Şehvetiye Tarikatı Kitap Bilgileri
Yazar: İsmail Saymaz
Tahmini Okuma Süresi: 3 sa. 21 dk.
Sayfa Sayısı: 118
Basım Tarihi: Ağustos 2019
İlk Yayın Tarihi: Ağustos 2019
Yayınevi: İletişim Yayıncılık
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9789750527173
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Şehvetiye Tarikatı Kitap Tanıtımı
Günümüzde Türkiye’de otuz tarikat silsilesinin ve bunlara bağlı dört yüz civarında kolun, sekiz yüz civarında medresenin faaliyette olduğu tahmin ediliyor. Çoğu holdinge dönüşen tarikatlar büyük bir ekonomik sektör oluşturuyor. Hızla gelişen her sektörde olduğu gibi, bu alanda da kayıt dışı ve merdivenaltı ekonomi gelişiyor. Bireyin kurtuluşunun cemaat yoluyla gerçekleşeceğine dair güçlü bir inanç aşılanıyor. Merdivenaltı tarikat ve cemaatler, geleneksel tarikatların yöntem ve söylemlerini taklit ederken, bilgi kaynağı olarak ilham ve rüyaya, kanıt olarak hurafe, rivayet, keramet ve hikâyelere başvuruyorlar. Müritler, çeşitli yöntemlerle ikna edilerek, ağırlıklı olarak ekonomik ve cinsel istismara maruz kalıyorlar.
İsmail Saymaz, ilkokul mezunu, Arapça ve Kur’an bilmeyen, hatta namaz ve oruç gibi ibadetleri yerine getirmeyen, bazılarının yüzlerce müridi olan, haklarında dava açılmış altı sahte şeyh vakasını inceliyor. Bir kısmının Kur’an kursu da işlettiği, tekke sahibi olduğu bu şeyhler, şehvet ile servet edinme arzusunun iç içe geçtiği bir dünyada, yüzlerce kadın ve erkeğin iradesini teslim alıyorlar. Haklarında şikâyet veya ihbarda bulunulmadıkça, faaliyetlerini yıllarca sürdürebiliyorlar. Esas olarak, devlet tarafından “gerçek şeyhlere” tanınmış resmî hoşgörüden, koruma zırhından ve dokunulmazlıktan yararlanıyorlar. Şehvetiye Tarikatı, kısa yoldan servet edinme hırsının ve bastırılmış cinsel arzuların dinî inançlar temelinde kışkırtılıp, kullanıldığı bir dünyaya ışık tutuyor.
Şehvetiye Tarikatı Kitaptan Alıntılar
1. "Yurttaşlar sahte ya da gerçek, bir şeyhin dinsel, cinsel ve ekonomik istismarına karşı korunmalıdır."
2. "Türkiye Cumhuriyeti, laik-demokratik ve hukuk devleti niteliğini korumak; tarikat ve cemaatlerin devleti ele geçirmeye yönelik faaliyetlerini önlemek zorundadır."
3. "Gözleri doluyor
tozlu çerçevedeki
Mustafa Kemal'in
Bir elinde Cumhuriyet'in
kum saati
bir elinde
"Adalet mülkün temelidir!""
4. "Türkiye; yurttaşların kerameti kendinden menkul şeyhlere mürit yapılmasına seyirci kalmamalıdır. Aksi takdirde, Cumhuriyet'in özgür insanları, gözlerini yumarak şeyhinden şefaat dileyen bir "mürit-ulus" olarak, rabıtanın karanlığına gömülecektir."
5. "Acıdır ki, sapkınlığa savrulanlar arasında evliler, erkek-kız kardeşler ve arkadaşlar vardı..."
6. "Korunmaz'a göre tarikatlarında mertebe elde etmek ve yükselmek isteyenler, kendisiyle oral seks yapmalıydı. Eyleme "badelenmek" adını vermişti.
Ayrıca zikirde kendisinden geçen erkek ve kadın müritlerle ilişkiye giriyordu. Bu da "tabi olmak" demekti.
Gençliğinde kaldığı tarikat yurtlarında öğrendiği namaz surelerinden başkaca bir dini bilgisi olmayan Korunmaz, toplumun en muhafazakar kesiminde sosyal, dini ve ahlaki değer yargılarını alt üst edecek bir seks tarikatı kurmuştu.
Tarikat beş yıl engele takılmadan ve büyüyerek varlığını sürdürmüştü.
Bu nasıl mümkün olabilmişti?"
7. ""Ehliyetsiz şeyhlerin göreve gelmesini ve tarikatların yozlaşmasını önlemek ve tekke sayısını sabitlemek" için, 1866'da Şeyhülislama bağlı Meclis-i Meşayih (Şeyhler meclisi) kuruldu. Kurul, şeyhleri sınava tabi tuttu ve yayınları denetledi."
8. "773 tekke ve 905 türbe hemen kapatıldı.
Görünürde, bu yasağa iki tarikat uydu: Bektaşilik ve Mevlevilik.
Bektaşiler Arnavutluk'a, Mevleviler ise Suriye'ye taşındı.
Nakşibendilik ve Kadirilik ise direndi."
9. "Gözleri doluyor
tozu çerçevedeki
Mustafa Kemal'in
Bir elinde Cumhuriyet'in
kum saati
bir elinde
"Adalet mülkün temelidir!"
-Ahmet Erhan"
10. "Sahte şeyhler, "keramet sahibi zat ve mübarek şahıs" kabul ediliyor. Müritler cemaat içinde dini mertebesinin yükseleceği ve cennete kavuşacakları söylemiyle razı edilerek, ya da Allah'ın gazabına uğrayacağı tehdidiyle ikna edilerek, istismara maruz kalıyor. Ağırlıklı cinsel ve ekonomik istismar yaşanıyor."
11. "Nigar K. soru sormak için birkaç kez Sır Odası'na girdi. Korunmaz, kadına “Cennete gidebilmenin yolu benden geçer. Sizler öldüğünüzde yanınıza gelerek,
cennete girmenize yardımcı olacağım,” dedi..."
12. "Çalışkan, Hazreti Muhammed'in soyundan geldiğini yayıp mehdinin kendi soyundan doğacağını iddia etti. Mehdinin gelişini, peygamberle görüştüğünü savundu.
Aynı anda yetmiş yerde olabildiğini, müritlerinin evlerini manevi alemde ziyaret ettiğini, her birini eşiyle yatakta, banyoda yıkanırken ya da bebeğini emzirirken görebildiğini söyledi. Oruç tutmadığı ve namaz kılmadığı halde soran olursa ''Hocamız namazı manevi alemde kılar, '' dedirtti."
13. "Türkiye Cumhuriyeti, 1925’te Tekke ve Zaviyeler Kanunu’nu kabul ederken böyle bir tarihsel arka plana ve sürekliliğe yaslanıyordu. Konya milletvekili Refik Bey (Koraltan) ve beş arkadaşı, 30 Mayıs 1925'te tekkelerin kapatılmasına ilişkin yasa tasarısını TBMM’ye sundu. Koraltan, tasarıyı savunmak için çıktıgı kürsüde, kargaşa kaynağı diye suçladığı tekkelerin kapatılmasını önerdi:
"Esasen türbeler, tekkeler ve zaviyeler gibi evler... memleketin içinde vasıtai idlâl ve iğfal (baştan çıkarma aracı) olmuştur. Birer fesat menbağı (kargaşa kaynağı) olmuş ve zaman zaman memleketin, milletin azami zararlarını icap edecek hainane ifsadata (kargaşalara) zemin teşkil etmiştir.""
14. "Menzil ve Süleymancılar başta olmak üzere, artık tarikat ve cemaatler dev bir ekonomiye hükmediyor. Eğitim ve sağlık alanındaki yatırımlarını, iş adamı ve medya örgütlenmesi takip ediyor. Her birinin yurt dışında faaliyet gösteren küresel yardım dernekleri var."
15. "FETÖ davaları devlet ve bürokraside laik bir arınmayı getirmedi. Tam aksine diğer tarikat ve cemaatler FETÖ'den boşalan kamusal alana göz diktiler. Bilhassa Nakşibendilik ve Güneydoğu kolu Menzil etkinlik kazandı."
Şehvetiye Tarikatı Kitap İncelemeleri
Öncelikle kitabı hiçbir siyasi partiyi göz önüne alarak incelememeye çalışacağımı belirtmek isterim. Süreç içerisinde etkin rol oynamış olsalar da temelde sosyolojik bir problem ortaya konmaktadır.
Toplumumuzun (bunun örnekleri başka ülkelerde de görülebilmektedir) manipülasyona ve provokasyona ne kadar müsait olduğuna bir kez daha şahit olmuş oldum. Her meslekten, her sosyoekonomik gruptan, her inanıştan insanın başka adlar altında ne kadar kolay ikna edilebildiklerini ve bu durumu ne kadar bağnaz(bir inanca, bir düşünceye aşırı ölçüde bağlanıp ondan başkasını düşünemeyen, ondan başka her öğretiye, her inanışa karşı olan (kimse)) şekilde savunabildiklerini görüyoruz. Evli biri ile birlikte olan ve bu durumu "Ama o benim gerçek aşkım, o aslında beni seviyor!" diye açıklayan bir insana kandırıldığını/kullanıldığını ne kadar açıklasanız yine hatalı olan, aşktan anlamayan ve haksız olan siz olacaksınız.
İnsanların kendilerini, eşlerini, çocuklarını gayet normalmiş gibi başka bir erkeğe (cinsel yolla) teslim etmelerini, hatta bu durumu körü körüne savunmalarını okudukça yaşadığım şaşkınlık ve hayal kırıklığını anlatamıyorum.
Yalnızca insanlara karşı olan güvenimin ve inancımın daha da zedelendiğini, bu okuduklarımın beni gerçekten derinden yaraladığını belirtebiliyorum.
Buraya kadar okuyan kimsenin olacağına da pek inancım yok ama yine de belirtmek isterim. Bu kitabi üzerine düşüne düşüne detaylıca okumanızı tavsiye ederim.
Ne okudum ben şimdi? Yaşanan cinsel ilişkiler ağı, cin, tütsü numaraları , para alışverişleri inanılır gibi değil. Nasıl yahu dedim ortalama bir insan olarak .Üstelik bunun cehaletle açıklanacak tarafı da yok ( gerçi ülkemin eğitiminin ne olduğu da ortada ama ). Hakimler , doktorlar , öğretmenler , yazarlar , milletvekilleri , üniversite mezunları .... Tam olarak ne arıyorlar da tüm bu saçmalıkların içinde olduklarını kavrayamıyorlar ?Bir çifti yolda öpüşürken görünce , mini etek giyinmiş bir kadını görünce ya da LGBTİ bir bireyi görünce dini duyguları sarsılan bu insanlar , eşlerini , kardeşlerini , annelerini hocalarına badeletirken içten içe temel içgüdünün etkisinde mi yapıyorlar bunu , yoksa bu ahlaki çöküntüyü farkedemeden başka bir boyuta mı geçiyorlar? Dini saikler dışında bir insanın bu cemaatlerde yaşanan bir hayatı tercih etmesi en fazla bir ahlaki yozlaşmayla açıklanabilir belki . Yani bir adam veya kadın , kadın-erkek demeden (gönüllü olmak ve çocuk olmamak koşuluyla) istediği ilişkiyi yaşayabilir . (Ahlaki boyutu es geçecek olursak) Ama bunu din adı altında yapmak , tanrıya ulaşma yolu olarak görmek , hapse atılan şeyhe bağlılığını bildirmek ? İlginç ...Evrime ve psikolojiye dair daha çok okuma yapmalıyım . Bir cevabı olmalı ... Saymaz’ın “merdivenaltı” dediği tarikatlerin “sahte” dediği şeyhleri bunları yapıyorsa varın “gerçek tarikatler”i siz düşünün ...
"KİŞİLERİN SUÇUNU DİNE ALET ETMEMEK GEREKİYOR"....
Kitapta özellikle haber konu olmuş 6 sahte Şeyh ve onların kurdukları tarikatlarla bu sahte şeyhlerin neler yaptıkları mahkeme kayıtları, tanık ifadeleri yer almaktadır. Kur'an okumadan, namaz kılmaktan, sünnetten bir haber insanlar kendilerini Şeyh ilan ederek ortaya çıkıyorlar, çevresine yine kendisi gibi İslamdan habersiz insanları toplayarak paraya, zevke, sefaya, cinsel istimara, zinaya varana kadar her boku yiyorlar ve bunu da yaparken yine dini alet ediyorlar... Bir söz vardır ;" Şeyh Uçmaz, mürit uçurur" diye burada da aynı durum söz konusu oluyor. Çevresindeki cahiller sayesinde kendisini iyice şeyh olarak görmektedirler. Yıllar önce televizyonlarda çıkan Müslüm Gündüz, Ali Kalkancı, Fadime Şahin ( Aczmendi) aynı yoldan yürüyen insanlar arasında yer almaktadır. Burada yazılanlar veya medya çıkanlar sadece bir de ortaya çıkmayan, kimsenin dışa vuramadıkları, korkudan ağızını açamadıkları vardır ki bunlar hala gizli devam etmektedir. Kitabı okurken bu sahte şeyhlerin insanları nasıl kandırdığını, bırakın kadını erkeklerle nasıl ilişki yaşadıklarını ve neler yaptığını okudukça hayretler içinde kaldım. Okumanızı tavsiye ederim. İnsanımızın dini ve manevi duygularının kullanılarak nasıl kolayca aldatılabileceğini görebilirsiniz. Holding haline gelmiş tüm tarikatlardan uzak durmamız ve onlara maddi manevi menfaat sağlamamız dileğiyle...
'ın
adlı kitabı, Türkiye’deki merdivenaltı tarikat ve cemaatlerde yaşanan cinsel ve ekonomik istismar vakalarını derinlemesine inceleyen çarpıcı bir gazetecilik çalışmasıdır. Kitap, din kisvesi altında işlenen sapkınlıkları ve bu yapıların nasıl cezasız kaldığını belgelerle ortaya koymaktadır.
Şehvetiye Tarikatı, altı sahte şeyh vakası üzerinden, tarikat ve cemaatlerin nasıl bir sömürü düzenine dönüştüğünü anlatıyor. Bu sahte şeyhler genellikle ilkokul mezunu, Arapça ve Kur'an bilgisi olmayan, ibadetlerini yerine getirmeyen kişilerden oluşuyor. Ancak yüzlerce müridi olan bu kişiler, dinî inançları istismar ederek hem cinsel hem de ekonomik çıkar sağlıyorlar.
Kitap, dinî inançların nasıl suistimal edildiğini gözler önüne seriyor. Sahte şeyhler, müritlerine cennete gidebilmek için belirli ritüelleri yerine getirmeleri gerektiğini söylüyor ve bu yolla cinsel istismarı meşrulaştırıyorlar. Birçoğu holdingleşmiş bu yapılar, müritlerinden topladıkları paralarla büyük ekonomik güçler haline geliyorlar.
Bu kitap, tarikat ve cemaatlerin iç yüzünü merak eden, dinî yapılar içinde yaşanan istismarları anlamak isteyen herkes için önemli bir kaynak niteliğindedir. Nice okumalara. Bolca kitapla kalın..
İnsanlar nasıl ve ne kadar gerizekalı olabilir'in resmini çizen kitabı okuduğumu söylesem yanılmış sayılmam..
Altını çizebileceğim yerler olmadı, kendime hakim olamadığım yerlerde kötü laflar kullandım, tiksindim, nefret ettim böyle cahillerden..
Sahiden insan nasıl bu kadar gerizekalı olup aklını yitirebilir? Nasıl sahte şeyhlere kanıp onlarla birlikte olabilir aklım almıyor..
Recep küçük, Uğur korunmaz, Mustafa çalışkan gibi adi, şerefsiz şeyhlere bir güzel insan sövmek istiyor..
Merdivenaltı tasavvuf diye nitelendirilen bu sahte tarikatlardan şeyhlerden hocalardan tiksindim.. insan her önüne çıkana, kadına erkeğe çocuğa evli barklıya okunmuş su vererek nasıl ırzına geçer, nasıl bu istismarı rahatlıkla yapabilir aklım almıyor.. insan bu kadar mı cinselliğe aç, bu kadar mı şeytanlaşır? Diyecek başka bi şey bulamıyorum. Allah bunları helak etsin hidayet versin..
Türkiyedeki sahte şeyhlerin tarikatlerini nasıl büyüttüğünü anlatıyor, tutanak belgeleriyle kanıtlayıp onları ifşalıyor.. adamlar harem kurmuş istedikleri kişilerle sır odalarında birlikte oluyorlarmış.. öfke içerisnde zor bitirebildim..
Özellikle üniversite ortamlarında vakıf tarikat dernek gibi kurumlara giden insanların bunu dikkate almasını, kitabı okumalarını ısrarla öneriyorum.. insan bu ucubeler yüzünden hacı hocalardan soğuyor hiç kimseye güvenemiyor..
Din ticareti altında kendi şehveti arzularını tatmin etmeye çalışan bu mahlukatları Allaha havale ediyorum..
Bunun gibi rezaletlerin yaşanmaması için Vakıflar Genel Müdürlüğü, vakıf dernek ve cemaatleri idari yönden; Diyanet İşleri de dini yönden denetlemeli ve bunların önüne geçilmeli..