Savaş ve Barış (2 Cilt Takım) Kitap Bilgileri
Yazar: Lev Tolstoy
Tahmini Okuma Süresi: 51 sa. 14 dk.
Sayfa Sayısı: 1808
Basım Tarihi: Şubat 2021
İlk Yayın Tarihi: 1867
Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Orijinal Dil: Rusça
ISBN: 9786053329015
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Ciltli
Savaş ve Barış (2 Cilt Takım) Kitap Tanıtımı
Savaş ve Barış, "klasik" dendiğinde akla gelen ilk kitaplardan. Napoléon'un Rusya'yı işgalini anlatan dev bir savaş romanı, aynı zamanda bir Rusya panoraması. 1800'lerin ortalarında Rusya'nın içinde bulunduğu sosyal ve ekonomik koşullar, kentlerde, köy ve kasabalarda, büyük çiftliklerde sürdürülen hayat, dönemin önde gelen kişilikleri, saray yaşamı, özellikle üst sınıf ustaca çiziliyor.
Tolstoy, 1. cildin girişinde yer verilen önsözünde Savaş ve Barış'ı yazarken hissettiklerini, yaptığı zorlu çalışmaları ve romanın geçirdiği aşamaları anlatıyor. Bu metinler, özellikle bu dev romana daha yakından, yazarının gözünden bakma fırsatı verdiği için çok önemli.
Savaş ve Barış (2 Cilt Takım) Kitaptan Alıntılar
1. "..herkesten çok güldü. Belli ki acı çekiyor.."
2. ""Herkesten çok güldü. Belli ki acı çekiyor.""
3. "Güzellik için sevilmez, sevdiğin güzeldir.."
4. "Bazı insanlar her şeyi ne çabuk unutuveriyorlar!"
5. "“Yüzün neden böyle asık?”
Bolkonski cevap verdi:
"Neşelenecek bir şey yok ki.""
6. "Hissedileni sözlerle ifade etmek mümkün değilse konuşmaya ne gerek var?"
7. ""tek başınaysan iyi. Tek kişinin derdi de tek olur..""
8. "Okuduklarının yarısını anlamıyordu, sadece çok uzun süredir ona acı veren şeyi bir dakikalığına da olsa düşünmemek için okuyordu.."
9. ""Herkes yalnızca kendi vicdanıyla savaşmış olsa savaş olmazdı, ""
10. "O, günümüzün ahlak yoksunu dünyası için haddinden fazla iyi ve temiz yürekli"
11. "..aşka nasıl da inanmıştım!.."
12. "En güçlü iki silah sabır ve zamandır.."
13. "Sadece kendi yüreğinden geçenlerle ilgilendiği belliydi."
14. "''Herkesten çok güldü. Belli ki acı çekiyor.''"
15. ""Her şeyi biliyorum! Geceleri uyumuyorum...""
Savaş ve Barış (2 Cilt Takım) Kitap İncelemeleri
Tolstoy, insanların savaşa girmesi için yalnızca yönetenlerin iradesinin yetmeyeceğini, savaşların başlamasında pek çok etmenin bir araya gelip süreci yönlendirdiğini çok güzel bir anlatımla ifade etmiş. Kitapta önümüze serilen birçok tezatlık içinde, bunu da eksik bırakmamış. “Çar, tarihin kölesidir.” derken, en üst makamlarda oturanların en zayıf iradeye sahip olabileceklerine dikkat çekmiş. Zaten o “Grand” Napolyon bile, zaferin tam ortasında kendini efendi değil de bir köle gibi hissederek ümitsizliğe kapılmıştır.
Eserin diğer penceresinden, Tolstoy çağının sosyal gerçekliğini ve bozuk yönlerini bir sosyolog bakışıyla göstermiştir bize. Olay örgüsüne dahil ettiği kahramanlara bu anlamda önemli görevler yüklemiş. Rus aristokratlarının savaş sırasında bile değişmeyen çıkar ilişkilerini, elde ettikleri konuma göre değişen ahlak yapılarını sorgularken, okuyucuya da bu tip insanı sorgulatmıştır. Rus insanının güvenilir, sade ve güçlü tarafını gerçek bir kişi olan Kutuzov karakterinde karşımıza çıkarmış, kişisel hedeflerine ulaşmak uğruna neredeyse tüm değerleri hiçe sayan Napolyon karşısında yine bir tezatlık örneği vermiştir. Eser boyunca birçok karakter üzerinden hayatın anlamını sorgulamış, insanın geçtiği süreçlerden sonra ne kadar değişebileceğini göstermiştir.
Kendi askerleri Fransız ordusuyla savaşırken, Rus aristokratlarının hâlâ Fransızca konuşmaya devam etmeleri, belki de savaşın görünmeyen en gerçek nedeniydi.
Sevgi, mutluluk, dostluk, acı,ölüm, korku vatanseverlik duyguları; tarih, politika, felsefe, savaş stratejisi kahramanlık ve tarihsel kişilikler...
Savaş ve Barış 1865 ile 1869 yılları arasında Tolstoy'un Napolyon savaşları esnasındaki Rusya'yı ve bir çok kişiyi arka plan seçerek anlattığı bir hikayedir.
Tolstoy yer yer savaşın neden çıktığı olgusuna yönelerek savaşın tek bir kişinin iradesina bağlı olarak çıkmadığını birden fazla nedenin bir araya gelerek ortaya çıkardığını anlatmış ve " Olay, yalnız ve yalnız, olması gerektiği için meydana gelmiştir.” sözünü de özellikle vurgulamıştır.
*Bu insanları ev yakmaya, kendisi gibi olanı öldürmeye ne zorladı?
*Bu olayların nedeni neydi?
*Hangi kuvvet insanları bu şekilde davranmaya zorladı?
(Sahi neydi bizi bunlara zorlayan ?)
Tolstoy bir yandan Napolyon ile olan savaşı anlatırken bir yandan da karakterlerin kendi aralarındaki savaşı anlatmaktadır. 600 civarında yan karakter, 10 kadar da ana karakter içermektedir. Karakter çoğunluğundan dolayı başta zorlasa da yavaş yavaş karakter analizleriyle okuru kendine çeker. Karakterler Fransız kültürüyle yetişmiş soylulardır. Kuşkusuz beni en çok etkileyen General Kutuzov ve Piyer oldu, kitabın önde gelen bu iki kahramanı tamamen gerçek bir kişiliktir. Aynı zamanda bazı eleştirmenlere göre piyer Tolstoy'u yansitmaktadir.
“Okurken -hiç abartmıyorum-kahramanlarının etleriyle, kemikleriyle yanınızda hissedersiniz… Sahte bir alçakgönüllülük göstermek istemiyorum. Bu eser, İlyada gibi bir şeydir.”
Maksim Gorki
Keyifli okumalar...
Yaklaşık bir ay süren savaş ve barış mecaramın az önce sonuna geldim. Burada sizlere bu dev eseri incelemenin, efendim şurası şöyleydi burası böyleydi demenin haddim olmadığını düşünerek kısaca sadece bana hissettirdiklerini paylaşmak istedim.
Kitaba başlamadan önce ufak bir araştırma yapıp, okuyanların yorumlarından dolayı biraz korkarak başladım kitaba. O yüzden okumayanlarınız için biraz yüreklendirici olacağını düşünüyorum yazacaklarımın.
Kitapta çok fazla karakter olduğu en çok dert yanılan konulardan biriydi. Evet çok fazla karakter var ama zaten önemli olan karakterler ilerledikçe kendini belli ediyor ve kitap zaten onların etrafında dönüyor, bu konuda rahat olun.
İkincisi, Rusya ve Fransa arasındaki savaşı anlatması ve Rusların günlük hayatlarında sürekli Fransızca konuşması dipnotlarda sürekli Fransızca dan çevirileri karşımıza çıkarıyor ama bu da gözünüzü korkutmasın bir süre sonra alışıyorsunuz.
Ben Dostoyevski hayranı olarak Tolstoy a biraz mesafeliydim ama gerçekten zevkle okuduğum klasikler arasında baş köşeye oturdu Savaş ve Barış.
Prensler, prensesler, soylular, mujikler, aralarındaki ilişkiler, olay örgüsü harika ilerliyor. Hele savaş bölümleri gerçekten içinde hissettirdi. Okurken sanki o savaş meydanındaydım, sağıma soluma bakarak olayları izliyordum ve böyle bir anlatım karşısında saygıyla eğiliyorum.
Kısaca, okumayanlara benim gibi okumaktan çekinenlere şiddetle tavsiyemdir.
Sanırım en sevdiğim Rus yazar, Tolstoy. Okuduğum her eserini çok çok çok beğeniyorum.
Uzun bir zamana yayarak, kitapla eş zamanlı dizisini de izleyerek kitabı sonlandırdım.
Tolstoy, kendi fikir ve düşüncelerini bolca belirtmiş eserde.
Savaş ve Barış dünyanın en uzun 17. romanıymış. Tolstoy uzun süren araştırmalar, sonucunda yazmaya karar vermiş.
Rusya'nın Fransa tarafından işgal edildiği dönemde yaşanmış olayların, savaşın da olduğu, genelde üç aile etrafında dönen; (Rostovlar, Behuzovlar, Balkonskiler) aşk temasının da bulunduğu eser.
Kitapta bolca Fransızca cümleler de yer alıyor, dipnottan okumak biraz zorluyor.
Savaş o kadar güzel anlatılmış ki, insan gözünde sahneleri canlandırabiliyor..
Kitap Rus sosyetesinin balolarıyla başlıyor.
Karakterlerin fazla olduğunu, kitaba başlamadan önce de biliyordum o yüzden öncesinde biraz araştırma yaptım. Baş karakterleri öğrendikten sonra, not alarak çok güzel ilerliyor, bir süre sonra artık karakterleri tanıyorsunuz.
Prens Andrey ve Piyer en sevdiğim karakterler oldu.
Kitabı okumayı sürekli erteliyordum, yarım bırakmaktan korkuyordum. Ama okudukça elinden bırakamıyor insan.
Kitabın kalınlığı, biraz göz korkutsa da çok güzel akıcı ilerliyor.
*Savaş insan özgürlüğünün Tanrı yasalarına en zorlu boyun eğişidir..
Mənə sətir-sətir, səhifə-səhifə, parça-parça adını yaşadan əsər!.. Hərb və sülh!.. Böyük səbr, güclü əzm və bolluca vaxt tələb eləyən əsərdir!.. Rus dili ilə paralel oxuduğumçün ikiqat vaxt sərf eləməli oldum... Uzuuuuunnnnn müddətə oxudum... Rəsmən müharibə eləyərək oxudum... Asta-asta, ancaq usta-usta oxumaq istədim. Oxudum, düşündüm, düşündüm, oxudum. Uzun mübarizələrdən sonra nəhayət ki, bitdi. Tam haqqını verə bildimmi? Əlbəttə ki, yox! Yenidən müraciət eləməli olacağam, böyük ehtimal bir neçə ildən sonra, ya da elə yaxın zamanlarda. Ancaq oxuduqdan sonra insanı düşündürən Tolstoy fəlsəfəsi, Tolstoy təhkiyyəsi yenə öz sözünü dedi. Dövrün, insanların təsviri, təsvirlərdəki ən incə detala qədər təəfərrüat, təfərrüatlarda ən incə məqama qədər ustalıqla təsvir, dövrün hərtərəfli, çoxşaxəli təhlili, müharibələr, çaxnaşmalar, üsyanlar, vəhşiliklər, hökmdarlar, idarəçilər, ideologiyalar, bütün bunlardan nəsibini alan sadə xalq, sevgi, inanc, dəyərlər və s... Qarmaqarışıq duyğular yaşayacaq, tarixə səyahət edib XIX əsrin Rusiyasında yaşayacaqsınız oxuduğunuz müddətdə... Epiloq hissəsi isə bəlkə də bütün düşüncələrinizdə fırtına qopmuş dənizdəki çaxnaşmanı yaşadacaq. Qısaca, özünüzü tam hazır hiss etmədən nə badə bu əsəri oxumaq istəyəsiniz. Yoxsa, mənim kimi kitaba da, özünüzə də işgəncə verərək oxuyacaqsınız...