Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Sana Gül Bahçesi Vadetmedim - Joanne Greenberg | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Sana Gül Bahçesi Vadetmedim Kitap Bilgileri


Yazar: Joanne Greenberg
Tahmini Okuma Süresi: 8 sa. 18 dk.
Sayfa Sayısı: 293
Basım Tarihi: Ocak 2021
İlk Yayın Tarihi: 1989
Yayınevi: Metis Yayınları
Orijinal Dil: İngilizce
ISBN: 9789753424080
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Sana Gül Bahçesi Vadetmedim Kitap Tanıtımı


İçine doğduğu dünyanın kurumlarıyla bağdaşmayı öğrenemeyen, iletişimsizliğin karanlığında yaşayan on altı yaşındaki bir genç kızın öyküsü...



Sana Gül Bahçesi Vadetmedim, deliliğin, resmi tanımıyla akıl hastalığının öyküsü: Deborah kimlik kavramını yitirip içine kapanmış, zengin düşlemi ve mizah duygusuyla yarattığı kendi düşsel dünyasına sığınmıştır. İki dünyanın çatışmaya başlaması, Deborah`ın akıl hastanesine "düşme"sine neden olur. Bundan sonra hastaneleri, doktorları vb. kurumlarıyla toplumun "kurtarma operasyonu" başlar.



Greenberg`in kendi yaşamından yola çıkarak yazdığı bu kitap, "akıl hastalarının gizleri" üzerine pek çok ipucu taşırken, toplumun yerleşik değer yargılarına çarpıcı bir eleştiri de getiriyor, böylece normal kavramını sorgulamaya götürüyor bizi.




Sana Gül Bahçesi Vadetmedim Kitaptan Alıntılar


1. ""Yalnızca sevmek yetmiyor demek ki""




2. "Bütün hasta insanların hastanelerde olduğunu mu sanıyorsun sen?"




3. "Bütün hasta insanların hastanelerde olduğunu mu sanıyorsun sen?"




4. "Yalnızca sevmek yetmiyor demek ki."




5. "Sevgi yeterince gerçekti, acı da öyle."




6. "Sevgi yeterince gerçekti, acı da öyle."




7. "“Birisi seni kırdığı zaman hiç ağlama, gül. Seni üzdüklerini bilmelerine asla izin vermemelisin.”"




8. "Bazen onu çok özlüyorum."




9. "“Yoruldum artık.”"




10. ""Sana hiçbir zaman gül bahçesi vadetmedim ben. Hiçbir zaman kusursuz bir adalet vadetmedim. Ve hiçbir zaman huzur ya da mutluluk da vadetmedim. Sana ancak bütün bunlarla savaşma özgürlüğüne kavuşmanda yardımcı olabilirim. Sana sunduğum tek gerçeklik savaşım.""




11. "Bazen onu çok özlüyorum."




12. ""Vazgeçmiş değilim; yalnızca yorgunum, o kadar.""




13. ""Bütün hasta insanların hastanelerde olduğunu mu sanıyorsun sen?"




14. "Yalnızca sevmek yetmiyor demek ki."




15. "bazen onu çok özlüyorum."





Sana Gül Bahçesi Vadetmedim Kitap İncelemeleri


Şizofren bir iç dünyası daha nasıl anlatılır bilemiyorum. Kitapta yazar bunu mükemmel bir şekilde başarmış. Bu insanların neler hissettiklerini ve neler hissedemediklerini çok ayrıntılı olarak bizlere anlatmış.

Kitapta, 16 yaşındaki bir genç kızın akıl hastalığı dolayısıyla tedavi gördüğü akıl hastahanesindeki yaşadıkları ve hastalıktan kurtulmak için verdiği müthiş mücadele anlatılmaktadır. Bu mücadelenin yanında hastalığın ortaya çıkmasına sebep olan ve geçmişte yaşanan olaylar da bizlere aktarılmaktadır. Bu arada bir akıl hastahanesindeki yaşam şekli, hastaların birbirleriyle ve personelle olan ilişkileri de her türlü yönüyle yansıtılmaktadır.

Kitaptaki başka bir özellik ise bu durumdaki hastalara karşı gerek hastalık öncesinde ve gerekse hastalık sırasında ailenin ve çevredeki diğer insanların tutumunun nasıl olması gerektiği konusunda eğitici bilgiler vermesidir. Sebepler, belirtiler, davranışlar, roman içerisinde kurgulanmış şekilde ve okuyucuyu sıkmadan hafızalara yerleştirilmektedir.

Akıl hastahanelerini ve hastalarını konu alan kitapların aksine bu kitapta müthiş bir akıcılık ve sürükleyicilik hakim.

Kitabın bu derece gerçekçi bir şekilde yazılmasının sebebini ise yazarın da gençliğinde bir süre akıl hastahanesinde tedavi görmesine bağlayabiliriz.

Büyük beğeniyle okuduğum bu dramatik kitabın okunmasını konuya ilgi duyanlar başta olmak üzere herkese tavsiye ederim.




joanne Greenberg'in 1964'te yazdığı otobiyografik bir romandır.kendi hayatı kendi ruh durumunu yazdığı için Hannah Green takma ismini kullanmıştır..
kitap içeriğinde ana karakterimiz Deborah'tir.16 yaşına kadar sorunlar yaşamış (uretrasinda oluşan tümör yüzünden iki kere ameliyat olmuş, gittiği kampta yahudi olduğu için hakarete uğramış dışlanmış ve ilk o zaman bir geçiş olmuş o ruh sağlığına -bence- ) ve intihar girişimi sonrası 16 yaşındayken şizofreni teşhisi ile psikiyatri Hastanesi'ne yatırılmıştir.
Baş edemediği gerçeğin hayalin birbiriyle iç içe girdiği o anlarda oluşan diyaloglar özellikle 'yr' ile olan bağı, kafasının içindeki kraliyet, hastanedeki diğer hastaların durumu, doktorların yaklaşımı ve doktor Furi ile Deborah'in attığı tedavi adımlarını okurken bende o tamda o sanrılarin içinde buldum kendimi..
aklımın kıyılarında rüzgarlar estiren Deborah'in önünde açılan iki yol olacak.Attigi adımla ya gerçek olan gerçek dünyayı seçecek yada kendi kafasındaki dünyada kalacak bunu okumadan bilemezsiniz..
. Bütün hasta insanların hastanelerde olduğunu mu sanıyorsun sen..
. Cehennemin eşiğine gelmiş kişilerin şeytandan ödü kopuyordu. Zaten cehennemin içinde olanlar içinse şeytan özel biri değildi. yalnızca başka biriydi, o kadar..
. Deborah güldü Ey Doktorlar yabancılık Yolculuğu'yla görkemli bir yıl geçirin.Timarhanenizi bir hasta olarak ziyaret edin..
. Karanlığın ağır basmasının nedeni yalnizca sevmenin ve gerçekleşligi yaşamanın verdiği ışıktan baskın çıkmasıydi...




"Sana gül bahçesi vadetmedim."

"Seninle konuşmaya ihtiyacım var." Bu cümle sonrasında karşıma çıkan diğer cümlelere verdiğim cevaba benziyor bu; "çünkü cennette değiliz.."

Deborah.. Dünyalararası çarpışmana şahit olurken, bir anı tufanının ortasında kalakaldım.

"N'aber?" demişti kuzenim, mutfakta bardağa su doldururken. (Gelişini duyurmamasına şaşırmamıştım.)
"İyi-yim, sen nasılsın?"
Sadece bir baş sallayış (idare eder demekti bu ama idare edemiyor gibiydi). Ve o baş sallayışın suyla birlikte yudum yudum içime akışının sesleri. Başka ses yoktu, onun oturduğu yerden halıya saplanan bakışlarını farkettiğimde anlamıştım bunu, artık yanımda değildi..

Sonraki zamanlarda, onu uzaktan seyrederken attığı hızlı voltalarda yorulup tükenişlerimi, kulağına tıkadığı pamukları gördüğümde, "benim duymadığım sesler duyuyor olmalı" şeklindeki iç geçirişlerimi hatırlattın bana, Deborah.. O, hiç bilmedi.

- Sus artık! Parmaklarını kemiriyorlar!

Ankara'da şizofren hastaların işlettiği o kafe var bir de. Bir çalışanın yanından geçerken, "göbeğime sakın dokunma" deyişindeki telâş ve korku var. Benim yüzümdeki o şaşkın ifade var. Genetik olma ihtimali çok düşük olsa bile kendini kısırlaştıran başka bir adamın hikâyesi var.

- Sırlar açığa çıkarsa, tetik harekete geçer!

Cennette değiliz, evet. Zehir var. Şimdi tüm organlarımı söküp, etten bir dağ örsem önüne, derim ki; cehennem burası işte!




Kitap boyunca bunu sorgularken buldum kendimi. Evet nasıl bir şey? Tamamen insanlıktan çıkmış, hiçbir duygusu kalmamış bir et yığını demek mi bu?

Bu eserde çok verimli bir yolculuk yapmış oldum. Hastalar duygularını ifade edemez, gösteremez ama normallerden(!) çok daha algıları açıktır, hisleri kuvvetlidir. Acı duyarlar, ne kadar duymaz gibi görünseler de bazen. Bakışlardan düşünceleri görüp incinirler. İyileşme yolunda merhametli bakışlara, sevecen gülümsemelere ihtiyaçları var belki de en çok.

Bu şartları karşılayan bir doktora yolu çıkıyor başrol karakterimizin. Çoğu zaman, hatta sonuna kadar iyileşme umudu göstermeyen hastaya dokunuşunun oluşturduğu mucizevari etkiyi görmek huzur vericiydi. İnsanın derinlerinde yatan şeylerin, hayal gücüyle nasıl değiştirilerek hastalığa dönüşebildiği kısım da efsaneydi.
Kitaba ismini veren cümlenin içinde geçtiği alıntıyı şuraya bırakıyorum (doktorunun ona söylediği sözler bunlar):
"Sana hiçbir zaman gül bahçesi vadetmedim ben. Hiçbir zaman kusursuz bir adalet vadetmedim ve hiçbir zaman huzur ya da mutluluk da vadetmedim. Sana ancak bütün bunlarla savaşma özgürlüğüne kavuşmanda yardımcı olabilirim."

Tavsiye ediyorum. En çok da mesleği bu dal olanlara. Yanında yöresinde böyle hastaların olduğu insanlara. İç dünyalarına, savaşlarına anahtar deliğinden bir bakış olacak belki de sadece, ama hiç de hafife alınacak bir deneyim olmayacak.
Keyifli, bol istifadeli okumalar.




‘’Sana Gül Bahçesi Vadetmedim’’
16 yaşındaki şizofren bir kızın hikayesi… Daha küçük yaşlarda arkadaşları tarafından dışlanmanın, mükemmeliyetçi bir dedeyle büyümenin ve ırkçılığın sonucunda şizofren olan Deborahı’ın öyküsü. Şizofreni hastalığı psikiyatrik hastalıklarının arasında benim için en özelidir. İlk başlarda bu ilgimden dolayı okumaya başladım. Kitapta şizofreni hastalığının aile, hasta ve doktorun gözünden anlatılıyor olması ; çok yönlü bir bakış açısı sunması yönünden onu bu alanda zirveye çıkarıyor diyebilirim. Küçük yaşlarda Deborah’ın hastalık yönünden kendini belli etmesi ama ailenin çocuklarına toz kondurmama, durumu kabullenememe açısından kliniğe geç yatırılması konusuna değinilmiş. Gerçek hayatta da böyle değil mi hastalıklı çocuklar aileleri tarafından sırf ‘’benim çocuğum hasta olamaz’’ düşüncesiyle görmezden gelinmiyor mu?
Bu kitabı benim gözümde çok farklı yere taşıyan başka bir bakış açısı daha var aslında. Kitabı okurken stajyer hemşirelerin duygu ve düşünceleri bir hasta tarafından anlatılmış. 4 ay psikiyatri kliniğinde stajyerlik yapmış biri olarak sanki o yıllara tekrar döndüm ve o anlarımı tekrar yaşamış gibi oldum. Hastalar tarafından nasıl göründüğümü bilmeme olanak tanıdı yazarımız. Kitabın ne kadar gerçekçi olduğu burda bir kez daha karşımıza çıkıyor.



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: