Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Postacı Kapıyı Çalmayacak - Ava Dellaira | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Postacı Kapıyı Çalmayacak Kitap Bilgileri


Yazar: Ava Dellaira
Tahmini Okuma Süresi: 9 sa. 58 dk.
Sayfa Sayısı: 352
Basım Tarihi: Mayıs 2014
İlk Yayın Tarihi: Mayıs 2014
Yayınevi: Martı Yayınları
Orijinal Dil: İngilizce
ISBN: 9786053482802
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Postacı Kapıyı Çalmayacak Kitap Tanıtımı


"Amy Winehouse, Jim Morrison ve Kurt Cobain gibi pek çok ünlü isim bu romana konuk oluyor. Okumaya değer, ilginç bir hikâye olduğu kesin."

-Booklist-



Bazı şeyler var ki artık bu dünyada olmayanlar dışında kimseye söyleyemem.



Size bu mektupları yazmaya başlayınca kendi sesime kavuştum. Sonra bana yanıt veren bir ses duydum. Bir şarkının farklı tınlayışında, bir filmin hikâyesinde, kaldırımdaki çatlakta açan bir çiçekte buldum yanıtı. Bir pervanenin kanat çırpışında, dolunaya dönen ayda... Yeryüzünde bu mektupları gönderebileceğim bir adres yok. Öldüğünüzü biliyorum ama sizi duyuyorum.



Hepinizi duyuyorum. Buradaydık, bunun bir anlamı var, diyorsunuz.



Kısa süre önce ablasını kaybeden Laurel, onun nasıl öldüğünü bilen tek kişidir ve bu sırrı kimseyle paylaşmamasının bir nedeni vardır.



Onu bu karanlıktan çıkaracak yardım eli, hiç beklemediği bir yerden gelir. Genç kız okulda verilen bir ödevle mektuplar yazmaya başlar. Bu mektupların ortak noktası ise erken yaşta hayata veda etmiş, onun için anlamı olan Amy Winehouse ve Kurt Cobain gibi ünlü isimlere yazılmasıdır. Zaman geçtikçe bu duygu yüklü mektuplar hem ablasının ölümü üzerindeki sır perdesinin aralanmasına hem de Laurel'in kendine bir yol çizip yetişkin bir bireye dönüşmesine yardımcı olur.



"Büyümek, sevmek, kendini bulmak ve hayatı anlamak üzerine yazılmış samimi, sürükleyici ve yüreklere dokunan bir roman."

-Usa Today-



"Dellaira bu romanıyla edebiyat dünyasına hızlı ve cesur bir giriş yapmış diyebiliriz."

-The Washington Post-



 "Kalbinizi parçalara ayırıp sonunda o parçaları yeniden birleştirmeyi başaran, pek çok duyguyu aynı anda hissettiren sıcacık bir hikâye."

-Goodreads-

(Tanıtım Bülteninden)




Postacı Kapıyı Çalmayacak Kitaptan Alıntılar


1. "•Sevgimle her şeyi düzeltecektim."




2. ""Keşke beni kimsenin tanımadığı bir yere gidebilseydim.""




3. ""Ama beni sevdiğini söylemiştin. Birine onu sevdiğini söyleyip sonra da böyle arkanı dönüp gidemezsin.""




4. ""Birine onu sevdiğini söyleyip sonra da böyle arkanı dönüp gidemezsin..""




5. "-"Bazen güneşin hiçbir şey olmamış gibi doğması çok garip geliyor."-"




6. "Bazen güneşin hiçbir şey olmamış gibi her sabah doğuyor olması çok garip geliyor."




7. "Öğrenilmesi güç bir şey değildir kaybetme sanatı. Görünürde o kadar çok şey niyetlidir ki kaybedilmeye hiç de bir felaket sayılmaz onların kaybolmaları."




8. "... İçinde kağıt gibi incecik kanatlarıyla ışığa asla varamayacak pervanelerin uçuştuğunu da ilk o zaman fark ettim. Pervaneler ışığa hep biraz daha yaklaşmak, ışığın içine girmek isterler. İçin de kayıp bir şeyin olduğunu da o gece anladım..."




9. "Gerçeklik güzelliktir, gerçek ne olursa olsun. Korkunç ya da kötü olabilir. Sadece gerçek olduğu için basitçe güzeldir. Gerçek aydınlıktır. Gerçek seni sana yaklaştırır.."




10. "Gerçek arkadaş, kendiniz olmanız için size sonsuz özgürlük veren kişidir. Özellikle de nasıl hissedeceğiniz konusunda. O anda şöyle ya da böyle hissediyor olmanızı sorun etmezler. Gerçek sevgi bu demektir, bir insanın kendisi olmasına izin vermek."




11. ""Ama beni sevdiğini söylemiştin. Birine onu sevdiğini söyleyip sonra da böyle arkanı dönüp gidemezsin.""




12. "Keşke bana şimdi nerede olduğunu söyleyebilseydin. Yani, ölmüş olduğunu biliyorum tabii ama ben insanların içinde tamamen kaybolamayacak bir şeyler olduğuna inanıyorum. Dışarısı karanlık. Sen de dışarıdasın. Buralarda bir yerlerde... Keşke seni içeri alabilseydim."




13. ""Size çok yakın olan bir şeyi kaybettiğinizde biraz da kendinizden bir şeyler kaybetmiş olursunuz...""




14. "Algımızın kapılarını sonuna dek açabilseydik, her şey insana olduğu gibi görünürdü, yani sonsuz."




15. "Kalbimin göğsümde nasıl attığını duyup duymadığını merak ediyordum. Kaburgalarım bir kafesmiş de, kalbim de dışarı çıkmaya çalışıyormuş gibi hissediyordum."





Postacı Kapıyı Çalmayacak Kitap İncelemeleri


Bu incelemeye öncelikle kitabın adıyla başlamak istiyorum. Kitabın orjinal adı: Love Letters to Death iken türkçeye postacı kapıyı çalmayacak diye çevrilmiş ki bu bana epey mantıksız geldi açıkcası. Kitap içerik olarak dolu bir kitap,bir sürü genç yaşında vefat etmiş sanatçıyla tanışıyoruz.Kıtabın konusu ise Laurel adlı bir kızın ablası vefat ettikten sonra liseye geçmesi ve İngilizce öğretmeninin daha önce ölmüş bir ünlüye mektup yazın diyerek ödev vermesiyle kızımız mektuplar yazıp hem kendisini keşfediyor hem de ablasının ölümünü atlatmaya çalışıyor. Sonunda olay trajik bir yere bağlandı.Açıkcası kitabı bitirdikten sonra nasıl hissedeceğimi şaşırdım. Kitaba herhangi bir puan veremedim bile. Yazarın dilini,betimlemelerini sevdim. Fakat bazı yerlerde sıkıldım. Merak duygum okumaya devam etmemi sağladı. Hatta kızın ablasının nasıl öldüğünü öğrenmek için okudum da diyebilirim. Ki zaten artık her şey kitabın sonuna doğru ortaya çıkıyor. Geri kalanını da okumak durumda kalıyorsunuz. Kitabı aslında bir cinayet romanı sanmıştım. Ama çok daha farklı bir konuyla geldi. Her ne kadar bazı yerlerinde sıkılsam da sonunda bana çok şey kazandıran,keyifli bir kitap olduğunu düşündüm. Tavsiye eder misin derlersede; eğer canınız dram okumak istiyorsa okuyun bir şey kaybetmezsiniz aksine bir kitap daha kazanmış olursunuz.




Kitaptan beklentim daha farklıydı aslında. Kötüydü diyemem ama tam olarak beklediğim gibi de değildi.

Laurel'in ödev olarak başladığı fakat sevince bırakamayıp hayatının bir parçası haline getirdiği ölülere mektup yazma olayını sevdim. Bu mektuplar sayesinde, hem Laurel'in hayatındaki sırların ortaya çıkması hem de mektup yazdığı kişilerin hayatları hakkında bilgi sahibi olmamız hoşuma gitti. Laurel'i de sevdim. Yaşadıkları ve çok kırgın ve acılı olmasına rağmen bunu dışarıya yansıtmayışı beni çok etkiledi. Laurel'in arkadaşları olan Tristan ve Kristen'in hikayesini okumak da güzeldi. Yazar bu ikili için de ayrı bir kitap yazsa keşke demekten kendimi alamadım.

Gelgelelim kitapta sevmediğim birçok şey de oldu. Mesela Sky başlı başına sevemediğim bir karakterdi. Klişenin bir tanımı olsa, Sky bu tanıma tamamen uyardı herhalde, o kadar bilindik biriydi. Sky'ı sevmeyince ve bazı konularda kendisinden şüphelenince Laurel ile bir arada olduğu sahneleri okumaktan da keyif alamadım. Ayrıca Laurel'i sevsem de Sky konusunda ki tavırlarını fazla abartılı buldum.

Laurel'in ablası da sevemediğim bir diğer karakterdi. Tavırları ve kendi kendine yaptıkları çok anlamsız geldi bana. Bu yaptıklarına sebep olarak anne ve babasının ayrılığını göstermesi ise daha da anlamsızdı. (Ya da bana abartılı geldi, bilmiyorum.) Ayrıca ölümü hakkındaki gerçek de beni hiç etkilemedi.

Sonuç olarak baktığımda sevdiğim yerleri olsa da ve birçok alıntı işaretlemiş olsam da kitap beklentimin altında kaldı.




İçimde bir yerlerde bir boşluk varmış, bu kitap içine cuk diye oturana kadar anlamamışım. Barış Özcan, bir videosunda taşlar, çakıl taşları ve kumlarla doldurulan kavanozdan bahsetmişti.
Büyük taşlar ağır görevlerdi, günlük görevler ve hayatı dolduran diğer şeylerden sonra geldiğinde, kavanoza sığmıyordu.
İşte, şu günlerde kavanozum tam olarak dolmuştu fakat bu kitap içine dökülen, kalan boşlukları doldurup her şeyi anlamlı bir bütün haline getiren bir fincan kahve gibiydi.
Evet, şimdiye kadar söylediklerim yorum gibi görünmüyor ancak bir kitabı alırken, hissettirdikleri önemli olmalı. Ve bana bunu hissettirdi. Görünce bir bakmaz mısınız?
Yorum gibi görünen yoruma geçecek olursak;
Betimlemeler müthişti. Kurgu müthişti. Konu müthişti. Avucunuzda tuttuğunuz su gibi akıp gidiyordu elinizden, tekrar tekrar okunmalı. Çünkü her okuyuşta, birkaç şey daha kazandıracak size.
Yazarın ilk kitabı olduğuna göre cidden diğer kitaplarını da okumak isterim.
Kitabın kurgusu kısaca şöyle: Geçmişinde kız kardeşini kaybetmiş, ailesi dağılmış bir genç kızın, başlangıçta sadece İngilizce ödevi olan fakat daha sonrasında kendisini bulmasına yardımcı olan, ölü kişilere mektuplar yazması.
Her bölüm, bir ayrı mektuptan oluşuyordu. Kitap bana Kurt Cobain'i, Nirvana'yı tekrar fark ettirdi! Normalde hep sakin müzikler dinleyen ben Rock dinledim ve açıkçası sevdim. Başına bir uyarı konulmalı: Dikkat. Bu kitap müzik zevkinizi değiştirebilir.
Yani çok güzeldi, anlamlıydı. Sadece, daha liseye yeni geçmiş gençlerin bu kadar alkol tüketmesi ve yaptıkları beni biraz rahatsız etti.




Eve dönüyorum, otobüsteyim. Kitabı az önce bitirdim. Ağladım biraz. Şimdi de bir şeyler yazayım diye düşündüm.

Ben bu kitabı 6 yıl önce okumuştum. O zaman da çok etkilenmiştim. Ama birçok detayını unutmuşum ama hislerim hâlâ aynı.

Mektuplar... ölen insanlara mektup yazmak çok garip. Laurel o kadar üzdü ki beni. Çok ağladım. Günlük gibi bir kitap. Kitabı okurken sanki ben günlük yazıyormuşum gibi hissettim.

Hem Laurel'e ağladım hem de kendime. Bu içimdeki sıkıntıları Laurel'e anlatsam eminim ki beni anlardı. Laurel ile bir yerde oturup sohbet etmek isterdim. Ihtiyacim var aslinda.

Benim 3 tane kardeşim var. Biri ölse, biri kendini öldürse ben ne yapardım acaba? Çok iyi bir abla olduğum söylenmez ama onları çok seviyorum, asla üzülmelerini, birinin onları üzmesini asla istemiyorum.

Kalbim çok kırık, Laurel. Çok yalnızım. Bana eşlik ettiğin için çok teşekkür ederim. May'i kaybettiğine çok üzüldüm. Keşke öyle şeyler yaşamasaydın. Keske bir peri olsaydım ve seni koruyabilseydim. Sky'a da çok güvenme bence. Ne bileyim.

Çok özlüyorum Laurel. Kendimi, başkalarını. Delirecek gibi oluyorum bazen. Çok yorgunum. Terk edilmek gerçekten çok kötü bir his. Neyse ki annem terk etmedi beni. Ara ara mektup yazmak istiyorum sana. Iyi ki hikâyene tanıklık ettim. Mutluyum.




O kadar güzel bir kitaptı ki... Kendin olabilmek her zaman için seni sen yapar. Kitaptan çıkardığım anlam bu.
Laurel, ablasını kısa bir zaman önce kaybetmiştir ve neden öldüğünü sadece kendisi bilmektedir. Keşkelerle ve yoğun duygularla hayata devam ederken öğretmeninin verdiği bir ödev sonucu tanınmış ölü insanlara mektup yazmaya başlar. Bu şekilde biz de kendisini ve mektup yazdığı kişileri tanımaya başlarız. Öncelikle gerçekten kitap bana inanılmaz insanlar ve şarkılar kattı. Yabancı şarkılarla pek ilgili birisi değildim, son birkaç yıldır dinlemeye başladım diyebilirim. Bu kitapta da bilmediğime inanamadığım insanlar ve şarkılar keşfettim. Bu açıdan bana çok güzel şeyler kattı. En değerlisi de bu zaten. Eğer bir kitap benimle ömür boyu gelebilecek bir şey katıyorsa mutlaka bir şekilde değerli kalabiliyor.
Yer yer çoğu karaktere kızdım ama hepsinin o ergenlik aşamasındaki zorlu yollardan geçen, hayatın bir şekilde bir yerinden yara almış çocuklar olduğunu görünce anlayışla karşıladım ve kızgınlığım hemen geçti. Ama kitaptaki ebeveynlere kızgınlığım geçti mi bilmiyorum. Belki onları da bir şekilde anlamlandırmak gerek.
Bunların dışında, kitapta geçen her kişiyi araştırdım ve onları tanımaktan büyük bir zevk duydum. Yazar bu ölü insanlar için o kadar güzel, anlamlı ve hayatla ilgili cümleler kurmuş ki, çok etkilendim.
Bana çok şey katan bir kitaptı, katacağı şeyleri heyecanla bekleyerek okuma devam ettim. İyi ki okumuşum.



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: