Sergüzeşt Kitap Bilgileri
Yazar: Samipaşazade Sezai
Tahmini Okuma Süresi: 3 sa. 24 dk.
Sayfa Sayısı: 120
Basım Tarihi: Kasım 2016
İlk Yayın Tarihi: 1887
Yayınevi: Bilge Kültür Sanat
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9789756316405
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Sergüzeşt Kitap Tanıtımı
Sergüzeşt romanında Türk okuyucunun ilgi duyduğu esaret konusu ele alınır. Dilber Kafkasya'dan Türkiye'ye getirilmiş genç bir kızdır. Halayık olarak çalıştığı konaklarda çeşitli zorluklarla karşılaşır. Samipaşazâde Sezai Dilber'in Kafkasya'da başlayıp Mısır'a kadar uzanan hüzün dolu sergüzeştini anlatır. Sevgilisi Celâl Beyin Dilber'e kavuşmak için önüne gelene onu sorması, her ağlayan insanı sevgilisi sanması, Mısır'da kapatıldığı yerden kendisini içten içe seven harem ağası Cevher tarafından kurtarılması insanı etkileyici bir biçimde kaleme alınmıştır.
Türk okuyucusunun ilgisi sebebiyle birçok yayınevi tarafından basılan eser Millî Eğitim Bakanlığı tarafından öğrencilere okutulması tavsiye edilen 100 Temel Eser arasına da girmiştir. Bu neşirde eserle ilgili özgün çalışmalara yer verilmiş ve 100 Temel Eser projesine ışık tutacak türden çalışmalara zemin hazırlanmıştır.
Sergüzeşt Kitaptan Alıntılar
1. ""Korkma! Bu ağaçlar, çiçekler sır saklar. İnsan değil ki ihanet etsin.""
2. "“İnsan,hayatının hangi devrinde olursa olsun anneye karşı daima çocuktur…”"
3. "“Gönül sevdaya karşı daima çocuktur…”"
4. "“Bir kalp,sevmek için mutlak servete ve asalete mi muhtaçtır?”"
5. ""Korkma! Bu ağaçlar, çiçekler sır saklar. İnsan değil ki ihanet etsin.""
6. "Korkma bu ağaçlar, çiçekler sır saklar. İnsan değil ki ihanet etsin."
7. "Yalnız dökülen gözyaşları acıdır."
8. ""Güzellikten büyük asalet, kalp temizliğinden büyük zenginlik mi olur?""
9. "Bir kalp, sevmek için mutlak servete ve asalete mi muhtaçtır?"
10. "Ağlamak, uğradığımız felaketlere karşı vücudumuzda kalan kuvvet kalıntılarının bir feryadıdır."
11. ""Senin bana ne kadar tesir ettiğini biliyor musun? Beni gündüzleri düşündüren gece sabahlara kadar uyutmayan hep sensin!""
12. "“Korkma! Bu ağaçlar, çiçekler ketumdur. İnsan değildirler ki hıyanet etsinler.”"
13. ""Şunların hâline bakın!!
Ne günlere kaldık dostlar...""
14. ""Gönül sevgiye karşı daima çocuktur.""
15. "“Zaten genç kızların büyük bir itinayla sakladıkları sırları ya bir gözyaşı, ya bir tebessüm ifşa eder.„"
Sergüzeşt Kitap İncelemeleri
Bir insanın eşyaymışçasına satılması , bu eşyanın satılmasıyla ele gelecek kârın düşünülmesi , üşüdüğünde biraz ısınmak için gittiği mangalın yanındaki odunun bedenine bastırılması ... Ve bunca insanlık dışı olayların daha küçük bir çocukken başlaması... Sami Paşazade Sezai bir cariyenin hayatını anlatarak esir alım satımını , bunun ne kadar vicdansizca ve insafsızca yapıldığını anlatıyor.Esirler o kadar aşağılık mahluklar olarak görülüyorlar ki onların da duyguları olduğu acı çekebilecekleri hasta olabilecekleri kimsenin aklına gelmiyordu.
Yazarın dili oldukça akıcı ve karakterlerin duygularını sade bir şekilde anlatıyor. Beni biraz yoran cümlelerin çok uzun olmasıydı.Bazen cümlenin başını unuttuğum oluyordu . Fakat yine de beklentimin çok üstünde bir eserdi . Beklentimin düşük olmasının nedeni Türk edebiyatına verilmiş olan eserlerin başında gelmesinden kaynaklanıyordu .
Merak duygusunu kamçılayacak anlatımdan ziyade verilmek istenen mesaja ve sade , akıcı bir anlatıma önem verilmiş olduğunu düşünüyorum.
Aynı zamanda olaylar arasına konulan betimlemeler ve yazarın kendi düşünceleri bizi anlattıkları hakkında düşünmeye itiyor
Yazıldığı dönemde Sami Paşazade Sezai 'nin gizlice göz altında tutulmasına ve Paris'e gitmesine neden olduğunu düşünürsek yazarın gerçekleri söylediğini anlayabiliriz .
Edebiyatımızı daha iyi anlamak ve yeni bir yazarla tanışmak için çok uygun bir kitap . İyi okumalar...
Sami Paşazade Sezai bir cariyenin hayatını anlatarak esir alım satımını, bunun ne kadar vicdansızca ve insafsızca yapıldığını anlatıyor.
Kitabın konusu gelecek olursak; Kafkasya'da yaşayan ve çok güzel bir kız olan Dilber'in vatanından ayrılıp esircilerin eline düşüp İstanbul'a getirilmesi ve bir aileye köle olarak satılması ile başlıyor. Dilber'in gördüğü eziyet ve aşağılanma karşısında daha fazla dayanamayıp kaçması ve satıldığı diğer evde büyüyerek düştüğü aşk hikayesi anlatılıyor. Romanda her ne kadar esir ticaretinin korkunçluğunu anlatılsa da aşka derince yer verilmiştir.
Öncelikle eski dönemde insan ticaretinin olması kesinlikle çok can sıkıcı bir durum. Kitapta geçen Dilber karakteri ise 9 yaşında bir esir hayatı sürmüştür. O kadar çok işkence görüyor ki fiziki ve psikolojik yönden üzüntüyü, çaresizliği derinden hissediyorsunuz. Bu yönüyle bile kitaptan; esaretin her türlüsü her yaşı etkiler mesajını alabilirsiniz.
Sami Paşazade Sezai, Sergüzeşt'te ele aldığı kölelik ve özgürlük temaları nedeniyle, yazıldığı dönemde hükümet tarafından gizlice göz altında tutulmasına ve Paris'e gitmesine neden olduğunu düşünürsek yazarın gerçekleri söylediğini anlayabiliriz
Sergüzeşt macera serüven anlamına gelmektedir. İçerisinde aşk konusu çok hassas işlenmiş. Duygu yoğunluğu fazla olan ama insanı yormayan bir kitaptı, okumanızı tavsiye ederim. Keyifli okumalar :)
Kitabı, Can Yayınlarının Günümüz Türkçesi versiyonu ile okudum.119 sayfalık, küçük bir kitap.Ama bir o kadar da anlattığı konu büyük ve derin.Sergüzeşt, dilimize Farsça dan girmiş bir kelime olup, anlamı serüven, maceradır.Kitabımızda, bir paşazade ile bir cariyenin toplum tarafından o dönem için uygun görülmeyen aşk macerasını anlatıyor.1888 yılında yazılmış kitabımız, romantizmden realizme geçiş kitabı olarak da kabul görür.Kitap, 2.Abdulhamid döneminde yazılmış ve göz hapsi kararından dolayı yazar Sezai nin Paris e kaçmasına vesile olmuştur.Kölelik sisteminin yoğun eleştirisi kitapta mevcuttur.Aynı zamanda da 100 temel eserden de biridir.Dilber isimli genç cariye Celal isimli ressam bir paşazade nin yanına para karşılığında satılır.Daha sonra ikili birbirine aşık olur ve olaylar gerçekleşir.Kitabı, eski bir eser olduğu için ve zorlanacağımı düşüneceğimden dolayı Günümüz Türkçesi haliyle okudum ve memnun kaldım.Kitapta, anlatımda geçen yerlerin o dönemki fotoğrafları da mevcut.Kitabın sonunda da 3 sayfalık bir sözlük var.Zorlanmadan okunabilecek bir eser.Kitapta aynı zamanda Can Yayınları günümüz para ve zaman kavramlarını da dipnot olarak eklemiş durumda.Kitabın genel olarak anlatımına bayıldım.Yazarın tek romanı bu kitaptır.Modern kısa hikayelerin kurucularından olan Sezai'nin en meşhur eseri de Küçük Şeyler dir.Puanım 10.
Birisine derinden duyulan sevgi neler yaptırabilir bir insana? Sorusunun cevabını gayet güzel vermiş Sami Paşazade Sezai bey.
- Spoiler olan bir inceleme olacak baştan uyarayım -
Kitabın temel konusu esaret olsada imkansız bir aşkın yaşatacağı tüm sorunları da çok güzel işlemiş olaylara yazar.
Hayatı boyunca satılan, eziyet edilen, bir insan olarak duygu ve düşünlerine önem verilmeyen bir esirin dramı anlatılıyor.
Yazar, insanın hayvan gibi alınıp satılamayacağını, esir dahi olsa her insanın duygu ve düşüncelerinin olduğunu en önemlisi bir kalbe sahip olduğunu vurguluyor.
Kafkasya'da yaşayan ve çok güzel bir kız olan Dilber'in esircilerin eline düşüp İstanbul'a getirilmesi ve bir aileye satılması ile başlıyor her şey. Dilber'in gördüğü eziyet ve aşağılanma karşısında daha fazla dayanamayıp kaçması, daha sonra başka bir aileye satılması ve o ailenin oğluna aşık olması ile bambaşka bir hal alarak gelişiyor olaylar. Ve malesef ki kötü bir şekilde son buluyor her şey...
Kitabın son cümlesini paylaşarak incelemeyi bitiriyor, sonrasını ise size bırakıyor ve keyifli okumalar diliyorum (:
" Üzerinde, hüzün saçan ayın donuk ışığından başka bir renk olmayan o yüzde, bütün elem ve acıların dindiği, bütün sevda ve emellerinin söndüğü görünüyordu.
Acaba Nil'in bu ürkütücü, bu öldürücü girdap ve taşkın suları zavallı Dilber'i, bu talihsiz esiri nereye götürüyor?
Nihayet Hürriyetine! "
BÖYLE BİR KARASEVDA KARA TOPRAKTA BİTER
Her gün kaç tane cinayet taciz tecavüz hırsızlık haberleri duyuyoruz
Düşünüyorum da en son ne zaman iyi birşey duydum maalesef zihnimde canlanamadı
İşte böyle bir zaman da insan okuduğu kitaplarda belki mutlu bir şeyler okumak istiyor gerçek hayatta bulamadığı mutluluğu orda arıyor ama farkettim ki nerede ciğer söken kitap var onu okuyorum:))))
Ve ne hikmettir ki her okuduğum kitapla yüreğim yine dağlanıyor yüreğimde kalan minik mutluluk parçacıklarını da böyle sıyırıp atıyorum
Ah Dilber Ah!
Ne üzüldüm sana
Ne dağladın kalbimi
Küçücük yaşınla bir mal gibi satılmanamı
Sana yapılan şiddete mi gerek sözlü gerek fiziki
Esirliğine mi
Bir şeker yüzünden bile yediğin dayağamı
Bu kısımda artık o kadar etkilendim ki sokağa çıkıp bütün çocuklara şeker dağıtma isteği uyandı içimde
Ya aşk
Belki de yüzünü güldüren tek şey
Belki klişe zengin kız fakir oğlan diyenler olabilir ama hayatta tek mutluluğu hatta sevdiği tek insan olan bir kadın için bu kadar basit ilerlemedi herşey
Cengiz Aytmatov'un Beyaz Gemi sinin sonu mutlu bitseydi vb. yorumlar alan Aytmatov hayat keşke o kadar güzel mutlu olsa ama maalesef gerçek hayat bu kadar mutlu ilerlemiyor bunun için kitabın gerçekliği hissinin daha iyi geçmesi için en iyi son bu şekilde olmalıydı şeklinde açıklamış bunlar aklımda kalanlar okuduğum bir yerden
Aynı şekilde bu kitapta aynı hissi verdi bana mutlu sonla bitse Dilber bu kadar yer eder miydi kalbimde?