Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Nana - Emile Zola | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Nana Kitap Bilgileri


Yazar: Emile Zola
Tahmini Okuma Süresi: 14 sa. 30 dk.
Sayfa Sayısı: 512
Basım Tarihi: Mayıs 2021
İlk Yayın Tarihi: 1880
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
ISBN: 9786053325567
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Nana Kitap Tanıtımı


Emile Zola (1840-1902): Natüralizm akımının en önemli temsilcilerinden biri olan Zola, romancının olayları bir izleyici gibi kaydetmekle yetinmemesi, kişileri ve tutkularını bir dizi deneye tabi tutarken, duygusal ve toplumsal olayları da bir kimyacı gibi ele alması gerektiğini savundu. Zola içinde yaşadığı eski dünyanın yıkıntılarını inceledi, gelecekteki bir dünyanın olgularını saptamaya çalıştı. Bu niyetle yirmi iki yılda yazdığı yirmi romandan oluşan Rougon-Macquartlar dizisi başta olmak üzere çok sayıda büyük eser verdi. İkinci İmparatorluk Dönemi’ni anlatan bu dizinin dokuzuncu kitabı Nana (Paris Yaşamı) kitap olarak ilk kez 1880 yılında yayımlandı. Bu romanda Zola, etrafındaki her yaşama adeta felaketi getiren Nana adındaki bir hayat kadınının eliyle aristokrasinin ve burjuvazinin maskesini düşürür; maskenin altında beliren çürümüşlüğü, ikiyüzlülüğü gerçeklikten bir an bile ödün vermeden, açıkyüreklilikle anlatır. Zola, Nana’da Flaubert’in de söylediği gibi bir Paris miti yaratmış, edebiyata bir hayat kadını arketipi armağan etmiştir.




Nana Kitaptan Alıntılar


1. "Bak yavrum, kadınlar erkeğin aptalını sevmez."




2. "Güvenin olmadığı yerde sevgi de olmazdı."




3. "Çok garip, varlıklı erkekler paralarıyla her şeye sahip olabileceklerini sanıyorlar...

İyi de, ya ben istemiyorsam ?"




4. "Hâlâ sevilmiş olsaydım yüreğim yanmazdı."




5. "Bir kimse istediği kadar kontes olsun; fakat ilk önce insan olmalıdır..."




6. ""...Güvenin olmadığı yerde,
Sevgi de olmazdı...""




7. "Hiçe sayılmaktan hiç hoşlanmam."




8. "¶¶

"...Hayır;

Her günah bağışlanmaz.."

¶¶"




9. "İnsan gençken birtakım aptallıklar yapıyordu."




10. "Bu kadar hödük olmasanız, karılarınıza da bizim yanımızdaki kadar nazik davranırdınız: karılarınız da bu kadar ahmak olmasalardı sizleri yanlarında tutabilmek için bizim sizi tavlamak üzere harcadığımız çabayı harcalardı... boş bütün bunlar... iste böyle yavrum bunu aklının bir köşesine yaz."




11. "Azizim şunu bil ki kadınlar, hıyar gibi heriflerden hoşlanmazlar."




12. "Hayır her günah bağışlanmaz.."




13. "¶¶

"...Bir kimse istediği kadar kontes olsun;
Fakat
"İlk önce insan olmalıdır..."

¶¶"




14. "Müzik sevilmez mi canım?"




15. ""Güvenin olmadığı yerde sevgi de olmazdı.""





Nana Kitap İncelemeleri


Giriş kısmından bitimine kadar ilk ciltte bir çok isme yer verilmiştir. Kitap benim hoşuma gitmedi. Benim okuyacağım tarzda kitaplardan değildi. İlk olarak 1880 yılında yayımlanan Nana o yılları veya o zamanlı olaylara değinilerek ilerlemesi pek hoş değildi sadece bu roman değil, bütün romanlarda hoşuma gitmiyor. Kelimeleri, cümleleri konusu sağlam olan her roman her yaş her zamanda anlaşılır. Ünlü olması değerli bir roman olması herkesin beğenisini kazanacağı anlamına gelmez. Benim anlayışımda kendini anlatan yazarlar bazı olayları romana olduğu gibi işlemesi saçma geliyor. Ayrı milletlerden okur olması isteniyor ise ve dünyaca küresel olmasını sesinin duyulması istiyorlarsa pasif yazar değil, olaylara kök salan yazarlar olması geriyor. Emile Zola bir yaşam ailesini seriler içinde yer vererek ve o an ki yaşam tarzlarını dile getirmeye çalışmış bu konuda başarılı olmuştur. Fakat bu hiç bir teknik gerektirmeden yazıldığını gösterir benim gözümde.

İçeriği ;

Tiyatro oyuncusu olan Nana'nın güzelliği ile bütün çevresindeki evli, bekar, genç peşine takılır güzelliği,teni içinde yanar kavrulurlar, istek arzuları içinde peşinde sürekli koşarlar, evinin zili susmaz.

Ara sıra bazı evlerde toplanır çakır gül gülistanlık sabahlamalar oluncaya değin kahkahalar dedikodular tartışmalar, gırgır komiklikler bitmez. Nana bazen kadınların eleştirisine, bazen erkeklerin kendisine değer vermeyerek bir başkası ile zaman geçirdiği için, dilsiz göz ile eleştirilir, linç edilir.

Not: Diğer cilt okunur mu okunmaz mı bilemiyorum, şuan kararsızım. :)




#OkudumBitti
#NANA
#EmileZola
#CanYayınları
Çeviri : Samih Tiryakioğlu

Nana, Rougon - Macquartlar (bir aile) serisinin dokuzuncu kitabı ve Zola'nın en tanınmış romanlarından. Meyhane 'den çocukluğunu ve ergenliğini bildiğimiz Nana' nın bu kitapta yetişkinliği anlatılmaktadır.
Natüralizm akımının öncüsü olan Emile Zola, açık seçik her şeyi anlatmış Fazla açılmış

Nana amatör olarak tiyatroya başlayıp Venüs rolünü oynar. İnsanlar onun oyunundan ziyade çıplak vücudunu görmeye gelirler, özellikle de erkekler. Çok güzeldir, bembeyaz vücudu, yuvarlak omuz başları, inci gibi parlayan teni. Nana'ya tiyatro, ün çokta zevk vermez. Onun gönlü başka şeylerdedir. Yosmalık gibi.
Geçmişte yaşadığı yoksunluklar onu farklı alanlara itmiştir. Güzelliğini, gençliğini erkekler yolunda tüketmektedir. Kendince erkeklerden öç almaktadır ama kendi sonunu hazırlamakta olduğunun farkında değildir. Güzelliği karşısında tapınan adamlar vardır, komutan Muffat gibi.
Tuzağına onlarca adam düşürüp, iliğini kemiğini yer Nana. Prensler, kontlar, gencecik delikanlılar, ünlüler, ünsüzler.
Namus nedir, beyinde mi, iki bacak arasında mı. Vücudunu satan mı namussuz, vatanını satan mı, nedir bu?
Kitabı okumak mı iyi okumak mı bilemedim İyisi mi okuyup kendiniz karar verin
Kitapla kalın sevgili dostlar




18. yüzyılın ortalarında Paris'te güzel bir hayat kadını olan Nana, ilk kez küçük bir Variété Tiyatrosunda Venüs rolünü üstleniyor. Tüm seyircileri büyüleyen ve onu bu kadar çekici yapan yeteneği değil, erkeklerin içgüdüsüne karşı konulmaz bir şekilde hitap eden çekiciliği. Paris’in seçkin erkekleriyle birlikte olmanın dışında, lüks düşkünlüğü ve savurganlığı ile fütursuzca çoğunu iflasın eşiğine getirse de, beyler adeta sıraya dizilmiş durumda. Toplumda bir yer edinmek için
sıfırı tüketen erklerin yıkımından içten içe mutluluk duyan ama aynı zamanda sebepsiz yere başkasına zarar vermeyen bir karakter Nana. Oğlu Louis çiçek hastalığından ölür ve ne yazık ki Nana’da bu hastalığa yakalanır. Eski rakibi Rose gerçek bir kadın dayanışması göstererek onu layık olduğu gibi Paris’in en gösterişli oteline yerleştirir ve onu yalnız bırakmaz.
Neredeyse her yıl bir kitap yazarak Rougon - Macquartlar dizisini yirmi yılda tamamlamış Zola. Bu dizinin dokuzuncu kitabı "Nana" ilk kez 1880 yılında yayımlanmıştır ayrıca koruma amaçlı "Meyhane" adlı eserin devamı olarak lanse edilmiştir.
Aynı zamanda Zola, Fransız toplumunun keskin karşıtlıklarını belgeliyor bu romanıyla açıkça üst sınıf ve alt sınıfın arasındaki farka eleştirel yaklaşıyor.
Kitabın akıcı ve sadece bir dili var, benim gibi Fransız edebiyatı sevenlerin kalbinde kalıcı bir yer edinecek potansiyele sahip.
Okumalarınız daim olsun




Ahlaki yozlaşmaya bizden çok önce başlamış Fransa’dan ileri düzeyde sapkınlık örneklerinin bolca anlatıldığı bir kitap okumak isterseniz tercih edebilirsiniz diye düşünüyorum.
Nana karakteri zaten hayat tarzı ve gayriresmi mesleğinden dolayı başlı başlına ayrıca incelenmesi gereken bir durum. Ama onun dışında o kadar fazla olayı gözler önüne sermiş ki bazen durup hangisine şaşırayım şimdi dediğim yerler oldu…
Nananın aynı anda iki kardeşi de eve almasına mı? Yoksa bunlarla birlikte evde 4-5 erkeğin daha olmasına mı? Evin her yerinden erkek çıkmasına rağmen görmemek için dolap kapaklarını açmayan kendisine sadakat sözü verilmiş yaşlı adama mı?
Aynı dönemlerde Osmanlı da harem var diye eleştiren batılılar bu kitaptaki nananın harem kurmasını da eleştirmiş elbette. O dönemde de ses getirmiş itirazlar ve kitabı ahlaksız bulanlar olmuş. Çok şaşırdım(!) halbuki inanılmaz erdemli olaylar anlatılıyor kitapta (!)
Neyse tavsiye eder miyim? Etmem. Akıcıydı sadece. olaylar insanı içine çekiyor.. bir de nananın kısa süreli evliliğe benzer yaşamı; bana benzerlerini çevremizden defalarca gördüğümüz hayatları hatırlattı. nedense dünyanın her yerinde aynıymış dedim bazı kadınlar aşık olunca hep aynı oluyormuş..
Türk filmi izlesem buna benzer şeyler izlerdim diye düşünmeden edemedim.




Nana; Emile Zola’nın en bilinen kitaplarından sadece bir tanesi. Akıcı ve çekici bir kitap bence. Her şeyi, tüm detayları ve olduğu gibi yansıtan (natüralist / doğalcı) Zola, toplumsal olaylara duygusal açıdan bakmayı seviyor ve bizlere de sevdiriyor.
Nana’ya; “bir hayat kadınının, yaşamının tüm detaylarıyla birlikte hikaye edilmesi” diyebiliriz kabaca lakin sadece bununla kalmadığının sanırım (okuyanlar olarak) hepimiz farkındayız.

Kitap; 19. yüzyıl Fransa’sı, aristokrasi, toplumun o zamanki son hali, insanların yozlaşması ve bunun evreleri, ahlaki kavramların sorgulanması, aile hayatı, siyaset, aşk, arkadaşlık, hırs, sevgiye açlık, burjuvazi gibi birçok konuyu barındırıyor.

Nana karakteri içinse kısaca şöyle diyebiliriz; güzel ve bunu kullanmaktan çekinmeyen bir kadın Nana, zaman zaman hırslarına zaman zaman da aşka yenik düşen, sevgiyi arayan fakat tatmin olmayan (olamayan), hırslı, eskiden yaşadığı günlerin acısını zengin erkeklerden çıkarmaya çalışan, tüm bunlarla birlikte hayatına giren kadın-erkek herkesi etkileyen, iz bırakan ve elbette onların da gerçek benliklerinin ortaya çıkmasında oldukça etkili bir karakterdir.

Gustave Flaubert; “Emile Zola’nın bir Paris miti yaratmış olduğunu ve edebiyat dünyasına bir hayat kadını arketipi armağan ettiğini” söyler ki, buna katılmamak elde değildir.

Keyifli Okumalar!



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: