Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Pembe ve Yusuf - Canan Tan | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Pembe ve Yusuf Kitap Bilgileri


Yazar: Canan Tan
Tahmini Okuma Süresi: 8 sa. 21 dk.
Sayfa Sayısı: 295
Basım Tarihi: Ekim 2014
İlk Yayın Tarihi: Ekim 2014
Yayınevi: Doğan Kitap
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9786050922639
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Pembe ve Yusuf Kitap Tanıtımı


Ne benim sözüm geçer bu iklimde Ne de senin Böyle gelmiş böyle gider Son söz TÖRE'nin! 



Birbirlerine delicesine düşkün iki kardeşin,

Pembe ile Yusuf'un sızılı ve çarpıcı öyküsü.

Ezenler ve ezilenlerin amansız savaşımı.

Üzerinde yaşadığımız coğrafyanın değişmez kaderi...



Törenin kara gölgesi renklerin üzerine çökerken, içlerinde en gariban gördüğü "pembe"ye vermişti önceliği. Soluğu kesildi "pembe"nin, beti benzi attı. Güzelim rengini yitiriverdi. Varlığını sürdürmekle yok olmak arasındaki ince çizgide asılı kaldı. Tıpkı yaşamın içindeki gerçek PEMBE'ler gibi...

(Tanıtım Bülteninden)




Pembe ve Yusuf Kitaptan Alıntılar


1. "...yüreği de aynı sıcaklıkta gülebiliyor muydu? Yoksa dışarıdan bakanların gördüğü, aldatıcı bir yanılsamadan mı ibaretti?"




2. "Benim hayatımda bahar olmadı hiç, yaz da. Hep kışları yaşadım."




3. "Gülmeyi bilmeyen, gülümseme­yi bile beceremeyen birinin yüzünü güldürmek, dünyanın en zor işiydi."




4. "Uzun sevdalara sabrı yok insanların."




5. "Analar taht verirmiş kızlarına, ama baht veremezlermiş."




6. ""Çok istediğin bir şey olmazsa, boşlukta asılı kalırsın!" demişti Fidan."




7. "Bir tatlı tebessümün bin vuslata bedel olması mümkün mü?"




8. "En koyu umutsuzlukların içinde bile küçük de olsa bir umut vardır."




9. "" Analar taht verirmiş kızlarına, ama baht veremezlermiş...""




10. "Bir defa dünyaya gelir insan. Her günün, her saatin, her da­kikanın tadını çıkaracaksın."




11. "Bir tatlı tebessümün , bin vuslata bedel olması mümkün mü?"




12. "Sizin hiç babanız öldü mü?
Benim bir kere öldü kör oldum
Yıkadılar aldılar götürdüler
Babamdan ummazdım bunu kör oldum."




13. "Bu can bu bedende var oldukça benimle yaşayacak o da"




14. "Okunan yasin duası Kuranın kalbidir . Sekerattaki faniye gideceği yolun kapılarını açar.."




15. "Bugün sevdiğimi gömdüm ben , kürek kürek toprak attım üstüne , canımın yarısı orada kaldı ..
Sen hiç sevdiğini gömdün mü abi ?"





Pembe ve Yusuf Kitap İncelemeleri


Kitap, Doğu' dan İstanbul'a uzanan sızılı bir ailenin hayat öyküsü diyebiliriz. Babası tarafından erkek çocuk olmadığı için adının Keder konulduğu çocuk gelinin tam bir imtihan olan kocasıyla yaşadığı hayat mücadelesini anlatıyor. Doğduğu topraklardan göçüp İstanbul'a gelen bu ailenin derdini üstlenen Keder'e gerçekten üzüldüm ve aslında binlerce Keder olduğunu bilerek okudum bu romanı. Töre konusuna da ayrı değinen yazar, kız çocuğun çocuktan sayılmadığı topraklara da atıfta bulunmuş. Yazarın genel olarak bu konuları işlediğini söyleyebiliriz. Farkındalık açısından bu kadınların yükünü yüklenip roman halinde herkese duyurması gerçekten güzel. Gelelim beğenmediğim kısımlara... Romanın tam yüz yetmiş sayfasını okuyana dek kitabın adının nereden geldiğini öğrenmeye çalıştım ki bu konu da fazla uzatılmıştı. Evet oraya kadar sizi asla sıkmıyor ve gayet akıcı ama ister istemez kitabın adına odaklanıyorsunuz. Bu konuda beklentilerinizi sabırla koruyun derim. İkinci olarak da kitabın üçüncü bölüm olan son kısmını (yani fasıl kısmını) gereksiz uzun bularak okurken cidden sıkıldım. Yazar burada farklı karakterlere yer vermek istemiş ama sizi tatmin etmiyor çünkü siz Keder'i merak ederken yazar başka karakterleri okutuyor size. Bu yüzden sıkıldım ve kitap bittiğinde "Acaba Keder ne yaptı?" dedim. Bu soruya yanıt alamamak ve son kısmı sizi sıkabilir beni sıktığı gibi. Ama genel olarak baktığımda teması dahil iyi ve dolu bir kitaptı. Önerebilirim, okuyun belki benimle aynı düşüncelere sahip olursunuz :) İyi okumalar şimdiden :)




Pembe ve Yusuf nerede bu karakterler diye arayarak okudum. Her doğan çocukla ha şimdi Pembe doğdu, şimdi Yusuf doğdu diye düşünerek karakterler üzerinde tahminlerde bulundum ve 170 sayfa sonra karakterlere kavuştum. Keder çocuk gelin, psikolojik, fiziksel her türlü şiddete boğun eğen, gülüşleri soldurulan, çocuk yaşta kadın olmak zorunda bırakılan küçümen gelin. Kadının- kız çocuğunun hiç bir değeri olmadığını töre adı altında cehaletin çirkin yüzünü görüyoruz. Yazar farkındalık yaratmak amacıyla bir çok atıfta bulunmuş. Erkek çocuk doğurmayan kadına kuma getirmek, kiminle evleneceğine kadının değil babasının karar vermesi, kız çocuklarının, hatta erkek çocuklarının bile okutulmaması, kadının hiçbir konuda söz hakkının olmaması, kadının karnından sıpayı sırtından sopayı eksik etmeyeceksin zihniyetini okurken sinirlerim bozuldu.
Komşu Fidan ayrı bir renk katarken İsmail bütün renkleri siyaha boyar ve lanet edersiniz, böyle koca, baba, evlat insan olmaz olsun diye.

Kitap ilk sayfasından itibaren sizi içine çekiyor asla sıkılmıyorsunuz inanılmaz akıcı. Yazarın dili çok yalın hiçbir kopukluk yok. Karakterler arasındaki geçişler muhteşem. Okumuyor sanki karakterlerin arasında yaşıyorsunuz hissi doğuruyor.

Keder'e bazen çok kızdım çoğu zaman üzüldüm. Kızdım çünkü; insan ne olursa olsun bu kadar kendisini aşağılatmamalı.

Güzel Pembe; boşuna dememişler annenin kaderi kızının çeyizidir.




Keder'in keder dolu yaşantısını ele almış yazar bu kitapta.Buyukbabasinin öldüğü esnada doğan ailenin en küçük cocugudur ve erkek beklerken kız doğduğu için keder adını koymuştur babası .Serpilip ele avuca gelince daha ondort yaşını doldurmadan babası onu evlendirmeye kalkmıştır.Kederi görmeye bile tahammülü yoktur.
Birgün babasından ablasını isterler fakat elden çıksın yuvadan ucsun diye kederi verirler.Evlendigi gunden itibaren evin Küçümen gelini olarak sevilir.Fakat kocası İsmail kaba saba adamdır.Keder onun aksine uysaldir, ne derse yapmaktadır.Ardi ardına iki oğlu olur.Buyudukce hoyrat yetiştikleri için aynı babalarına benzerler.
İsmail Kederden kadinligini belli et , dogurganliğini göster diyerek yine çocuk istemiştir .Bu kez Pembe adında kızı dünyaya gelir ve iki sene sonra ardından Yusuf'a hamile kalır.
Pembe evin maskotu olmuştur ,çok sevilen bir çocuktur.Yusuf dünyaya gelince annesine çok yardımcı olmuştur.Buyuyup serpilip evlenecek yasa gelir ve isteyenleri olmaktadır.Fakat Pembe'nin gönlünü fakir ve babasiz yetisen Mustafa'ya kaptırmıştir.Mustafa'ya isterler fakat ailesi başkasına söz kesmiştir .Aile baskısından dolayı kaçmak zorunda kalırlar
Pembe'nin kaderi annesi gibi kederli mi olacaktır ?
Yoksa Pembe'nin hayatı Pembe'nin adı gibi toz pembe mi olacaktır ?
Okurken şaşırtan çok güzel bir kitaptı .Tavsiye ederim, yazarimizada bol okurlar dilerim .




Daha doğduğu gün sanki şekillendi o bebeğin hayatı. Doğduğu gün erkek bebek isteyen babasının lanetiyle bezendi sanki hayatı. Doğduğu gün dedesinin de ölüm zamanıydı. Hem kızdı hem de dedesinin ölümüne sebep olmuştu sanki doğumuyla. Babasının gözünde o sadece Keder’di. Ailenin biriciği ama babasının hiçbir şeyi idi neredeyse Keder. Daha 14 ünde evlendirilir ve babası artık kurtulmuştur ondan. Kader bu ya Keder tıpkı babası gibi bir kocaya düşmüştür. Ezilen, hor görülen, hatta hiç görülmeyen hep o olmuştur. Neyse ki iki tane erkek çocuk verir de kocasının kucağına bir de bunun için dayak yemez Keder. Hoş dayak için bir sebebe de ihtiyacı yoktur aslında kocasının. Kasabalarından hiç çıkmamışken İstanbul’a yerleşirler Keder ve çekirdek ailesi. İki erkeğin peşinden çok istediği kız çocuğuna da kavuşur. Pembe koyar adını. Onun sevinciyle geçerken günler peşine bir de Yusuf’u olur. İlk iki çocuğunda görmediği şefkati Pembe ve Yusuf’tan görür artık Keder. Ama Keder’in kederli hayatı bu seferde bu iki kardeşi karşı karşıya getirmesiyle kararır. Töreler ah töreler.. Kıyamaz ki kardeşler birbirlerine… Kıymamalılar… Keder hiç mi gülmeyecek hayatta?

Çarpıcı hayat hikayelerini okumayı seviyorum. Konu bıçak sırtı olsa da böyle konular okunmalı bence. Belki herkes okusa, birbirine anlatsa bir şeyler değişebilir. Yani umarım




Pembe ve Yusuf| Canan Tan

İnsanoğlu denen şeyin en başından itibaren karşısında duran problemleri Canan Tan’dan okudunuz mu? Ben okudum,hatta o kadar hassas bir dönemimde okudum ki ağlamaktan içim çekildi diyebiliriz. Konu ne mi? Çocuk gelinler,kadına şiddet,töre denen şeyin sebep olduğu ölümler..

Daha derin olarak konudan bahsedecek olursak;Doğulu bir ailenin İstanbul’a uzanan hikayesiyle başlıyor. Erkek olmadığı için babası tarafından adı Keder konulan bir çocuk gelinin tam bir sabır sınama testi gibi olan kocasıyla verdiği savaşı anlatıyor. Kocaman bir ailenin yükünü omuzlamış Keder’e yükünü hafifleteceğine daha da çok yük ekleyen kocası... Yazarın hakkını yiyemem,kitabın sonlarına doğru erkeklerin problemlerine de göndermede bulunmuş. Ama bilmem farkında mısınız,Canan Tan hep aynı şeyleri anlatıyor. Farklı karakterler,farklı olaylar çevresinde gelişiyor fakat ana tema hep aynı gibi. Bunun beni rahatsız ettiğini söyleyemem ama sanırım ruh halim sağlam bir durumdayken de elim tekrar Canan Tan okumaya gider mi bilmiyorum.

Son olarak kitabın son bölümü biraz fazla uzun ve değişiklik olsun diye oldukça da yeni karakterlere dolu ama siz Keder’i merak ettiğinizden bu kısımda sıkılma ihtimaliniz bayağı bir yüksek. Kitabın kapağını kapattığınızda acaba bu karakter ne yaptı diye düşünmek istemiyorsanız,Pembe ve Yusuf pek de size göre olmayabilir.

Bir tatlı tebessümün bin vuslata bedel olması mümkün mü?
Uzun sevdalara sabrı yok insanların.



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: