Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Ölüler Evinden Anılar - Fyodor Dostoyevski | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Ölüler Evinden Anılar Kitap Bilgileri


Yazar: Fyodor Dostoyevski
Tahmini Okuma Süresi: 10 sa. 39 dk.
Sayfa Sayısı: 376
Basım Tarihi: Ocak 2025
İlk Yayın Tarihi: 1862
Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Orijinal Dil: Rusça
ISBN: 9789944884044
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Ölüler Evinden Anılar Kitap Tanıtımı


Fyodor Mihayloviç Dostoyevski (1821-1881): İlk romanı İnsancıklar 1846’da yayımlandı. Ünlü eleştirmen V. Belinski bu eser üzerine Dostoyevski’den geleceğin büyük yazarı olarak söz etti. Ancak daha sonra yayımlanan eserleri o dönemde fazla ilgi görmedi. Yazar 1849’da I.Nikola’nın baskıcı rejimine muhalif Petraşevski grubunun üyesi olduğu gerekçesiyle tutuklandı. Kurşuna dizilmek üzereyken cezası sürgün ve zorunlu askerliğe çevrildi. Cezasını tamamlayıp Sibirya’dan döndükten sonra Petersburg’da Vremya dergisini çıkarmaya başladı. 1861-1862 yıllarında bu dergide yayımlanan Ölüler Evinden Anılar Dostoyevski’nin Sibirya’da geçirdiği sürgün yıllarının izlenimlerini bütün canlılığıyla yansıtır.




Ölüler Evinden Anılar Kitaptan Alıntılar


1. "Duyduğuma, okuduğuma göre, başkasına karşı çok büyük bir sevgi duymak, aynı oranda bencilliğe delaletmiş."




2. "Bence manevi yoksunluklar, bütün maddi azaplardan çok daha ağırdır."




3. "Bir insanı gülüşünden tanıyabilirsiniz"




4. "İnsanın ait olmadığı bir çevrede yaşamasından feci bir şey olamaz."




5. "İnsanın ait olmadığı bir çevrede yaşamasından fe­ci bir şey olamaz."




6. "Bence manevi yoksunluklar, bütün maddi azaplardan çok daha ağırdır."




7. "İnsan her şeye alışan bir yaratıktır ve sanırım bu onun en iyi niteliğidir."




8. "Bir gün İsa’nın vaazını okuduk. Bazı yerleri özellikle duyarak okuduğunu gördüm. Okuduğunun hoşuna gidip gitmediğini sordum.

Ali bana baktı, kızardı.

— Ah, evet! dedi. Gerçekten, İsa da Allah’ın peygamberiymiş; o da, Allah’ın kelamını tekrarlıyormuş. Ne kadar da güzel sözleri!

— En çok neresi hoşuna gitti?

— Bağışla, sev, fenalık yapma, düşmanlarını da sev dediği yerler. Ne güzel söylemiş!"




9. ""İnsanın ait olmadığı bir çevrede yaşamasından feci bir şey olamaz.""




10. "Günahlarımızla Tanrı'nın göğünü karartıp duruyoruz."




11. "İnsan her şeye alışan bir yaratıktır ve sanırım bu onun en iyi niteliğidir."




12. "Yüzlerce arkadaş arasında bulunduğum halde, kendimi ne kadar derin bir yalnızlık içinde hissettiğimi hatırlıyorum. Sonunda bu yalnızlığı da sevmeye başlamıştım ya..."




13. "İnsan her şeye alışan bir yaratıktır ve sanırım bu onun en iyi niteliğidir."




14. "Belki yanılıyorum, ama herhangi bir kimse hakkında, yalnızca gülüşüne bakarak hüküm vermek kabildir bence; onun için hiç tanımadığımız birinin gülüşü daha ilk karşılaşmanızda hoşunuza giderse, karşınızdakinin iyi bir adam olduğundan tereddüt etmeyiniz."




15. "İnsan, özgürlüğü uğruna neyini vermez ki? Boğazına ip geçirilmiş hangi milyoner bir soluk hava için milyonlarını feda etmez."





Ölüler Evinden Anılar Kitap İncelemeleri


Yazarın Sibiryada'daki kürek mahkumiyeti cezasının bitiminden sonra yayınladığı ve oradaki anılarını yazdığı kitap. Kitapta bize bu anıları, Aleksandr Petroviç Goryançikov karakteri üzerinden aktarmaktadır.

Kitapta , öncelikli olarak Çar'lık Rusyasının Sibiryasın'daki cezaevlerinin ve kampların durumu hakkında geniş ve ayrıntılı bilgi sahibi oluyoruz. Mahkumların yıllarca gece ve gündüz ayaklarındaki prangalarla ve sürekli dayak cezalarıyla yaşamaları bizleri etkiliyor.

Dostoyevski , yıllarca yaşadığı bu ortamda bir yandan cezasının gereklerini yerine getirirken, diğer yandan ise etrafındaki insanları çok iyi bir şekilde gözlemlemiş. Onların ruh hallerini çok iyi incelemiş. Ben, yazarın sonraki kitaplarında, özellikle karakterlerin psikolojik anlatımı konusunda bu derece başarılı olmasının sebebinin, bu mahkumiyet yıllarında kazandığı yeteneklerden kaynaklanmış olduğuna inanıyorum.

Kitapta onlarca mahkumun yaşadığı olayların yanı sıra, muhteşem bir şekilde kişilik analizleri de beraberinde bizlere aktarılmaktadır. Evet, kitap biraz durağan ilerlemektedir. Bu da bir anı özelliği taşıyan kitap için olağan bir durumdur. Ama müthiş bir insan sarraflığı özelliği taşımaktadır. Kitap boyunca neredeyse her türlü suçu işlemiş çeşitli karakterlerde onlarca insan analiz edilmektedir. Ve bu da, okuyucuyu sıkmadan sade bir dille yapılmaktadır.

Çok fazla sürükleyiciliği olmamasına rağmen , dönemin cezaevi yapısını anlatması, olayların akışı ve suçlu insan psikolojilerinin muhteşem analizleri dolayısıyla ben kitabı beğenerek okudum. Okunmasını da tavsiye ederim.




"Dostoyevski bir toplantıda yüksek sesle okuduğu bir şiir nedeniyle Çar tarafından Sibirya’da hapse mahkum edilir. Hapis cezasını bitirdikten sonra anılarını kaleme aldığı “Ölüler Evinden Anılar” adlı kitabı yazar. Kitapta, hapishanedeki hayatından önce insanları tanıdığını sandığını ama yanıldığını burada anladığını belirtir. Yazar, “kara halk” olarak tanımladığı bu kitleyle karşılaştıktan sonra insanları çözümlemeye ve kendi iç dünyasının derinliklerine inmeye başlar.

Dostoyevski hapishanedeki bir köpeğin yanından geçen her mahkum tarafından tekmelendiğini gözlemler. Köpek mahkumlardan kaçmadığı gibi yanına bir mahkum yaklaştığında eğilerek tekmelenme pozisyonu almaktadır. Dostoyevski bir gün köpeğin yanına yaklaşıp başını okşar. Köpek şaşkın şaşkın ona bakarak hızla yanından uzaklaşır ve acı acı havlamaya başlar. O günden sonra köpek Dostoyevski’yi her gördüğünde ondan kaçar.

Ruhu köleleştirilmiş bu köpek bir sevgi açıdır. Bu durum insanlar için de geçerlidir. Hayatları boyunca haksızlığa ve kötü davranışlara uğramış sevgi açları iyi bir davranışla karşılaştıklarında nasıl davranacaklarını bilemezler. Bazen kötü davrandığınız insanlar size tapar, bazense iyi davrandıklarınız sizden nefret eder. Böyle insanların gözünde onları aşağılamanız onlar için bir beklentidir. Sizi gözlerinde yüceltirler. Eşit ve iyi davrandığınızda ise onların gözündeki değeriniz birdenbire düşer..."




Yazar burada Sibirya’da 4 yıl süren hapis günlerini ele almış ve Sibirya’nın ücra bir kasabasında 10 yıl kürek cezası çekmiş eski bir öğretmenin notlarından yola çıkarak ara sıra yanına uğradığı Aleksandır Petroviç adlı öğretmenin ölümü ile geriye kalan tomarları arasında Ölüler Evinden Sahneler adını verdiği notları anlatır
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski, devlet yönetimini devirme amaçlı bir komploya karıştığı için tutuklanır. 1849’da aylarca hapis yatar. O ve diğer komplocular vurulup idam edilirken, Çar tarafından affedildikleri haberi geliyor. Ölümün eşiğinden döner o zamanlar henüz 28 yaşındadır. Ancak ağır iş cezası nedeniyle Sibirya’ya gönderilir ve toplam 10 yıl hapis yatar. Bu cezayı çeşitli yerlerde geçirir. Sonra ünlü romanlarını yazmaya başlar. 1862’de Ölüler Evi’nden Anılar yazıyor. Bu roman aslında yazarın hapishane günlerini anlatıyor. Kürek cezası ile hüküm giydiği günleri anlatır.

Gözlerden uzak, Sibirya kasabasının tasviri, tanımı ve insanların ulaşılabilirliği nezaketle anlatılıyor. Rus adalet sistemi kötü eleştiriliyor. Zorla çalıştırma ve ağır çalıştırma cezası, özellikle de kıdemli askerlerin alınlarının mühürlenmesi gibi cezaların insani olmadığı belirtiliyor. Özellikle hücre hapsi ve kırbaç cezaları tutukluları rehabilite etmiyor ve onları daha da azaltıyor, böylece serbest bırakıldıklarında aynı suçları işliyorlar…




İnanılmaz etkilendiğim, çok beğendiğim ama okurken de bir o kadar zorlandığım bir kitap oldu kendisi.
Mutlaka duymuşsunuzdur Dostoyevski’nin idam cezasının son anda kürek cezasına çevrildiğini. İşte bu kitap bu sürgün yıllarının biz okurlar için en detaylı tasviri.
Zorlandım çünkü, hapishane ortamının zor koşullarında insan ve toplum psikolojisinin bu denli analiz edilmesiyle her şeyi kafanızda çok net canlandırabiliyorsunuz. İnsanların içinde bulundukları durumda çektikleri fiziksel ve psikolojik sıkıntıları, hissettikleri acıların şiddetini siz de sayfaları çevirirken onlarla birlikte yaşıyor, haliyle üzülüyorsunuz. Yapabilecekleriniz sınırlı. Zaman ağır ağır ilerliyor. Cezalar da çok ağır. Hep kasvet. Yoruyor insanı. Bizim okurken yorulup üzüldüğümüz şeylerin gerçekten yaşanmış oluşu da çok acı.
Ölüler evi öyle bir yer ki, toplumun her tabakasından suçlu insanlar var burada. Ne soylu oluşu ne alt tabakadan oluşu, ne eğitimli oluşu ne eğitimsiz oluşu hiç fark etmiyor. Kimisi suçluluk çekerken kimisi ballandıra ballandıra anlatıyor yaptıklarını. En ufak pişmanlık ifadesi bile yok.
Sayfalar ilerledikçe şiddetin çözüm olmadığını da görüyoruz. Cezalar o kadar ağır olabiliyor ki onlardan kaçmak için hemen başka bir suç işleyebiliyor mahkumlar. Daha büyüğüyle cezalandırılacaklarını da biliyorlar ama anlık acıdan kaçmayı düşündükleri için işin o kısmını düşünmüyorlar bile. Daha çok şey yazılabilir ama ben bu kadarla bırakıyorum. Dostoyevski’yi daha iyi tanımak, onun yaşadıklarını anlamaya çalışmak adına okumanızı öneririm.




Yine uzun sürede bitirebildiğim bir eser... Yanlış bir zamanda okudum sanırım. Bazen kitapta tekrara düşmeler, okuma süremi uzattı diyebilirim.

Kitabın konusuna gelirsek; soylu sınıfından Aleksandr Petroviç Goryançikov, karısını öldürmek suçundan yargılanır ve 10 yıl kürek çekme cezası verilir. Aleksandr Petroviç Sibirya'da, cezaevinde bir günlük tutmuştur. Günlüğün adı, kitabın isminden anlaşılacağı üzere Ölüler Evinden Anılar...

Çeşitli suçlardan yargılanmış, bir arada yaşamak zorunda olan suçluların psikolojisi çok iyi anlatılmış. Okurken kendinizi bir suçlunun yerine koyabilecek ve prangalarla yaşama hissini anlayabilecek kadar iyi bir analiz yapmış yazar... Kitap farklı bölümlerden oluşuyor ve beni çok etkileyen, okurken gözlerimin dolmasına sebep olan bölüm, Akulka'nın Kocası adlı hikâyeydi. Bir kadının gerçek olmayan, sadece halk arasında çıkan söylenti sebebiyle namus cinayetine kurban gitmesi beni derinden etkiledi. Soylu ve halktan olan mahkumlar arasındaki ilişkilere ve dini konulara yazarın geniş yer verdiğini söyleyebilirim.

Yazar Aleksandr Petroviç'in ağzından anlatsa da aslında kendi hapis cezası sırasında gözlemlediklerini yazmıştır. Beni sıkan yalnızca biraz yavaş ilermesi ve tekrara düşmesi. Dostoyevski'nin dünyasını merak edenlere tavsiyedir. Keyifli Okumalar...



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: