Ruh Koleksiyoncusu Kitap Bilgileri
Yazar: Tess Gerritsen
Tahmini Okuma Süresi: 8 sa. 30 dk.
Sayfa Sayısı: 300
Basım Tarihi: 2013
İlk Yayın Tarihi: 2013
Yayınevi: Doğan Kitap
Orijinal Dil: İngilizce
ISBN: 9786050901900
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Ruh Koleksiyoncusu Kitap Tanıtımı
Boston’da bir müzenin bodrumunda iki bin yaşında olduğu sanılan bir mumyanın keşfi kamuoyunda büyük ilgi uyandırır. Ancak bilgisayarlı tomografi taraması, mumyanın bacağında iki bin yıl öncesine ait olamayacak bir cisim ortaya çıkarır: Bir kurşun.
Dedektif Jane Rizzoli ile adli tıp uzmanı Maura Isles’ın yolları bir kez daha kesişiyor. Arkeoloji Katili’ni yakalayamazlarsa vahşi cinayetler son bulmayacak.
“Ruh Koleksiyoncusu ani virajlarla ustaca kurgulanmış muhteşem
bir gerilim romanı.”
The Globe and Mail
“Günümüz gerilim edebiyatının en yaratıcı yazarından çarpıcı
bir dehşet hikâyesi.”
The Providence Journal
“Sağlam kurgusu ve tam ayarındaki bilimsel ayrıntılarıyla
Ruh Koleksiyoncusu Gerritsen’in en iyi eserlerinden biri.”
Chicago Sun-Times
Ruh Koleksiyoncusu Kitaptan Alıntılar
1. "Erkekler güzel kadınlara tapıyor, onların ihtiyaçlarını karşılıyor ve en önemlisi de onları dinliyorlardı."
2. "Yarı cahilden korkacaksın."
3. "Paramız asla yeterli değildir."
4. "Herkes yalan söyler. Ancak yalanlarını eksiksiz ve başarılı bir şekilde düzenleyebilen pek az insan vardır."
5. "“Annelik insanı daha kuvvetli yapmıyordu; ölüm insanı daha kırılgan yapıyor ve onun sizden çalabileceklerinden daha fazla korkmanıza neden oluyordu.”"
6. "“Her mumya ilk kez ziyaret ettiğiniz keşfedilmemiş bir kıta, yepyeni bir buluştur.”"
7. ""Yanlış insanlarla evlenmişsiniz!""
8. "“Sahip olamayacağın bir adama aşık olduysan hayal kırıklığından başka ne elde edebilirsin ki?”"
9. "“Her zaman rüyalarını dikkate al. Rüyalar zaten bildiğin şeyleri sana söyleyen seslerdir, henüz önemsemediğin şeyler.”"
10. "“Kalpler, sonuçlarını pek fazla değerlendirmeden seçimlerini yapar. Seçimlerini yaptıktan sonra da kendisini bekleyen yalnız geceleri düşünmez.”"
11. "“Bir ergen ile arkadaşlarının arasına girmeye çalışan ebeveynlerin Tanrı yardımcısı olsun!”"
12. "“Polisten kaçmak, bir canavardan kaçmaktan daha iyidir. Özellikle de o canavar öz babansa.”"
13. "Hayatın rastlantılarla dolu olduğu söylenemez miydi?"
14. "Hayaller nasıl da çabucak kabuslara dönüşüyor…"
15. "“Demek ki bazen insana en büyük mutluluğu verebilecek kişi hiç dikkat etmediğin biri oluyor, belli bir mesafede, sabırla bekleyen biri.”"
Ruh Koleksiyoncusu Kitap İncelemeleri
Bu seriyi ne kadar sevsem de hep bahsettiğim gibi, dizisinin daha iyi olmasından ileri gelen hayal kırıklığını yaşamayı bırakamıyorum. Kitap aslında güzeldi ama beni biraz daha içine çekebilmesini dilerdim, biraz olayların dışında kalmış gibi hissettim. Bunun dışında iç içe geçmiş olayların bir kuyruğunu yakalarken, onun başka bir bilinmezliğe gitmesi falan, kurgusal olarak gayet iyidi. Kendimce tahminlerim oldu; biri tuttu biri tutmadı, yine de hiç yoktan iyidir. Kitapta Jane'e bir konuda yüklenilmeye çalışılmıştı, çok gereksizdi, hele ki bunun, o haklı çıktıktan sonra yine öne çıkarılması mantıksızdı.
Kitapta, psikopatların anne kız hayatına etkilerini, diğer birçok cinayete kadar giden sapkın kişiliklerini okuyoruz. Eski usül mumyalanmış bir kadın cesetinin, aslında hiç de eski olmamasının ortaya çıkmasıyla birlikte, olayların bir kişi üzerinden gitmeye başlamasıyla süregelen olaylar silsilesini okuyoruz.
Bir annenin, çocuğu söz konusu olduğunda neleri göze alabileceğini, nelerle ve kimlerle mücadele edebileceğini ilk elden tekrar teyit ediyoruz. Bazen bu kitapları okurken bir kez de polise güvenin be, diyorum ama o zaman ortaya bir kitap çıkar mı bilemiyorum. Bazen, bazı sırlar ne olursa olsun ortaya çıkmaz, bu kitap da bu, başarılmıştı. Güzel bir kitaptı ama çok çok daha iyi olabilirdi.
Arkeoloji, Mısır tarihi, müzeler, mumyalar, kemikler, ritüeller, cinayet, ceset, polisiye...
Bir kitapta arayacağım her şey bu kitaptaydı işte.
Rizzoli ve Isles’in tükenmek bilmeyen o dehşet maceralarından biri daha. Bu seri gün geçtikçe daha da güzel bir hal almaya devam ediyor. Baktıkları her olay bir diğerinden dana dehşet, daha güzel ve fazlasıyla geniş bir açıdan yepyeni şeyler öğretiyor insana.
Ruh koleksiyonu yapan bir arkeoloji katili.
Kadınları önce bacaklarından vuruyor, bir süre yasamasına izin veriyor daha sonra onları tıpkı Mısır döneminde yapıldığı gibi mumyalıyor ve saklıyor. Bir müzenin bodrumunda bulunan mumya ise tüm bu seri cinayetleri ve tabiri caizse psikopatlığı sadece bir BT taramasıyla orataya çıkarıyor. Mumya sandıkları kadın aslında cinayete kurban edilmiş bir kadın ve tüm bunlar ışığında sürekli olarak kaçan, kimlik değiştiren arkeolog anne ve kız var. Tüm bu olayların birbirine bağlanması ve sonunda öğrendiğiniz gerçekler sizi hem şaşırtıyor hem de tatmin ediyor. Kitapta beni üzen tek şeyde Jane ve Maura’nın hayatlarına çok az değinmesiydi. Şu an özellikle Maura’nın başına neler geleceğini çok merak ediyorum. Daniel ve Gabriel benim gizemli keklerim olacak kalacaklar her daim. Dilerim diğer kitaplarda onları daha çok okuruz. Ve eminim bundan sonraki tüm kitaplar bu kitap ve önceki kitap gibi esrarengiz olacak. Çok severek okudum. Bu seriye de Tess Gerritsen’a da bayılıyorum.
Bir Rizzoli&Isles kitabının daha sonuna geldim.
Ve her seferinde üstüne katarak devam eden bir yazarımız var. Çok seviyorum çok aşık oldum bu seriye. Ruh Koleksiyoncusu Her zamanki gibi bu kitabı da çok güzeldi.
Ve bu sefer kitapta işlenen farkı şeylerde vardır. Arkeolojik ögeler, mumyalar, kazılar, mumyalama teknikleri vs. bunlar gerçekten güzel ayrıntılardı. Okuyup araştırsak böyle bilgiler bulamazdık sanırım. Rizzoli&Isles kitaplarını sevmemin diğer sebeplerinden biri de bu. Sadece polisiye gerilim değil. Bazen öyle güzel bilgiler veriyor ki ayrı keyif alıyor insan.
Kitap hakkında bir de şunu söyleyebilirim ki cümleleri öyle güzel kurmuş ki kitaptan kopmanıza asla müsaade etmiyor. Her sayfası heyecan dolu.
Yalnız bir de şu var her kitapta korku seviyesi biraz daha artıyor
Bence sizde Rizzoli&Isles serisine başlayın bu heyecanı beraber yaşayalım
.
.
#kitabınkonusu (arka kapak) Boston’da bir müzenin bodrumunda iki bin yaşında olduğu sanılan bir mumyanın keşfi kamuoyunda büyük ilgi uyandırır. Ancak bilgisayarlı tomografi taraması, mumyanın bacağında iki bin yıl öncesine ait olamayacak bir cisim ortaya çıkarır: Bir kurşun.
Dedektif Jane Rizzoli ile adli tıp uzmanı Maura Isles’ın yolları bir kez daha kesişiyor. Arkeoloji Katili’ni yakalayamazlarsa vahşi cinayetler son bulmayacak.
.
.
Bir sonraki Rizzoli&Isles kitabında görüşmek üzereeee
YORUMUM**
Kitabı okurken bir polisiye-gerilim filmi izliyormuşum gibi sahneler oldukça akıcı bir şekilde zihnimde canlandı ve sürükleyici bir şekilde kitabı bitirdim. Konusu hastalıklı katil(ler)in öldürdüğü kadını mumyalayıp bir müzeye koyması sonucu gelişen bir dizi cinayetin daha aydınlatılmaya çalışılması. Bu olaylar aydınlatılırken de senaryonun mantık dışına çıkmaması oldukça güzel olmuş. Bazı yerleri tahmin ettiğimi de eklemem gerekli.
Genel olarak güzel bir kurgunun yanında faydalı bazı şeyler de öğrenebileceğiniz okumanızı tavsiye ettiğim bir kitap diyebilirim. Okurken kesinlikle sizi içine çekecek türden bir eser!
ÖĞRENDİKLERİM** (SPOILER İÇEREBİLİR!)
Tsantsa: Güney Amerika’nın bazı yerli halkları tarafından yapılan, küçültülmüş insan kafatası derisi.
"Tropik doğa koşullan nedeniyle işleme ölümden hemen sonra başlanmalıdır. Kafa bedenden ayrılır ve kafatası derisi, tepe noktasından boynun başladığı noktaya kadar uzanan düz bir çizgi halinde kesilerek açılır. Sonra deri yüzülür ve kemikten ayrılır.(s.73)"
Luminol: Toz halinde, genellikle beyaz veya açık sarı renkte. En çok kriminalistikte kan izlerini tespit etmek için kullanılır. Kanın içindeki hemoglobin, luminolun oksidasyonunu katalize ettiği için kan izleri karanlıkta parlayarak görünür hale gelir.
"Kurumuş kandaki demirle reaksiyona girer. Bir yüzeyin üzerine luminol sıkılınca, o yüzeydeki kan kalıntısı karanlıkta ışıl ışıl parlamaya başlar. Birinin kanı aktıktan sonra ne kadar temizlenirse temizlensin, bütün izleri ortadan kaldırmak asla mümkün olmaz. (s.182)"
Rizzoli & Isles serisinin 7. kitabı. Yine Jane ve Maura bir seri katilin peşinde. Tess Gerritsen polisiye oldumu muhteşem eserler çıkartıyor ortaya. Çok akıcıydı ve sıkılmadan okudum. Konusu ilgi çekici mısır geleneklerine dayanıyor. Mumyalar, Arkeologlar derken kayboluyorsunuz satırlarda.
Birde bu serinin bir dizisi var. Kafamda canlandırdığım ortamları ve kişileri izlemek hoş olurdu ama bir kitabı ya da kitap serisini bitirmeden filmini, dizisini seyretmek her zaman hayal kırıklığı yaratmıştır bende. Filmi önce izlediğinizde kitaptaki ana konuya vakıf oluyorsunuz ve kitap sizi şaşırtmıyor, heyecanlandırmıyor. Ayrıca televizyon dünyası ve edebiyat dünyası birbirinden çok ayrı iki kültür olduğu için size hiçbir zaman o ekrandan kitabı olduğu gibi yansıtamıyorlar çünkü kaygılar çok farklı. Mesela Rizzoli her seferinde kendinin çok çirkin bir kadın olduğunu söylüyor, karakter çizimi de farklı değil zaten, zayıf, saçları dağınık güzelliğe önem vermeyen erkek gibi bir kadın. Arada kitabı aradığımda dizideki iki karakterin de yan yana resimleri çıkıyor karşıma. Hangisi Rizzoli hangisi Maura henüz bilmiyorum ama ( Mauro kitapta da çok güzel bir kadın ) Karakterin kesinlikle görüntü olarak Rizzoliyle alakası yok. Çünkü gördüğüm kadınların ikiside model gibi duruyor, gerçi büyük ihtimalle modellik geçmişleride vardır. Özetle kitaptan çevrilen bir dizi ya da filmi kitabını okumadan seyretmeyin, hayal kırıklığı yaşamayın. ( Game of thronscular burada mı )