Rüzgar Gibi Geçti Kitap Bilgileri
Yazar: Margaret Mitchell
Tahmini Okuma Süresi: 22 sa. 40 dk.
Sayfa Sayısı: 800
Basım Tarihi: Ocak 2022
İlk Yayın Tarihi: 1936
Yayınevi: Artemis Yayıncılık
Orijinal Dil: İngilizce
ISBN: 9786050058345
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Rüzgar Gibi Geçti Kitap Tanıtımı
Amerikalı bir yazarın ilk romanıydı, ama 20. yüzyılın en görkemli aşk hikâyesi olarak edebiyata ve sinemaya damga vurdu. Gelmiş geçmiş en büyük aşk ve savaş destanlarından biri kabul edilen Rüzgâr Gibi Geçti, aynı zamanda kadın kahramanı Scarlett O’Hara’nın bağımsız, erkek egemenliğine kafa tutan güçlü kadın imgesiyle feminist bir manifestoya dönüştü. Amerikan tarihinin en kanlı savaşı esnasında güçlü karakteri ve çarpıcı güzelliğiyle Scarlett O’Hara; özgür ruhlu ve çekici Rhett Butler ve romantik, son derece yakışıklı Ashley Wilkes’ın çarpıcı aşk üçgenine odaklanıyor. Okuru, aşkın fırtınalarına ve dönüştürücü gücüne tanıklık etmeye davet ediyor.
SCARLETT: “Bunu yarın düşünürüm! Çünkü yarın başka bir gün...”
RHETT : “Açıkçası canım, hiç umurumda değil!”
Rüzgar Gibi Geçti Kitaptan Alıntılar
1. "Sana daha önce de söylediğim gibi, bu, toplumda tek affedilmeyen günahtır. Farklı olursan lanetlenirsin!"
2. ".. kalbinin kırılmasına rağmen dünyanın aynı şekilde dönmesine şaşırıyordu."
3. "Her zaman ama her zaman umut..."
4. "Erkeklerin söyledikleri başka, düşündükleri başkadır."
5. "Elimde olmayan şeyleri düşüneceğime, değiştirebileceğim şeylere kafa yormalıyım."
____"
6. "Zorluklar...insanları ya adam eder ya da mahveder."
7. "En çirkin kadın bile bir erkeğe duyulan aşkın etkisiyle güzelleşir..."
8. "Ah ! Beni böyle cesur kılan şeyin adı aşktır!"
9. "... benim elimde bir tek vedalaşırken bana olan bakışı var."
10. ""... : bana uygun olan dünya kayboldu artık."
___"
11. "¶¶
- Neden korkuyorsun söyler misin bana?
- Hayatın gerçek olmasından korkuyorum...
¶¶"
12. "Hiçbir kadın kocasını değiştiremez, bunu aklına sok."
13. "".. Sen iyiden de fazla bir şeysin."
____"
14. "Aptallık etmeyelim... Uçurumun kenarındayız."
15. "Dövünmemek, gülümsemek ve saatini beklemek! İşte bu sayede yaşama sanatına kavuşulur."
Rüzgar Gibi Geçti Kitap İncelemeleri
Güney’in en güzel kızı Scarlett O’Hara. Şüphesiz adım attığı her yerde bütün dikkatleri üstüne çekmesi, hem kadınların hem de erkeklerin gözlerini ondan alamaması bu güzelliğinin kanıtı niteliğindedir.
Bencil ve kültürünün ahlaki değerlerini kendi çıkarları uğruna hiçe sayabilecek kadar da cesurdur Scarlett. Amerikan iç savaşının yarattığı korku açlık ve yoksulluk içinde kalmış ve bir daha aç kalmayacağına dair kendisine söz vermiştir. Kendisi ve ailesi için kendine dayatılan ahlaki kuralların dışına çıkarak fedakarlıklarda bulunur. Kendi yolculuğunda hem dibi hem de en yükseği görür. Bu süreçte kendisini ve duygularını keşfetmesine tanık oluruz. Bir diğer önemli karakterimiz olan Rhett, her ne kadar Scarlett’in ruhunun yüzü kadar kusursuz olmadığını düşünse de onun ruhunu, kalbini tanıyan ve onu olduğu gibi seven tek kişidir. Bir de güzel kızımızın çocukluğundan beri sevdiği korkak karakterimiz Ashley ve onun merhametli, iyi kalpli karısı Melanie’yi de unutmamak gerekir tabi.
Savaşın yarattığı yıkım(acı,açlık…), devrim, ahlaki değerleri sorgulama, feminizm gibi birçok ögeyi de içinde barındıran bu kitap, uzun olmasına rağmen bir sonraki sayfayı hep merak ederek okuduğum unutulmaz bir eser oldu benim için.
‘dan gördüğüm bu kitap önerisi için ayrıca teşekkürler
Öncelikle herkese kitaba başlarken uzun bir yolculuğa çıkar gibi uzun bir okumanın kapısını araladığını bildirmek isterim. Zira benim yolculuk yirmi altı gün sürdü.
Kitap okumaya başlar başlamaz sizi içine alıyor, uzun betimlemelerden tasvirlerden uzak bir anlatıma sahip. Üsluptan çok konu ve karakterler için okunuyor zaten. Karakterler demişken Rhett… Neyse spoiler olmasın şimdi.
Konumuz Amerikan iç savaşı öncesi tanımaya başladığımız, bulunduğu bölgenin her erkeğini kendisine aşık eden Scarlett’in savaş ve sonrasındaki hayatına konuk olduğumuz süreci ele alıyor. Bir yandan kuzeyliler ile güneylilerin savaşı, diğer yandan kölelik, ırkçılık, burjuvazi… Her şey mevcut döneminden anlayacağınız. Ha en önemlisi; aşk.
Yazar Scarlett karakterini öyle başarılı yazmış ki, okurken hep yazar nasıl böyle bencil bir karakter yazabildi, diye düşündüm. Yan karakterlerimiz de iyi/kötü mukayesesi yapabileceğimiz kişilerden oluşuyordu. Bir de o kadar olay oluyor, kızımız öyle sinirlendiriyor ki okurken sabrınız cidden sınanıyor.
Ben kitabı -biraz zor bitirmiş olsam da- sevdim. Akıcı dili, farklı karakterleri, dönem toplumunun kadın-erkek anlayışları, değerleri açısından bize açıklayıcı bir tablo sundu. Bu sebeple size de önerebilirim, uzun romanları okumayı seviyorsanız bir de yolunuz Scarlett ve Rhett ile kesişsin.
Kitapla kalın.
Uzun zamandır okuduğum en iyi roman. Methi evrensel olan bu kitabın tam metin halini okumak istedim. Ve en iyi çevirisinin Toker Yayınları'ndan olduğunu öğrenip 2 ciltlik bu şahaseri Nadirkitap'tan temin ettim.
İlk ciltte ana karakter Scarlett'in olağanüstü karakter değişimini buna yol açan nedenleriyle birlikte an be an görüyoruz (okuyup öğreniyoruz).
Aynı isimle sinemaya uyarlanmış (Gone With The Wind) filminin sadece son sahnelerini geçmişte izlemiş biri olarak kitabın romantik ağırlıklı olduğunu zannediyordum. II. ciltte içerik değişir mi bilmiyorum ama ilk bölümde buram buram SAVAŞ vardı. Aslında kitabın arka kapağında Amerikan iç savaşının konu edildiği yazıyor. Yine de savaşı bu kadar gerçekçi ve yoğun hissettiren bir kitap beklemiyordum.
Bir kez bile savaş cephesinden bahsetmeden bu kadar başarılı bir savaş tasviri... Muazzam.
Yaralılar, revirler.. Savaşın getirdiği kıtlık, yoksulluk.. Çaresizlik..
Hangi kitap üzerimizde ne tür değişiklikler yapıyor bilinmez ama benim "İnsanlar neden savaşır?" sorusuna bulduğum cevaplar bu kitabı okurken buharlaşıp gitti.
Artık anlam veremiyorum.
İnsanlar nasıl bu kadar cani olabiliyor? Nasıl bu kadar yakıcı, yıkıcı, korkunç olabiliyor?
İnsanlar NEDEN, NE UĞRUNA SAVAŞIYOR?...
BİR RÜZGAR GİBİ GEÇTİ
Güzel ve güçlü Scarlett
Keşke daha önce tanışsaydım dediğim kitaplardan biri. 1860' ların başlarında geçen kuzey ve güney Amerika ' nın iç savaşını konu alan bu kitap Amerika 'da en çok satan kitap, ünvanını uzun yıllar taşıdı. Benim gibi film düşkünü insanlar için de filmi yapıldı. 4 saatlik bir film ama Amerika' da en çok gelir getiren film olma özelliğini 21 yıl boyunca korumuş. E ben de bunları duyunca önce okudum sonra izledim.
Scarlett; bu kadını artık unutmam mümkün değil. İhtirasları, aşkı en önemlisi toprağına olan bağlılığı benim ona hayranlığımı arttırdı. Tabii onaylamadığım evlilikleri ve yanlış kişiye olan aşkını saymazsak muhteşem bir kadın.
Çok zengin bir aileye mensupken savaş sonrası büyük bir fakirliğin içerisine düşen Scarlett hem ailesini hem de topraklarını yeniden eski haline getirmeyi başaracaktı.
Amerika' yı şimdilerde gözünde devleştiren, sempati duyan insanların bu kitabı okumalarını çok isterdim. O dönem zencilere yaklaşımı, kölelik sistemi ve kadının sınıfsal farklılıkarı belki fikirlerini değiştirebilirdi. Bir savaşın insanları nasıl çaresiz bıraktığı, neler yaptırabileceği bana göre ana temayı oluşturmuştu.
Kitabın sonuç bölümünde her şey düzeldi derken bu sefer de büyük kayıplar yaşayan Scarlett ' in aslında kendini , aşkını ve benliğini bulduğu bir sonuçla karşılaşıyoruz.
Belki de kitabın başında Scarlett, Rhett' i anlamalıydı.
Tüm okurseverler ve filmseverlere hem kitabını hem de filmini öneriyorum. Tabii öncelikle okunması şartıyla. Tuğba Altun
Tam bir klasik roman. Avrupa klasikleri tarzında. Tam bir edebiyat eseri. Diliyle, üslubuyla başyapıt olmayı hak ediyor. Evet çok uzun, okurken hiç bitmeyecek hissi veriyor ama bitmesini istemezsiniz zaten. Amerikan İç Savaşı sırasında geçen uzun bir macera. Genç bir kızın savaş içerisinde büyüme, olgunlaşma, güçlenme, hayatta kalma mücadelesi. Sadece hayatta kalmıyor, yakınlarını hayatta tutuyor. Topraklarına sahip çıkıyor. Bu arada büyük bir aşk. Ve başka başka aşk ilişkileri. Tüm bunlar olurken içinde özünü de koruyan bir kadın kahraman. Hiç değişmeyen tarafları, kötü yanları, bencilliğiyle bir insan. Hem Scarlet, tam bir karakter, hem de olaylar silsilesi romanda başarıyla işlenmiş. Bu arada Amerika' nın iç savaş tarihi de anlatılıyor. Tabiî Güney' in gözünden. Tarafsız olduğu söylenemez. Olayların kahramanları Güneylilerin bakış açısıyla işlenmiş. Hatta köleliği haklı göstermeye çalışan, gerekçelendiren söylemleri var. Zenci karşıtlığı bile denebilir. Ku Klux Klan' ın kuruluşuna yer verilmiş, haklı sebepler gösterilmiş. Bu arada eser boyunca pek çok konu tartışılmış. Hem kişilerin diyaloglarında, düşüncelerinde, hem anlatı kısımlarında. Savaş, sebepleri, ekonomi, sosyal yapılar, toplumsal hayat, evlilik, aşk, kişisel ilişkiler, ticaret, vatan, toprak, bayrak pek çok konu irdelenmiş. Ve bunlar hikâyenin akışı içine çok iyi yedirilmiş. Hiçbir yerde sırıtmıyor, propaganda gibi durmuyor. Mutlaka okumanızı tavsiye ederim.