Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Seneler - Annie Ernaux | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Seneler Kitap Bilgileri


Yazar: Annie Ernaux
Tahmini Okuma Süresi: 6 sa. 34 dk.
Sayfa Sayısı: 232
Basım Tarihi: Ekim 2021
Yayınevi: Can Yayınları
ISBN: 9789750748813
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Seneler Kitap Tanıtımı


Seneler çeşitli imgeler, fotoğraflar, dönemin gazete haberleri, popüler şarkıları, filmleri, reklamları, sloganları, siyasi gelişmelerinden hareketle 1940’lardan 2000'li yıllara uzanan deneysel bir metin, bir tür toplumsal kronik.

En mahrem anılarına, hayatındaki önemli dönemeçlere kendi kuşağının hikâyesini de dahil edip tarihin kaydını tutan ve bunu yaparken klasikleşmiş otobiyografi yazınının dışına çıkan Ernaux, anlatının merkezine kendini koymaktan bilhassa kaçınıp bireysel tarihiyle kolektif tarihi bir araya getiriyor. Sınıf çatışması, kadın çalışmaları gibi konulara da yer vererek toplumsal bir bellek yazını oluşturuyor.

“Okumanız gereken en iyi kitaplardan biri.”
Deborah Levy

“Seneler yalnızca otobiyografi yazını için değil, sanat için de devrim niteliğinde.”
John Banville




Seneler Kitaptan Alıntılar


1. "Kendisini hiçbir yere ait hissetmiyor, bilginin ve yazının dünyası hariç."




2. "Yaşlandıkça yaşsızlaşıyorduk."




3. "Bir kadın için yegâne övünç,mutluluğun göz kamaştıran yası olabilir."




4. "Göçmenlik,başında kaskıyla bir çukurun içindeki yol işçisi ya da kamyona asılmış giden temizlik işçisinin suretinde tamamen ekonomik bir varoluştu."




5. "Kimi duygular tedavülden kalkıyordu,hissedilmiyorlardı artık,yurtseverlik,şeref gibi geri zamanlara ve istismara uğramış toplumlara has kabul edilen duyguları hissetmek saçma geliyordu.
Dillerden düşürülmeyen”utanç",eski anlamını taşımıyordu artık,geçici bir rahatsızlık,egonun anlık incinmesinden ibaretti.
“Saygı" bundan böyle öncelikle ve esas olarak bu egonun başkaları tarafından tanınması talebiydi."




6. "Kendisini hiçbir yere ait hissetmiyor,
bilginin ve yazının dünyası hariç."




7. "Hatırlama ve unutma işlemi medya araçlarının elindeydi."




8. "…gerçek mutluluk,
hissettiğimiz anda farkına vardığımızdır."




9. "Bütün kavramların birbirine geçmesiyle,
insanın kendisi için bir cümle bulması,
içinden söylediğinde yaşamasına yardımcı olan o cümleyi bulması gitgide zorlaşıyordu."




10. "Şeylerin bolluğu,fikirlerin kıtlığını ve inançların aşınmasını gizliyordu."




11. "Artık asla olmayacağımız zamandan bir şey kurtarmak."




12. "Sağlık bir haktı,hastalıksa derhal giderilmesi gereken bir haksızlık."




13. "Dünyanın güzelliğine yaslandım
Ve mevsimlerin kokusunu ellerimle tuttum."




14. "Devir,ağzı laf yapanların devriydi."




15. "Emeklilik ve sosyal güvence devletin son lütfuydu,sürüklenip giden her şeyin arasında dayanak noktası,tek kazanım."





Seneler Kitap İncelemeleri


Yazarın kendi hayatı üzerinden kurgulanmış eseri okumak, bir kız çocuğunu büyütüp yaşlandığında ölümüne hazırlamak ile eşdeğerdi. Taşrada doğup aldığı eğitim sayesinde yeni çevresini belirleyen bir küçük kızın kültür çatışması yaşadığını görüyoruz. Tohumunun atıldığı yer ile tasarladığı hayat arasında bocalarken çıktığı kabuğu da hor gören bir yanı var. Eser, çekilmiş fotoğraflar ve onların tarihleri üzerinden ilerliyor. Nepalm, İkiz Kuleler (13 Eylül), şarbon tehlikesi, Amerika'nın Irak'a girmesi, terör faaliyetleri, mülteci sorunları gibi siyasal olguların yanında kadınların kürtaj hakkını elde etmesi, doğum kontrol haplarının kullanıma girmesi gibi feminist gerçekliğe de yer verilmiş. Yazarın Doğu toplumlarını ilkel ve tehlikeli bulan bir yanı var. Bu sebeple özellikle Arap halklarına üstten ve tiksinerek yaklaştığı söylenebilir. Otobiyografik eserden yola çıkarak sağ görüşe oy vermediği, solcuları desteklediğini de defalarca belirtmiştir. Edebiyat öğretmeni olduğu için önemli Fransız yazar ve şairlerine eserde yer vermiştir. Özellikle Sartre'ye hayran olduğunu anlıyoruz. Kurgunun içine sızdırılan tarihi, siyasi, sosyal olaylarla gerçekten yoğun bir kitap okuduğumu söyleyebilirim. Benlik kavramını oluşturmuş, toplumsal baskılardan korkmamış özgür ve güçlü bir kadın. Tavsiye ediyorum fakat çok akıcı olmadığını söylemeliyim.




Seneler, yazarı Annie Ernaux’nun ifadesiyle, bir tür gayrişahşi otobiyografi, birinci tekil şahıs olan “ ben” ağzından yazılmamış, belirsiz özne ve bizi barındıran.
Kitabın son sayfalarından birinde, yazdığı metin için diyor ki Annie Ernaux,; “ Bu dünyanın ona ve çağdaşlarına nakşettiği her ne varsa ondan yararlanarak, mümkün olduğunca önceden bugüne kayan ortak bir zamanı yeniden kuracak; bireysel bir hafızanın içinde kolektif hafızanın hafızasına yeniden kavuşarak Tarih’in yaşanmış boyutunu teslim edecek.”
(syf -222)

İşte tam bu dediğini yapıyor Annie Ernaux Seneler’de.
Kendi hayatından yola çıkarak, bireysel hafızadan ya da, kolektif hafıza ulaşıyor.
1940’lı yıllardan 2000’li yıllara uzanan anlatıda kişisel tarih ile toplumsal tarih iç içe geçiyor.Ernaux,kendi geçmişene ait fotoğrafların sözle betimlemesini yaparak, kronolojik bir sıra oluşturuyor.Betimlenen her fotoğraf, yeni bir dönemi imlerken, o dönemin önemli olaylarının, yaşanan toplumsal, siyasal değişimlerinin üst üste sıralanmasıyla bombardımana tutuluyorsunuz.

Annie Ernaux imkânsızı başarıp, kolektif bir biyografi yazmış.Sadece Annie Ernaux’nun değil bir kuşağın biyografisi bu.Çok şaşırtıcı, çok güçlü bir kitap Seneler.Bu kadar nesnel, mesafeli bir otobiyografi ya da gayrişahsi bir biyografi yazmayı nasıl başarmış Annie Ernaux şaşkınım.

Açık ara yılın en iyi kitabı olabilir benim için Seneler.




Susan Sontag benim için ikonik bir yazardır. Bu tarz ile ilk defa rastladığım kadın yazar olarak

yeri bambaşka.

Seneler'de çok benzer bir çizgiyi izlemiş. Hatta daha edebi ve bir çok açıdan kendi farkının altını çizen bir tarz olmuş.

Olay ufku, 1940'ların Fransa'sından günümüze kadar olağandışı bir tutarlılık ve anlatımla sizi bir zaman koridorunda sürüklüyor. Dil (benim deyimimle) alabildiğine "ne ise o" dili. Resmen, savaş sonrası tanımı olarak; "Bok içinde yaşıyorduk" diyor. Hiçbir hesabı yok, hiç kimseden çekinmeden, doyasıyıya kendince.

Hakkını vermek lazım bu işi kadınlar müthiş yapıyor. Erkek yazarlardan

da bu işi yapar. Fakat, erkeklik çizgisi çerçevesi hep çizilidir. Burada o hesapsızlık var. Yani, kadın, kadın olarak yaşadıklarını, cinselliğini hiç ama hiç es geçmediği gibi öne de çıkarmış. Bizim delikanlılarda göremeyeceğimiz kalem oynatmaları bunlar.

Bir de olay ufkunun zaman geçişleri...film sahneleri gibi. Fakat buraya ufak bir not düşmekte yarar var; geçmişe ait geçişler daha edebi, daha romantik, daha pürüzsüz...günümüze yaklaştıkça (günümüzün de özelliği) ince bir tutuculuk göze batmıyor değil.

Son kertede; okumaya doyulmaz bir zaman resmi geçidi içinde bulacaksınız kendini. Hele bir kadının penceresinden okumalar ile resmigeçit daha şenlenecek. Bu kadın da, hesapsız kalemiyle, her şeyi içinden geldiği gibi açacak önünüze. Hatta şaşırtıcı bir biçimde.

Kolay rastlanmayan müthiş bir otobiyografi. Tavsiyesi için @ucretsizkitap.com.tritapucretsizkitap.com.trahve1ayse tekrar teşekkür ederim.




Ve yine çok sevdiğim kitap incelemesi, ve yine KulturaLitera kitap klübüm sayesinde tanıdığım harika bir kitap...
Daima söylediğim bir durumla yine karşı karşıya kaldım aslında bu kitabı okuyacağımızı öğrendiğimde, 2022 Nobel Edebiyat ödülü almış bir yazar ve onun eseriydi zira...
Yılların analitik okuma yapan okuru olmanın getirdiği bir tecrübe ile ödüllere ve özellikle Nobel Edebiyat ödüllerine çok sıcak bakmıyorum zira ilgimi çekip sonra hiç hoşuma gitmeyen yazarlar ve kitaplar olmuştur..
Fakat bu klübün okumalarında hiç yanılmadım bugüne dek ve gerçekten bu eserde yanıltmadı..
Zaten aylardır Türkiye' nin yaşadığı ağır koşullar ve hızla raydan çıkan bir toplumu görmek beni bu kitabı okurken iki kez sorgulamaya itti..
Annie Ernaux Fransa tabanlı bir toplumsal inceleme yapsada 1.ci tekil şahsın yaşadıklarını 3.tekil şahsın gözünden çok ince detaylara inerek anlatmış.
Dünya genelinde , kapitalist tüketim zihniyetinin yarattığı dayatmacı hayatı,sosyal sınıf farklılıklarını, topluma adaptasyon zorluklarını ve politikanın kirli yüzünü adeta bir belgesel tadında okuruna yansıtmış..
Roman ögeleri taşısada ,anlatı, tarih ve belgesel tınılarda içeren kitabı tek bir türle sınırlandırmakta büyük haksızlık olur esere...
Şu günlerde beni çok yoran ve iyice umutzluğa iten, paranın kölesi edilmiş, bencil insanlıktan çok uzakta ve bırakın üretmeyi sadece tüketen ve şiddet, canilik, sapkınlıkla yoğrulmuş bir toplumu ve dünyadaki değişim furyasını çok güzel yansıtan akıcı mutlaka okunması gereken bir kitap....




Kitapta anlatıcının geçmişini paylaştığı kişilerin hafızasının sınırlılığı ve öznelliği de geçmişin esnekliğini ve şekillendirilebilirliğini ortaya koyar. Geçmişi diriltmek için kolektif belleği zihinlerinde yaşatan bu kişilerin varlığı elzemdir çünkü anlatıcı kendi anılarına erişebilmek için onların hafızasına ihtiyaç duyar. Aile bireylerinin kolektif hatıraların oluşumuna katkısı bu yüzden önemlidir. Diğer bir yandan anlatıcı hafızanın zayıflıklarını ve boşlukları hayal gücüyle doldurmaya çalışmaz. Bazı anılar o dönem henüz beş yaşına basmamış kız için namevcuttur. “Bizlerin olmadığı ve hiçbir zaman olmayacak olduğumuz zaman, önceki zaman” (s. 21) der anlatıcı savaş sonrasının bayram günlerindeki konuşmalardan bahsederken. Bazı anılar da, aile bireyleri “sadece gözleriyle gördüklerini ve yiyip içerken yeniden yaşayıp canlandırabilecek şeyleri” (s. 23) anlattığından gerçeklikten yoksundur. Bu hafıza sahnelerinde karanlıkta, gölgede kalan bir Tarih’in tüm unutkanlıkları yuttuğu görülür. Bireyler kendi çabalarıyla bu unutuşa karşı savaşır. Anlatıcı kendi jenerasyonunun bu zalim tarihi belgesellerden ve filmlerden öğrendiğini söyler ki, bu yaşanmamış bir tarihe tanıklık etmek için bu tür kaynakların da yetersiz olduğunun farkındadır.



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: