Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Örümcek Ağı - Agatha Christie | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Örümcek Ağı Kitap Bilgileri


Yazar: Agatha Christie
Tahmini Okuma Süresi: 5 sa. 26 dk.
Sayfa Sayısı: 192
Basım Tarihi: Mayıs 2018
İlk Yayın Tarihi: 1954
Yayınevi: Altın Kitaplar
ISBN: 9789752124165
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Örümcek Ağı Kitap Tanıtımı


Dışişlerinde gelecek vaat eden saygın bir diplomatın karısı olan Clarissa sürekli düş kurmakta, varsayımlar üretmektedir. Yine bir gün, “Aşağıya indiğimde kütüphanede bir ceset bulursam ne yaparım?” diye düşünür.
Ve sonunda ne yapacağını görme şansını yakalar, bir ceset bulur… hem de evinin salonunda. Onu ortadan kaldırma çabası içinde, evindeki konuklardan kendisine destek vermelerini ve suç ortağı olmalarını ister. Ancak tam da cesedi yok edip, katili araştırma çabalarına giriştikleri sırada bir polis müfettişi çıkagelir ve bu gizem dolu olayların başlangıcı olur.

“Kendimi giderek artan bir sabırsızlıkla sayfaları çevirirken buldum…”
- David Robson, Sunday Telegraph -

(Tanıtım Bülteninden)




Örümcek Ağı Kitaptan Alıntılar


1. "Ama insanlar bir tuhaf işte. Neyi neden yaptıklarını hiçbir zaman anlayamazsınız."




2. "Siz insanlara çok fazla güveniyorsunuz, dedi. Benim yaşıma geldiğinizde insanların göründüklerinden çok farklı olabildiklerini anlayacaksınız."




3. "Dünyada olup biten her şey yeterince ciddi ve sıkıcı. Ben eğlenmeyi, hayattan zevk almayı seviyorum ve çevremdeki herkesin de eğlenmesini, yaşamın zevkini çıkarmasını istiyorum."




4. "Ama insanlar bir tuhaf işte. Neyi neden yaptıklarını hiçbir zaman anlayamazsınız."




5. "“Ama insanlar bir tuhaf işte. Neyi, neden yaptıklarını hiçbir zaman anlayamazsınız.”"




6. "Ne var ki doğruyu söylediğimde kimse bana inanmıyor."




7. "Gerçek eninde sonunda ortaya çıkacaktır."




8. ""Toplumun her sınıfında zaman zaman böyle birileri çıkar. Etkileyici, cazip bir kişilik ama ahlak anlayışı eksik.""




9. ""Toplumun her sınıfında zaman zaman böyleleri çıkar.Etkileyici,cazip bir kişilik ama ahlak anlayışı eksik.""




10. ""Evet, öyle de olsa görünüşe bakıp hüküm vermemek gerek. Asla bilemezsin.""




11. "Boşa kürek çekmek insanı çıldırtan bir durum."




12. ""Bir beden bir bedene rastlayabilir mi, yaşama döndüyse...""




13. ""Ama insanlar bir tuhaf işte. Neyi neden yaptıklarını hiçbir zaman anlayamazsınız.""




14. "Bazen haftalar geçer hiçbir şey olmaz, bazen her şey üst üste gelir."




15. "Clarissa ısrarla, "Ama sevgilim, ben bunları hayal etmiyorum ki," dedi. "Bu kadarını ben bile kurgulayamam.""





Örümcek Ağı Kitap İncelemeleri


Selamlar

Agatha Christie okumayı çok özlemişim. Kitabın kapağını kapatınca bunu hissettim. Türkiye'de yayımlanan ilk romanı olmasıyla da beni epey heyecanlandırdı. Biraz dağınık okumuş olsam da sevdiğim kitaplardan biri olduğunu söyleyebilirim. Zaten cinayet romanları beni her zaman çekmiştir. Yazarın henüz iki kitabını okudum. Bu kitap okuduğum diğer kitaba göre biraz daha basit dursa da yine benim tahminlerimin ötesinde bir son ile bitti.

Hanry Brown'un karısı olan Clarissa, hayal dünyasında yaşayan, varsayımlar üzerine hayatını sürdüren ve bundan mutlu olan bir kadındır. Kurgular yaratmayı, olmayan şeyleri olmuş gibi göstermeyi o kadar benimsemiştir ki artık anlattığı olaylara kimse inanmaktadır. Bir gün salonda bir ceset bulursam ne yapardım acaba diye düşünürken bunu gerçekten yaşar. Salona indiğinde bir adam yerde yatmaktadır. Ne yapacağını şaşıran Clarissa, hemen yakın dostları Jeremy, Sir Rowland ve Hugo'yu eve çağırır. Cesetten bir an önce kurtulmak için plan yaparlar tam da o sırada polis müfettişi, cinayet işlendiğine dair bir telefon aldıklarını söyleyerek eve gelir. Ortada bir cinayet vardır evet ama onu kim öldürmüştür?

Çoğunlukla diyaloglardan oluşan ve okunması kolay olan bu kitabı gönül rahatlığıyla size önerebilirim.




Polisiye edebiyatın öne çıkan yazarlarından Agatha Christie'nin 'Örümcek Ağı' romanı ilk kez Türkçeye çevrildi. Roman, Altın Kitaplar etiketiyle raflarda yerini aldı. Christie'nin 1954 yılında tiyatro oyunu olarak kaleme aldığı 'Örümcek Ağı, Londra'daki Savoy Tiyatrosu'nda 774 kez sahnelendi.

Henry'nin ikinci karısı Clarissa sürekli "Evde bir ceset bulsam ne yaparım?" düşüncesiyle kafasında oyunlar kuran bir insan. Ve Henry'nin işi dolayısıyla dışarıda olduğu bir günde evde 3 kişi var; Sir Rowland Delahaye, Hugo Birch, Jerremy Warrender ve bahçıvan Bayan Peake dışarıda kulübede. Pippa'yı şantaj karşılığında almak isteyen üvey baba Olliver da uyuşturucu bağımlısı. Bir gün evlerine gelerek Clarissa'yı Pippa'yı almakla tehdit ediyor ve Clarissa onu zorla evden çıkarmaya çalışırken evdeki üç misafir farklı işlerle meşgul olduğu için bunu fark edemiyorlar.Pippa bir süre sonra gelerek Oliver'ı öldürdüğünü söylediği için Clarissa cesedin sorumlusunun Pippa olduğunu düşünüyor ve hemen diğer 3 kişiyle birlikte cinayetin altından kalkabileceklerini varsayarak onlardan yardım istiyor. Tam cesedi sakladıkları sırada zil çalmaya başlıyor. Gelen müfettiştir. İşte burada herkes aynı hikayeyi anlatmasına rağmen müfettiş bazı şeyler şüpheleniyor ve olaylar yavaş yavaş çözülüyor. Ben yine katili bulamadım

Clarissa sürekli hikayeler uydurup yalan söylediği için kimse ona inanmıyor bir türlü. Her söylediği şüphe uyandırıcı geliyor.

Sevgiyle ve kitapla kalın.




Christie'nin alışık olduğumuz polisiye-gerilim kitaplarından biraz daha farklı bir kitabını tanıtacağım size. Örümcek Ağı'nın diğer kitaplarından farkı olayın tek bir mekânda, tek bir gün içinde geçiyor olması. Bu şekilde olunca bana sanki bir tiyatro eseri okuyormuşum gibi geldi, ve araştırdığımda bunun Agatha Christie'nin en çok sahnelenen ikinci oyunu olduğunu öğrendim. Söylemek istediğim kitabın tiyatro şeklinde yazıldığı değil, okurken o havayı yansıtması, sakın yanlış anlamayın

Biraz içeriğinden bahsetmem gerekirse; her Christie kitabında olduğu gibi ortada bir ceset, birkaç şüpheli ve olmazsa olmazımız bir dedektif var. Fakat bu sefer katili biliyoruz, ya da bildiğimizi sanıyoruz. Sürekli yalanlar söyleyerek kendine eğlence arayan evin hanımı, bu seferde yalanlar söyleyerek soruşturmayı önce farklı bir noktaya taşıyor, sonra doğruyu söyleyeceğim diye yine yalanlar söyleyerek katil sandığı kişiyi korumaya çalışıyor. Fakat olay bambaşka bir sebeple işlenen bir cinayet çıkıyor, yine hiç beklemediğimiz bir kişi katil oluyor.

Okuduğum en güzel Agatha Christie kitabıydı demem doğru olmaz. Cinayeti beklemediğimiz bir yerden işleyeceğiz diye çok saçma bir sebep ve saçma bir katil seçilmiş gibiydi. Ama bu Christie'nin akıcı kalemini hiç değiştirmemiş, çünkü kitap yine bir çırpıda bitti. Her ay bir Agatha Christie okumaya çalışıyorum çünkü polisiye-gerilim okumayı seviyorum ve bence gerçekten Christie bu işin kraliçesi




"Ah, bir kez kandırmak denendiyse ne karmaşık olur örülen ağlar."

Bir diplomatın eşi olan Clarissa oldukça şakacı ve hayalperest biridir. Kendi kendine ürettiği varsayımlardan biri başına gelince şaşırıp kalır. Evlerinin kütüphanesinde bir ceset bulmuştur. Bu işin içinden nasıl çıkacağını bilemeyince evdeki konuklardan yardım ister. Ama polisler kapıyı çaldığında işler arapsaçına döner. Durum komedisi denebilecek ilginçlikler yaşanır. Çok sevdiği üvey kızı Pippa bu olayın neresindesin? Kocası Henry hangi gizli konuklarla eve gelecektir? Peki polisler cinayeti kimden öğrenmiştir?

Yine bir Christie klasiği okudum. Tam anlamıyla harika bir kurguydu. Ana karakter Clarissa'ya ise bayıldım. Özellikle öz annesinin elinden büyük acılar çekmiş Pippa'ya kol kanat gerişi içimi ısıttı. Ama onun da katil olma olasılığı kitap boyunca kafamı karıştırdı. Tahmin ettiğim kişi katil çıkmasına rağmen kurgu bir oraya bir buraya saptıkça şüphelerim hep yer değiştirdi. Gri hücrelerim kafamda gezindi durdu. Kesinlikle harika bir Agatha kitabıydı. BAYILDIM

*"Etkileyici, cazip bir kişilik ama ahlak anlayışı eksik."

*Ama insanlar bir tuhaf işte. Neyi neden yaptıklarını hiç bir zaman anlayamazsınız.

*Bazen haftalar geçer hiçbir şey olmaz, bazen her şey üst üste gelir.

*İnsanların çoğu kez tam gözlerinin önündekini görmemeleri çok ilginç.




Bazı insanlar koleksiyon yapmayı sever. Bende sevdiğim yazarların kitaplarını okuyarak koleksiyonlamayı seviyorum. Öyle bi anda da değil böyle kronolojik sıraya uymaya çalışarak varsa eğer ana bir karakter önce ona sadık kalarak.. İşte Agatha Christie kitapları da benim için öyle. Ben Pairot serisini takip ederken çok sevdiğim bir dostum bana bir seriye bağlı olmayan bu kitabı hediye etti. Bende hayatımın çok yoğun hatta birazda dağınık ilerlediği bu günlerde basit ama etkili bir gezintiye çıkmaya karar verip okudum.

Kitabın ana karakteri bizim masallarımızdaki yalancı çoban hikayesindeki çoban misali, hikayeler uydurup etrafındakileri kandırmaya seven bununla eğlenen bir kadın. Yine aklından gerçek olmayan senaryolar üretip bunların sonuçlarını aklında kurgulamakta en büyük hobilerinden. İşte bir gece tam da böyle bir hikaye gerçek olur ve o hafta misafiri olan herkesi olay örgüsünün içine çeker. İşler bir anda kördüğüm olur, ve sonunda akla yatkın bi şekilde çözülür.

Bu kitapta Agatha Chistie ilk birkaç bölümde karakterleri tanıtmak amaçlı dialoglar ile bolca betimleme yapmış. Okuduğum çoğu kitabında ayrıntılı betimleme ile karşılaşmadığım için biraz şaşırdım. Sonra biraz araştırınca hikayenin 1954 yılında kaleme alındığını, Savoy Tiyatrosunda 775 kez sahnelendikten sonra Charles Osborn tarafından romanlaştırıldığını okudum. Belki benim hissettiğim farklılık bundandı. Bu çerçeveden bakınca tüm hikayesi iki odada geçen bu kitabın konusu gerçekten tiyatroya çok uygun olduğunu düşünüyorum. Bende sahnede izlemeyi çok isterdim. Kim bilir belki nasip olur..





Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: