Oyun Kitap Bilgileri
Yazar: Jack London
Tahmini Okuma Süresi: 2 sa. 8 dk.
Sayfa Sayısı: 75
Basım Tarihi: Ekim 2023
İlk Yayın Tarihi: Haziran 1905
Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
ISBN: 9786254293351
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Oyun Kitap Tanıtımı
Jack London’ın 1904 yılı Eylül ayında kaleme aldığı Oyun romanı, ertesi yıl Nisan-Mayıs aylarında ABD’de The Metropolitan ve İngiltere’de The Tattler dergilerinde tefrika edilmiş, 1905 Haziran ayında ABD’de kitap olarak yayımlanmıştır. Bu kısa roman, “işçi sınıfının kibar kesiminden” bir delikanlı ile bir genç kızın boksla kesişen kaderlerini konu alır. Yelken yapımcısı ve “ailenin küçük babası” olan yirmi yaşındaki boksör Joe Flemming, on sekiz yaşındaki sevgilisi Genevieve’den, evlilikleri öncesi son kez boks maçına çıkmak için müsaade ister. Bir Dilim Biftek, Meksikalı başta olmak üzere, pek çok yapıtında boks sporunun doğasını bütün renkleriyle işleyen Jack London, Oyun’da boksun şiddeti ile işçi sınıfından insanların yalın yaşamlarını canlı biçimde yansıtıyor.
Oyun Kitaptan Alıntılar
1. "Ancak sarılmak, ne tam anlamıyla güvenlik demekti, ne de nefeslenmek."
2. "Bir şövalye, hanımefendisine karşı ne kadar centilmence ve ince davranırsa, Joe da kıza öyle yaklaşıyordu."
3. "“Asıl mesele senin ‘Oyun’ dediğin şu şeyi böylesine çok sevmen. Neden?”"
4. "Hayatında sadece bu kez böylesine gözü kara davranmaya cesaret etmişti."
5. "Minik yuvası için ne yapsa az gelir insana, değil mi?"
6. "Kendini sözlerle anlatabilen biri değildi."
7. "Kolay arkadaşlık kuran kişiler değillerdi; ikisinin de hiçbir zaman gerçekten samimi oldukları kafa dengi dostları, yarenlik ettikleri gönüldaşları olmamıştı."
8. "“Beni mi düşünüyorsun ? İnsanların ne diyeceğini umursamıyor musun? Ya da başka bir şeyi? Herhangi bir şeyi?”"
9. "Hayatında hiçbir zaman böyle konuşmasını gerektirecek heyecanlara kapılmamış, ömrü boyunca içinde bu tür kıpırtıların uyanmasını gerektirecek bir neden olmamıştı."
10. "İkisi de sözcüklerini harcarken cimrice davranmak huyuyla kutsanmış olduğundan flörtleri uzun sürdü."
11. "Genci kendinden uzaklaştıran, bir parçasını ondan çalan şu “oyun” denilen şeye karşı içgüdüsel bir başkaldırı yükseldi içinde. Anlayamadığı rakibiydi, oyun. Genci nasıl baştan çıkardığına akıl erdiremiyordu bir türlü. Rakibi kadın olsaydı, başka bir kız olsaydı, onun hakkında bir ışığa, bir bilişe, bir görüşe sahip olurdu. Oysa şimdi hakkında hiçbir şey bilmediği , gözüyle göremediği rakibine karşı karanlıkta el yordamıyla hareket edebiliyordu ancak."
12. "Aşkları ateşten ve çiyden meydana gelmişti."
13. "“Asıl mesele senin ‘oyun’ dediğin şu şeyi çok sevmen. Neden?”"
14. "Seyirci ölü sessizliğine bürünmüştü. Ponta salona yan
yan bakarak hakkı olan onayı seyirciden almak istedi
ama karşısında sadece buz gibi bir mezar sessizliği buldu. Büyük bir hiddet yükseldi içinde. Haksızlıktı bu."
15. "İçinde hiçbir insanlık kalmamıştı.."
Oyun Kitap İncelemeleri
Bu kısa roman, "İşçi sınıfının kibar kesiminden" bir delikanlı ile bir genç kızın boksla kesişen kaderlerini konu alır. Yelken yapımcısı ve "ailenin küçük babası" olan yirmi yaşındaki boksör Joe Flemming, on sekiz yaşındaki sevgilisi Genevieve'den, evlilikleri öncesi son kez boks maçına çıkmak için müsaade ister. Bir Dilim Biftek, Meksikalı başta olmak üzere, pek çok yapıtında boks sporunun doğasını bütün renkleriyle işleyen Jack London, Oyun'da boksun şiddeti ile işçi sınıfından insanların yalın yaşamlarını canlı biçimde yansıtıyor.
Bir çok kitabı ile ünlü olmuş J. London'un kalemini bu kitapda da fazlası ile iyi olduğunu görüyoruz. Biliyoruz ki eski ve ya klasik kitapların okunması biraz zor, ama London'un hiçbir kitabında böyle bir zorluk çekmiyoruz. Kitapları akıp gidiyor gerçekten. Kitabın hikayesine gelecek olursak. Bana pek bir şey ifade etmedi açıkçası. Beklentilerim çok daha yüksekti, ama beklentimin altında kaldı.
Ana karakter olan Joe Martin Eden'in bir diğer versiyonu gibi. Bütün kitap boyu Martin'e sarılmak istediğim gibi Joe'e de sarılmak istedim. Sonu ise bana pek dokunmadı...
Açıkçası sonu ile yazarın ne ifade etmek istediğini anlamadım. Yani eserin edebi değerini anlamadım... Belki de çok klasik okumadığımdandır. Jack London'un en sevmediğim yanı ise sevenleri hiç bir zaman kavuşturmaması... :)
Mostar’dan Saray Bosna’ya 2 saatlik bir tren yolculuğu süresinde okudum
Jack London’ın Oyun
romanını. Öyküsü kısa, canlı, sürükleyici ve bir o kadar da anlamlı.
İki aşık, Joe ve Genevieve, en saf, en temiz, en umut dolu iki genç onlar! Biri güzel ama sadece güzelliğiyle değil, yüreğiyle de hayattaki duruşuyla da… Diğeri güçlü, ama sadece bedeniyle değil karakteriyle de tutkularıyla da…
Öyle içten bir sevgi ki yazılan, dokunmaya kıyamıyor, gözünden sakınıyor adeta sevenler birbirlerini. Ama Joe’nun, tutkusu, kendi emeği ve çabasının ürünü, diğerlerinden onu farklı kılan adanmışlığı, boks, bu iki sevgilinin arasındaki en büyük sorun.
Genevieve’in yüreği kaldırmıyor Joe’nun yiyeceği yumrukları; ama Joe vazgeçmiyor, para da kazanması gerek ne de olsa evlenecekler, ev bakıyorlar aşklarına…
Son bir Oyun’a izin veriyor kız istemeye istemeye, Jack London da şahitlik etmemizi istiyor bizden bu oyuna. İlk defa bir boks maçını okudum, üstelik nefessiz bir şekilde. İşte kalemin gücü bu!
Oyun, işçi sınıfından iki gencin, gençliğin ve tek başına hayat mücadelesi vermenin, kendini inşa etmenin zorluğunu akıcı bir dil ve zeki bir kurguyla yansıtıyor.
Kitabın arkasında yer alan, çevirmen Levent Cinemre tarafından eklenen açıklamalar mutlaka okunmalı, kitaba, bitiminden sonra daha farklı bir anlam kazandırıyor.
Kitaba biraz önce başladım ve bir oturuşta bitirdim zaten kısacık bir kitap.
benim çok sevdiğim bir yazar. Kitaplarında hem sürekli yeni bir şeyler deniyor hem de bir nevi kendini de anlatıyor. Yazdığı kitaplarda Jack London'dan esintiler görmek de beni bir tık duygulandırıyor.
Kitabın kısaca konusunu anlatayım. Joe Flemming yelken yapımcısı aynı zamanda da bir boksör. Evlenmek üzere olduğu sevgilisi Genevieve Joe'nun dövüşmesini istemiyor. Joe boksu bırakacağını ama son bir kez maça çıkmak istediğini ve Genevieve'nin de kendisini seyretmesini istediğini söylüyor. Biz de o son Oyun'u okuyoruz.
Joe o kadar naif biri ki okurken aklıma hep Martin Eden geldi. Özellikle Genevieve'nin saçında çiçek gördükten sonra ona her gün çiçek vermesi çok tatlıydı. Kitabın yarısı Joe ve Genevieve'nin aşkını anlatırken kalan yarısı da aksiyonlar dolu Joe'nun boks maçını anlatıyor. Benim daha önce boks maçlarına hiç ilgim yoktu ama önce
sonra da
sayesinde boksa da ilgim oluştu. Yazar hiç ilgimin olmadığı bir konuyu bile büyük bir merakla okuttu. Hatta dövüş sahnelerini izliyormuş gibi hissettim o kadar güzel yazılmış.
Kitap beni öyle bir içine aldı ki sonu hakkında düşünmek aklıma bile gelmedi. Bu yüzden de okuduğum her bir sahne yeni bir heyecan ve sürpriz oldu. Okurken çokça duygulandığım bir kitap oldu. Daha önce hiç Jack London okumayan ve nereden başlayacağını bilemeyen okurlara bu kitabı tavsiye edebilirim. Bence iş bankası çevirisi ile okuyun. Keyifli okumalar dilerim, ben çok beğendim.
Yazarımız Jack London'un yine kendi hayatından şeyleri de katarak yazdığı, iç çekerek ve bazen de bulunduğumuz çağdan dolayı da okurken bir ah çektiğim kısa romanıdır bu.
Kitap genel anlamda Joe ve Geneiveve'in nasıl tanıştığı, ilişkilerinin nasıl geliştiği ve Geneiveve'in hiçbir zaman hoşlaşmadığı Oyun'un hayatlarını nasıl değiştirdiği anlatıyor. Altı bölümden oluşan kitabın ilk üç bölümü tamamen bu konulardan oluşuyor. Karşı cinsle ilgilenme düşüncesine hiç kapılmayan iki gencin, Geneiveve'in çalıştığı şekerci dükkanında filizlenen aşkları( Ki yazar da ilk aşkıyla böyle tanışmış) ve yaşadıkları duygusal değişimler, birbirlerini çok güçlü ve sımsıkı şekilde sevmeleri her ne kadar okurken tuhaf hissettirse de bir yandan da keşke dedirtiyor.
Özellikle de günümüzde hızla başlayan ve hızla biten, eğlence olarak görülen ilişkileri göz önüne alınca.
Diğer üç bölümde de Joe'nun sevgilisini Oyun'a getirmesi ve ardından da evlenecek olmaları ve dövüşte olanlar anlatılıyor. Tam da bu nokta da "Bu da ne şanssızlık ama!" dedirten çeşitli olaylar oluyor ve sonunda biraz şaşırıyorsunuz, en azından ben o sonu pek beklememiştim son 3 sayfaya kadar.
Jack London okumayı çok sevdiğim için okuması oldukça keyifli bir kitaptı. İlk defa bu yazarı okumaya başlayacaksanız iyi bir seçim olabilir. Ayrıca çevirmenin notlarıyla da çok daha ayrı bir güzel olmuş:)
Şimdiden iyi okumalar herkese :)
Jack London’ın kalemi, doğanın acımasızlığı ve insan ruhunun sınırlarıyla olduğu kadar, sporun ve mücadelenin de derinliklerine iner. "Oyun", bir boksör olan Joe Fleming’in ve nişanlısı Genevieve’in hikayesini anlatırken, yaşamın ne kadar kırılgan ve riskli bir oyun olduğunu gözler önüne seriyor.
Joe Fleming, boks ringlerinde zaferler kazanan güçlü bir boksördür. Fakat onun dünyasında bir şey, hatta her şey, nişanlısı Genevieve içindir. Genevieve ise bu tehlikeli ve sert spordan endişe duyar. Ancak aşk, hayatın ve ölümün bile ötesine geçebilir mi? London, boks sahnelerindeki çarpıcı tasvirleriyle hem fiziksel hem de duygusal bir mücadeleyi aynı anda yaşatıyor.
Jack London’ın bu eserinde, sadece bir boks maçını değil, bir insanın kaderle ve aşk uğruna verdiği savaşı da okuyorsunuz. Kitap, bir sporcunun cesaretini ve seven bir kadının korkularını aynı anda hissettiriyor. Sonu ise okuru hem derinden sarsıyor hem de uzun uzun düşündürüyor.
Hayatın risklerini ve aşka dair çatışmaları irdelemeyi sevenler, kısa ama çarpıcı kitaplarla derin duygular hissetmek isteyenler, spor, özellikle boks, ve Jack London’ın doğallıkla harmanladığı anlatım tarzını merak edenler için harika bir okuma olacaktır.
"Oyun", kısa ama etkili bir roman. London’ın yalın, keskin ve bir o kadar duygusal anlatımıyla tanışmak isteyenler için birebir."