Öksüzler Treni Kitap Bilgileri
Yazar: Christina Baker Kline
Tahmini Okuma Süresi: 10 sa. 26 dk.
Sayfa Sayısı: 368
Basım Tarihi: 2014
İlk Yayın Tarihi: 2014
Yayınevi: Arkadya Yayınları
ISBN: 9789759997649
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Öksüzler Treni Kitap Tanıtımı
Bazen içinizdeki çocuk geçmişinizde hapsolur ve siz o çocuğu kurtarmak için tüm umutlara sımsıkı sarılırsınız…
Binlerce çocuk düşünün, ya ailesini hiç tanımamış ya da ailesini kaybetmiş. Kimsesiz çocukları düşünün, gülen gözleriyle size bakan. Tek istedikleri sıcak bir yuvayken, tek umutları ise onları bilinmeyen geleceklerine taşıyan Öksüzler Treni'dir.
1929 yılı Amerika'sında Vivian Daly de o trende yolculuk eden çocuklardan sadece biridir. Küçük yaşta hayatın zorluklarıyla karşılaşan Vivian, bir şekilde kaderine yön vermek zorundadır. Bunu gerçekleştirme gücünü de ona nereden geldiğini hatırlatan aile yadigârı kolyesinde bulacaktır…
On yedi yaşındaki Molly Ayer, son şansını da tüketmek üzere olduğunun farkındadır. Ona bakmakla yükümlü olan aileyle arası iyice açılan Molly'nin tek şansı, kamu hizmeti adına doksan bir yaşındaki yaşlı bir kadının çatı katını temizlemeye bağlıdır. Molly bu işi gönülsüzce yapacak olsa da aslında o yaşlı kadınla ne kadar çok ortak yönleri olduğunu yaşayarak öğrenecek ve geçmişte hapsolan ruhlarını özgür bırakma yollarını onunla birlikte keşfedecektir.
Öksüzler Treni ikinci şansları, beklenmedik dostlukları ve bizi kim olduğumuzu keşfetmekten alıkoyan sırları barındıran muhteşem bir roman.
"Sürükleyici… Bir eve ait olma hissini arayan iki kadının yürek burkan hikâyesi."
-Publishers Weekly-
(Tanıtım Bülteninden)
Öksüzler Treni Kitaptan Alıntılar
1. ""Ve yalnızca işlerine yaradığınız sürece birilerinin ilgisini çektiğini öğrenirsiniz.""
2. ""Neler olacağını yalnızca Tanrı biliyor. O da olacakları asla söylemiyor.""
3. ""Bence sana sahip çıkan bir anne ve baban yoksa kendini istediğin gibi adlandırabilirsin.""
4. "Kitap okumak onun özeliymis gibi hissediyordu.
Bu yalnizca kendisi ve kitabin karakterleri arasindaydi."
5. ""Seninle nerede olursam olayım hep mutlu olurdum..""
6. "Evden uzaklaşıp tekrar eve dönen sonsuz bir yol..."
7. "Verecek cevabınızın olmadığı bir bahsi asla açmayın."
8. "Bence sana sahip çıkan bir annen baban yoksa kendini istediğin gibi adlandirabilirsin."
9. "Belki de sadece ait olmanın sıcaklığını hissetmeye ihtiyacım vardı."
10. "Neler olacağını yalnızca Tanrı biliyor. O da olacakları asla söylemiyor.”"
11. "İçim paramparça olmasına rağmen, herkes gibi görünmeyi öğreniyordum.”"
12. "Ah, ne oldum dememeli, ne olacağım demeli..."
13. ""Başkalarının büyüsü dediğimiz şey, bizim zaaflarımızdır..""
14. "Bazen içinizdeki çocuk geçmişinizde hapsolur ve siz o çocuğu kurtarmak için tüm umutlara sımsıkı sarılırsınız."
15. "Ne olursa olsun, bir kadın daima güzel hissetmek ister."
Öksüzler Treni Kitap İncelemeleri
1929 yılında Öksüzler Treni adı verilen ve Amerika'da ki kimsesiz çocuklara bir aile kazandırmak adına, Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından başlatılan bir proje olarak hayata geçmiştir. Çocuklar bu trene bindirilip; yeni ailelerine kavuşturulmak üzere her istasyonda görücüye çıkartılmak üzere yolculuğa başlamışlardı...
1929 yılın da bu trende bulunan Vivian'in hayatının, 2011 de kendi gibi yetim olan Molly ile nasıl kesiştiğini, koruyucu aile ve toplumun onlara bakış açısını okuyacaksınız...
Çocukların yaşadığı duygusal çöküntüyü, sahipsizliği, toplumun onlara bakış açısını yazar sade, akıcı ve duygusal bir dil ile okuyucularına aktarmayı başarmış. Okurken kendinizi, Vivian'ın yerine koyup duygulanacağınız dan emin olabilirsiniz...
Korkuları olan bu çocuklar; dövülüp, kötü muamele gören, tacize uğrayıp ayakta kalmak için çırpınışları ile birlikte kendi ailelerinden kalan son hatıralarına sımsıkı sarılıp; kendilerin de eksik olan aidiyet duygusunu geliştirmek, değer görmek ve kişiliklerini koruyabilmek adına maruz kaldıkları duygusal baskıya, duygulanarak şahit olacaksınız...
O dönem de çocuklara uygulanan şiddet maalesef günümüze kadar artarak gelmeyi başarmış. Bu ise insanın şiddete ne kadar meyilli olduğunu gösterirken, bunun eğitim seviyesi veya gelişmişlikle ilgisinin olmadığını yazar Molly'nin hayatı ile gözler önüne sermiş...
tarihi açıdan önemli bir dönemi anlatan bir hikâyedir. Bu trenler, 1854 ve 1929 yılları arasında iki yüz binden fazla öksüz, terk edilmiş ve evsiz çocuğu taşıdı. Çocukların çoğu birinci kuşak İrlandalı Katolik göçmenlerden oluşuyordu. Amerika'nın doğusundaki kıyı kentlerinden toplanan çocuklar evlat edinilmeleri için Orta Batı'ya götürülüyor, fakat genellikle zor şartlar altında karın tokluğuna köle gibi çalıştırılıyorlardı. Çocukların çoğu kısacık hayatlarında büyük travmalara maruz kalmışlardı. Yeni ailelerinde sevgiyle karşılanan çocuklar bu yüzden gerçekten çok şanslıydı. Hikâyenin baş karakteri, küçük yaşta hayatın zorluklarıyla karşılaşan Vivian Daly de Öksüzler Treni'nde yolculuk eden bu çocuklardan sadece biriydi.
hikâyeyi ikili bakış açısından anlatıyor. Günümüzdeki sorunlu bir öksüz olan Molly ve yaşını başını almış, varlıklı bir kadın olan Vivian. Molly işlediği bir suç yüzünden, Vivian'ın yanında elli saatlik bir kamu görevi cezasını doldurmaya çalışırken aralarındaki bağ gün geçtikçe güçleniyor. Böylece Molly, Vivian'ın iç burkan hayat hikâyesini öğrenme fırsatını elde ediyor.
Öksüzler Treni tarihi olaylara ışık tutan, güzel bir kurguya sahip olan bir kitaptı. Kitabı okuyacak olanlara şimdiden keyifli okumalar dilerim. Bolca kitapla kalın..
"Şanslıysanız, içiniz paramparça olmasına rağmen diğerleri gibi görünebilmeyi öğrenirdiniz."
Yuva sadece dört duvardan mı ibaret? Yoksa yuva bir yere ait hissedebilmek mi?Öyle bir kitap düşünün ki her iki karakter de ailesini kaybetmiş ve asla başka ailelere ait hissedip kök salamamışlar; Vivian ve Molly.
Molly onu evlat edinen ailenin artık sabrının kalmadığını bariz bir şekilde görür. Aslında bir Kızılderilidir ve kendine has bir tarzı vardır. Bir gün bir kitapçıdan kitap çalar. Ceza olarak 94 yaşındaki Vivian'ın çatı katındaki eşyaları temizleme görevi verilir.
Vivian ve Molly aslında birbirine benzer hikayelere sahiptir. Her bir eşya ile Vivian geçmişini hatırlar. Vivian'ın yaşadıklarımı okumak oldukça sarsıcıydı.
Vivian'ın hikayesi bir yangın ile başlar. Annesinin akıl sağlığı yerinde değildir ve kalan tüm aile üyelerini o yangında kaybeder. Çocuk esirgeme kurumu bünyesinde bir trene bindirilerek onunla birlikte birçok çocuğa yuva aranır. Vivian aslen İrlandalı ve turuncu saçlı olduğu için çok zor aile bulur. Ancak asıl huzuru 3 aile sonra bulur. O kadar acı şeyler yaşar ki ona üzülmemek elde değildi.
Yazar bu kitabı yazarken gerçekten öksüzler treni adlı trenden ilham alır. Okurken bol bol hüzünleneceğiniz hatta bazı yerlerde ağlayacağınız duygu yüklü bir kitaptı. Kitabı okurken yanınızda bir peçete bulundurmayı ihmal etmeyin. Okumayı düşünen herkese keyifli okumalar dilerim
Herkes şanslı doğmak ister. İyi bir ailesi, iyi bir geleceği, iyi bir evi, iyi bir arabası, iyi bir hayat arkadaşı, iyi bir... Liste uzar gider. Ama ne yazık ki hayat, herkesin yüzüne aynı eşitlikte gülmez. Bazıları vardır ki, hayatta kalabilmesi için daha çok mücadele etmesi gerekir..
•
Hani derler ya insana; ‘ne zaman büyürsün biliyor musun? şımaracak kimsen kalmadığında’ diye. O kadar doğru bir söz ki..
•
Farklı zaman dilimlerinde (1929-2011 yılları) aynı kaderi paylaşan Vivian ve Molly’nin Öksüzler Treni’ne katıldıktan sonraki hayatla olan mücadelesini okuyoruz. Sevgisizliklerini, aile özlemlerini, anlamını dahi bilmedikleri bir kelime üzerine nasıl suçlandıklarını, insanların çirkin ithamları ve saldırganlıkları karşısında neler yaptıklarını, evlat edinen ailenin onlardan vazgeçişlerini, tekrardan yeni bir ailede hayata tutunmaya çalıştıklarını.. Kitabın sonuna doğru birbirlerine o kadar güzel şeyler katıyorlar ki, sanki hayat onlara ‘bu zamana kadar yaşadığınız tüm olumsuzlukların mükâfatı, şuan yaşadığınız andır’ diyor.
•
Bana kalırsa; sadece bir aile dramı değil, aynı zamanda kadının ne kadar güçlü olup, kendi ayakları üstünde durabilmesini de okuyoruz. Son sayfasına geldiğimde; ağladığımda, güldüğümde, düştüğümde, kalktığımda, her zaman yanımda olan bir ailem olduğu için şükrederken, hayatımda olmayan birçok şey içinde şükrettim.
Öyle etkileyici bir kitap okudum ki...Arkadya Yayınlarının gerçek hikayelerden esinlenilmiş kitaplarını seviyorum.Öksüzler Treni de gerçeklik barındırdığı için beni içine çekti.
1854-1929 yılları arasında Amerika'da Öksüzler Treni adı verilen trenler binlerce öksüz çocuğu taşımış.Trenin durduğu her istasyonda çocuklar dizilirmis ve kasaba halkıda toplanarak çocukları incelerlermis.Kimisi ciftliklerinde çalışacak bir işçi ararmış,kimisi de ev işlerinde yardım edecek bir temizlikci.Şanslı olan cocuklar ise (azınlıkta olanı) çocuğu olmayan aileler tarafından evlat edinilirmis.Secilmeyen cocuklar ise tekrar trene bindirilerek bir sonraki istasyona götürülürmüş.Çocukların gittikleri yerlerde gördükleri şiddet, acımasızlık cabası...
Hikayede adı geçen Vivian'da bu çocuklardan birisi,pek çok ev geziyor ve sayısız acılar çekiyor.Vivian'a üzülsem de hikayenin sonunda kendi çocuğunu evlatlık vermesine kızdım,kocası öldüğü için yaşadığı acının etkisiyle bebeğini doğar doğmaz evlatlık veriyor.Maddi durumu iyiydi, yardımcı alabilirdi yanına diye düşünmeden edemedim.Üstelik kendisi türlü acılar yaşamışken bu yollardan geçmişken,kendi evladını vermesi maalesef üzdü beni.Yazar burda tabiki beklemediğim şekilde kitabı sonlandırarak ters köşe yaptı.
Özetle kitabı sevdim, yazarın büyükbabası da öksüzler trenindeki cocuklardanmış ve yazar bu konuda çok araştırma yapmış.Zaten okurken de dolu dolu bilgilerle yazıldığı anlaşılıyor.