Serenad Kitap Bilgileri
Yazar: Zülfü Livaneli
Tahmini Okuma Süresi: 13 sa. 38 dk.
Sayfa Sayısı: 481
Basım Tarihi: Ocak 2020
İlk Yayın Tarihi: 1 Mart 2011
Yayınevi: Doğan Kitap
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9786050900286
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Serenad Kitap Tanıtımı
Roman okumak istiyorsanız...
Her şey, 2001 yılının Şubat ayında soğuk bir gün, İstanbul Üniversitesi'nde halkla ilişkiler görevini yürüten Maya Duran'ın (36) ABD'den gelen Alman asıllı Profesör Maximilian Wagner'i (87) karşılamasıyla başlar.
1930'lu yıllarda İstanbul Üniversitesi'nde hocalık yapmış olan profesörün isteği üzerine, Maya bir gün onu Şile'ye götürür. Böylece, katları yavaş yavaş açılan dokunaklı bir aşk hikâyesine karışmakla kalmaz, dünya tarihine ve kendi ailesine ilişkin birtakım sırları da öğrenir.
Serenad, 60 yıldır süren bir aşkı ele alırken, ister herkesin bildiği Yahudi Soykırımı olsun isterse çok az kimsenin bildiği Mavi Alay, bütün siyasi sorunlarda asıl harcananın, gürültüye gidenin hep insan olduğu gerçeğini de göz önüne seriyor.
Okurunu sımsıkı kavrayan Serenad'da Zülfü Livaneli'nin romancılığının en temel niteliklerinden biri yine başrolde: İç içe geçmiş, kaynaşmış kişisel ve toplumsal tarihlerin kusursuz Dengesi.
(Tanıtım Bülteninden)
Serenad Kitaptan Alıntılar
1. "Haklı olanı güçlü kılamadığımız için güçlü olanı haklı kılıyoruz..."
2. ""Aramızdaki temel fark ne, biliyor musun? Sen insanlara baktığın zaman üniformalar, bayraklar ve din görüyorsun!"
"Peki, sen ne görüyorsun bakalım?"
"İnsan, sadece insan. Seven, acı çeken, acıkan, üşüyen, korkan bir insan.""
3. "Fyodor Dostoyevski, insanın ancak acı çekerek olgunlaşacağını söyler."
4. ""Hayatımda mutlu günlerim olmuştu elbette, ama mesele sadece mutluluk değildi. Önemli olan yaşadığını, hayatın bir anlamı, bir değeri olduğunu hissetmekti.""
5. "“Coğrafya kaderdir…”"
6. "İyi kalpli insanları kim sevmez ki!"
7. "“Aşkla ölüm birbirinin düşmanıdır…”"
8. "''Çok derinlerde, içimde bir yerler acıyordu…''"
9. "“Bu dünyada sana kötülük yapmak isteyen insanlar çıkacak karşına, ama unutma ki iyilik yapmak isteyenler de çıkacak.
Kimi insanın yüreği karanlık, kimininki aydınlıktır. Geceyle gündüz gibi!
Dünyanın kötülerle dolu olduğunu düşünüp küsme, herkesin iyi olduğunu düşünüp hayal kırıklığına uğrama!"
10. "Bir kez daha, tanıdığımı sandığım insanları hiç tanımamış olduğumu anladım."
11. ""Bazen insanın gerçekten içi yoruluyor.""
12. ""Hiçbir iktidar masum değildir. Bütün iktidarlar öyle ya da böyle, birinin katilidir…""
13. "“Olmayacak duaya âmin deme duygusunu yaşıyorum sürekli…”"
14. ""Aramızdaki temel fark ne, biliyor musun? Sen insanlara baktığın zaman üniformalar, bayraklar ve din görüyorsun!"
"Peki, sen ne görüyorsun bakalım?"
"İnsan, sadece insan. Seven, acı çeken, acıkan, üşüyen, korkan bir insan.""
15. ""Bir kez daha, tanıdığımı sandığım insanları hiç tanımamış olduğumu anladım.""
Serenad Kitap İncelemeleri
'nin en çok okunan ve beğenilen kitabı olmasına rağmen benim için yinede ilk sırayı alamadı halen ilk sırada
var.
Kitap gerçekten çok akıcı bir şekilde okunabiliyor. Her zaman bir sonraki sayfayı merakla çeviriyorsunuz. Kitabın bölümlere ayrılarak yazılması da benim hoşuma giden bir durum çünkü tek oturuşta okunacak bir kitap değil kalın ve ara verdikten sonra kitabın bütünlüğünün bozulmaması için bu bölümlerin sonlarında ara vermek çok güzel oluyor. Kitabı okurken baya bilgilendim. Daha önce
'in Almanya da Yahudilere yaptıklarını biliyordum fakat bu konunun bir yerinde Türkiye'nin de olduğunu daha doğrusu ordan kaçan Yahudi profesörlerin ülkemize geldiğini üniversitelerin ilk yıllarında temellerini attıklarını hiç bilmiyordum. Aslında okulda tarih dersinde bunların da anlatılması gerekiyor. Struma adlı gemiden, Türkiye'nin o yıllarda da kendinden güçlü ülkelerin baskısıyla hareket ettiğinden bahsedilmeli. Romanın baş kahramanı amacına ulaştı gerçektende zaman, kişiler, konular değişse de dünya var olduğu zaman her zaman devletler birilerini öldürerek, hiçe sayarak veya sömürerek kötülük yapmaya devam edecekler.
Bir roman gibi okunup, yoğun bir tarih ders kitabı gibi bilgi yükleyen sizi daha çok araştırmaya iten bir eser. Bu kitabı okuyup da Google'a struma gemisi yazmayan, serenad für nadya yazmayan bir okur yoktur heralde.
Öncelikle Zülfü Livaneli'nin Son Ada romanını çok beğenmemle başladı SERENAD'ı okumam ve gelmiş geçmiş bana göre okuduğum en etkileyici kitap..
Kitaba başlamamla , kitabı okumam arasında geçen zaman dilimi beklediğimden daha kısaydı çünkü kitap, fazlasıyla akışkan ve sizi içeriğine hapsediyor. Elinizden hiç bırakmak istemeyeceğiniz bir eserden bahsediyorum..
Kitabın konusu, eser itibariyle ikinci dünya savaşı sırasında ,yaşanan Struma faciası üzerine kurgulanmış dramatik bir aşk hikayesinin anlatımıdır.. o kadar dokunaklı bir kurgusu var ki okuduktan sonra uzun bir süre etkisinden çıkamıyorsunuz.. Bir yandan Zülfü Livaneli'nin kaleminden dökülen aşk hikayesi insanın içini sarıp sarmalarken bir yandan da tarihin derinliklerinde gizli kalmış sır perdelerine ışık tutuyor..
Serenad romanında, Şubat 2001 de İstanbul üniversitesi halkla ilişkiler görevlisi Maya Duran ,ABD'den gelen Alman asıllı hukuk profesörü Maximilian wagner'i karşılaşmasıyla başlar.
1939lu yıllarda İstanbul universitesinde hocalık yapmış olan profesörün isteği üzerine ,Maya onu bir gün şile'ye götürür.Boylece katları yavaş yavaş açılan 60 yıllık dokunaklı bir ask hikayesine karışmakla kalmaz, dünya tarihine ve kendi ailesine ilişkin bir takım sırları da öğrenir.
aşk tarih toplum konularıyla hem düşündürücü hem de etkileyici bir roman..şiddetle tavsiye ediyorum..
Kitaplarla kalın..
☆☆Bu dünyada sana kötülük yapmak isteyen insanlar çıkacak karşına ama unutma ki iyilik yapmak isteyenler de çıkacak. Kimi insanın yüreği karanlık, kimininki aydınlıktır. Geceyle gündüz gibi! Dünyanın kötülerle dolu olduğunu düşünüp küsme, herkesin iyi olduğunu düşünüp hayal kırıklığına uğrama!"☆☆(syf.87)
■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□
☆☆Ah Serenad! Zülfü livaneli'nin büyüleyici kaleminden çıkan bu roman, benim için edebiyatın eşsiz dünyasında unutulmaz bir yolculuktu. Bir kitap insanı bu kadar derinden etkiler mi, bu kadar içine çeker mi? Okurken kendimi İstanbul'un karlı sokaklarında tarihle dolup taşan o atmosferde buldum. Maya Duran'ın sıradan yaşamı, Profesör Maximillian Wagner ile tanışmasıyla bambaşka bir hal alıyor. Geçmişin gölgelerinden çıkan bir aşk ve trajedi hikayesini adım adım öğrenirken, zamanın ve mekanın nasıl ustalıkla birleştirildiğine hayran kaldım.☆☆
☆☆Bu eser yalnızca bir aşk hikayesi değil; aynı zamanda tarih, müzik ve insanlık üzerine derin bir düşünce. Livaneli, Struma faciası gibi tarihimizin belki de göz ardı edilen bir olayını romanın merkezine alarak okurlara güçlü bir mesaj veriyor. Ama bunu asla ağır bir dille yapmıyor; aksine, her şey akıcı bir anlatımla, zerafetle işlenmiş. Hikayenin dokusuna işlenmiş melodiler ve Wagner'ın serenadı, yalnızca sayfalarda değil, okuyucunun ruhunda da yankılanıyor. Geçmişin acılarını öğrenirken duygularınız karmakarışık olacak, belki gözleriniz dolacak, ama livaneli'nin umut veren satırları sizi hep sarıp sarmalayacak.☆☆
Zülfü Livaneli'nin kaleminde çıkmış muhteşem bir baş yapıt. Okurken sıkılmayacağınız... Konular ile sizi kendine çekecek bir roman...
Hitlerin Nazi Almanya'sından kaçıp Türkiye'ye gelen ve İstanbul da hocalık yapmış bir hukuk profesörü Maximilian Wagner'in yıllar sonra yine İstanbul'a gelmiştir. İstanbul da onunla ilgilenmesi için görevlendirilen İstanbul Üniversitesi Halk İlişkilerde çalışan Maya isimli bir kadının İstanbul'a gelen profesörden sonra hayatı değişir ve başından geçen olayları anlatan kitap... Zülfü Livaneli'nin okuduğum et etkileyici kitabı...
Yazar bu kitabın da yakın tarihimiz deki hiç kimsenin bilmediği Struma, Mavi alay ve Yahudi soykırımına da değinmiştir.
Yazar insanların iktidar uğruna neler yapabileceğini insanları nasıl katleteceğini bizlerin önüne seriyor.
Kitap da benim çok hoşuma giden bir alıntıyla yazıma son vereceğim "Toplum olarak, sessiz bir sözleşmeyle susma kararı alınmış, yaşananlar genç kuşaklara aktarılmamıştı. Bu iyi miydi, kötü müydü bilemiyorum. Hiç kimseye düşman olmadan yetiştirilmiştik. Bu işin iyi tarafıydı ama bir de geçmişimiz konusundaki korkunç cehaletimiz vardı."
Evet toplum olarak geçmişimizi hiç araştırmıyor ve anlatılan her şeye inanmaktayız.
Okuması keyifli sürükleyici bir roman. Yazarın dili de akıcı olduğu için pek sıkılmıyorsunuz.
Keyifli Okumalar.
Cümlelerimi toparlamakta zorluk çektiğim bir inceleme olacak...Çünkü beni daha öncesinde bu kadar derinden etkileyen, sarsan bir kitap daha okumamıştım. Popüler kültürde önemli bir yere sahip olan Serenad’a karşı bir önyargım vardı. Fazla mı abartılıyor acaba diye düşünüyordum. Sonunda bütün önyargılarımı bir kenara bırakıp okumaya karar verdim ve iyi ki bu kararımı daha da ertelememişim. Kitap bize ana fikir olarak 60 yıllık bir aşk hikayesini sunuyor olsa da, aslında içinde çok daha derinlik barındırıyor. Toplumumuzdaki doğru bilinen yanlışları, hayata sadece kendi penceremizden bakıyor oluşumuzu ve üzerinde yaşadığımız topraklarda kimlerin ne acılar çektiğini ne zorluklar yaşadığını apaçık gösteriyor. Önyargı ile başladığım bu kitapta önyargının insan hayatını nasıl değiştirdiğini öğrendim. Kitap Maya Duran adlı bir kadının oğluyla beraber sürdürdüğü, evden işe, işinden evine gidip gelen monoton yaşamının Profesör Maximilian Wagner’ın dahil oluşuyla tam anlamıyla tepetaklak oluşunu konu alıyor. Bu adam yüzünden saygınlığını, itibarını ve işini kaybeden kadın aynı zamanda yine aynı adam sayesinde hem kendi ailesinin gerçeklerine, hem de bu topraklarda yaşamış daha nice ailenin sırlarına erişiyor. Aynı zamanda Max’ın hikayesinin de en büyük seyircisi oluyor. Nadia ve Maximilian aşkı belki de günümüz dünyasında göremeyeceğimiz türden. Daha fazla uzatmadan okumadıysanız en kısa zamanda okumanızı tavsiye ediyorum..