Pembe Fili Düşünme Kitap Bilgileri
Yazar: Zeynep Selvili
Tahmini Okuma Süresi: 5 sa. 54 dk.
Sayfa Sayısı: 208
Basım Tarihi: 2024
İlk Yayın Tarihi: Mart 2018
Yayınevi: İnkılap Kitabevi
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9789751038760
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Pembe Fili Düşünme Kitap Tanıtımı
Pembe fili düşünmemem gerekiyor. Tamam, o zaman kocaman, gri bir balina düşünürüm. Pembe fili düşünme. Balinalardı değil mi su püskürten? O kadar zaman nefeslerini mi tutuyorlar, ne yapıyorlar? Pembe fili düşünme. Geçenlerde aldığım kitabı da düşünebilirim. Pembe fili düşünme. Çok heyecanlıyım başlamak için. Pembe fili düşünme. Pembe fili düşünmemem lazım. Acaba kaç defa düşündüm? Pembe fili düşünme. Böyle de düşünmemem lazım galiba. Pembe fili düşünme. Pembe fili düşünme. Mini mini bir kuş donmuştu, pencereme konmuştu. Pembe fili düşünme. Of kaç dakika oldu acaba? Pembe fili düşünme. Dakika tutmayı unuttum galiba. Pembe fili düşünme. Pembe fili düşünme. Acaba telefonum nerede? Kılıfı da pembe! La la la la. Pembe fili düşünme. Pembe fili düşünme.
Pembe Fili Düşünme Kitaptan Alıntılar
1. ""Ne olur sussunlar!" "Ne zaman susacaklar?!" diye düşündükçe, sanki duyuyorlar, inadına daha da yükseliyor sesleri."
2. "Ne düşündüğümüzün farkında bile değilizdir, ne hissettiğimizle ilgili olan meşguliyetimizden."
3. ""Bana her şey seni hatırlatıyor!""
4. "“Çünkü insan bastırdığı duygunun esiri olur.”
(Cahit ZARİFOĞLU)"
5. "“Ama beni sevmesini istediklerim beni sevmiyor!”"
6. "" Ve oturdu mu bir masaya, hakkını verir çay içmenin."
Cahit Zarifoğlu"
7. "Meğer zaman değil, zamanla ne yaptığımızmış bizi iyileştiren."
8. "“Bilmem, belki de uyku kurtuluş oluyordu acılardan…”"
9. ""Her okurla özenle ilgilenen, bilge bir dost.""
10. "Bol bol uyudum. Belki de uyku kurtuluş oluyordu acılardan..."
11. "Her duygunun bir yaşam süresi vardır, hiçbir acı baki değildir."
12. "Belki de asıl ustalık budur, her zaman acemi olmayı bilmek. - Turgut Uyar"
13. "İç dünyamızın kuralı farklıdır: "Kaçan kovalanır.""
14. "“İnsan değer verdiği yerlerden kanar.”"
15. "“İnsan değer verdiği yerlerden kanar.”"
Pembe Fili Düşünme Kitap İncelemeleri
Bir staj sabahı staja giderken otobüste bir hanımefendinin elinde gördüğüm bu kitap aşırı dikkatimi çekmişti neden Pembe Fili Düşünme? Kitabı hiç araştırmadan o gün staj yerimin karşısında ki AVM’den öğle paydosun da gidip almıştım.Staj zamanının en sevilen yanı buydu sanırım :))
Gelelim kitabın içeriğine o aşırı dikkatimi çeken kitap beni hayal kırıklığına uğrattı.Sürekli kendini tekrar eden cümleler içerisinden oluşan bir kitap. Kitabın arkasında yazan aynen şu şekilde:
düşünmemem gerekiyor.Tamam,o zaman kocaman,gri bir balina düşünürüm.düşünme.Balinalarda değil mi su püskürten?O kadar zaman nefeslerini mi tutuyorlar,ne yapıyorlar?düşünme.Geçenlerde aldığım kitabı da düşünebilirim.düşünme.Çok heyecanlıyım başlamak için.düşünme.düşünmemem lazım.Acaba kaç defa düşündüm?düşünme.Böyle de düşünmemem lazım galiba.düşünme.düşünme.Mini mini bir kuş donmuştu,pencereme konmuştu.düşünme.Of kaç dakika oldu acaba?düşünme.Dakika tutmayı unuttum galiba.düşünme.düşünme.Acaba telefonum nerede?Kılıfı da pembe! La la la la.düşünme.
Nasıl siz okurken bir sinirlenme hissettiniz demi?Yazar kendi yaşadığı sorunlardan ve duygulardan yola çıkarak bize de kendi öğrendiklerini aktarmak istemiş ama keşke kendini bu kadar tekrarlayan cümleler kurmasaymış.Bir ara sinirlenip kitaba devam etmek istemediğimi bile hatırlıyorum ki ben asla böyle bir şey yapmayı sevmeyen bir insanım.
Ne kadar acımasızız kendimize değil mi? Gerçi bu sorunun cevabı için de durup bir kendimizi dinlememiz gerekiyor. Önce durmak ve sonra dinlemek. Basit gibi duran bu kelimeler, yaşarken zorlayabiliyor. Durmak. Dinlemek.
Bu kitap yaklaşık 2 senedir bende, ancak zamanı değildi. Zamanı şimdiye ayarlanmış meğer, çokta iyi olmuş. Kitap yorumlarında, bu kitabı okuduktan sonra değişeceğiniz yazıyor bende bu cümleyi şu şekilde revize etmek istiyorum. Doğru zamanda okursanız, içinizdeki öyle bir yere dokunuyor ki sizde bir şeyleri değiştiriyor bu kitap.
Zeynep Hanım bir psikolog, haliyle kitabın türü de alanı hakkında. Ancak bilimsel bir kitap, yoğunluklu terim içeren bir içerikten bahsetmiyoruz burada. Kendi zorluklarını yaşayan, bunlara çare arayan, yeri geldiğinde düşen sonra da kalkacak cesareti bulduğunda başkalarına el uzatan birinin anılarını okuyoruz. Böylesi daha iyi çünkü sizi anlayan bir arkadaşla sohbet ediyorsunuz gibi hissettiriyor. Yalnız değilsin diyor size cümleler, sonra da bir yolu var diyor. Geçecek, geçebilir.
Kitap sihirli bir değnek değil elbette. Ne Zeynep Hanım yaşarken her şeyi aşmış ne de biz okurken her şeyi aşıyoruz. Ancak bir yol görüyoruz. Denenebilecek, sıcacık bir yol. Üstelik kendi kendimize yapabileceğimiz bir yol. Şefkatli olarak... Kendimize, iç sesimize, yaşadıklarımızın getirdiği çaresizliklere. Neden olmasın değil mi?
Uzun zamandır okumayı ertelediğim Pembe Fili Düşünme adlı kitabı sonunda okuyabildim ve keşke bu kadar ertelemeseydim dediğim kitaplardan biri oldu. Kitap duygularımızı gizlemeye çalışarak kendimize ne kadar zarar verdiğimizden bahsediyor. Her ne kadar bazı olaylarla yüzleştiğimizi düşünsek bile aslında düşünmekten kaçınıyoruz oysaki bizi rahatsız eden olaylardan kaçmak yerine belli bir süre sorunumuza odaklanıp onun hakkında düşünmemiz gerekiyor. Kitabı okudukça aklımın köşesinde yer edinen korkularımla yahut kaçtığım acılarımla yüzleştim. Bu konuda aydınlanma yaşayan biri olarak sizlere de tavsiyem hayatınızın içinde rafa kaldırdığınız düşüncelerinizi düşünün, konuşmaktan çekindiğiniz ya da dile getirmeye bile korktuğunuz düşünceleri… Çoğu zaman aklımızın köşesinde olduğunu bile kabul etmeyip düşünmekten kaçındığımız şeylere göre hayatımızı şekillendiriyoruz. Zihnimizi bu kadar meşgul eden şeyler içinde yaşamaktan hayatta birçok güzel şeyleri kaçırmış oluyoruz. Yani ne kadar kendimizi uzakta tutmaya çalışırsak çalışalım daha çok korkularımızın esiri olmaktan kaçınamıyoruz.
O yüzden sizlere önerim o pembe fili düşünün!
Hayatınızdaki yerini düşünün!
Sizden aldıklarını ya da size neler verdiğini düşünün!
Ama mutlaka düşünün!
Hayatta hiçbir şey düşünmenize engel olmasın. Unutmayalım! Düşündüğümüz kadar özgürüz. :)
(Spoiler)Anlaşılması kolay, okuması keyifli bir psikoloji kitabı. Okuyalı bayağı oluyor, bitirdikten sonra şöyle dedim; ne çok insanla aynı seyleri yaşıyoruz ve ne kadar ortak duygularımız, düşüncelerimiz var! Bizi birbirimizden ayıran şey ise duygularımızı farklı şekillerde yönetmek. Nasil mi? Kimimiz gülmemiz gerekir; güleriz. Kimimiz ağlamamız gerekirken gizleriz. Kendimize, düşüncelerimize savaş açariz binevi. Oysaki olmasi gereken an'ı an'da yaşamak, ertelememek degil midir? Neden yaşamaktan kaçariz? Çünkü etiketlerimiz vardır. Evet etiket.. Şöyleki; birileri size çok güclü der ve siz o çok güçlü kalıbına girmeye çalişirsiniz, güçsüzlük sizi farkli düşünmeye iter. Bu celişkiye düşmemek icin size biçilen o kaftani olsa da, olmasa da üzerinize giymeye çalisirsiniz. Gereği var mi? Kim ne derse desin! Değerlerinizi bilin, her kaliba girmeye calişmayin kendinize şefkatli yaklaşin. Birakin deneyimleriniz size nasil davranmaniz gerektigini söylesin. Unutmayin; her davranışın bir amaci vardir ve her davraniş bir ihtiyaçtan kaynaklanir. Ruhunuzu, zihninizi, düşüncelerinizi ve en çokta kendinizi özgür bırakın.. Ve daha anlatamadığım belki sizin daha ince ayrıntılarını konu alacağınız üzerinde oturup düşüneceğiniz birçok faydalı bilgi bu kitapta.
Bu kitaba başta bakma gereği bile duymamıştım. Eminim bu da boşa popüler olan kitaplardan biridir demiştim. Ah, ne büyük yanılgı! Sınıftan kitap kurdu bir arkadaşım: "Gerçekten okumalısın bak, muhteşem!" deyince, bir bakayım dedim çünkü arkadaşımın zevkine güveniyordum ve asla yanılmadım. Herkese şefkat gösteriyoruz peki ya kendimize? Kendi benliğimize çoğu zaman çok sert, şefkatsiz davranıyoruz. İşte bu noktada Zeynep Selvili bu kitabıyla elimizden tutuyor. Hayır, senin her ne kadar olumlu özelliğin ve hislerin varsa; hataların da, üzüntün de, kederin de var, sen onlarla var oldun; var olmaya da devam edeceksin diyor bize. Olumsuz duyguları bastırmamaya, onlarla var olmaya alışmaya, onlardan kaçmamaya yardımcı oluyor. Çünkü Cahit Zarifoğlu'nun dediğini savunuyor: "İnsan bastırdığı duygunun esiri olur." kaçtıkça daha çok içine giriyoruz, bastırdıkça daha çok gün yüzüne çıkarıyoruz, tıpkı "Pembe Fili Düşünme" dedikçe, pembe fili daha çok düşündüğümüz gibi. :) Birçok psikolojik terimi de o kadar anlaşılır dille anlatmış ki sevgili Zeynep Selvili, o da ayrı sevme nedenim oldu, bol bol not alıp, altını çizdim. Bölümüm gereği lazım olabilir. :) İlk kitabı olmasına rağmen çok başarılı bir iş çıkarmış sevgili psikoloğumuz. Son olarak okurken sık sık aklıma gelen tam kitabı özetleyen Kemal Sayar'dan bir alıntıyla son vermek istiyorum incelemeye:
Hayatın keder ve sevinçleriyle bizi usul usul büyütmesine izin vermek gerekir. Çok eski zamanlardan bir bilge, “Sana çok şeyler öğretecek acıya” demişti, “hoş geldin de.”