Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Pinhan - Elif Şafak | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Pinhan Kitap Bilgileri


Yazar: Elif Şafak
Tahmini Okuma Süresi: 6 sa. 34 dk.
Sayfa Sayısı: 232
Basım Tarihi: 2024
İlk Yayın Tarihi: 1997
Yayınevi: Doğan Kitap
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9786051111384
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Pinhan Kitap Tanıtımı


"Pinhan!" dedi Dürri Baba. Sesi yaprak kımıldatmayan sabâ rüzgârı gibi doldu odanın içine. "Pinhan!" dedi çocuk üst üste üç kere. İlk kez bu ismi söylerken, farkında olmadan el çırptı; omuzları sevinçle oynadı; yüzünde gonca güller açtı. İkinci kez söylerken duruldu, az evvelki taşkınlığından utandı. Üçüncü kez söylerken, ateş bastı dilini, damağını; dudaklarında buruk bir tat kaldı. Beti benzi kül kesildi. O zaman Dürri Baba, kollarını iki yana açıp, olan biteni izleyen dervişlere doğru dönerek, "Nicedir adını bekler dururdu. Velhasıl adı da onu. İşte bugün kavuştular birbirlerine. Adı Pinhan olsun bundan böyle" dedi.

Elif Şafak, modern ile mistik olanı birleştirebilen bir yazar.
-Boyd Tonkin Independent-

... Birbirlerini çekemeyen uygarlıkların yüzyılında, bir ayağı Boğaz’ın doğusunda, diğeri batısındayken nasıl denge korunur? Elif Şafak bu ikilemlere, tek bir mücadelenin kadını olmayı reddederek göğüs geriyor. Ülkesinin genel durumunu göz önünde bulundurarak, sürekli olarak bellek, gelenek, din, ulus, yenilik, dil ve kimlik hakkında kendini sorguluyor.
-Amin Maalouf-




Pinhan Kitaptan Alıntılar


1. "Lakin gönül gözünle görürsen eğer, kelebeğe değil tırtıla sevdalanırsın."




2. "Tek başınaydı bu alemde, bir başınaydı."




3. "Gün boyu elinden kitap düşmez ve satırların, kelimelerin, harflerin deryasında dalıp dalıp giderdi. Hem oradaydı hem de başka başka yerlerde…"




4. "Hiç kimse her daim kudretli yahut her daim naçar olamazdı."




5. "Sadece susup bakıştılar.
Söylenecek söz yoktu."




6. ""Gönül gözünle görürsen eğer, kelebeğe değil tırtıla sevdalanırsın..""




7. "Çok yalnızdı, yapayalnızdı. Hem insanların içine karışmaktan nefret ediyor hem de zaman zaman onların içine karışamamanın acısını çekiyordu."




8. "Sen kendini küçük zannedersin halbuki en büyük alem sende toplanmıştır."




9. "Ağladığını bilmeden ağlıyor olabilir miydi?"




10. "De bana, vuslatımıza daha çok var mı?"




11. "Eğer bakmayı bilirsen gözlerin sana oyun etmez, dosdoğru görürsün. İçte saklı olanı, acıtanı, kanatanı görürsün."




12. "Sen bunu bildin mi Pinhan? Sevdiğin, sevdiceğin gözünün önünde başkasına sevdalanır… Hiçbir şey gelmez elinden… Bu nasıl bir azaptır bildin mi?"




13. "İsimler büyülüdür. Sade büyülü mü, isimler hem de büyücüdür."




14. "Hatırlamak için hayal kurmaya, hayal edebilmek için de hatırlamaya muhtacız."




15. "Lakin seveni çok olanın, çekemeyeni de çok olurmuş."





Pinhan Kitap İncelemeleri


Elif Şafak'ın "AŞK" isimli romanından sonra "PİNHAN" tam bir hayal kırıklığı oldu benim için. "AŞK"tan sonra beklentim çok mu yüksekti bu kitap için, yoksa ben mi yanlış zamanda okudum kitabı bilemiyorum. Tek bildiğim kitaptan hiç bir şekilde bir lezzet alamadığımdır.
Kitap Pinhan'ın çocuk yaşta Dürri Baba tekesinde kalmaya başlaması ve derviş olup, ardından da iki başlılığıyla olan mücadelesini anlatmakta. Kitap'ın ilk 60 sayfası ne kadar akıcıydıysa, ilk 60 sayfadan sonrasıda bir o kadar sıkıcıydı. Gözüm patladı kitabı okuyup bitirene kadar. Kitapta o kadar çok karakter varki ve karakterlerin bir çoğunuda gereksiz yere uzun uzun yazmışki yazar, insan okurken sıkılıyor... Kitap'ı beğenmemiş olmama ramen yinede 6 puan verdim, bunu da kitabın ilk 50 sayfasındaki altı çizilesi o güzel cümlelerden dolayı yaptım.
Her ne kadar "PİNHAN" 1998 yılında "Mevlana Büyük Ödülü"nü almış olsada bence yeterince başarılı bir kitap olmamış. Yanlış bilmiyorsam bu Elif Şafak'ın aynı zamanda ilk kitabı..

Yorumumu kitap'tan bir alıntıyla bitiriyorum:

"Görünenle yetinirsen eğer sadece tırtılı bilirsin. Çirkindir ya tırtıl, gönlünü çelmez. Görünenin ötesine geçmek istersen eğer, aradan örtüyü kaldırıp da gönül gözü ile bakarsan, kelebeği bulursun karşında. Güzeldir ya kelebek, gönlün ona akar. Lakin gönül gözünle görürsen eğer, kelebeğe değil tırtıla sevdalanırsın."

Herkese keyifli okumalar...




Pinhan
Yazar: Elif Şafak
kitap sayısı:232
Elif şafak’ın ilk kitabı olan bu eserin ilk basımı, 2009 yılında yayımlanmıştır. Yazarın ilk eseri olma özelliğini taşıyan bu kitabın kapak tasarımı Uğurcan Ataoğlu, kapak resmi Mercan Dede’ye aittir.

Elif Şafak bu kitabıyla 1998 yılında Mevlana Büyük Ödülü’nü kazanmıştır.

Yazarın ilk romanı olan bu eserde tasavvuf teması işlenmiştir. İstambul’a gelen bir derviş aracılığıyla eski İstanbul yaşamını anlatan yazar, yüzlerce yıl önceki insan aklını ve ruhunu meşgul eden düşüncelerin, bugünden pek farklı olmadığına dikkat çekmiştir. Yazarın hikayelerde zaman zaman Arapça ve Farsça kelimeler kullanması hikayeleri daha gerçekçi kılmıştır.

kitap yorumum: Pinhan yazarımızın ilk romanı olmasına rağmen çok başarılı buldum. Tasavvuf bilgilerinde yer alması kitabı daha güzel bir yere taşımış. Aynı zamanda fantastik bir tat katması kitabı daha okunur ve heyecanlı kılıyor.
Kitabın konusu ise çocuk yaşta Dürri baba Tekesinde kalmaya başlaması ve sonunda derviş olmasını anlatıyor. Çift cinsiyetli dervişimiz Pinhan'ın hayal dünyasını okurken olağandışı hayal dünyasını, sokağını hayal ediyorsunuz. Bazen Pinhan oluyorsunuz, bazen kendi kimliğinize bürünüp sorguluyorsunuz. Cinler, üç memeli kadınlar , insan ve hayvan konumunda varlıklar ve daha benzeri, çift cinsiyetli kişiler .
#alıntı
İnsanları uzaktan seyrederken, onlara her zamankinden yakın olabilirsin...

DUYGU SONGÜL KAHRAMAN




Bu kitapta biri var ama kim olduğunu asla tam öğrenemiyorsun. Belki de sen o’sun.

Pinhan, Elif Şafak’ın ilk romanı ama öyle “ilk kitapmış” diyemiyorsun. Bildiğin ağır bir dertle, derin bir kafayla yazılmış. Okurken sürekli “Ben tam olarak ne okuyorum?” diye soruyorsun kendine. Ama işin garibi, bu hoşuna gidiyor.

Kitapta Pinhan diye bir karakter var. Ama ne tam kadın, ne tam erkek. Ne tam burada, ne tam orada. Sanki her şeyin birazı. Bazen insan gibi, bazen su gibi, bazen gölge gibi. Sanki Şafak demiş ki: “Senin o alıştığın insan kalıplarını bir bırak, ben sana başka bir varoluş anlatacağım.”

Her şey çok sembolik, çok çağrışımlı. Açık açık konuşulmuyor. Ama tam da o yüzden okudukça içine işliyor. Sanki bir rüyada yürüyorsun da, her köşe başında biraz daha kendinle yüzleşiyorsun.
Bazı cümleler geliyor, bir anda duruyorsun.

“Bazen bir insanın görünmemesi, var olmasından daha çok yer kaplar.”
diyorsun mesela, “evet ya” deyip kalıyorsun.

Ama şunu da söyleyeyim; bu kitap herkeslik değil. Yani böyle net olaylar, hızlı akışlar arıyorsan, biraz zorlanırsın. Çünkü burada olaydan çok hâl var. Duygu var. Atmosfer var. Bazı sayfalarda neredeyse hiç bir şey olmuyor, ama senin içinden çok şey geçiyor. Ve bu da kitabın büyüsü zaten.

Neden okunmalı dersen…
Çünkü Pinhan, bize unuttuğumuz bir şeyi hatırlatıyor:
Kendini tanımak, bazen bir kimlik seçmek değil, bir kimlikten vazgeçmektir.

Okuyunca belki sen de Pinhan gibi biraz susarsın. Biraz içine çekilirsin. Ve bir gün, kim olduğunu sormayı bırakıp sadece “olmak” hissine bırakabilirsin kendini.




Okuduğum üçüncü Elif Şafak kitabı ve yine beni etkileyen bir üslupla alınmış şahane bir kitap. Bu kadın beni şaşırtmaya devam ediyor, ona olan önyargılı tavrını giderek tükenme noktasına getiriyor.

Kitabı okurken bir yandan da incelemelere göz gezdirdim. Olumsuz yorumlara gerçekten anlam veremedim. Sembollerin ağır bastığı, şahane karakater analizleri olan, farklı bir tarz ele alınarak yazılan böylesi değişik ve etkileyici bir kitabı nasıl olur da bu kadar basite indirgerler anlamak güç. Sanırım Elif Şafak popüler yazarlar sınıfında olduğu için, kendisinden yine popüler tarzda daha yalın ve kolay sindirilen şekilde duygu yüklü bir roman beklentisi var sanırım. Kitabı okurken eleştirilerin sebebi acaba kitabın sonlarına doğru dağılan ilgiyi toparlayamaması mı acana diye düşünürken gayet de etkileyici ve iz bırakan bir son ile bitirmiş kitabı.

Romanda bahsi geçen karakterler adeta başlı başına birer roman konusu gibiler. Bu yüzden de sanki baş karakterin olay akışı içinde işlenmesi biraz eksik kalmış gibi. Fakat bu durum karakterin yeterince yansıtılmaması yüzünden değil, zaman zaman diğer kişi ve hikâyelerin daha bir odak noktası haline gelmesinden sanırım. Yine de oldukça başarılı bir kitap. Hele ki 24 yaşında, ilk kitabını yazan biri için...




* Temel izleği üzerinden düşündüğümde romanın neden günümüzde değil de Osmanlı zamanında geçen olaylar ve yaşayan insanlar üzerinden aktarıldığını anlayamadım. Anlatılmaya çalışılan konuya ne gibi bir katkı sağlıyor bu seçim?

* Romanın eski bir devirde geçtiği havasını vermenin yolu o devirdeki edebiyat dilinden (Osmanlıca) sözcükleri satır aralarına serpiştirmekten mi, yoksa romanın içine o devirden daha ayrıntılı sahneler koymaktan mı geçer?

* "Romanları diğer edebi anlatılardan ayıran şey, gizli bir merkezleri olmasıdır... Romanı, destandan, Ortaçağ’ın mesnevilerinden, uzun şiirlerden ve geleneksel serüven kitaplarından ayıran ilk şey, bu merkezdir... Büyük, geniş manzaranın her ayrıntısı, her yaprağı ve çiçeği ilgi çekici ve merak uyandırıcıdır, çünkü arkalarında gizlenmiş bir anlam vardır." Orhan Pamuk, Saf ve Düşünceli Romancı.
Pinhan'da romanın merkezi olduğunu düşündüğüm nokta ile hiçbir bağlantısını keşfedemediğim onlarca karakter ve onlarca bağımsız öykü var.

* "İki başlılık" deyiminin ne anlamda kullanıldığını kitap özetini okuyunca anladım. Sözlüklerde yok :)

* Mevlana ödüllerini kazananlardan birkaç örnek:
2018 Yılın en iyi röportajı: Gülben Ergen
2018 En güvenilir hekim: Canan Karatay
2017 Kültür ve Sanat: Alişan



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: