Ömer Seyfettin'den Seçme Hikayeler Kitap Bilgileri
Yazar: Ömer Seyfettin
Tahmini Okuma Süresi: 8 sa. 4 dk.
Sayfa Sayısı: 285
Basım Tarihi: Mart 2011
İlk Yayın Tarihi: 1970
Yayınevi: Kesit Yayınları
ISBN: 9786054117628
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Ömer Seyfettin'den Seçme Hikayeler Kitap Tanıtımı
Ömer Seyfettin, Türk edebiyatının adı en çok bilinen, eserleri en çok okunan yazarlarından biridir. O, her yaşa hitap etmeyi başarabilmiş, değer dünyası çok sağlam bir yazardır. Bu zengin dünya nesiller arasında şimdiye kadar tartışmasız paylaşılan bir kaynak olarak gelmiş, belli ki bundan sonra da aynı cömertliği ile nesilleri beslemeye devam edecektir.
Ömer Seyfettin, yüz yıl önce yazdıklarıyla kalbimize ve kulağımıza Türk milletinin ve devletinin sonsuza kadar devam etmesi gerektiğini fısıldamaktadır. O, sadece eserindeki yapısal sağlamlık ya da devrinde hikaye türünü iyi bir noktaya getirdiği için değil, nesiller boyunca okunan ortak yazarımız olduğu için de Türk edebiyatının önemli bir klasiği olmuştur.100 Temel Eser serisi için Ömer Seyfettin eserinden seçilmiş bir güldesteyi, konunun uzmanlarından olan Prof. Dr. Hülya ARGUNŞAH’ın kaleminden sunuyoruz.
Ömer Seyfettin'den Seçme Hikayeler Kitaptan Alıntılar
1. "Azizim, siz kendinizi bilmiyorsunuz. Avrupa'yı bir şey zannederek kendi güzelliklerinizi görmüyor, kendi çekiciliğinizi yaşamıyorsunuz."
2. "Memlekette çıldırmayan kimse kalmadı."
3. "Canlanmış, insan şekline girmiş bir şiirdi."
4. ""Ah erkek olsaydı.... Fakat işte kızdı !. Erkek olmanın çaresi yoktu""
5. "- Ant ne?
- Bilmiyor musun?
- Bilmiyorum.
O vakit güldü ve benden uzaklaşarak cevap verdi:
-Biz birbirimizin kanlarını içeriz. Buna "ant içmek" derler. Ant içenler kan kardeşi olurlar. Birbirlerine ölünceye kadar yardım ederler, imdada koşarlar."
6. "Hayattaki her gülünç şeyin altında görünmez bir facia yok mudur?"
7. "Memlekette çıldırmayan kimse kalmadı."
8. ""Konuştuk, zehirlendik !""
9. "Sanki durmak, dinlenmek Türk'ün nasibi değildi. Bir muharebe biterken biri çıkıyordu. Ha Mora, ha Sivastopol, ha Sırp, ha Karadağ, ha Moskof..."
10. ""Kula kul olmak," fani dünyada "birisine minnettar kalmak" azapların en ağırıydı."
11. "Kalkın, ey ehl-i vatan!
Biz de şadan olalım.
Bu "Jön Türk"ün uğruna,
Bizde kurban olalım."
12. "Her âşık gibi onun kalbinde nihayetsiz bir coşkunluk, bir heyecan, bir galeyan yatkınlığı vardı. En küçük bir vesileyle coşardı."
13. "- Bunlar Türk değil mi?
- Türk... Ne olacak?
- Kılıçları ne kadar süslü olsa yine keser."
14. ""Ruhumdaki zehirden şimşekli ateşler bırakan şeytan sesi:
-Budala mısın? Dedi.... Neden korkuyorsun?
-Korkuyorum...""
15. "Kula kul olmak, fâni dünyada birisine minnettar kalmak azapların en ağırıydı."
Ömer Seyfettin'den Seçme Hikayeler Kitap İncelemeleri
Meşrutiyet Edebiyatı dersim için okumak zorunda kaldığım ve kendim için zaman kaybı saydığım bir kitaptı. Çünkü kitapta yer verilen hikayelerin hemen hepsini ilkokul sıralarından hatırlıyordum. Bu da şaşırmamama ve okurken fazlasıyla sıkılmama sebep oldu. Aslında hikayelerin tamamına yabancı olsaydım da benim için durum değişmeyecekti bence. Zira ben olay hikayesi okumayı sevmiyorum. Hikaye türüne şiir ve diğerlerine oranla daha uzak olmakla birlikte okuyacaksam bile bu hikayelerin durum hikayesi olmasını tercih ederim. Olay hikayesi okumak gerçekten çok sıkıyor beni. Bu kitapla bunu bir kez daha anladım:((
Ayrıca kitabın dönem konularımdan biri olmasının yarattığı okuma zorunluluğunun da okurken bu kadar çok sıkılmamdaki payının büyük olduğunu düşünüyorum(ne derler bilirsiniz ; gönülsüz yenen aş, ya karın ağrıtır ya baş... ;))))
Benim okumayı tercih etmediğim bir türde oluşundan kaynaklanan bu olumsuz durumun yanı sıra sade bir dile sahip oluşu ve hikayelerdeki kurguların şaşırtıcılığı iyiydi. Çocuklarımıza (Hikâyeler arasında eleme de yapmak usulüyle(çünkü bazıları çocuklar için biraz fazla sıkıcı ve de ağır olabilir)) okuma alışkanlığı kazandırmaya çalışırken bu tarz hikayelerden faydalanabileceğimiz kanaatindeyim. Şimdi bu kitap da ben tarafından yeğenime okuma alışkanlığı kazandırmak amacıyla kullanılacaklar listesine eklenmiş
bulunmakta.
Kitabın Adı :
Kitabın Yazarı:
Türü : Hikaye
Ömer Seyfettin 1884 -1920 yıllarında yaşamış, Türk Edebiyatının adı en çok bilinen, eserleri en çok okunan, Türk edebiyatının önde gelen hikâye yazarlarındandır. Türk kısa hikâyeciliğinin kurucularından, Edebiyatta Türkçülük akımının kurucularından olup Türkçede sadeleşmenin savunucuları arasındadır.
Ömer Seyfettin, Çağdaş Türk öykücülüğünün ve “Milli Edebiyat Akımı“nın kurucularındandır. İyi bir gözlemci ve milletin içinde yaşadığı şartları çok iyi değerlendiren bir düşünce adamıdır.
Hikayeleri, kişisel deneyimlerine, tarihsel olaylara ve halk geleneklerine dayandırdı. Günlük konuşma dilini kullanması, öykülerine canlı ve etkileyici bir özellik verdi. Çok değişik konular işledi. Bunları anlatırken yergiye, polemiğe, komik durumlara ve toplumsal yorumlara da yer verdi.
Hikayelerinde, kahramanlar için çok yönlü ve derin bir psikolojik çözümleme yapmamıştır. Öykülerinde anlatımı daha etkili kılmak için efsanelerden, atasözlerinden, deyimlerden ve halk hikayelerinden sık sık faydalanır. Hikayeleri genellikle sürpriz bir sonla bitmektedir.
Ömer Seyfettin Hikayelerinden Seçmeler kitabı Millî Eğitim Bakanlığı'nın Tavsiye ettiği 100 temel eserlerinden biridir.
Ömer Seyfettin bir neslin ortaokul Türkçe kitaplarında yer almış ve 90'ların neslinin tanıdığı bir isim. Sanırım kendisinin kıymetini bilmeyişimizin nedeni önümüze hazır sunulmuş olması.
Ömer Seyfettin'in hikâyeleri için sosyal medyada genellikle "çocukluk travmaları" şeklinde bahsetmeleri nedeniyle seçme hikayeler serisini alma ihtiyacı duydum. Ötüken'in çıkardığı 1. cilti bitiren biri olarak söylüyorum: Travma gibi boş sözler kenarda dursun çocuklara özellikle de ortaokul çocuklarına okutulabilecek ve ders niteliğindeki öğütlerden oluşan hikayeler yazmış üstat. Kaşağı'yı okuyan bir çocuk yalan söylememeyi, Perili Köşk'ü okuyan bir çocuk dalavereye yapmamayı ve halkın inancıyla dalga geçmemeyi, Keramet'i okuyan bir çocuk batıl inançlara tenezzül etmemeyi, Mermer Tezgah'ı okuyan bir çocuk da usulüne göre iş yapmayı öğrenecektir. Bunun yanında ilk seride sadece Diyet hikayesi bana göre çocuklar için uygun değildi.
Türkçeyi arındırma hareketinin öncülerinden olan Ömer Seyfettin'in dili oldukça sade, güzel ve duru. 100 yıldan daha eski olan hikayelerde sadece 3-4 kelimenin anlamının bilinmemesi, geri kalan cümlelerin rahatlıkla okunması Ömer Seyfettin'in Türkçeyi arındırma hareketinde ne kadar başarılı olduğunu gösteriyor. Kendisini 30'lu yaşlarda kaybetmemiz bana göre Türk Edebiyatı için oldukça büyük bir kayıp.
Serinin 2. kitabı da hazır. Onu da okuduktan sonra yine görüşleyimi paylaşacağım İnşallah.
Ömer Seyfettin hikayelerinin nerdeyse tamamında alttan alta islam değerlerini yozlaştırıcı, güncel tanımıyla "sübliminal" denilebilecek alt metinler mevcut. Bu sebeple daha önce de belirttiğim üzere bizzat okumadığınız hiçbir Ömer Seyfettin hikayesini çocuklarınıza okutmayın.
Kitabın bu baskısına gelecek olursak maalesef hiç beğenmedim çünkü hikayelerin orijinal metinlere bağlı kalmasını tercih ederdim. Günümüz Türkçesine uyarlama girişimi gayet takdir edilesidir ancak orijinalinde olan bazı metinler çıkartılıp hiç var olmayan sözcüklerin hikayeye dahil edilmesi hoş değil, etik de değil. Anlamı günümüz Türkçesinde tamamiyle farklılaşmış bir sözcüğü çıkartarak değil ancak dip notla paylaşmalıydınız. Bu basımda ise düzenleyen, muadilini bulamadığı kelimeleri çok daha sığ, çok daha yavan sözcüklerle değiştirip eserin sunduğu edebi anlatıdan uzaklaşmasına böylelikle hikayelerin sürükleyici yapısının bozulmasına sebep olmuştur. Hülasa eseri günümüzleştirmek çabasıyla yaşlandırmış, edebi tavrını yıpratmıştır.
Eğer Ömer Seyfettin eserlerini okumak hevesindeyseniz bahse konu kitabı tercihleriniz arasından çıkartmanızı tavsiye ederim.
Elbette Yazar Seyfettin rüştünü ispat etmiş ve edebi yeterliliğini ortaya koymuş bir yazardır. Ancak edebi yapıt oluşturmak başka mesele ahlaklı olmak bambaşka bir meseledir. Ben Ömer Seyfettin'in savunduğumuz Ahlak anlayışına uzak olduğu kanaatindeyim. Bu sebeple gelişim aşamasındaki çocuklardan uzak tutulması gerektiğini düşünüyorum.