Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Öyle miymiş? - Şule Gürbüz | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Öyle miymiş? Kitap Bilgileri


Yazar: Şule Gürbüz
Tahmini Okuma Süresi: 5 sa. 37 dk.
Sayfa Sayısı: 198
Basım Tarihi: Mart 2016
İlk Yayın Tarihi: Mart 2016
Yayınevi: İletişim Yayınları
ISBN: 9789750518997
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Öyle miymiş? Kitap Tanıtımı


Ne yaptık biz sahi burda bunca vakit, dört mevsim, oğul uşak, bez tarak? Ne yapacaksın bir düzen var, ilahî düzen, yaprak düşüyor, güzelim kuşlar huzurda el pençe bekliyor, insan kendisi tokken başkalarının da hep bir şekilde doyurulduğunu sanıyor, yemiştir bir şey diyor, doymuştur, içmiştir, içmez olur mu, yoksa ölür diyor, ama ertesi gün ölü mü diri mi bakmıyor. Aslan elleri önde eceli arkasında yatmış yarı aç ama heybetli, oğlan beş bin yıl evvelin hatalarını yapıyor, ama aklına derslerde de okusa, kitaplarda da kavuşamıyor, o da anlaşılan geçiyor, kız üç bin sene öncenin heveslerinde, senin kıza bak dirilse bir Asurlu gülecek, ey Mezopotamya, eski krallık, asma bahçeleri, kuleler, yenisi ve iyisi yapılamazken bunca yıkılmak niye?




Öyle miymiş? Kitaptan Alıntılar


1. ""Devir üstümüze devrildi.""




2. "_

Devir üstümüze devrildi.

_"




3. "Hiçbir şeyin yetmediği insana kitap yeter mi?"




4. ""Yaşıyor olma" iştahlarına ve kurulup yeniden devrilen sofralarına çarpmadan dur­ma gayreti demektir.
Başkasını hakkıyla anlamaya gücün yetmez­miş, haksızca anlamaya her zaman yeter gücün varmış..""




5. "Tanrı'nın in­sana karışmaması değil insanın insana karışamaması acı olan."




6. "Devir üstümüze devrildi."




7. "Bir şey yok, anladım, senden bana bir şey yok."




8. "Hiçbir şeyin yetmediği insana kitap yeter mi?"




9. "İnsan kendini kime şikâyet eder?"




10. "İnsan kendini kime şikayet eder?"




11. "Acı başkasının ise ders ve ibret, başında ise bela telakki ediliyor."




12. "Acı başkasının ise ders ve ibret, başında ise bela telakki ediliyor."




13. "Kimse hâlinden memnun değil ama hâlinden de ha­berdar değildi."




14. "Derdi söze hapsedilebilir olan daha dertle tanışmış mıdır ya da o seven, her şeyi alabildiğine seven ama sorulsa neyi sevdiğini söyleyemeyen Fuzuli'nin sarhoşluğuna bir an için yanaşmış mıdır?"




15. "Hiçbir şeyin yetmediği insana kitap yeter mi?"





Öyle miymiş? Kitap İncelemeleri


Ilk kez Şule Gürbüz okumaya başladığımda neden bu kadar geç kaldım ki diye sordum kendime. Coşkuyla Ölmek kitabıyla başladığım yolculuk diğerleriyle devam etti. Zaten bir kere sevdiyseniz bir yazarı, dilini anlattıklarını bırakmak mümkün değil. Okuyup sanki büyülenmiş gibi uzun süre etkisinden çıkamadığım iki kitap Coşkuyla Ölmek ve Zamanın Farkında. Bu etkiyi kelimelerle ifade etmeye çalışmak çok zor. Okuyun dedim herkese Şule Gürbüz okuyun.
Öyle Miymiş kitabını da bir hevesle aldım elime ve nerdeyse bir aydır elimdeydi. Bu öyle kolay kolay okunup bir kenara bırakılıp bu da çok iyi olmuş denecek bir kitap değil zira. Bir sorgulama,bir arayış ve bir kayboluş kitabı diyebiliriz belki. Özellikle Öyle Miymiş bölümü size bir cinnet yaşatabilir Yeteeeer diye çığlık atmak isteyebilirsiniz. Yorulmadan beyninizin ruhunuzun ağrıdığını hissetmeden kendinizi parçalara ayırmadan okumak imkansız gibi. Bir süre sonra artık bitsin diye cümlelere boş boş bakarak çevirebilirsiniz sayfaları. Ama aklınızın bir tarafında hep bir soruyla. Ben son bölüme kadar gelip uzun sayılabilecek bir ara verdim. Son bölümü daha rahat okudum diyebilirim. Ara verilerek okunduğunda daha içe sinecek bir kitap. Kesinlikle dönüp dönüp tekrar okuyup üzerine tekrar düşünmek isteyeceğiniz mükemmel sorularla dolu. Bazılarının cevabı yok bazılarının var bazılarının cevabı sizde saklı.
Din, dünya, diğer dünya, felsefe, kitaplar, yaşamak, yaşayamamak, insan.
Ezan çiçekleri, mercan köşkler, bal petekleri
Turnalar,arı kuşları, sabunotları
Çobankaldıranlar, erguvâniler, ah o kuşlar, kuşlar.




Şule Gürbüz 1974'te doğdu. 1994’te İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nin sanat tarihi bölümünden mezun oldu. Cambridge Üniversitesi’nde felsefe eğitimi aldı.

1997 yılında Dolmabahçe Sarayı’na sanat tarihçisi olarak girdi. Saraydaki saatlerin hemen hepsinin bozuk olduğunu görünce Saray’a zaman zaman gelen saat tamir ustası Recep Gürgen’den mekanik saat tamiri işinin inceliklerini öğrendi. Sanat tarihçisi, mekanik ustası yaşayayan bir kadın yazar. Nereden baksan etkileyici bir yaşam. Keşfetmekte geç kaldığım ve üzüntüsünü yaşadığım bir yazar oldu Şule Gürbüz. 2016'da yayınlanan ''Öyle miymiş '' bizim tanışma kitabımız oldu.

''Okuduklarımı anlamayışım beni de anlaşılmaz yaptı, okuyup gülemeyişim beni de gülmenin uzağına bıraktı, okuyup da hadi hadi diyemeyişim beni olduğum yere mıhladı, okuyup da bildiğime rast gelmeyişim beni bir tanıdığın tebessümünden mahrum bıraktı, okuyup da söylemek isteyip de söyleyemediğimi bulamayınca dilsiz ve söylenene mahkum bıraktı, okuyup da nedensizce titremek beni gölgelerden ve seslerden anlayamadığımdan zangır zangır titrer bıraktı.'' sayfa 61.

Kitabın bende yarattığı hissiyat ve izlenimleri ifade etmek için kitapta geçen bir paragrafı aynen yukarı yazdım okurken alıp götüren zihinsel fırtınaların, düşünce savaşımlarının ortasında bırakan, kah sanat tarihini, kah dinler tarihini, kah edebiyatı düşündürüp tartıştıran sıradışı bir kitap olmuş. Sakin kafayla notlar alarak üzerine düşünülerek okunmalı ve akan bilgilerin ırmağında boğulmamaya gayret edilmeli. Zira derin çok derin bir kitap.





Öyle miymiş, değilse nasılmış?
Son zamanlarda sosyal medyada, insanın dünyada hatta kainatta nokta kadar ve noktadan daha küçük olduğunu anlatan bir video dolaşıyordu. Önce insanın içine yolculuk sonra insandan galaksiye doğru. İzleyince ne kadar da benzer ve ne kadar uzak dediğimiz, bu mu, gerçekten bu kadar mıyız diye hayret ettiğimiz bir videoydu. Hah işte bu kitapta öylesine geniş konuları içeren, günlük hayattan, yazları kızartılan patlıcanlardan, ideolojilerden, Kant’tan, ahiretten, imandan, inkardan, her şeyden var. Hayatın bu kadar içindeyken nasıl bu kadar uzağında diye düşündüm sık sık. İfadeleri o kadar güçlü ki en anlaşılmaz konuları anlıyorsunuz. “İbretler ve meseller,kitaplar ve gelenler ile gidenler insanın anlama dediğinin sade benzetme olduğunu, bir şeyi benzetmese anlamayacağı,yanına varmayacağı hatta yok sayacağına ferman idiler.”
Hayatı bu kadar güzel sorgulaması beni düşündürdü, ben ne yaşadım, ne anlam verdim, ne gördüm dedirtti. “ Hayat, yaşadığını bilmeden, belki zaman zaman bir ışık ve başkalık sezerek ama genelinde gördüklerine şaşmayarak her şeyin her şeyi kabul etmesi idi.” diyerek aslında çok güzel özetliyor. “...hayat ciddileşilemeyen bir şımarma süresi değil miydi ?”
Yani kısacası bu kitabı da incelemek haddim değil, “bir ilhammış insanın insana vereceği ancak sır değil.” diyor ya ben de ilham olur belki diye yazdım bunu.Hayatımın hangi mevsiminde hangi zamanında olduğunu bilemeden tekrar okumak isterim. Zarif bir eleştiri, haklı bir serzeniş, imrenilen bir iç görü, geniş bir perspektif.
Kuşlar çiçekler ve tüm tabiat ;)




lütfen sabırla okuyun ')

Şule Gürbüz' de kendime ait çok şey buldum. ruh aynı ama derinlik ve kuşatıcılıkta bir başka noktada, ruh aynı ama daha kavrulmuş, daha uzaklara gitmiş, daha çok şey görmüş, daha çok şey duymuş.keyifli okumalar')

'kendimi kabullenmekte zorlanmadım ama başka da hiçbir şeyi, hiç kimseyi kabullenemedim. başka bir şeye ait en ufak kabulüm kendi reddim olacaktı. hesabı buna devirmedim. kendimi de hesaplayamadım. sıkıntımı engin ve derin zannederdim. bir zaman sonra baktım ki sıkıntım dünyayı kuşatacak ve başka herkesi de sıkacak genişlikte değil. dünya o zaman başıma yıkıldı. çünkü bazı başka sıkılanların sıkıntısı ve bunu dile getirişleri benim sıkıntımı tanımlıyor onu anlamlı ve önemli hale getiriyordu. o zaman benimkinin sıkıntıdan çok bir darlık, benim halimin de bu darlıkta sıkışma olduğunu anladım. dünya diye dar bir yere girdiğimi düşündüm. bunu anlamak beni o kadar daralttı ki bu darlıkta artık ne bedenim ne varsa ruhum soluk alıp kıpırdayacak bir yer bulamadı. soluksuz kaldım. kendime uzun uzun baktım. başkalarına uzun uzun baktım. uzun uzadıya bakacak uzunlukta ve genişlikte fazla bir şey olmadığını yaşayanların ve yaşamanın ince uzun dar bir çizgide arkaya zor dönülür ve görülür bir darlıkta sıkışmak ve güçlükle ve tek yöne iradesiz ve amaçsız bir sıkıntılı yürüyüş olduğunu iyice anladım. kimse başka bir şey söylemesin. söyleyemeyeceğinden değil;dinlemeyeceğimden.




“Sis dağılmaya ve dünya biten bir aşk gibi gerçek yüzü ile ortaya çıkmaya başladığında artık ne şiir yazılabilirmiş ne hatta okunabilirmiş.” Sıracaotları, kaya gülleri, keşişbaşları diyerek bitirdi Şule Gürbüz kitabı. Dört bölümden oluşan kitabın ilk bölümü bana daha çok hitap etti, daha çok sevdim. Dili, tarzı çok farklı metinlerden oluşan kitap kimi yerlerde odaklanmayı, anlamayı zorlaştırsa da farklı satırlarıyla mana yüklü cümleleriyle sevilen Kitaplar arasında ilk sıralara yerleşiyor. Şule Gürbüz denildiğinde aklıma ilk olarak Kambur ve Coşkuyla Ölmek gelse de son kitabıyla başlama isteği tamamen kitabın Tılsımlı duruşu, Öyle miymiş? sorusunun Öyle midir? sorusuyla yanıt bulması ki bu birden düşünmeye , merak etmeye sevk eden bir isim olmamış mı? Bence olmuş. Büyümek, küçülmek, dünyaya tepeden bakmak, dünyadan taşmak, dünyayı kaybetmek, dünyayı bulurken kendini unutmak, insanı tanımak , kendini defalarca tanımak, kendini defalarca yok saymak, var sayıp yok sayanlarla konuşabilmek, mezar taşına gül koymak, su dökmek, güneşle oturup yağmurla yağabilmek gibi bizi çoğaltacak eylemlerin Ya da gerçekliğin farklı şekillere bürünüp yazıyla anlatılması... Şule Gürbüz’ ün bu kitabının bendeki etkisi tamamen budur. Bu hâl ile, altı çizili satırları defalarca yeniden okurken size de listenize ekleyeceğiniz güzel bir kitap tavsiye etmenin mutluluğuyla bu günü güzel kılıyorum.
•••
“Ah bir kere kendimi kendi gözümle görsem, görsem de bir vakit olsun yaşadığıma, yaşamış olduğuma kâni olsam. Beni kendime tanıklığa çağırdıklarında bir şeyi, bir vakti olsun biliyor olsam.”




Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: