Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

O muydu? - Stefan Zweig | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

O muydu? Kitap Bilgileri


Yazar: Stefan Zweig
Tahmini Okuma Süresi: 1 sa. 35 dk.
Sayfa Sayısı: 56
Basım Tarihi: 2023
İlk Yayın Tarihi: 1935
Yayınevi: Can Yayınları
Orijinal Dil: Almanca
ISBN: 9789750737503
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


O muydu? Kitap Tanıtımı


Stefan Zweig’ın öykücülüğünde ayrı bir yer tutan O muydu?, kemirici bir duygu olan şüpheyi eksene alır ve bu duygunun insanı sürüklediği kaygı, sıkıntı ve çaresizlik atmosferinden okura seslenir. Öyküye, Zweig’da benzerine pek rastlamadığımız türden, huzurlu İngiliz taşrasında polisiye bir kurgu eşlik eder.



Tutkuyla savrulan hayatların yazarı, derin, yoğun ve güçlü karakterlerin yaratıcısı Stefan Zweig, bu benzersiz öyküsünde, bizi John Charleston Limpley’le tanıştırır. Mr. Limpley’in çevresi ve köpeği Ponto’yla ilişkisine, komşusu Betsy’nin titiz, şüpheci gözlerinden tanık oluruz. Zweig, kaçınılmaz felaketi, klasik İngiliz polisiyelerinden aşina olduğumuz “kim yaptı?” sorusunun etrafında düğümler.



“Şahsen katilin o olduğundan neredeyse eminim; ama elimde çürütülmesi imkânsız o son kanıt yok.”




O muydu? Kitaptan Alıntılar


1. ""Bu hayatta gerçekten istediğin şey nedir? Sana sadece bir dilek hakkı veriyorum.”"




2. "Mutsuz değildi; daha doğrusu artık mutsuz bile değildi. Herhangi bir şey hissetme yetisini kaybetmişti."




3. "~



...

~"




4. "Unutulmuştu ve unutulmuş olarak kaldı."




5. "Acısını azaltmak istemiyordu, acı çeken herkes gibi acı çekmekten memnundu."




6. ""Unutulmuştu ve unutulmuş olarak kaldı.""




7. "Mutsuz değildi; daha doğrusu artık mutsuz bile değildi. Herhangi bir şey hissetme yetisini kaybetmişti."




8. "... umutsuz kadınların ve genç kızların etrafında dört dönüyordu."




9. ""Mutsuz değildi, daha doğrusu artık mutsuz bile değildi..""




10. "(...) Kesinlikle mutsuz değildi: daha doğrusu artık mutsuz bile değildi. Herhangi bir şey hissetme yetisini kaybetmişti."




11. "Size tek bir dilek hakkı veriyorum."




12. "Fakat mantık çerçevesinde geleceği ve geçmişi değerlendiren muhakeme kabiliyetlerine rağmen insanlar ihmal edildiklerinde bunu bağışlamayıp kin güderken, muhakeme kabiliyeti olmayan bir hayvan bunu nasıl yapabilirdi?"




13. "“Sen zeki bir kadınsın, hızlı ve keskin gözlem yapıyorsun, ama genellikle duygularına kapılıp hüküm vermekte acele ediyorsun.” Neticede beni otuz iki yıldır tanıyor ve belki de, hatta büyük ihtimalle, bu uyarısında haklıydı."




14. "Biz duygularımızın, düşüncelerimizin çoğunu, bunları aktaran kelimelere havale ederiz, buna karşılık konuşma becerisi olmayan hayvan bütün ifadeyi gözbebeklerinde toplar."




15. "Yaklaşık altı yıl önce kocam kolonilerde üst düzey devlet memuru olarak geçirdiği görev süresini doldurdu ve onunla ingiliz taşrasının sessiz sakin bir köşesine çekilmeye karar verdik; amacımız, yaşlılığımızın geri kalan, akşamı hafif serin günlerini orada sükunet içinde -çocuklarımız evleneli çok olmuştu-, çiçekler ve kitaplar gibi hayattaki küçük, huzurlu şeylerle geçirmekti."





O muydu? Kitap İncelemeleri


GÜÜÜNNAYYYYDIIIINNN
Mutlu sabahlar mutlu haftasonları dostlar‍️
#zweigshowtime
Buyurun #kitapyorumu
.
"Hayvan aklını insan aklından ayıran şey, sadece geçmiş ve bugünle sınırlı olması, geleceği tasavvur ya da hesap edememesidir."
.
"Hayatımda hiç bukadar yoğunlaşmış, bütün kötücül içgüdülerle dolu bir öfke, hiçbir canlının gözünde o kan çanağına dönmüş, kan bürümüş gözlerdeki kadar büyük bir nefret görmemiştim."
.
Öncelikle polisiye neden denmiş bu novellaya anlamadığımı belirtmek isterim🧐uzaktan yakından alakası yok. Ha eğer sadece "suç varsa polisiyedir ya da cinayet varsa polisiyedir" diyecekseniz "peki o zaman suçu kim işlemiş biliyor musun?" diye sorarım sana ama cevabını veremem spoi olur velhasılı kelam polisiye falan değil arkadaşım bu.
Kısacık ve her sayfasını merakla çevirdiğim kurgusu ile Zweig 'ın alıştığımız ve çok sevdiğimiz analizleriyle dolu hikayelerinden farklı bir kitap O Muydu?
Sakin bir kasabanın en ıssız yerinde kendilerine huzurlu bir ev inşaa eden emekli çiftimiz yaşamlarını huzurlu bir şekilde sürdürürken hemen yanlarına bir ev inşaa edilir ve genç bir çift taşınır. İlginç bir ikilidir ve bu ikilinin evinde olanlar bize "alışkanlıkların dışına çıkmanın bazen ölüm kadar tehlikeli olduğunu" anlatır. Böyle yazınca polisiye korku gibi oldu farkındayım 🤭 okuyun ve kararı siz verin o halde, ne de olsa benim canım Zweig'ım yazmış
Mutlu haftasonları hepinize🤗




Uzun zamandır Zwieg okumuyordum. Kendisi öyle bir yazar ki bütün okurlar severek okuyor. Ben bu tür okumuyorum o yüzden okumaya ilgim yok diyen birini görmedim. Her kesimden okurun sevdiği nadir yazarlardan kendileri.

Hep iş bankasından okudum kendini artık yavaş yavaş oradaki eserlerini tamamladığım için okumadığım eserlerini diğer yayınlardan okumaya devam edeceğim.

O muydu eseri çok ince olmasından ve sürükleyici polisiye kurgusu sayesinde hemencecik bitecek bir eser lakin etkisinin büyüklüğünün yanında kitabın inceliği devede kulak kalıyor.

Yazarın derin karakterlerini biliyoruz hepimiz, bunun sebebi psikolojiye ve Freud'a olan yoğun ilgisidir. O kadar ilgiliymiş ki her kitabında muhakkak çok derin anlam taşıyan karakterler görüyoruz. Bu sefer insanı arkada tutup ön tarafa bir köpeği çıkarmış. Kitap da aslında kin ve nefret ön plandayken asıl yakalanması gereken duygu şüphedir.

Şüphe öyle bir kurttur ki içimizi kemirir ama o kurdun varlığını kanıtlayamazsınız. Şüphe duygusunu üstünde duran eserimiz bunu aslında hissettirmiyor çünkü polisiye yapısı o kadar sürükleyici ki sizi alıp götürüyor....

O muydu Zweig yapısından biraz farklı olsa da arka plandaki Zweig temeli sayesinde yazarın o kaleminin tadını alacağınız harika bir eser...




O muydu?" 2020'nin ilk kitabı oldu benim için. En taze düşüncelerimle Zweig'ın en keyif aldığım eserlerinden biri olduğunu söyleyebilirim. Zweig bu defa bir köpeğin psikolojisini ele alıyor. Polisiye seven biri olarak bu kitabın, gizemli bir cinayetin katilini bildiğinden emin olduğunu söyleyen yaşlı bir kadınla başlaması bir hayli ilgimi çekti ve kitabın nasıl bittiğini anlayamadım.

ŞU ANDAN İTİBAREN OKUYACAKLARINIZ SPOİLER İÇERİR

Ponto'nun masum bir köpek yavrusundan kibri neredeyse somut halde görünen bir yaratığa dönüşmesini okuyoruz.
Ponto bana bazı ailelerin gereksizce şımartılmış çocuklarını, Ponto'nun bebeğe karşı hisleri ise bu şımartılmış çocuğun yeni gelen ve kendini ikinci plana atılmış hissettiren küçük kardeşe karşı kıskançlığını anımsattı. Tek fark; çocuk süperegosu sayesinde kendini dizginleyebilirken, Ponto'nun bütün 'id'liğiyle kinini gizleme gereği duymaması, duyamaması. Neticede o, her şeye rağmen bir hayvan. Bu açıdan bakınca, "Suçun köpekte değil, köpeği bu hale getirende olduğu" mantığını kendime hatırlatsam da, çoğu zaman duygularıma yenik düşüp yaptıklarının beni çileden çıkarmasına izin verdim.
Köpek aşığı biri olan beni bile -bazı noktalarda empatide cömertlik göstererek acısam da- bir köpekten nefret ettirmeyi başardı Ponto. Ben sana inanıyorum Betsy Teyzeciğim, OYDU.




2019'a kitap okuyarak girmeyi istemiştim. Bunu da başardım. Zor bir şey değildi aslında ama denk getirmek önemliydi. Zweig ile başlamak istedim. Belkide en sevdiğim yazarlardan olduğu için. Her zaman özel bir yeri vardır bende. Satranç ile okuma alışkanlığımın şekillendiği bir yazar oldu. Sonra Camus'un Yabancısı eşlik etti okuma Dünyama.

Kitaba gelirsek;
Zweig'ın ingiliz taşrasında bir polisiye öyküsü yazması hiçbirimizin alışık olmadığı bir durum sanırım. Tarzının çok dışında diyebiliriz. Galiba ilk dönem öykülerden olmalı diye düşünüyorum. Oldukça derin karakterler yaratmayı çok iyi beceren bir yazar Zweig. Limpley karakterini ve köpek Ponto'yu öykünün içine çok iyi yerleştirmiş. Karakterler arası bağlar çok iyi. Şüphe ve kaygıyı öyle güzel hissettiriyor ki, kitap elinizden akıp gidiyor. Ben biraz arayla bir 1,5 saatlik kısa bir sürede kitabı bitirdim.

Bu sefer bir nehrin kıyısında küçük bir eve konuk oluyoruz. Gerisi kitapta.. :) Bence harika polisiye romanlar yazabilirmiş Zweig ama Roman yazmayı çok fazla sevmiyordu. Kısa öyküler onun tarzı olduğu için hep Borges'in yolundan gitmiş diyebiliriz. Eco gibi tuğla roman yazmak isteseydi yazardı tabi ki ama onun derdi daha çok ilgi çekmek için etkili derinden sarsan kısa öyküler yazmak oldu.

Eh benden bu kadar. Sağlıcakla. :)




Yorgunluktan ölüyorum. Yinede bu kitaba yazmazsam aklım kalır. Kaçıncı kez okuyorum gerçekten bilmiyorum. Bu seferde tüylerim diken diken okudum. İnsan bilerek okuyunca daha bir geriliyor bu tip kurgularda. Yorumun afili kısmını babam yaptı ama buraya yazamayacağım kadar özel. Kitabı babama okudum. Yani aslında benim için zor bir okuma oldu çünkü ben okurken hakikaten triplere giriyorum. Okuduğum yerde tıpkı basım benim gibi hissetmediğini anladığım an bırakmak istiyorum. Bunu taa ilk okul sıralarında kitap anlatırken hissederdim. Neyse ki babam cık cıkları bol bir adamdır. Demek ki bu huyum ona çekmiş. Duygularımızı hep had safhada yaşarız. Net.
Bir köpeğin duygu değişimini gözlemlemek bizim için tabii ki çok zordu. Ailece evcil hayvan kotamız hiç öyle kabarık değildi. Çat pat diyelim her zaman. Severiz. Beslemek zor iş. Bir köpeğin dostluğu kadar düşmanlığını da hesaba katmak gerektiğini öğrendik. Her kim olursa olsun, sevgisizliğin nelere yol açabileceğini hâlâ şaşkınlıkla idrak etmeye çalışıyoruz. Oysa dünyada yaşanan bir çok kötülüğün sebebi sevgisizlik, sembolü ihanet. Kitabı bu kez okurken çok daha kötü hissettim. Çünkü şu an canımdan çok çok çok sevdiğim bir . Allah tüm bebekleri, çocukları korusun. Amin.
Asla ve asla böyle bir son beklemiyordu babacığım. Üzüldük mü? Çok. Ama daha çok şaşırdık diyelim.



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: