Öteki Kitap Bilgileri
Yazar: Fyodor Dostoyevski
Tahmini Okuma Süresi: 5 sa. 20 dk.
Sayfa Sayısı: 188
Basım Tarihi: 14 Mayıs 2019
İlk Yayın Tarihi: 1846
Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Orijinal Dil: Rusça
ISBN: 9789944889209
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Öteki Kitap Tanıtımı
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski (1821-1881): İlk romanı İnsancıklar 1846’da yayımlandı. Ünlü eleştirmen V. Belinski bu eser üzerine Dostoyevski’den geleceğin büyük yazarı olarak söz etti. Ancak daha sonra yayımlanan eserleri o dönemde fazla ilgi görmedi. Yazar 1849’da I.Nikola’nın baskıcı rejimine muhalif Petraşevski grubunun üyesi olduğu gerekçesiyle tutuklandı. Kurşuna dizilmek üzereyken cezası sürgün ve zorunlu askerliğe çevrildi. Cezasını tamamlayıp Sibirya’dan döndükten sonra Petersburg’da Vremya dergisini çıkarmaya başladı. Dostoyevski, 1846 yılında yayımlanan Öteki adlı eserinde kişilik bölünmesini, parçalanmış bilincin kurduğu ürkütücü ve tehlikeli dünyayı konu edinmiştir.
Tansu Akgün (1977): İstanbul Üniversitesi Rus Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi. Rusça ve İngilizceden çeviriler yapan Tansu Akgün, Maksim Gorki ve Anton Çehov’dan tiyatro oyunları, F.M Dostoyevski’den romanlar ve Jakob Abbott’dan biyografiler çevirdi.
Öteki Kitaptan Alıntılar
1. "“Beklemeyi bilen amacına ulaşır…”"
2. "Beklemesini bilirsen, her şeyin sırası gelir..."
3. "... "Beklemesini bilirsen, her şeyin sırası gelir...""
4. "Yalnızca kendinden kaçmak istemiyor, bir daha geri dönmemek üzere ortadan kaybolmak istiyordu."
5. "Beklemeyi
amacına ulaşır.
✦
✦"
6. "Çünkü insan suçlu değilse, işin içine doğa karışmamışsa insanın onuruna kimse kara süremezdi, onu lekeleyemez, meslek hayatını bitiremezdi."
7. "Ben kendi kendimin düşmanıyım, kendi kendimin katiliyim."
8. ""İmalı sözlerden de hoşlanmam; ikiyüzlülüğe de tenezzül etmem; iftiradan ve dedikodudan tiksinirim. Maskeyi sadece maskeli balolarda takarım, insanların arasında dolaşırken değil...""
9. "“Maskeyi sadece maskeli balolarda takarım, insanların arasında dolaşırken değil.”"
10. "Bu sabah bana ilgi gösterdiniz gibi geldi ve ben de ilk andan itibaren size karşı bir yakınlık hissettim."
11. "“Başımı ipe kendim uzattım, üstelik ilmeği de ben yaptım.”"
12. "Ben sessizlikten hoşlanırım."
13. "“
.”"
14. "“Kendi yolumda ilerlemeyi seviyorum.”"
15. "Masumiyet bütün gücünü yine masumiyetten alır."
Öteki Kitap İncelemeleri
Dostoyevski keşke iki ömrün olsaydı da biri yazmak için ,bir de hem yazıp hem yaşamak için .
Dostoyevski'nin Öteki /ikiz kardeşi adlı romanının incelemesi için buradayım .
Ben genellikle her klasik kitabı inceleme yazarken yapabilir miyim , inceleme yapacak kadar donanımlı mıyım özellikle Dostoyevski kitaplarında bu geçerli ufak bir düşünüyorum.
Sonra mükemmel olmaya gerek yok (bir o kadar mukemmelliyetci bir karektere sahip olsam da ) siz olmayın fazlasıyla yıpratıcı .
Gelelim romana,
Konusu. 9. dereceden devlet memuru Jakov Petroviç Golyadkin, bir sabah işyerindeki masasının karşısında, kendisiyle aynı adı taşıyan, kendisine tıpatıp benzeyen bir memurun oturduğunu görür. Bu onun ikizi, kendisinin öteki beni gibi bir şeydir.
Golyadlkin kimdir ;
golyadkin; mevcut statüsünü kaybetmekten korkan, düşük dereceli bir memurdur ve sürekli vehme kapılmaktadır. hayalinde canlandırdığı ötekisi, kendisinin aksine dışa dönük, hırslı ve amacına ulaşmak için her türlü dalavereyi çeviren biridir.
Yani aslında çok ters karleterlerdir.
Ben okuyacağım bir kitabın alintilarını okurken bile cekinirim spoiler yermiyim diye ,incelemelerini kesinlikle okumam
Spoiler sevmem.
kitaptaki sonu tahmin ettim ve şaşırmadım Dostoyevski çok güzel kitabı yazıp bitirmiş .
Kahramanımızın yüzleşmek istemediği bastırılmış yanları öteki Golyadkin de vardır. Hayatı çalınan kahramanımız ikizinin yaptığı hataları düzeltmeye çalıştıkça daha da zor duruma düşer. Çevresindeki insanların gözlerindeki sorgulayan bakışlar onun kendini daha çok savunmasına neden olur. Kahramanımız “o ben değilim” dedikçe aldığı tepkilerde büyür.
Keyifli okumalar dilerim.
Dostoyevski’nin, İnsancıklar romanından sonra yayımladığı ikinci romanıdır.
Oldukça ilginç, tuhaf ve eğlenceli bir hikayesi var ki bu da yaratılan karakterle eşdeğer. Bay Goladkin öyle bir karakter ki alınganlığı, sıkılganlığı, çekingenliği, kararsızlığı, huzursuzluğu, paranoyaklığı, çelişkileri, endişeleri, bölünmüşlüğü, ezikliği içinde barındırdığını kendisinden özür dileyerek belirtmek istiyorum.
Hal böyleyken gittiği gösterişli bir balodan iş arkadaşları tarafından alaya alınıp tuhaf davranışları sonucunda bu balodan kapı dışarı edilmesiyle hastalığı işin içinden çıkılmaz bir hal alır.
Kafasının içinde kıyametler kopan, içinde fırtınalı bir kargaşaya sürüklenen Bay Golatkin sonunda üst benliğini yaratıp onunla mücadeleye girişmeye başlar.
Yani yazarımız, şizofreniden önceki süreci ve şizofreninin patlak verdiği anı da muazzam zekası ve gözlem gücünün verdiği incelikle bize sunuyor.
Dostoyevski bu karaktere kitabında can vermesiyle psikoloji bilimine de katkıda bulunmuştur. Nitekim o dönemde (1846) şizofreni tanısı hakkında yeterli bilgi yokken, dehasını konuşturup usta kalemiyle paranoid şizofreni üzerine bu kadar harika bir roman yazma başarısı göstermesi freud’u da derinden etkilemiştir.
Okurken hem eğlenebileceğiniz hem de hüzünlenebileceğiniz kısacık küçücük ama içi dolu bilgicik bir roman.
2013’te ‘The Double’ ismiyle sinemaya da uyarlanmıştır.
Yani şu kitabı alın 5 kişiye okutun hepsi de farklı yorumlar diye düşünüyorum. O kadar farklı ki... Kitap bittikten sonra bi 10 dakika kadar şimdi noldu, ne demeye, ne anlatmaya çalıştı burda diye düşündüm.Ve bu düşündürmesi, farklı bi bakış açısı kazandırması o kadar kıymetli ki benim için... Karakterin yaşadıkları çok geçti bana onun o iç sıkıntısı, o kapana kısılmışlığını ben de onunla yaşadım resmen ve o balo dışında "maske" takmayan, dürüst, entrikalardan uzak kahramanımızın nasıl da o dönem entrikalarına kurban gittiğini ve hâlâ hiç bir şeyin farkında olmadığını ve hatta belki de o "manevi maskeyi" takmanın onun yararına olacağını düşünerek resmen onun iç sıkıntısıyla okudum. Gayet akıcıydı.Psikolojik tahlilleri,karakterin iç düşünce ve kuruntularıyla klasik Dostoyevski romanlarında biriydi.Tavsiye ediyorum ama kitap öylece okunup da bir kenara konulacak türde değil.Bana kalırsa üstüne oturup bi süre düşünülmesi gereken bir eser özellikle o son sayfadan sonra.Ve kitabı okurken sürekli aklıma Franz Kafka'nın şimdi Türkçeye çevirmeye çalışacağım ama muhtemelen çok da başarılı olamayacağımı bilsem de eklemek istediğim bir sözü geldi: " Hayatın bir kostüm partisi olduğunu ve partiye gerçek yüzümle katıldığımı fark edince kendimden utandım."
Bu kitabın edebiyat dünyası açısından birçok önemi var(mış). Ama ben şahane bir fikrin kötü bir kurgu ve anlatımla sıkıcı bir roman haline geldiğini gördüm. Bakın fikir orijinal ona söyleyecek bir sözüm yok fakat bu roman bir Dostoyevski kitabı değil. Bu kitabı yazsa yazsa Gogol, Bulgakov gibi yazarlar yazabilir. Ve onlar da bu derece sıkıcı yazmazlardı.
Rus edebiyatını seviyorum ama siz de uzun uzun isimleri okurken sıkılmıyor musunuz yahu? Bir de Dostoyevski her cümlenin sonuna, başına veya ortasına hitap ettiği kişinin adını uzun uzun yazmış. 3 cümlelik bir paragrafta en az 3 kere karşısındakine ismiyle hitap ediyor.
Örneğin: Yakov Petroviç Golyadkin beni dinliyor musunuz Yakov Petroviç Golyadkin? Size göre bu yanlış mı Yakov Petroviç Golyadkin? Sizin istediğiniz Yakov Petroviç Golyadkin buradan gitmemiz, Yakov Petroviç Golyadkin rahat etsin diye bizler buradan gidelim öyle mi? Çok beklersiniz Yakov Petroviç Golyadkin, gibi okuyucunun sabrını zorlamaya çalıştığı cümleler var. Yahu baş karakter Yakov Petroviç Golyadkin bile kendi ismini bu kadar duysa inanın kendinden soğur! (bu arada bu cümleler kitaba ait değil, ben uydurdum, örnek vermek için)
Eveeet gelelim finale. Sonu gayet iyiydi ama ben kitabın sadece başını ve sonunu sevebildim. Edebiyat eleştirmenlerince sevilmeyen bu romanı üzerinde birçok defa değişiklik yapmasına rağmen hikaye sıkıcılıktan kurtulamamış. Fikir güzel, fikir güzel de işlenişi sorunlu. Ama tüm bu olumsuzluklara karşı, başkalarının fikirlerini kulak arkası edip, kitabı okuyup fikir sahibi olun lütfen.
I. Annenski, “Öteki” eserinden “Karamazov Kardeşler”e giden süreci şöyle ifade etmektedir: “Genç Dostoyevski sahneye ilk kez Golyadkin olarak çıktı ve can çekişen İvan Karamazov halinde bizden ayrıldı.” Son romanı olan Karamazov Kardeşler eseri, şüphesiz Dostoyevski’nin kendi sözleriyle de ifade edecek olursak sanatının zirve noktasıdır. Bu sözden yola çıkarak da Öteki adlı eseri Dostoyevski’nin zirve yolunda başlangıç eserlerinden birisidir.
Dostoyevski’nin ikinci kitabı olan Öteki, hastalıklı bir ruh haline sahip olan ana karakterin etrafında oluşturulmuştur. Bu eser ilk başlarda psikolojik bir eser olarak görülse de derinlerinde dönemin toplumsal yapısını da içermektedir.
Eserde, bir sabah görev yaptığı devlet dairesine giden Golyadkin, karşı masasında kendisine tıpatıp benzeyen bir memur görür ve bu noktadan sonra hayatı değişir. Görüntüsü gibi adı, soyadı, doğduğu şehir de aynı olan Öteki Golyadkin aslında asıl Golyadkin’in kafasında oluşturduğu bir karakterdir. Toplum yapısının Golyadkin’den beklediği değişimi karşılayamayan kahraman kafasında bu toplum normlarına uyan bir öteki oluşturmuştur.
Bu eserin beni derinden sarstığını söyleyebilirim. Karaktere normal gelen bir psikolojik durumun aslında bir şizofreni kişisine ait davranışlar olduğunu bilmek gerçekten ürkütücü bir durum. Bunun bizlere bu kadar başarılı bir şekilde yansıtılması da gerçekten takdire şayan. Dostoyevski’nin diğer eserleri arasında her ne kadar geride kaldığı söylense de ben asla öyle düşünmüyorum. Mutlaka okumalısınız.