sonra.
Ilk bölümde pes etmeyin, zordan kolaya giden bir anlatım tekniği kullanmış yazar. Bilinç akışı tekniğini zihinsel engelli Benjamin'de kullanmak ilk bölümü çok zor anlaşılır bir hale sokmuş. Ama özellikle üçüncü bölüme gelince olaylar çözülmeye başlıyor.
Köklü bir aile içinde yaşanan ensest ilişki ile başlayan dağılma süreci ile son bölümde çöküşe şahit oluyorsunuz.
Ailedeki herkes sorunlu , anne sürekli hasta, baba alkolik, Benjamin zihinsel engelli, sürekli bağırarak ağladığı için "ses'i sembolize ediyor . Quentin, kızkardeşi ve onun bekaretiyle kafayı bozmuş, Harvard'da 1 yıl okuyup intihar eden biri. Kızkardeş Caddy , kocası evden attıktan sonra kızını ailesine bırakıp orada burada düşüp kalkan biri. En aklı başında görünen Jason "öfke"nin sembolü. Caddy'nin kızı Quentin 'in ahlak bekçiliğinde, ona ve herkese öfkeli. Hizmetçi kadin Dilsey, Jason'in en büyük korkusu . Dilsey evin zenci hizmetçisi. Zencilere öfkeyi, aşağılamayı da görüyoruz kitapta. Ama Dilsey evin hanımı gibi çünkü elinde aileye dair kullandığı bir koz var. Herkes ondan o yüzden korkuyor. En son bölümde bu hizmetçiyi tanıtırken yazar sadece "katlandılar " yazmış.
Reşat Nuri Güntekin'in Yaprak Dökümü ile konu aynı aslında. Ama anlatım tekniği olarak çok büyük farklar var. SES ve ÖFKE mutlaka okunması gerekenler içinde...
Faulkner'ın 1929 yılında basılan ve 4. romanı olan Ses ve Öfke, bir çok eleştirmen gibi Faulkner'ın da yazdığı en iyi roman olduğu görüşündedir.
Bilinç akışı tekniğiyle yazılan romanda olay örgüsü biraz karışıktır. Farklı zaman dilimlerinde, farklı anlatıcılar tarafından zamanda sıçramalarla ve geri dönüşlerle okuduğumuz hikâye kitabın sonunda tam olarak kafamızda netleşiyor ve kitabın sonunda da karakterlerin tanıtımı yapılarak sonraki hayatları hakkında bilgiler veriyor.
Faulkner'ın yarattığı hayali kasabası olan Jefferson'da geçen romanda konumuz bu sefer Compson ailesi. Dört bölümden oluşan romanda her bölüm farklı aile bireylerinin bakış açısıyla anlatılmış, Compson ailesinin tarihi ve sorunlu ilişkileri gözler önüne serilmiştir.
İlk bölüm ailenin zihinsel engelli oğlu Benjamin (Benjy), ikinci bölüm Abşalom Abşalom'dan da tanıdığımız bir karakter olan ve Harvard'da okuyan oğul Quentin, üçüncü bölüm evin en sağlam ve dirayetli oğlu Jason, son bölüm ise evin hizmetkârı zenci Dilsey tarafından anlatıldığını zannetsek de aslında 3. tekil anlatıcı tarafından anlatılmıştır.
Abşalom Abşalom'dan sonra Faulkner'den okuduğum ikinci eser ve biraz da tarzına aşina olduğum için Ses ve Öfke'yi daha rahat okudum diyebilirim ama yine de 2. bölüm diğer bölümlere göre biraz daha zorladı. Favorim hâlâ Abşalom Abşalom. Kitapla kalın...
Faulkner'i okurken hissettiğim şey kitapta bir eşiğin var olduğu. Temple adlı eserinde de bunu farketmiştim. O eşiğe varana kadar kafanızda sadece gelişigüzel cümleler dolanıyor ama eşik atlandığında bir berraklık karşılıyor sizi ama tarz itibariyle yüzde yüz bir berraklık diyemem buna çünkü yazar, pek çok karakterin bilincinde ve çoğu zamanda bilinçaltında dolaştırdığı için okuru, o ''sisli yolda yürüyor olmak duygusu'' hep devam ediyor. Kolonizasyondan sonra bağımsızlığına kavuşmuş Amerika'nın ve Amerikan toplumunun 1910-1933 tarihleri arasındaki politik, sosyal, ekonomik, dini yaşamını zengin bir Amerikan ailesi ve onların evinde hizmetli bulunan zenciler etrafında anlatan katmanlı bir roman. Farklı sınıf ve etnisitelere mensup karakterlerin yanında, zihinsel engelli bireye ve yaşadıklarına yer verilmesi Faulkner'in gözlemci ve kapsayıcı bir yazar olduğuna işaret ediyor. Toplumun kıyı ve köşesinde kalmış insanlara romanlarında yer vermek o zaman için ilerici bir adım olabilir. Kitabın ek kısmı oldukça ilgi çekici. Yazar burada sözünü ettiğim ailenin sivil savaştan bile önceki atalarının ve kitaptaki bütün karakterlerin kısa kısa biyografilere değiniyor ve taşlar yerine oturuyor. Marquez'in Yüzyıllık Yalnızlık'ta yaptığı nesil hikayesinin oldukça kısa versiyonu gibi. İlginç olan nokta her iki kitapta da bahsi geçen ailelerin soylarının kuruması. Yaşama karşı olan savaş daha iyi nasıl kazanılabilir ki?