Nefes Nefese Kitap Bilgileri
Yazar: Ayşe Kulin
Tahmini Okuma Süresi: 10 sa. 32 dk.
Sayfa Sayısı: 372
Basım Tarihi: Ocak 2013
İlk Yayın Tarihi: 2002
Yayınevi: Everest Yayınları
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9789752894532
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Nefes Nefese Kitap Tanıtımı
Tarihi ve güncel gerçekleri kurguyla harmanlamaktaki ustalığı ile bilinen Ayşe Kulin, Nefes Nefese adlı bu romanında okurlarına bir kez daha dünyanın farklı bir yüzünü aktarıyor, İkinci Dünya Savaşı döneminde yaşanan bir öykü Nefes Nefese. Avrupa'yı kasıp kavuran ve tarihin en acımasız gerçeklerinden biri olan Nazizm'i, dönemin Türk diplomasisinin korumaya özen gösterdiği ince dengeyi ele alırken, bu tarihi planın ön yüzünde de Osmanlı vezirlerinden birinin kızıyla evlendiği Yahudi gencin aşkını ve kaçışını da dile getiriyor. Son dönemlerde yazılmış, bireylerin tarihi ile insanlığın tarihi arasındaki o kaçınılmaz kesişime ışık tutan en önemli romanlardan biri olan Nefes Nefese, usta bir yazarın başyapıtları arasında yer almaşım da haklı çıkartıyor böylece.
Her zamanki sürükleyici anlatımı ve ustalıklı kurgusuyla
Ayşe Kulin bir kez daha, okurlarının gösterdiği ilginin
nedenini açıklamış oluyor.
(Tanıtım Bülteninden)
Nefes Nefese Kitaptan Alıntılar
1. "- Bir Türk nasıl davranır?
+Çok çay içer mesela."
2. "Çiçeklerin arasında en çok papatyayı severdi nedense."
3. "Güzel kadınlar iyi şeylere layıktır da ondan."
4. ""Yürümek iyi geliyor anne.Ruhuma iyi geliyor.""
5. "- Acınızı anlıyorum ama anlayış gösterin.
+Acımı anlayamazsınız."
6. "- Hele bu kötü sene bir bitsin.
+Hangi sene kötü değil ki? Sen iyi bir sene bekleyecek olursan hayatın beklemekle geçer."
7. "Kara bile değil, tekdüze, tatsız bir griydi hayat!"
8. "Ben bana vakit ayıracak biriyle evleneceğim."
9. "Koskaca yeryüzünde insanoğlunun birbirine eziyet etmeden yaşayacağı bir köşe bulunmaz mı acaba?"
10. "Yeni bir gün başlıyordu, güneşli, sakin ve sıkıcı bir gün."
11. "
"
12. "Aşkın bir ömrü vardır. Behemahal tükenir."
13. "... aslında senin bir tatile ihtiyacın var."
14. "Günlerin değil, ayların, yılların yorgunluğu..."
15. "... bugünlerde dünyada kimsenin huzuru kalmadı. Bir cehennemde yaşamaya başladık, hep birlikte."
Nefes Nefese Kitap İncelemeleri
Kaliteli tarihi roman. Çok emek verildiği her halinden belli.
Lakin, işin Ankara ayağı beni pek sarmadı. Ne yalan söyleyim 1940 larin" briçci" bürokrat karısı olmaktan baska vasfi olmayan kadinlarin sahnelerinde gercekten çok sıkıldım. Bahsettiğim gruba karşı bir antipatim var. Ondan sanırım. ( söz meclisten dısarı tabiiki) birde. Bir derdi. Kafasında kurup yataklara düsen trenden atlayan veya kocam beni sevmiyor diye kuruntulara düşen marazi kadın tiplemelerini sevmiyorum ben. Okurken beni geriyorlar. Kadın karakterlerden Selva tabiki digerlerinden sivrildi. Ama onda bile beni geren sahneler oldu. Çok zeki, gözü kara ve güclü bir kadın. Bu yönünü sevdim. Beni kitaba o bagladı diyebilirim. Sonlara dogru o Tren Türkiye sınırına girerken duyduğum heyecanı anlatamam. Benim için kitap o noktada başladı ve kısa sürede bitti. Keman sahnesi ve akabindeki gelişmeler gözümden yaş akitmayı başardi. Finali de başarılı buldugumu belirtmek isterim.
Kitabın oluşumunu sağlayan olayların gerçekte yaşanması insanı daha da derinden etkiliyor. Diplomasi tarihi derslerinde ben olsam okuturdum. Okutulmalıdır da. Büyük bir yari legal diplomatik başarı var. Ama insan geride kalanların akibetlerini düşünmeden de edemiyor. Ülkemiz sınırları içinde peyda olan en küçük olayda bile parmagini çekinmeden sallayan Almanların tarihte adlarini yazdirdiklari en önemli olay....
Keşke herkes kendi kapısı önündeki pisliği paspasın altına iteleyip, üstünü örtmeye çalışmaktansa... Süpürse...
İsmini okurken büründüğümüz ruh halinden aldığını düşünüyorum kitabın. Gerçekten Nefes Nefese bitirdim.
Kapak tasarımı ilk başta manasız gelmişti fakat okudukça, sonlara yaklaştıkça çok iyi bir tasarımı olduğu aşikar oldu açıkçası. Hatta öyle ki daha iyisi olamazdı.
Çok iyi ve akıcı işlenmiş bir yakın dönem tarihi romanı. Sanırım yazarın da olduğum ilk kitabı.
Selva'nın çılgın, korkusuz korkaklığı ve aşkının peşinden gidişiyle ailesini geride bırakması, evlatlıktan reddine kadar giden sorunları, babasının yani bir Osmanlı Paşası'nın cumhuriyeti benimsemedeki zorluklarıyla modernleşme çabasından ziyade, Almanların yahudilere yaptığı zulmü, Paris'in ihtişamı içinde bile hissedilen Nazi yanlılarının eziyetleri çok derin ve kederli insanların yaşayışıyla devam ediyor kitap. Son ana kadar ajan, casus birinin tüm çabaları yerle bir etmesinden korkarak bitirdim. Aslında korkum gerçekten benimsediğim ve sevdiğim kahramanların üzülmesi, hezeyana uğramasıydı. Kitabı okurken hep izlediğim bir filmi hatırımda tuttum nedense. Ordaki kamp zorbalığını ve insanlara yapılan insandışı muameleyi. Üzüldüğüm, duygulandığım, zaman zamansa tebessüm ettiğim yerler oldu.
Okurken sonundan korkan arkadaşlara söyleyeceğim tek şey mutlu sonları sevmiyorsanız okumayın.
Merhaba arkadaşlar yeni bir kitap incelemesi ile geldim. Bu kitap benim Ayşe Kulin’le ikinci tanışıklığımdır. İlkinde “Gece sesleri” kitabıydı ve dizisini izlemiş birisi olarak hiç beğenmemiştim kitabı. Aksine ben her zaman ne olursa olsun kitaba öncelik veririm. Ama gariptir ki bu sefer tersine oldu. İşte bu yüzden yazarın kitaplarına karşı ben de bir önyargı başlamıştı. Lakin “Nefes nefese” Kitabı benim bütün önyargılarımı yıktı. Gerçekten kitabın her anında sanki bir şey olacakmış, heyecan içinde okudum. Gerçekten de heyecan verici bir konusu var: İkinci Dünya Savaşı, yahudi soykırımı ve alman faşizmi.
Konu şöyle: İki kız kardeş var. Bunlardan birisi o devrin diplomatlarından birisiyle evlenirken, diğeri de ailesinin tüm itirazlarına rağmen Yahudi asıllı ama Türkiye Vatandaşı olan bir gençle evlenir. Ailesi ile 100 göz olmamak için ve aynı şehirde küs kalmamak için kocası ile birlikte Fransaya giderler. Tam mutlu oldular derken savaş patlak verir. Ve o günden itibaren 5000 yıldır devam eden yahudi kovalamacası yeniden başlar. Bu şehirden o şehire, o şehirden bu şehre derken yıpranırlar. Bu arada ablasının Türkiye’deki bir arkadaşı Paris’e konsolos olarak atanır ve o andan itibaren onlara yardım etmeye başlar. Gerçekten de nefes nefese geçen bir mücadele verirler. 
Kitabı okurken sanki her an kapımız çalınacak da, gestapo sizi de gelip götürecekmiş gibi bir korkuya kapılıyorsunuz. Kitaptan çok bahsetmek istemiyorum. Eminim okursanız çok beğeneceksinz. Herkese iyi okumalar dilerim.
Sevgilerle Pervin.
İkinci Dünya Harbi'nin en ağırlaştığı zaman diliminde Alman baskısı da Avrupa ve doğu bloku ülkeleri üzerinde giderek artıyordu. Türkiye bir yandan İngiltere, Rusya, Almanya baskısı altında savaşa girmemek için direnirken, bir yandan da hangi ırk ve mezhepten olduğuna bakmaksızın tüm yurttaşlarını azılı SS Nazi zulmünden kaçırmaya çalışıyordu. Bu kaçırılanlar arasında 1492 yılından bu yana çeşitli soykırımların hedefi olmuş Seferad Yahudileri de vardı. Yahudiler beş bin yıldır hep birilerinden kaçmışlardı. Bu seferde Alman zulmü altında sabun olmaktan kaçıyorlar ve kendilerine sığınabilecekleri güvenli bir liman arıyorlardı.
Bir Yahudi ile bir Türk'ün evliliği iki aile arasına nasıl bir ikilik sokmuştu? İki toplumun değer yargıları nasıl konumlanmıştı? Kendisi ve çocuğu ile zaman geçirmeyen kocasına tepki olarak, Sabiha nasıl yanlış bir yola girmekten kendini son anda kurtarmıştı? Türk kızı Selva ve Yahudi oğlu Rafo'nun inanılmaz hayat hikayelerine, savaştan kaçan bir bilimadamı ve yaşlı bir müzisyenin sarsıcı durumlarına şahit olacak ve hiç bitmeyecekmiş gibi gelen ve Almanya'daki Nazilerden kaçan Türk Yahudiletini taşıyan vagonun sürprizlerle dolu yolculuğuna şahit olacaksınız. Fransa ve Türkiye arasında geçen ve zamana karşı verilen bir ölüm kalım mücadelesi. Ayşe Kulin'in usta kaleminden.
İkinci Dünya Savaşı yıllarına dönüyoruz.Savaş başlamak üzeredir ve Türkiye de müttefiklerinin yanında savaşa sokulmak istenmektedir. Siyasi olarak böyle yoğun bir ortamda ele alınan romanda, asıl kahramanlarımız Fazıl Reşat Paşa ve ailesi... Fazıl Reşat Paşa'nın, Sabiha ve Selva adlı iki kızı vardır. Bu iki kızımız, çok donanımlı bir eğitim almıştır; fakat kader yollarını çok farklı çizer. Sabiha, bir çay partisinde tanıştığı Macit ile işleri ilerletir ve evlenirler. Selva ise okul yıllarından bu yana Rafael adlı Yahudi bir gençle aşk yaşamaktadır. İkisi de aileleri tarafından kabul görmez ve dışlanırlar. Evlenip Fransa'nın yolunu tutarlar. Başlangıçta işler iyi gitse de Nazi Almanyası'nın Fransayı işgali sebebiyle hayati tehlikeleri vardır, sürekli kaçak yaşarlar.
Bakanlıkta çalışan Tarık, Macit ve Sabiha' nın yakın dostudur. İlerleyen dönemlerde Fransa'ya atandığında Sabiha'nın isteğiyle Selva ve eşini bulur. Onların Türkiye'ye dönebilmesi için bakanlıkla pasaport işlerini halleder. Türk devleti, Türk asıllı yahudilerin ülkeye dönebilmesi için bir tren hazırlar. Selva ve Rafael, 10 gün süren bu stresli tren yolculuğuyla çocukları Fazıl'la birlikte yurda döner. Onları karşılamak için iki aile de hazır bulunmaktadır. Sabiha da bunalımlarından kurtulmuş, Macit'le evliliklerinde beyaz pbir sayfa açılmıştır. Oldukça sürükleyici oluşu ve dönemin yapısını net aktrması sebepleriyle okunması gereken bir eser