Şeffaflık Toplumu Kitap Bilgileri
Yazar: Byung-Chul Han
Tahmini Okuma Süresi: 2 sa. 23 dk.
Sayfa Sayısı: 84
Basım Tarihi: Haziran 2024
İlk Yayın Tarihi: Mart 2012
Yayınevi: Metis Yayıncılık
ISBN: 9786053160892
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Şeffaflık Toplumu Kitap Tanıtımı
“Şeffaflık neoliberal bir aygıttır. Enformasyona dönüştürmek amacıyla her şeyi içine girmeye zorlar. Günümüzün gayrı maddi üretim ilişkileri koşullarında daha fazla enformasyon ve daha fazla iletişim, üretkenlik ve hızda artış demektir. Buna karşılık gizlilik, yabancılık ve ötekilik sınırsız iletişime engel oluşturur. Şeffaflık adına bunlardan kurtulmak gerekir.”
“Şeffaflık insanı camlaştırır. Şiddeti de buradadır. Sınırsız özgürlük ve iletişim topyekûn kontrol ve gözetime dönüşüyor. Sosyal medya da giderek toplumsallığı disiplin altına alan ve sömüren dijital panoptikonlara benziyor daha çok. Şeffaflık bir ideolojidir. Bütün ideolojiler gibi onun da mistik hale getirilmiş ve mutlaklaştırılmış olumlu bir çekirdeği vardır. Şeffaflığın tehlikesi de bu ideolojikleşmededir. Totalize edilirse şiddete yol açar.”
-Byung-Chul Han-
Şeffaflık Toplumu Kitaptan Alıntılar
1. "İnsan kendisi için bile şeffaf değildir."
2. "Tümüyle şeffaf olan tek şey boşluktur."
3. "Porno sadece aşkı (Eros) değil cinselliği (Sex) de yok eder. Pornografik teşhir cinsel hazda yabancılaşmaya yol açar. Hazzı yaşamayı imkansız hale getirir. Cinsellik dişinin haz gösterisi ve erkeğin performans sergileyişi şeklinde dağılıp gider. Sergilenen, gösterime sunulan haz, haz değildir. Sergilenme, teşhir edilme mecburiyeti bizzat bedenin yabancılaşmasına yol açar. Beden, optimize edilmesi gereken bir sergi nesnesi şeklinde şeyleşir. Bu bedenin içinde ikamet etmek mümkün değildir. Onu sergilemek, böylece de sömürmek gerekir. Sergileme sömürmedir."
4. "“Bir kişinin bir kelimeyle kastettiği bir diğerininkiyle tam tamına aynı değildir ve her farklılık, ne kadar küçük olursa olsun, sudaki bir halka gibi yayılır dilin bütününe. Bu yüzden her anlama aynı zamanda bir anlamama, düşünce ve duygulardaki her mutabakat aynı zamanda bir ayrılıktır.”"
5. "İnsan kendisi için bile şeffaf değildir."
6. "İnsan kendisi için bile şeffaf değildir."
7. "Bir şeyi adlandıramıyor olmak iç huzursuzluğunun şaşmaz bir belirtisidir."
8. "Her derin ruh bir maskeye ihtiyaç duyar; dahası her derin ruhun etrafında sürekli olarak bir maske oluşur... Derin ruh bir maskenin koruması altında oluşur. Maske onun çevresinde koruyucu bir deri gibi gelişir."
9. "Şeffaflık toplumu sadece hakikatten değil görünüşten de yoksundur. Ne hakikat ne de görünüş şeffaftır. Tümüyle şeffaf olan tek şey boşluktur."
10. "Güven ancak bilmek ve bilmemek arasındaki bir durumda mümkündür."
11. "Bir şeyi adlandıramıyor olmak iç huzursuzluğun şaşmaz bir belirtisidir."
12. "Tamamen şeffaf olan yalnızca ölü olandır."
13. "Her şeyi görünürlüğe teslim eden teşhir zorlaması "uzaklık görüntüsü" olma niteliğindeki aurayı tümüyle ortadan kaldırır."
14. "İnsan kendisi için bile şeffaf değildir."
15. "“Bir şeyi adlandıramıyor olmak iç huzursuzluğunun şaşmaz bir belirtisidir.""
Şeffaflık Toplumu Kitap İncelemeleri
Bugün herşeyimizi,bütün mahremimizi kendi elimizle tanımadığımız kişilere teslim ediyoruz. Tanımadığımız için güvenli sanıyor ya da böyle varsayıyoruz. Biri bizi gözetliyor evet ama korkmaya gerek yok çünkü bunun iznini biz verdik. Verilerimizi,özel her şeyimizi kendi elimizle teslim ettik.
Dijital çağda yaşıyoruz ve hepimiz teknoloji bağımlısı zombilere dönüştük. Elimizin altında bizi her yere ve her şeye ulaştıracak aletler var artık. Her anımızı her fikrimizi milyonlarca kişiye aktaracak imkanlar var. Biz bunu sağlıklı kullanmak yerine bunun bizi kullanmasına izin verdik. Milyarları geçen insan popülasyonunda yer edinmek görünür olmak için saçımızın telinden ayak tırnaklarımıza kadar yeni anlamlar yükledik ve bunu insanların beğenisine sunduk.
Hala da sunmaya devam ediyoruz.
Bugün insanlığın alışkanlıkları ve zevkleri değişti önemsenecek tek şey konfor alanları oldu. İnsanlık Az emekle çok para kazanarak şöhret peşinde gezen delilere dönüştü.
Sosyal medya dediğimiz olgu insanları pazarlayan mecralara dönüştü. Bu mecrada pazarlanan tek şey ise pornografi ve müstehcenlik. Zevk almak ve zevk vermek çerçevesinde geçen yaşam yığınlarının egoist fertleri her şeyini bu mecralarda pazarlamakta.
Kitabın bana göre anafikri yukarıda yazdıklarım. Yazar genel olarak bu konular çevresinde toplumun şeffaflaşmısını başlıklar altında toplamış bize sunmuş.
Çok kısa da olsa cümlelerin ve anlatılanların yoğunluğu çok fazla. Sanırım yazarı bu yüzden seviyorum. Az ve öz anlatımı beni kendisine bağlatıyor :)
Şeffaflık, hayatımızın bir çok noktasında sık sık kullandığımız ve karşılaştığımız kavramların başında geliyor. Elbette bunu kullanmamızın nedeni olumlu bir anlam yüklü olması. Bu yüzden en çok da iyi bir politik malzeme işlevi görmektedir kamuoyunu manipüle ve kontrol etmek açısından.
Yüzyıllar önce Marks'ın bahsettiği yabancılaşma günümüzde yerini (varlığını da yitirmeden) Baudrillard'ın simülasyonuna bırakmış durumda. İletişim teknolojisinin hızla ve tüketime endeksli bir alan olarak büyümesi, insanın artık sanal alem ile gerçek alemi ayırt edemeyecek duruma gelmesine neden olmuş, hız, teşhir, kontrol, şeffaflık gibi başlıklar temel yaşam kuralları haline gelmiş oldu.
Günümüz neo-liberal dünyasında şeffaflık bir iktidar aygıtıdır. Hem siyasi, hem de ekonomik güçler şeffaflık ilkesini bir yaşam alanına dönüştürerek bu alan içerisinde insanın özel, gizli olarak tuttuğu her şeyi ''bilgi'' kapsamında yok eder. Şeffaf olmak bu anlamda çok değerlidir. Buna bir tür neoliberal ahlak yasası da demek mümkün açıkçası. neo liberalizmin sınırsız özgürlük (olmayan) arzusu aslında bir kontrol mekanizmasından başka bir şey değildir. Bu nedenle şefaflaştırılmış toplum, kural koyucular tarafından kendilerine göre ahlaklaştırılmış ve kontrol altına alınmış bir toplumdur.
Byung Chul Han ise bir kısacık kitabında daha ansiklopedi yazarcasına kavramlar içerisinde muazzam bir geçişler yaparak bizlere, düşünenlerin farkında olduğu şeyleri bir araya getirerek anlatmış. Bu açıdan harika bir kitap daha.
Han'ı okuyun okutun.
Bu kitabı tanımlayacak herhangi bir kelime bulamıyorum..
Mahremiyet ve özel hayata özen gösteren bir insan olarak, yazar duygularıma tercüman olmuş adeta..
Hep şey derdim,
Özel hayatını göz önünde paylaşanların bir süre sonra özel hissetmeleri insanlara bağlı kalıyor, çünkü insan kendisini gizledikçe bir inci gibi daha güzel olacağını,
ve saklı kaldıkça daha özel olacağını hep ifade ederdim.
Yazar şeffaflık kavramını öyle güzel anlatmış ki..Normal şartlarda Şeffaflık dürüstlüğü, yalansız, dolansız durumları içinde barındırır. Ama toplum yansımasına bakıldığında Şeffaflık artık kişinin kendisini teşhir etmesi,ifşalaması, mahremiyetten yoksun hale gelmesini ifade ediyor..
Bazılarının hayatı daha fazla ilke/beğeni almak için her anını ve saniyesini fotoğraflaştırıp, videolaştırıp, sosyal medyaya atıp benliğini kabul ettirmeye yönelimli insanlara bakınca bunu anlamak pek mümkün..
Kitap ilk önsözünde beni ele geçirdi;
“Başkasının hakkımda bilmedikleriyle geçinirim ben!”
İçinde bulunduğumuz çağ, sancılı yaşamlar sunuyor bize. Maalesef bizler de öyle ya da böyle bir şekilde şikayet ettiğimiz durumların içinde yer alabiliyoruz..
Günümüz toplumuna farklı bakış açıları sunuyor yazar, Şeffaflık kelimesinin anlamını birçok kavramlarla ilişkisine değiniyor.
Olumluluk toplumu, teşhircilik toplumu, apaçık toplumu, ifşa toplumu gibi analizlerde bulunup ufuk açıyor.
Bir pazar tezgahında parlayan bir domatessin. Evet, evet sen! Her gelenin eliyle yokladığı, içeriğin hakkında öngörülerde bulunduğu, renginden analizler yaptığı, biraz sıktığı, ezdiği, beğenmeyip sağa sola attığı, memnun edebilme noktasında fiyat analizi yaptığı, en sonunda da beğendim/beğenmedim sığlığında bir karara vardığı; yalnızca pazarcının ekonomisine ve satın alanın midesine katkı sağlayan tüm çıplaklığınla vitrine koyulmuş kırmızı bir metasın. Metafor tanıdık geldi mi?
İlgi obezliğinin sergileme ihtiyacı doğurduğu, var olma kaygısının bir podyum kültürü oluşturduğu bir dünyada; kanal değiştirir gibi fast food kıvamında insanlar, bilgiler ve haberler tüketmeye başladık.
Ölçüsüz bir tarifin, lezzetli bir kek olabileceğini düşündük. Olmadı ama yine de denemeye devam ettik. Her yaptığımız keki de yedik. Tükettikçe tükettik, yedikçe yedik, şiştikçe şiştik. Sonra ne mi oldu?
Hoş geldin: Zihin fesadı, duygu obezliği, bilgi ishali, ruh bulantısı…
Zihinsel bir endoskopi, çoğumuz için zorunlu olmadan kendi diyetimizi oluşturmak ve tüketim orucumuzu tutmak zorundayız.
Şeffaflığın, aşırılığın, obezliğin, çıplaklığın, ölçüsüzlüğün salt bir müstehcenlik olduğunu zihnimde natüralist çağrışımlar uyandırarak anlatan bir kitap oldu. Ölçülü bir kek, diyebilirim.
Yüzler, resimler bedenler sergilenip ‘like’ aldığı kadar güzeldir kandırmacası ile anlamdan yoksun sadece teşhir ürün olarak kullanılan bedenler devrindeyiz.
Yazarın okuduğum ikinci eseri; çeviri her ne kadar iyi olsa da yazarın dili, tekniği ve anlam yoğunluğu hala ağır kalıyor. Dolayısıyla ilk başta şunu söyleyeyim felsefi kitap, metin okuma temeliniz, zayıf ise bu eseri ve bu yazarı daha sonraya bırakın eminim çok daha faydalanırsınız. Çünkü eser hacim olarak az olsa da ciddi anlamda vakit ayırmak lazım.
Şeffaflık özgürlüğün ihlalinin en uç noktasıdır. Tarih içinde de olan şeffaflık ile kişinin, kişiliğin, özel olanın yok edildiği anlam ve anlam bütünlüğü, günümüz teknoloji imkan veya sosyal medya silahlarıyla en uç noktaya taşınmıştır.
Özgürlük adı altında kişinin kendi kendini teşhiri özgürlük silahının en alçakça kullanım şeklidir. Şeffaflık, politik amaca hizmet etmekle beraber bir o kadar da ekonomik çarkın ve kapitalist sistemin güçlenerek varlığını sürdürmesi için de bir ihtiyaçtır. Şeffaf olan, göz önünde olan artık arzulayan kadar arzulanandır. Tüketmek ve tüketilmek zorunda olunandır. Haz duygusunun tüketimle tatmini mümkün olmadığından daha fazla şeffaf olma daha fazla kendini teşhir etme yani daha çok tüketim daha çok harcama ve harcanmaya yol açar.
Sakin ve geniş bir vakit ayırıp öyle okuyun…
İyi okumalar