Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Olduğu Kadar Güzeldik - Mahir Ünsal Eriş | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Olduğu Kadar Güzeldik Kitap Bilgileri


Yazar: Mahir Ünsal Eriş
Tahmini Okuma Süresi: 3 sa. 38 dk.
Sayfa Sayısı: 128
Basım Tarihi: Haziran 2013
İlk Yayın Tarihi: Haziran 2013
Yayınevi: İletişim Yayınevi
ISBN: 9789750511974
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Olduğu Kadar Güzeldik Kitap Tanıtımı


Meydandaki çay bahçelerinden birine oturmak geldi içimden sonra. Çünkü Erdek bir kitap olsaydı, bu çay bahçeleri ilk cümlesi olurdu onun. Gelindi mi oturulmalıydı. Bir çay, birkaç sigarayla, kıyıda kayığında ağ onaran, çapari kösteği hazırlayan balıkçıları seyretmek, bir tost isteyip, bacaklarıma sırnaşan kedilere atmak, yakın masalarda konuşulanları dinlemek, birini bekliyormuş gibi ikide bir saate bakmak iyi gelebilirdi. Gelmeliydi en azından. Yine yaz akşamları. Yaralı tekneler, küflü sesler. Erdek’te çay bahçeleri, bıkkın orkestra, tatsız garsonlar. Ezine, Susurluk, Bandırma, burası Ankara, orası Samsun! Yalandan bayılanlar, bilmezden gelinenler, kaybolan dayılar.... Uykusunda ağlayan adamlar, pişmanlar, yorgunlar. Para için mırın kırın, laf dokunduran konuşmalar. Nerede bu Türkan Şoray? Mahir Ünsal Eriş, sokaktan gelen gürültüyü, bangır bangır Yıldız Tilbe dinleyen evleri resmediyor. Bi gevezeleşip bi susanları, iyi olalım be ne olur diyenleri, helallik isteyenleri anlatıyor. Olduğu Kadar Güzeldik, gazoza doğru çocuklaşan hikâyelerle çağlıyor, zamana dokunuyor. Eriş, hüzünlü mağlupların iyimser yazarı olmaya devam ediyor.




Olduğu Kadar Güzeldik Kitaptan Alıntılar


1. "Kimseyi istemiyorsun yanında, ama durup durup da yalnızlıktan şikâyet edesin geliyor. Bir şeyden şikâyet edebilmek için bile insan lazım. Öyle hileli bir şey bu"




2. "Kolay kolay geçmiyor, geçtiğinde de sen geçmiş olduğunu bile fark etmiyorsun."




3. "
."




4. "Vade yetişti mi, kaçacak yer yok."




5. "Belli aralıklarla mecbur olduğumuz bir nöbet gibiydi telefon konuşmaları­mız. Vazifemiz bitince, bir sonrakine kadar rahat ediyorduk."




6. "Kolay kolay geçmiyor, geçtiğinde de sen geçmiş olduğunu bile fark etmiyorsun."




7. "Belki de insanlar hakikaten böyle deliriyorlardır. Bir şeyi kafaya takıp onunla zihninin içine küçük bir delik açıyor, sonra kurcalaya kurcalaya o deliği bütün bir aklı yutacak kadar büyütüyordur."




8. "Ne olursa olsun, çocukken hayat, koptuğu yerden daha kolay devam edebiliyor."




9. "Belki de insanlar hakikaten böyle deliriyordur. Bir şeyi kafaya takıp onunla zihninin içine küçük bir delik açıyor, sonra kurcalaya kurcalaya o deliği bütün bir aklı yutacak kadar büyütüyordur."




10. "Zaman daha da büyük odalara bölündü sanki, ağırlaştı ağırlaştı ve duruverdi."




11. "Nereye gidersen git, aklını da, cesedini de yanında taşıyorsun."




12. ""İnsan mutluluğa ne kadar acıkıyormuş meğer.""




13. "Ağlayan adam, sesli sesli, hüngür hoşur ağlayan adam, insanın ruhunu sıkıştırır zaten"




14. "O hissi çok özlüyorum ben. Kendi ağırlığımdan kurtulma hissini."




15. "Umut çok garip bir şey, insanı olduğundan daha aptal etmeye yetiyor."





Olduğu Kadar Güzeldik Kitap İncelemeleri


Öykü okuyayım diyorsunuz. Ama güzel yazılmış öyküler olsun.

Çalayım yazarın kapısını: “Annesi evde yok, komşuya kadar geçmiş, lazımsa çağıracak çocuklar” açmasın kapıyı. Hemen bulalım istediğimizi.

“Her evin kafa kağıdı sayılabilecek bir kokusu vardır hani. O koku orasıdır, bi orası öyle kokar.” Okuduğumuz öykülerden de yazarın kaleminin kendine has, sizi sevimsiz sürprizlere sürüklemeyen kokusu gelsin. Tanıdık bir yere geldiğimizi bilelim.

Oturma odasından, mutfaktan çıkıp sizi karşılamaya gelen karakterler kişilik sahibi insanlar olsun. Hepsi kendi coğrafyasının, kendi çağının, kendini yaşının insanı olsun. Oturup iki kelam edince sohbet tadından yenmesin.

Tanış olduğunuz, iki lafın belini kırdığınız karakterlerin rol aldığı öyküler öyle olsun ki, güzelliği okuruna göre değişmesin kardeşim. Güzelse güzel olsun. Misal cebinizde beş kuruşla binmişsiniz bir taksiye, “abi Bandırma’ya ne alırsın?” demişsiniz, sizin beş kuruş yetsin Bandırma’ya kadar. Götürsün sizi varmak istediğiniz yere.

Gittiğiniz yerde el mecbur azıcık hüzün de olsun, ama azıcıktan daha fazla umut olsun. Misal hep kara bildiğiniz Haydar’lar mavi çıksın. Hem, nolur sanki, kanatlarımız da olsun be. Azıcık havalanalım, hafifleyelim. İnsana yaşadığını hissettiren yaz akşamlarının tadı damağımızda kapatalım kitabın kapağını.

Öyküler bitti. Midemize yumruk atmasınlar, yürekte ağırlık yapmasınlar. Fıydırıp gidelim. Sonra da canıma değsin, iyi ki de okudum diyelim.

İşte, böyle bir şey Mahir Ünsal Eriş okumak.




Mahir Ünsal Eriş hala kahvehanesinde okeye dördüncü bekleyenleri,salçalı ekmeği elinde top peşinde koşan çocukları, elinde kızların çeyize koyulacak kim bilir kaçıncı oyasını işleyen anneleri ,hani o denli bilindik şeyleri anlatıyor. İçerisinden milyon parçaya bölünmüş hayatları ama işte bir inat yaşayanları..Biliyoruz değil mi onları? Jilet gibi giyinirsin, saçların da pek afilidir ama dışarı çıkarsın ve şemsiyesiz öylece yağmura yakalanırsın.
.
Sekiz hikaye var ‘olduğu kadar güzeldik’te.
Sekiz öykü de buruk ama gülümsetiyor da. Bir cümle geliyor kalbinize bir bıçak saplanıyor, sonrasında bir bakmışsınız o bıçak çıkıvermiş de kabuk bağlamış bile..
Öykülerde Balıkesir var, yazı bekleyen çocuklar var, susup da içine içine büyümek var.
.
Her birini sevdim öykülerin. Ama bir tanesi beni öyle sarstı ki. Öykülerden sonuncusu : Stoper. Çünkü o yarım kalmışlığı, bir şeye inanıp o inandığın yerden vurulmayı biliyorum.
.
Okuduğum dördüncü kitabıydı Mahir Ünsal Eriş’in (yahu yazar ismi denen bir şey olmalı, misal Hülya açılan.. yok olmuyor, ama Mahir Ünsal Eriş öyle mi..Dolu dolu söylemesi. mahallenin o gözü kara abisi gibi. Mahir zaten hepimizin abisi)
Nice hayatı dönüştürsün kelimelere Eriş, bir cümleyle koca bir hayatın sıvası dökülmüş duvarı olalım.
Bize okumak düşer.




Mahir Ünsal Eriş'in 2012 yılında yayınladığı "Bangır Bangır Ferdi Çalıyor Evde" adlı kitabını okuduktan sonra yazarın kalemini, anlatımını ve samimiyetine tekrar uğramak için aldığım ve beni yanıltmayan kitap.
Mahir Ünsal Eriş öykülerinin samimiyetiyle beraber Erdek,Susurluk vb. kasabaların yaz kokusunu kitaplarının içine doldurmuş sanki.Okurken bazen tatlı bir hüzün hissedecek,bazen bir sahilde çayınızı yudumlarken bulacaksınız kendinizi.Özellikle "Benim adım Feridun" ve "Stoper" adli hikayeleri çok güzel buldum.Ayrica bu kitapla 60. Sait Faik Hikâye Armağanı'nın sahibi olmuştur Eriş.

"Meydandaki çay bahçelerinden birine oturmak geldi içimden sonra.
Çünkü Erdek bir kitap olsaydı, bu çay bahçeleri ilk cümlesi olurdu onun. Gelindi mi oturulmalıydı. Bir çay, birkaç sigarayla, kıyıda kayığında ağ onaran, çapari kösteği hazırlayan balıkçıları seyretmek, bir tost isteyip, bacaklarıma sırnaşan kedilere atmak, yakın masalarda konuşulanları dinlemek, birini bekliyormuş gibi ikide bir saate bakmak iyi gelebilirdi. Gelmeliydi en azından. Yine yaz akşamları. Yaralı tekneler, küflü sesler. Erdek'te çay bahçeleri, bıkkın orkestra, tatsız garsonlar. Ezine, Susurluk, Bandırma, burası Ankara, orası Samsun! Yalandan bayılanlar, bilmezden gelinenler, kaybolan dayılar… Uykusunda ağlayan adamlar, pişmanlar, yorgunlar. Para için mırın kırın, laf dokunduran konuşmalar. Nerede bu Türkan Şoray?"




Yine #güncelikeşfetEKSTRA sâyesinde tanıdığım bir yazar Mahir Ünsal Eriş. Uzun zamandır okuyanları ve beğenenleri çok kez görüp alışveriş sepetine eklesem de sonrasında o sepetten bir şekilde çıktı ancak bu seneki müthiş okuma serüvenimiz ile okuma ve yazarla tanışma fırsatım oldu. Her kitabın bir vakti olduğuna inanırım ama bence yazarla tanışmak için geç kalmışım.. Bir öyküde aradığım ne varsa Mahir Ünsal da onları okudum: Samimi bir üslup, içimizden insanlar, bizim sorunlarımız ya da tanıdığımız simalardan aşinalıklarımız.
.
"Sen O Zaman Parasız Yatılıydın" ile bir aile dramında uzakta kalanın aileden ne denli habersiz yaşadığını üzülerek okudum.

"Benim Adım Feridun" da aidiyetsiz olmanın getirdiği eksikliği, farklı bir kimliğe sahip olunursa neler yaşanılabilir düşüncesine sürüklendim.

"Malibu" hikâyesini ise öğretmen olmamın da verdiği bir bilinçle okudum. Hayatına yanlış dokunduğun bir öğrenci ile yollar sonra yapılanın verdiği mahcubiyet ile çıkmak nasıl hissettirir diye çok düşündüm.

"Dayımın Avrupa'ya Kaçırılışı" ise diğer öykülere nazaran daha pozitifti bana göre. Keyifle ve gülerek okudum.

Toplamda sekiz öykü içeren kitapta en sevdiklerim bu öyküler oldu. Genellikle Bandırma, Biga, Erdek dolaylarında geçen sıcak, samimi öykülerdi. Hüzün ve umut hakim olan öyküleriyle aldığı ödülü fazlasıyla hak eden bir kitap olduğunu düşünüyorum. Okumak isteyenler geciktirmesin.
.
Keyifli okumalar.




Mahir Ünsal Eriş kitaplarını, ince bir mizahın içerisinde, canımın ufak ufak yanacağını hissederek, hatta bilerek okuyorum.Kapak görseli bile bu kitabın size neler vaat ettiğinin göstergesi âdeta.Kapak fotoğrafı, Suat Aysu'ya aitmiş.Erdek, 1974 yılından.İsmini bir Yıldız Tilbe sözünden alan kitap, 60. Sait Faik Abasıyanık Hikâye Armağanı'nı kazanmış."Annemle babam bana aferin oğlum desinler diye yazdım bu öyküleri” demiş Mahir Ünsal Eriş.İyi ki yazmış da bizler de okuma fırsatını yakalamışız bu samimi, insanın içini burkan çoğu zaman da ısıtan öyküleri.

"Memleketin, yüzü ışıldayan bütün çocukları gibi, hayatının bir dönemini devrimin, insanın sırtını ılık bir elle sıvazlayan ihtimaline inanarak geçirmişti. Devrim olurdu, olmazdı, orası ayrı mesele. Ama devrime yalnızca inanmanın bile, razı olmamakla doğrudan ilgili, vicdanı serinleten, en olmadık zamanda insanın içini yeşerten bir lezzeti var. Babam ona inanmıştı gençken. İnanılmayacak gibi değildi.”syf 110
"Babama heyecan, sabırsızlık, mutluluk ve şaşkınlık içeren bir karışık iğne yapmışlar, diye gülümsedim içimden.Babaların çocuklaştığını görmenin nasıl sıcak ve üzgün bir havası var.Babayla oğul kum saatinin iki haznesi gibiler çünkü; bir vakit gelince, zaman, mukadderat,Tanrı ya da her neyse bir şey, kum saatini ters çeviriyor.Tam tersine akmaya başlıyor ondan sonra her şey.Babanın çocuklaştığını gördükçe oğlun içine dolan sıcak üzüntü de sarı, ılık kumun aşağı akışı belki." syf 119
Olduğu Kadar Güzeldik



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: