Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Piedra Irmağı'nın Kıyısında Oturdum Ağladım - Paulo Coelho | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Piedra Irmağı'nın Kıyısında Oturdum Ağladım Kitap Bilgileri


Yazar: Paulo Coelho
Tahmini Okuma Süresi: 5 sa. 54 dk.
Sayfa Sayısı: 208
Basım Tarihi: Ocak 2015
İlk Yayın Tarihi: 1994
Yayınevi: Can Yayınları
Orijinal Dil: Portekizce
ISBN: 9789755100975
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Piedra Irmağı'nın Kıyısında Oturdum Ağladım Kitap Tanıtımı


Günümüzün en çok okunan yazarlarından biri olan Paulo Coelho, bu romanında Tanrı'nın kadın yüzünü keşfediyor. Mucizevi bir güce sahip, kendini dine adamış bir erkek ve onun aşkını isteyen, bu aşkı Tanrı'yla bile paylaşmaya yanaşmayan bir kadın: Pilar. Güçlü, ayakları yere sağlam basan bir kadın olan Pilar, çocukluk yıllarında yakın arkadaş olduğu bir erkekle on bir yıl sonra karşılaşır, onun büyüsüne yeniden kapılır. Oysa genç adam onun duygularını paylaşsa da karar verememekte, arzularını özgür bırakamamaktadır. Birlikte çıktıkları bir yolculuk, Pilar'ın yüreğini değişik deneyimlere açar. Yaptıkları bu uzun yolculuk boyunca, kendi yazgılarının ardına düşen çift, bir çözüm bulabilecek midir? Piedra Irmağının Kıyısında Oturdum Ağladım, çok farklı bir tutkuyu anlatıyor.




Piedra Irmağı'nın Kıyısında Oturdum Ağladım Kitaptan Alıntılar


1. "Yaşamın mucizesini ancak beklemediğimiz şeyler olup bittiğinde gerçekten anlıyoruz."




2. "Ancak mutlu olan insanlar çevrelerine mutluluk verebilir."




3. "Yüreğine söz dinletebilen kişi, dünyayı fethedebilir."




4. "Beklemek insana acı verir. Unutmak acı verir. Ama ne karar vereceğini bilememek, acıların en büyüğüdür."




5. "Aşk kalıcıdır, değişen yalnızca insanlardır."




6. "Yüreğine söz dinletebilen kişi, dünyayı fethedebilir."




7. "Senin aşkın beni kurtarıyor, düşlerimi geri veriyor bana."




8. "İnsanların çoğu sevgiye hâlâ inanmıyor."




9. "Yüreğine söz dinletebilen kişi, dünyayı fethedebilir."




10. "Aşk, kendini sevme ediminin içinde keşfeder."




11. "İnsanı en çok şaşırtan, yine kendisi oluyor."




12. "Bütün aşk öyküleri birbirine benzer."




13. "İnsanın, düşlerini gerçekleştirmek adına verdiği savaşımda bazı başarısızlıklara uğraması, ne uğruna savaştığını bilmeden yenilgiye uğramaktan daha iyidir."




14. "Ayrılık, yalnızlık, üzüntü anlamına da gelse, aşk her şeye değerdi."




15. "Olmayı düşlediğiniz yerde tüm benliğinizle olmanız gerekiyor. Bölünmüş bir krallık, düşmanların saldırısına karşı koyamaz. Kafasının içi bölünmüş bir insan, yaşamın yükünü gerektiği gibi kaldıramaz."





Piedra Irmağı'nın Kıyısında Oturdum Ağladım Kitap İncelemeleri


SAHİ SEVGİ NEYDİ ?
- Sevgi iyilikti, dostluktu, sevgi emekti...

Pilar çocukluk aşkının peşinde ve çocukluk aşkı bir papaz adayı. Yıllar sonra tekrardan başlayan bir aşk serüveni.
Gerçekten de sevgi neydi ? Unutmak, unuturmuş gibi yapmak.
"Aşk kalıcıdır ; değişen yalnızca insanlardır " (sayfa 205 ).
Coelho' nun diliyle bir de bunları sorgulamak ayrı bir keyif verici. İnsanların aşklarının peşinden sürüklenebileceği, acı çekeceği ve aşkın o zaman kelime manasına ulaşabileceği gerçeği. İsmi itibariyle biraz soğukluk bıraksa da aşk kitaplarının bazı yazarların ellerinde ancak eğreti durmadığını farkettim.
Günümüz sevgilerinin de en büyük sorunu belki de. Zamana bırakmak. Oysa sevginin emek olduğunu da asla unutmamak gerek. Hayatın önümüze sürdüğü promosyonlu engellerin yine bizim irademizle aşılabileceğini bilmek.
Yarını değiştirmek istiyorsak sadece elbisemizin değil, ruhumuzun kollarını da sıvamanın gerekliliğini hissetmeliyiz.
Belki de mutluluk, bizleri kendi bahçesinde misafir ederken biz yine kaçabileceğimiz çitleri keşfe çıkıyoruzdur. Aslında bu bahçe bizim, bizim olamayacağına yürekten inandığımız kadar bizim. Bizim olamayacak kadar bizim.
Düş yorgunuyuzdur belki de ama şu sözü kitabının son cümlesine sığdıran adama kulak vermeliyiz.
" Git eşyalarını topla. DÜŞLER BOŞ OTURTMAZ İNSANI"
Çok severek okudum ve Coelho sevenlerin mutlaka okumasını tavsiye edebileceğim bir kitap. İyi okumalar dilerim..
...Saygılarımla...




Paulo Coelho'nun kitaplarını genel olarak merak ederim; çünkü onun yazdıkları genellikle derin anlamlar, mistik temalar ve hayat üzerine felsefi sorgulamalarla doludur. Ama itiraf etmeliyim ki Piedra Irmağı'nın Kıyısında Oturdum, Ağladım beni beklediğim gibi sarmadı, hatta zaman zaman okumakta zorlandım.

Kitaba başlarken, duygusal bir yolculuk, geçmişle hesaplaşma ve ruhsal bir arayış bekliyordum. Ama ilerledikçe hikâye beni içine çekmek yerine daha da uzaklaştırdı. Yazarın dini ve mistik göndermeleri, karakterlerin iç dünyası üzerine yaptığı uzun çözümlemeler bir noktadan sonra yorucu hale geldi. Anlatılanlar derin ama anlatım sanki içsel bir şiirsellik taşısın diye fazlasıyla süslenmiş gibiydi. Bu da hikâyenin doğal akışını bozuyordu benim için.

Ana karakter Pilar'ın yaşadığı iç çatışmalar, aşkla inanç arasında sıkışmış hali elbette anlaşılır; ama onu okurken ne yazık ki bir bağ kuramadım. Duygularının samimiyetine ikna olamadım belki de. Bazı satırları tekrar tekrar okuyup anlamaya çalıştım ama sonuç değişmedi: Bu kitap bana göre değildi.

Coelho'nun okuyucuyla kurduğu ruhsal bağ, Simyacı gibi bazı kitaplarında çok güçlüdür. Ancak bu romanda o bağ kurulmamış gibi hissettim. Kitap, bana hayatı sorgulatmak yerine, bitmesini beklediğim bir yolculuğa dönüştü.

Sonuç olarak, evet, belki bazı okuyucular için çok özel bir kitap olabilir, ama benim için beklentimin çok altında kaldı. Her kitap herkese hitap etmek zorunda değil elbette. Ama bazen doğru kitap, yanlış zamanda da okunmuş olabilir. Belki de bu kitabın zamanı benim için hiç gelmeyecek.




Kitap kolay okunuyor ama yazılanlar kolay şeyler mi?
Tartışılır.
Tartışmanın bir tarafında ben olsam, şüphesiz kolay değil hatta kolaysa sizin başınıza gelsin derdim.

Bilindik bir Paulo Coelho tarzında yazılmış, sıkmıyor ve akıp gidiyor. Tıpkı Pilar’ın Piedra ırmağına içinin zehrini akıtmaya çalıştığı gibi.
Bazen hepimize lazım bir Piedra ve Pilar’ın öteki’sinden...

Kitapta Tanrı vurgusunun kadın yüzüne değiniliyor.
Ama ne değinme öyle?
Bazen diyorsunuz ki gerçekten böyle olabilir mi?
Sonra diyorsunuz e zaten böyle.
Bizim kültürümüzde de kutsal olan suyun aracılığı ile gözüken kadın yüzü, kadınların ne denli kutsal olduğunun anlatılması açısından harika bir benzetme olmuş.
Kitap kendi içinde tutarlı ama öyle minik minik detaylar ve hikayelere de yer veriyor ki hikaye içinde hikaye okuyorsunuz kıssadan hisse tadında..
Öyle nokta atışı cümleler yapılmış ki hani o cümleye ne eklesen yetmez ne çıkarsan olmaz.
Sade dilli gözüken ama her bir sayfada üstünden defalarca geçmelik cümlelerin bulunduğu bir kitap bu.
Aşkın teslimiyeti, bilinmezliği, karmaşıklığı ve bazen de anlamsızlığıyla harmanlanmış konusu, ilahi aşk-maddi aşk çatışmasıyla iyice derinleşiyor.
Kah anlayıp hak veriyorsunuz kah bu kadar da değil diyorsunuz.
Her ihtimalde, doğruda ve yanlışta “aşk” haklı çıkıyor.
Cismi, sureti ve hissi değişse de özü aynı kalıyor.
Kitabın en beğendiğim yeri ise Tanrıyı bulmanın yek bir yolu olmaması vurgusu.
İsteyen herkesin bulacağı, bulmanın farklı yolları olduğunu,
Yeter ki bulmak istensin, onun her yerde olduğunu çok güzel anlatmış.
Çok beğendim ama tekrar okunmalı :)




*İlk aşk
*Dinsel
*Felsefî

Mucizevi bir güce sahip, kendini dine adamış bir erkek ve onun aşkını isteyen, bu aşkı Tanrı'yla bile paylaşmaya yanaşmayan bir kadın: Pilar. Güçlü, ayakları yere sağlam basan bir kadın olan Pilar, çocukluk yıllarında yakın arkadaş olduğu bir erkekle on bir yıl sonra karşılaşır, onun büyüsüne yeniden kapılır.

Yedinci gün serisinin ilk kitabı ben ama doğru sırada okumadığım için daha yeni başlayabildim jsjs Kitabın din anlatımı bazen o kadar fazlalaşıyordu ki sıkılmadığımı söyleyemem. Pilar'ın monologları güzeldi ancak bazı şeylerin altının özellikle ve de devamlı çizilmesi sıktı. Tamam evet, bir din adamı ve tutkulu bir kadının hikayesi ama daha farklı bir şeyler beklemiştim.

Her şeyden önemlisi Pilar'a bayıldım, bence sevdiği adamdan daha cesurdu. Tabi adamın mazeretleri vardı yine de Pilar muazzamdı. Yazar kadının tutkulu sevme işini son derece gerçekçi yazmıştı bence. Sadece hoşlanmadığım tek bir şey vardı Pilar kitabın sonlarına doğru o güçlü duruşundan taviz vermeye başladı, ettiği dualarda da sevdiği adama yakışır bir kadın olmaktan söz etti. Bunu da içindeki inancı bulduğu için söyledi ancak onun doğasına yakıştıramadım. O zaten mükemmel bir kadındı, inancı zayıf olduğu için sanki yetersizmiş gibi lanse edilince sinir oldum.

Yeterli bulamadığım veya fazla bulduğum yerler dışında gayet güzeldi. Her şeye rağmen bu yazarı çok seviyormuşum. Tam böyle boşluktayken okunacak kitaplar yazıyor bence, hangi inançtan ya da dinden olduğunuz önemli değil, bu bir kendini bulma hikayesi aslında.

Yeniden görüşünceye dek kitapla kalın efenim.




Kendini tehlikeye atmaktan korkan kişiye ne yazık! çünkü o kişi belki de hiç düş kırıklığına uğramayacak ve peşinden koşacak bir düşü olanlar kadar acı çekmeyecek ama dönüp de arkaya baktığında (çünkü her zaman, sonunda dönüp arkamıza bakarız), yüreğinden şu sözcüklerin döküldüğünü duyacak: “Tanrının, yaşadığın her güne ektiği mucize tohumlarını ne yaptın? Yaradanın sana bağışladığı yetenekleri ne yaptın? Hepsini bir çukura gömdün, çünkü onları yitirmekten korkuyordun. İşte, şimdi elinde kalan: yaşamını yitirmiş olmanın kesinliği.”

Yazarın Notundaki hikaye: Bir adayı ziyaret etmekte olan bir İspanyol misyoneri, üç Aztek rahibiyle karşılaşır.
“Nasıl dua edersiniz?” diye sorar onlara.
-Tek bir dua biçimi biliriz biz, diye cevaplar Azteklerden biri. Şöyle deriz: “Tanrım, sen üçsün, biz üçüz. Merhametini esirgeme bizden.”
-Güzel bir dua, der misyoner. Ama Tanrının sizden tam olarak beklediği dua değil bu. Ben size çok daha iyi bir dua öğreteyim.”
Din adamı onlara bir Katolik duası öğretir ve İsa’nın öğretisini yaymak üzere yoluna devam eder. Yıllar sonra, onu İspanya’ya geri götüren gemi aynı adaya bir daha uğrar. Üst güverteden bakarken, o üç rahibi kıyıda yine görür ve el sallar.
Bunun üzerine üç adam, suyun üstünde yürüyerek ona doğru ilerlemeye başlar.
“Peder! Peder! diye bağırır içlerinden biri, gemiye yaklaştığında. Tanrıyı hoşnut kılan o duayı bize yeniden öğret; biz onu bir türlü anımsayamadık.
-Hiç önemi yok,” der, mucizeyi gören misyoner. Ve Tanrıdan, O’nun her dili bildiğini daha önce akıl edemediği için, af diler.



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: