Şeker Portakalı Kitap Bilgileri
Yazar: José Mauro de Vasconcelos
Tahmini Okuma Süresi: 5 sa. 13 dk.
Sayfa Sayısı: 184
Basım Tarihi: Eylül 2022
İlk Yayın Tarihi: 1968
Yayınevi: Can Yayınları
Orijinal Dil: Portekizce
ISBN: 9789750719400
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Şeker Portakalı Kitap Tanıtımı
“Ne güzel bir şeker portakalı fidanıymış bu! Hem bak, dikeni de yok. Pek de kişilik sahibiymiş, şeker portakalı olduğu ta uzaktan belli. Ben senin boyunda olsaydım başka şey istemezdim.”
“Ama ben büyük bir ağaç istiyordum.”
“İyi düşün, Zezé. Henüz gencecik bir fidan bu. Bir gün koca bir ağaca dönüşecek. Seninle beraber büyüyecek. İki kardeş gibi iyi anlaşacaksınız. Dalını gördün mü? Bir tanecik dalı olsa da sanki özellikle senin binmen için hazırlanmış bir ata benziyor.”
Brezilya edebiyatının klasiklerinden Şeker Portakalı, José Mauro de Vasconcelos’un başyapıtı kabul edilir. Yetişkinler dünyasının sınırlamalarına hayal gücüyle meydan okuyan Zezé’nin yoksulluk, acı ve ümit dolu hikâyesi yazarın çocukluğundan derin izler taşır.
Beş yaşındaki Zezé hemen her şeyi tek başına öğrenir: sadece bilye oynamayı ve arabalara asılmayı değil, okumayı ve sokak şarkıcılarının ezgilerini de. En yakın sırdaşıysa, anlattıklarına kulak veren ve Minguinho adını verdiği bir şeker portakalı fidanıdır…
Şeker Portakalı’nın başkahramanı Zezé’nin büyüdükçe yaşadığı serüvenleri, yazarın Güneşi Uyandıralım ve Delifişek romanlarında izleyebilirsiniz.
Şeker Portakalı Kitaptan Alıntılar
1. "''Nen var Zeze?”
”Hiç. Şarkı söylüyordum.”
”Şarkı mı söylüyordun?”
”Evet.”
”Öyleyse ben sağır olmalıyım.”
İnsanın içinden de şarkı söyleyebildiğini bilmiyor muydu yoksa? Bir şey demedim. Bilmiyorsa bunu ona öğretmeyecektim."
2. "“Daha çok anlat” dedim.
“Hoşuna gidiyor mu?”
“Çok. Elimden gelse seninle sekiz yüz elli iki bin kilometre hiç durmadan konuşurdum.”
“Bu kadar yola nasıl benzin yetiştiririz?”
“Gider gibi yaparız.”"
3. "Hiçbir şey beklemiyorum. Böylece hayal kırıklığına uğramıyorum."
4. "Hiçbir şey beklemiyorum. Böylece hayal kırıklığına uğramıyorum."
5. "Hiçbir şey beklemiyorum. Böylece hayal kırıklığına uğramıyorum."
6. "Gökyüzünün benim için ne anlama geldiğini anlayamazdı."
7. ""Zezé, ağlıyorsun."
"Geçer...""
8. "" Ağlarsam ayıp olur mu? "
" Ağlamak asla ayıp değildir, sersem.Niye ki? "
" Bilmem, henüz alışamadım.içimdeki kafes bomboş kaldı sanki... ""
9. ""Uyuyalım. İnsan uyudu mu her şeyi unutur.""
10. "İnce düşünen incinir."
11. "Gökyüzüne gitmek istiyordum ve yaşayanlar oraya gidemezdi."
12. ""Senin yanındayken kimse bana zarar vermiyor ve kalbimde mutluluk güneş gibi parlıyor. ""
13. "Tepeye ulaşınca dönüp seslendi:
"Sen bir meleksin, Žeže..."
El salladım ve gülümeye başladım.
"Melekmiş! Bilmediği için böyle diyor tabii...""
14. "Hepimiz çocukluğumuzu yitirmiştik. Hepimiz büyüktük, büyük ve hüzünlü."
15. "-Neden hiç mutlu değilsin Zeze?
-Neden mutlu olmalıyım?
-Çünkü dünyaya bir kez geliyoruz.
-İyi ki bir kere geliyoruz Portuga..
-Neden?
-İkinci bir hayatı kaldıramazdım..."
Şeker Portakalı Kitap İncelemeleri
Şeker portakalı 5 yaşındaki Zeze isimli bir çocuğun acı hikayesi. Yoksul bir ailenin çocuklarından biri olan ve yaşıtlarına göre zekası ve hayal gücü çok gelişmiş bir çocuktur. Ancak oldukça da yaramazdır. Bu yaramazlıkları yüzünden sürekli dayak yemektedir. Onu, mahalleli şeytan olarak anmaktadır. Zeze’nin bir şeker portakalı fidanı vardır. O Zeze’nin en iyi arkadaşıdır. Zeze onunla konuşur ve tüm gün yaptıklarını ona anlatır. Zeze’nin hayatında sevdiği tek kişi Portekizlidir. Zeze onunla çok yakınlaşır ve babası gibi görmeye başlar. Zeze yine yaptığı yaramazlıklar sonucu ablasından ve babasından çok kötü dayak yer. Bunun üzerine intihar etme kararı alır. Portekizli onu bu kararından vaz geçirir. Daha sonra talihsiz bir kaza sonucu Portekizli ölür. Onun ölümü Zeze’yi yaşamdan koparır. Kendi içinde bir iç savaşa girer. Bu süreç onun büyüme sürecidir. Yaşadığı büyük acı onu olgunlaştırır.
Kitap, sevgisiz yetişen çocuğun hayat karşısında nasıl çaresiz kaldığını, yanlışlara düştüğünü ustaca anlatıyor. Çocuklarla bizim düşüncelerimizin aynı olmadığını gösteriyor. Onları anlamak için onlar gibi düşünmemiz gerektiği mesajını veriyor.
Bu kitabı herkesin okumasını öneririm. Çünkü bir çocuğa nasıl davranılması gerektiğini ve onun düşüncelerini daha iyi anlamanıza yardımcı olacaktır.
Şeker Portakalı, popüler kültüre kurban gittiğini düşündüğüm için bir türlü okumaya başlayamadığım bir kitaptı. Fakat önyargımı yok etmek adına ve kitaplığımda okunmamış kitap bırakmamak için okumaya başladım.
Okuduktan sonra ne kadar gereksiz bir ön yargı biriktirdiğimi fark etmiş oldum. Bugüne kadar beni ağlatan kitapların sayısı bir elin parmağını geçmemiştir. Şeker portakalı da beni ağlatabilen, duyguyu okura geçirebilen kitaplar arasında yer almayı başardı.
Kitabı okumaya başladığıma dair bir paylaşımda bulunduğum zaman "Ah Portugam" diye mesajlar geldi ve kitabı henüz bitirmediğim için bunun ne demek olduğunu anlayamamıştım. Fakat kitabı okuduktan sonra ben de aynı şeyi söylüyorum; ah Portugam ve ah Zeze'm...
Çocuk kitabı olarak geçtiğine bakmayın bunu 7 yaşındaki bir çocuk da okur 70 yaşındaki bir birey de. Şeker Portakalı, ailevi sorun yaşayan birçok insanı daha derinden etkilemiştir diye düşünüyorum. Hele ki küçükken masum yaramazlıklarından ötürü dayak yemiş ve sövülmüş kimseler varsa eğer Zeze'nin yaşadığı tüm duyguları kalben daha derin hissedeceklerdir.
Aslında kalabalıklar içerisinde yalnız olan bir çocuğunun duygularını görüyoruz burada. Her ne kadar anne - babası ve kardeşleri hayatta olsa da yargılanma ve gereksiz hakaretlerden ötürü kişi kendini yalnız hissedebiliyor.
Kitabı okumanızı kesinlikle tavsiye ediyorum.
Selam herkese ; Kitabı bitirmem yaklaşık 1 hafta sürdü çünkü okurken biraz sıkıldım.. araya başka kitap ekledim. Çok fazla inceleme yapılmış, çok fazla alıntı yapılmış, o yüzden 1/2 km uzunluğunda yoruma çok gerek yok :)
Kitap bana ne hissettirdi; kitap biraz duygu sömürüsü gibi geldi bana.. Fakirlik çok vurgulanmış. Abartı gibi biraz.. çocuğun sürekli dayak yiyor olmasıda çok trajik... Aile içi iletişim: zaman zaman şiddetli, zaman zaman çok naif ve içten. Bu geçişlerde çok olmamış.. Biri dövüyor, sonra diğeri dövüyor, ilk döven ikinci dövenin elinden onu alıyor.. ne yaşıyorsunuz siz ? :) Kitabın mantık kısmında ciddi hatalar var. 6 yaşında bir çocuğa bu kadar yetişkin duyguları yüklenmesi yazarın mantık açığı sanırım..
Çocuğun hiç tanımadığı bir yetişkinle kurduğu samimi bağ da biraz anlamsız.. Kitabın içinde duygularda aşırı abartı var. Bu da zaten direkt okuyucu duygusu sömürüsü üzerine yazıldığına işaret ..
gibi daha sert ve gerçek içerikler okuduğum için, değişebilir bir gerçeklik olan fakirlik bende çok ilgi çekici bir yere geçmedi.
Birkaç güzel alıntı dışında kitapta beni yakalayan çok birşey olmadı diyebilirim.. Gereksiz bir abartı var :)
Kitabın fanları çok, yorum biraz hoşlarına gitmeyecek ama benim fikrim bu yönde :)
Sevgiler !
Şeker Portakalı oldukça sürükleyici bir kitap. Nacizane görüşüm ise zaman zaman bazı kısımlarında duygulanabilirsiniz. Hele ki duygulanınca ağlayanlardansanız bu kitabı okurken ağlama garantisi bile olabilir. Şahsen ben okurken bazı kısımlardan ağlayanlardanım.
Geçelim kitabın kısa konusuna;
Kitabın ana kahramanı Zeze'dir. Zeze 5 yaşında bir çocuk ama çok zekidir hatta okumayı erken yaşlarında kendi kendine başlamıştır. Zeze'nin aile ekonomisi oldukça düşüktür bu yüzden zaman buldukça ayakkabı boyamak için dışarıya çıkardı. Zeze yakın çevresinden sürekli " sen kötüsün, sen şeytansın " olarak hitap ederler. Sebebi ise çok yaramaz bir çocuk olmasıdır. Peki yaramaz olmasının sebebi neydi. Ailesinden sürekli şiddet gören biri sadece anne babasından değil ablalarından ve abisinden de şiddet gören biridir. Zeze bu yüzden sevgiye ve şefkate aç biri olarak büyüyordu. Öğretmenini ve sonradan en çok sevdiği arkadaşı olan Portuga'yı çok severdi. Çünkü ailesinden görmediği sevgiyi onlar gösteriyordu.
Bu kitabı okurken aklıma İlber Ortaylı'nın bir sözü aklıma gelmişti;
"Sabah kahvaltıyı birlikte yapamayacaksanız, iyi geceler diyemeyecekseniz, masal anlatamayacak ya da dua okuyamayacaksanız, akşam yarım saat konuşmayacaksanız çocuk doğurmayın diyorum."
Çocuklar narindir onlar hayatı bilmeden meraklarına yenik düşerek sürekli sorgularla. Onların tek istediği biraz sevgi, şefkat ve sadece bir oyun arkadaşı biz büyüklerden başka bir istekleri yoktur.
DİKKAT SPOİLER İÇERİR !
Öncelikle merhaba arkadaşlar, bu kitabı burdan gördüğüm alıntıları sayesinde okuma kararı almıştım ve iyi ki okumuşum.
Şeker Portakalı dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de popüler kitaplar arasında yer alıyor. Güneşi Uyandıralım ve Delifişek kitaplarıyla üçlü bir seri şeklinde devam eden bu kitabı yazar 12 günde yazdığını ifade etmektedir. Portekizce olan Şeker Portakalı kitabı 16 dile çevrilmiştir. Ayrıca 2012 yılında sinemaya uyarlanmıştır.
Yazarın da çocukluğundan izler taşıyan Şeker Portakalı; fakir bir ailenin beş yaşındaki oğlu olan hayal gücü çok gelişmiş olan Zeze'nin başından geçenler anlatılıyor.
Herkes ona “şeytanın vaftiz oğlu” olduğunu söyler. Yaptığını yaramazlıklarla mahallede bilinen Zeze, yaramaz olduğu kadar hayal gücü oldukça geniştir ve okumayı tek başına öğrenecek kadar zekidir.
Yaptığı yaramazlıklardan dolayı ailesi tarafından şiddete maruz kalan Zeze her ne kadar ailesi tarafından terbiye edilmeye çalışsada tanıştığı Portuga sayesinde uslanıyor. Portuga'yla çok iyi arkadaş olan Zeze kısa bir süre sonra yaşanan bir olay sonucu hayatında herkesten çok sevdiği Portuga'yı kaybediyor ve bundan sonraki hayatında onsuz yaşamaya çalışıyor.
Kitabın sonlarına doğru...
Zeze'nin çocukluğu ölmüştür ve kalbi hiç iyileşmez artık.
İYİ OKUMALAR.