Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Reyc - Binnur Şafak Nigiz | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Reyc Kitap Bilgileri


Yazar: Binnur Şafak Nigiz
Tahmini Okuma Süresi: 20 sa. 24 dk.
Sayfa Sayısı: 720
Basım Tarihi: Mart 2018
İlk Yayın Tarihi: Mart 2018
Yayınevi: Dokuz Yayınları
ISBN: 9786052050200
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Reyc Kitap Tanıtımı


Tanrı, ölen çocuklar için cennette bir oyun parkı inşa etmiş,

duydun mu?

Parkın içine kar yağıyormuş ama hiç soğuk olmuyormuş;

güneş yanarak parlıyormuş ama asla yakmıyormuş.

Ölü çocuklar terlemiyor, düşse bile canları yanmıyor,

asla hastalanmıyor, hiç yorulmuyormuş.

İçimdeki kız çocuğu kendini nefes boşluğundan vurdu.

Şarjörün içine yirmi altı kurşun dizdi;

yirmi altı el sıktı nefes boşluğuna.

Yirmi altıncı patlama sesinde uykumdan uyandım

ama onu kurtaramadım.

Yirmi altı seksek kutusu çizdim.

Yirmi altı kez zıpladım tek ayağımın üstünde.

Yirmi altı kez düştüm. Yirmi altı kez yandım.

Ben hiçbir zaman kendi kuyumdan su içmedim.

Tanrı'nın avuçlarındaki suya düşen yansımama baktım.

Reyc'e baktım.

Saatin anahtardan akrebi beni çocukluğumdan soktu.

Canım adam.




Reyc Kitaptan Alıntılar


1. ""Zamanı durdurabilmek ister miydin?"
"Hayır," dedi dürüst bir şekilde. "Ama eğer şansım olsaydı, zamanı ileri sarmak isterdim."
... "Neden?"
"Şu an hissettiğim şeyi hissetmemek için.""




2. "~Sen bu kalbi hiç sevmedin baba ama bu kalp seni çok yakından tanıyor.
~Sen bu ruhu hiç görmedin anne ama bu ruhun çatlaklarından senin sanatının siyah boyası akıyor."




3. ""Bir gün tüm ülkeleri tek bir sırt çantasıyla gezmek ister misin?""




4. ""İnsan böyle hissedince uyuyamaz ki.""




5. ""Diyorlar ki sen delisin," diye eşlik etti kadına. "Hiç bu kadar sevilir mi?" Acı acı güldü..."




6. "Sevildiğini hissettiğin yer cehennem bile olsa orada çiçek yetiştirebilirdin."




7. "Onun güzelliğini izlerken ruhum soluklanıyordu."




8. ""Ne kadar çok konuşursan konuş, ne kadar açıklarsan açıkla. Ne kadar bağırırsan bağır. Asıl izah sustuklarındadır.""




9. "İçimde hep acıyan bir yer vardı.
... Yerini bilmiyordum, sadece oradaydı ve daima acıyordu."




10. "... gözlerim hâlâ onun gözlerine meyilliydi."




11. ""... Dizlerine üfleyen biri olduğunda, düşmek güzeldir, Asi.""




12. ""çok gülen, yalnız ağlar.""




13. ""Bu vadide seksen çeşit kelebek türü var," diye fısıldadı. "Seksen birinciyi getirdim.""




14. ""Her yangın bir gün söner. Sen hiç sonsuza dek yanan bir orman gördün mü?""




15. ""Yanındaysa sevdiğin, cehennem sana gülistandır; ayrı düşersen yardan, cennetteki melek bile başında duran gardiyandır.""





Reyc Kitap İncelemeleri


Kitapta bir sahne vardı! O nasıl bir sahne ya? Karan sen bir iş adamısın, mafya filan değil. Müdüre yaptığı şiddet bence hiç ama hiç hoş değildi. Karan'ın imajı yerle bir oldu gerçekten. Üzdün beni Karan Ali.
Bu kitapta sırlar gün yüzüne çıkmaya başladı. Çok şükür.  Bir daha aşık olamayacağını düşünen ama İzmirin kırmızı gülüne toslayan Bedirhan, kitapın enerji kaynağı olan Bedirhan bile geçmişinde izler taşıyor.
O neşesinin arkasında yıkık dökük. Doğunun saçma sapan töresi geçmişin kirli sayfası Bedirhan için.
Sergen ve Defne'nin birbirlerine yakınlaşması aşırı hoştu. İlk kitapa göre Karan ve Asi'nin ilişkisi gerçekten şiddete dayalı, psikopatça ve toksik olarak çirkin bir şekilde ilerliyor bence.
Bedirhan sayesinde kelime haznem bile genişledi. Mesela cehennem süpürgesi, kazulet, çepiç...
Binnur kitapı yaşayarak yazmış resmen, ruhuna dokunuyor kaleminden dökülenler.
Her bir satırından dram akıyor. İçinize işliyor kelimeler.
Her karakterin geçmişinden kendimize ait bir parçalar buluyoruz. Asi Merve'den bulamazsan, Karan'dan bulursun, ondan bulamazsan ya Sergen'den, Bedirhan'dan ya Defne'den ya da Billur'dan, kesinlikle kendimize ait bir parça buluruz. Yazar sanki çevresinde gördüğü insanların acılarını karakterlerine bir bir yansıtmış ve bunu çok iyi bir şekilde anlatmış.
Elbette uzatmalar vardı, gerçekten bir süre sonra bayıyordu. Elden ne gelir ki. Umarım diğer kitaplarında bu kadar çok uzatmalar yapmamıştır. Tek temennim bu yönde




Asi çakıltaşı serisinin ikinci kitabı olan reyc, birbirlerinin acılarına tutunarak, ruhlarını hayatta yaşatmaya çalışan iki gencin, iki aşığın hikayesini anlatıyor.
Çok küçük yaşlardan itibaren babasının sevgisini hissetmeye çalışan kız çocuğunun, o sevgiyi bulamamasıyla kendini zifiri karanlık bir kuyuya hapsedişi. Ve gözlerinin önünde annesini kaybeden erkek çocuğunun bakışlarına yerleşen siyahı dahi kıskandıran karanlık...
Anne babaların çocukları için yapacakları en büyük iyiliğin onlara, onları ne kadar sevdiklerini hissettirmek olduğuna inanırım. Gerisinin hiç bir önemi yoktur. Kişinin sahibine hissettirmeden sadece kendi içinde yaşadığı sevginin anlamı yoktur, onun içi boştur.
Kitap bitti ve ben sevdiğim siyah rengini daha bir sevdim. Kahveyle ilgili okuduğum onca cümleden sonra Türk kahvesi dışında da kahve içmeye başladım.
Son olarak kalın kitaplar gözümü korkutmaz ama bunun bu kadar kalın olmasına gerek yoktu. Cümleler daha kısa, daha sade olsaydı eminim daha çok beğenecektim.
Zamanım bol, hayatın karmaşasınada birazcık ara vermek istiyorum diyorsanız elinize alıp okumaya başlayabilirsiniz.
Veeee havaalanındaki yolcuların bakışlarına rağmen engelleyemediğim kahkahalarımın
Sahibi Bedirhan sen benim baş kahramanımsın. Kitabın tadı tuzu neşesi:) :)




İlk kitaba göre olay daha çoktu ama sanırım karakterlerin kanlarının nasıl tersine aktığını bildiğim için ne yabancılık çektim ne de garipsedim. Onlar yaşarken ben izledim, onlar anlatırken ben dinledim, onlar yanarken ben de yandım sanki. Hepsine ayrı ayrı bağlandım, hepsini canım kanım saydım. Bir karakter nasıl cana bağlanır ben de anlamadım ama çok bağlandım. Asi, Karan, Defne, Bedirhan, Sergen, Billur, Yaşar Çakıl... Bir kısıma renk katan Kayserili akrabalar... Hepinizi sevmem normal mi? Sizi soluksuz okumama rağmen nefes aldığımı hissetmem nasıl olasılık kazanıyor?
Dile kolay 700 sayfada birçok olay, birçok duygu yaşadık. İlk kitapta temeli atılan acılar bu kitapta detaylandı. İlk kitapta var olan yaralar bu kitapta kanatıldı. Karakterler büyüdü, bize içini açtı. Onlar ağlayamadı, satırlar ağladı. Sayfalar kendiliğinden aktı acı kendini göstermekten hiç vazgeçmedi. Son sayfa gelip çattı. Olayın yaşanmasını ne kadar sindirmeye çalışsam da yapamadım. Daha fazlasını öğrenme ihtiyacı hissederek hemen 3. Kitaba başladım. İlk sayfalardan içimi yakan geçmişin izleri ile tanıştım. Hissediyorum bu kitapla korlanan kalbim son kitapla mahvolacak.
Not: Bir kitaba dair hissettikleriniz göreceli olabilir. İçinde bulunduğum hayatımın dönemi yoğunluğu gerektiriyor. Bu yoğunluktan kaçarken kitaplara sığınan biri olarak yeni yolculuğumu Asi Çakıltaşı serisinde devam ettirdim. Bu yoğunluğa, karmaşaya iyi geldiği için seriyi sevdim. Yanmaya devam diyelim o zaman. Neyt'te görüşmek üzere.



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: