Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Paris Sıkıntısı - Charles Baudelaire | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Paris Sıkıntısı Kitap Bilgileri


Yazar: Charles Baudelaire
Tahmini Okuma Süresi: 3 sa. 38 dk.
Sayfa Sayısı: 128
Basım Tarihi: 8 Ağustos 2019
İlk Yayın Tarihi: 1864
Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
ISBN: 9789754588033
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Paris Sıkıntısı Kitap Tanıtımı


Charles Baudelaire (1821-1867); 1857'de yayımlanan Kötülük Çiçekleri'nin yanısıra, Avrupa'ya tanıttığı Poe çevirileri ve eleştirel yazılarıyla da 19. yüzyılda edebiyatı yenileyen en önemli modern ustalardan biridir. 



Baudelaire'in 1862'de tamamladığı ancak ölümünden iki yıl sonra yayımlanan Paris Sıkıntısı ise, yaklaşık 150 yıldır, düzyazı şiirin dünya edebiyatındaki anıt yapıtlarından biri sayılmaktadır. 



Tahsin Yücel (1933); Dergilerde ilk ürünlerinin yayımlandığı 1950'den günümüze, edebiyatımızın son elli yılına damga vuran en önemli ustalarındandır. 



Gerek öykü ve roman, gerekse deneme ve eleştirel çalışmalarıyla ufuk açan bu önemli yazarın Balzac'tan Flaubert'e, Gide'den Camus'ye çeviri edebiyatımıza katkılarıysa, 80 kitabı aşmaktadır.




Paris Sıkıntısı Kitaptan Alıntılar


1. "''Sana benzeyen bir yer var, her şeyin güzel, zengin, dingin ve dürüst olduğu...''"




2. "Hep böyle acı mı çekmeli, yoksa hep kaçmalı mı güzelden?"




3. "''...yaşam düşe dalar, yaşam acı çeker.''"




4. "Omuz­larınızı ezen, sizi toprağa doğru çeken Zaman’ın korkunç ağırlığını duymamak için durmamacasına sarhoş olmalısı­nız.

Ama neyle? Şarapla, şiirle ya da erdemle, nasıl isterseniz. Ama sarhoş olun."




5. "'En korkunç acılar sessiz acılardır!"




6. "Her insan kendine yetecek ölçüde afyon taşır içinde, durmamacasına yenilenen bir afyon."




7. "'En korkunç acılar sessiz acılardır.’"




8. "''Gerçekten de ölçüsüzce ve acımasızca yoruyorsunuz beni..!''"




9. "Tutkuyla severim gizemi, çünkü hep çözme umudunu ta­şırım."




10. "'En korkunç acılar sessiz acılardır.'"




11. "İnsanların en bayağısı, en yalnızıyım, aşktan da, dostluktan da yoksunum, en ilkel hayvandan bile geriyim bu konuda."




12. "Bana da hep bulunmadığım yerde rahat ederim gibi gelir, ruhumla durmadan tartıştığım bir sorundur bu göç sorunu."




13. ""şaşırtma hazzı, şaşırma hazzın­dan sonra en büyük hazdır.""




14. "Hep sarhoş olmalı. Her şey bunda: tek sorun bu. Omuzlarınızı ezen, sizi toprağa doğru çeken Zaman’ın korkunç ağırlığını duymamak için durmamacasına sarhoş olmalısınız.
Ama neyle? Şarapla, şiirle ya da erdemle, nasıl isterseniz. Ama sarhoş olun"




15. "Hayır! Dakikalar yok artık, saniyeler yok! Zaman silindi: durasızlık egemen her şeye, bir hazlar durasızlığı!"





Paris Sıkıntısı Kitap İncelemeleri


Baudelaire'in eşsiz anlatımını bu kitapta yazmış olduğu 116 sayfalık kısa şiirsel anlatımı ile imgelemeler, alttan alta metaforlar, göndermelerle olsa da düzyazı olarak yazdığı yaşadığı hayata dair müthiş gözlem yeteneği ile kendisinin yanında Fransa halkının sorunlarına değiniyor. Bu yönüyle hem anlatım tarzı, hem de değindiği konular ile etkili bir kitap.

"Paris Sıkıntısı" kitabın ilk yayınlandığı andan itibaren insanların ve edebiyat dünyasının etkisi altına almış önemli tartışmalara neden olmuş. En büyük amacı anlaşılmak olan yazarın anlaşılmaması bu yüzden onu üzmüştür.

Kitapta cümlelerin ve tartışmalara neden olmasının en büyük nedeni; insanın dehşetle, sıkıntıyla, yaşadığının düşmanın ölümsüz isteğiyle anlatan bir üsluba sahip olmasıdır. O dönemde Fransa da bulunan romantizm akımının etkisi Baudelaire bu tam tersi kullandığı gerek üslubu gerekse anlatılan konuların tam tersi özelliklerde olması büyük bir problem teşkil ediyordu. Nesne özneleştiğinde, ben kendisini eritir. Ruh öyle mutsuzdur belki de bu dünyada yaşam yaşar, yaşamı düşe dalar, ama yaşamı her zaman günün birinde mutlaka acı çeker. İnsan düşleyen bir varlıktır. Tutku beslediği için düşleyen bir varlık olan insan, bütün dünyayı tutkusunun görüntüsüne dönüştürme gücüne sahiptir. BAUDELAİRE'in gerek şiir dünyasında gerekse felsefesinde bu tutkulu düşüncelerini rahatlıkla görebiliyoruz. Bunu yaparken de okuyucusuna insanın kendisini gizlemekten hoşlandığı en önemli şey olan varlığını gün ışığına çıkartmasına yardımcı oluyor.




Yine yarısını bir ay önce yarısını kısa sürede okuduğum bir kitap.
Ve yine sorun kitapta değil.

Bu şekilde okumanın çok verimli olduğunu söyleyemeyeceğim. Çünkü bu kitapta aklımda kalan tek şey şiirsel üslup. Bir de fıkramsı metinler.
İçimden çok kötü bir benzetme yaptım, ama içimle benim aramızda kalsın. (Rezalet.)

Çok donanımlı bir inceleme yapabilirdim ama yapmayacağım. Canım öyle istiyor. (Ben inandım. Bana kalırsa insanları kaldırmanın ilk aşaması söylediğin yalana önce kendin inanmaktır.)

Son zamanlarda gereksiz birçok ileti paylaştım. Konuşmak ihtiyacından zahir. Profilimi daha çok kirletmeyeyim deye burada biraz lafi uzatıyorum. Zaten kimse okumuyor incelemeleri. Kitap ne kadar popülerse incelemeler o kadar beğeni alıyor, bu da onu daha çok okunmuş gibi gösteriyor. Hep aldatmaca.
Ben ara sıra bakıyorum incelemelere. Her zaman değil, yeni bir yazarla tanışacak olduğumda ya da okuyup bilgi birikimimin anlamama yetmediği kitaplarda. Çok güzel incelemeler yazan okurlar var burada. Bazısı da gereksiz yere lafı uzatıyor benim gibi: İsimlerini tutmadım aklımda. Böyle bir gereksizlik yapacağımı bilsem kesin bir iki tanesini yazardım bir köşeye.

Aslında gerçekten güzel bir inceleme yazabilirdim ben de; şayet kitaba tam anlamıyla odaklanabilseydim.
Yine de okurken büyük bir haz aldığımı söyleyecek kadar ilgilendim.
Durduk yere kederlendim, dudağımın sol tarafı da gülümser gibi, tek taraflı, kıvrıldı.

Bu kadardı.
(Okuyan olursa belli etmesin lütfen, bunun bir inceleme olmadığını.)




Öncelikle kitabı bitirmekte zorlandığımı itiraf etmeliyim. Kısa bir kitap ancak bana pek hitap etmediği için bitirmek zor oldu.

Yazar, şiirlerde bulunan duygu yoğunluğunu düzyazı ile vermeyi denemiş; bu konuda da kendini son derece haklı görmüş. Zira neden haklı görmesin? Herkes istediği konuda özgür hareket edebilmeli. Bu tarzı çok beğenenler olmuştur eminim ancak benim tercihim bilindik nazım birimlerine sahip şiirler okumak.

Kitabı bana tavsiye eden arkadaşım ilk okumasında yarım bıraktığını ancak doğru zamanda okuduğunda çok sevdiğini belirtti. Belki ben de yanlış zamanda okumuşumdur. Aslında sakin ve dingin kafayla okunduğunda kitaptaki tüm o üstü kapalı ifadelerin anlamlandırılabileceği kanaatindeyim

Son olarak kitabın içeriğine değineceğim. Kitap, içinde birçok kısa hikaye barındırmakta. Ancak tabi ki bunlar alışkın olduğumuz hikayelerden değil. Çok fazla soyut ifade ve üstü kapalı anlatım bulunmakta. Öyle ki bazı ardışık cümleler arasında anlam bütünlüğü kaybolmuş durumda. Kısaca ara ara, bunun önceki cümleyle alakası ne?, diyebilirsiniz.

Şunu da belirtmem gerekiyor ki bazı kısımlarda çok derin anlamlar çıkardığım oldu. Hiçbir şey anlamadım desem haksızlık etmiş olurum. Anladığım kadarıyla da kitapta yaşlıya, yoksula, kimsesizlere bir acıma duygusu hakim. Aynı zamanda bence üstü kapalı olarak hayat zor olsa da yaşamak, ayakta kalmak gerektiği anlatılmış.

Bir çırpıda değil de üzerine düşünerek okumanız gerektiğini düşünüyorum. İkinci defa okuyacak olursam ben de öyle yapacağım.




Listemde olmasına karşın halen okuyamadığım "Kötülük Çiçekleri" eseriyle tanınan

ile tanışmak

ile mümkün oldu. Eser 'Düzyazı Şiir türünün anıt yapıtlarından biri' olarak tanımlanmış ki, bu övgüyü sonuna dek hak ediyor. Bu türe açıkçası çok aşina değilim ama oldukça sevdim. Bazılarını okurken büyük hayranlık duydum; Pasta, Yoksulun Oyuncağı, Güzel Dorothée, Yoksulların Gözleri, İp gibi. Diğer yandan bazılarını okurken de biraz sıkıldım... Yalnız bunlar sayıca çok az belirtmek isterim. (:

...

Eser hakkında bir fikir vermesi adına küçük bir parçayı da paylaşmak istiyorum:
"'Güzel köpeğim, iyi köpeğim, sevgili hayvanım, yaklaş, yaklaş da kentin en iyi kokucusundan alınmış, çok güzel kokuyu kokla.'

Ve köpek, kuyruğunu oynatarak yaklaşıyor, açılmış şişenin üzerine merakla dayıyor ıslak burnunu; sonra dehşetle geriliyor birden, yüzüme karşı havlıyor, kınıyor sanki beni.

'Aşağılık köpek, sana bir çıkın pislik sunsam, hazla koklardın, yerdin belki de. Hüzünlü yaşamımın yakışıksız yoldaşı, sen de kitleye benziyorsun. Ona da güzel kokular sunmaya gelmez hiç, böyle hoş kokular karşısında çileden çıkar, ona da özenle seçilmiş pislikler sunmak gerekir.'"

...

Uyaksız, kalıpsız, göze değil, daha çok ruha hitap eden şiirsel bir yazım hedefleyen yazarın, en azından benim için amacına ulaştığını söyleyebilirim. Her okuyucuya hitap edecek bir kitap değil bence ama çoğu okuru etkileyeceği de kesin. Tavsiye ederim, keyifli okumalar...



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: