Muzaffer İzgü En Beğenilen Sözleri
1. "Ne hoştur bir bezelyenin içini çıkarmak, iki bezelyenin içini çıkarmak, amma önünde yarım çuval bezelye olursa, basarsın küfrü, yiyene de, yetiştirene de, sulayana da..."
- Zıkkımın Kökü
2. "... dalgalarla boğuşmaktan büyük zevk alıyordu."
- Ökkeş Denizde
3. "_Benim öğreneceğimden korktunuz demi, Seyit Emmi?"
- Ökkeş Denizde
4. "Çok şükür Allaha, düş kurmaya para almıyorlar."
- Zıkkımın Kökü
5. "Eline koltuk değneğini verdi. Hasan karşıdan koltuk değneğine bakarken, sanki kalkar kalkmaz yürüyeceğini sanıyordu. Ancak hiç de öyle kolay olmadı. Çünkü uzun zamandır yattığından, ayakları bile açılmıyordu. Ökkeş'in yardımıyla avluda birkaç küçük adım attı. Yanında Ökkeş olmasa hemen düşerdi. Ama Ökkeş , onu sıkı sıkı tutmuştu.
Hasan:
"Yarın da biraz çalışırız."
O günden sonra bazen Esme Teyze bazen Ökkeş, Hasan'ı avluda yürütmeye çalıştılar. Nasıl Hasan ona bisikleti öğretirken:
"Gayret Ökkeş , haydi Ökkeş, " diyorduysa, Ökkeş de şimdi Hasan'a:
"Haydi Hasan, yürüyeceksin Hasan, gayret Hasan," diyordu.
Bir gün aynı Hasan'ın bisiklet öğretirken yaptığı, gibi Ökkeş, Hasan'ı bırakıverdi. Hasan kendi kendine yürümüş, Ökkeşlerin odasının yanına dek gitmişti. O, Ökkeş'i ardında sanıyordu. Bir dönüp bakınca:
"Yürüdüm Ökkeş , yürüdüm, kendi kendime yürüdüm!" diye bağırdı.
..."
- Ökkeş Maçta
6. "Bizim mutluluğumuz çok basitti. Tencerede yemeğimiz olsun, çıkında ekmeğimiz, lambada gazımız, ocakta çaydanlığımız, yeter de artardı bile…"
- Zıkkımın Kökü
7. ""Biliyor musun Hasan," dedi. "Ben köydeyken, köpekle, tavukla, eşeğimle hep konuşurdum."
"Eşeginiz de var mıydı !
Vardı ya... Ama bubam satti. Geçen yıl unumuz bitince, paramız da olmayınca bubam sattı . Ben çok ağladım amma, ne yapalım. Eşeğin kulağına söyledim."
"Bak Kürük dedim, bir gün param çok olursa gelir seni alırım, dedim.""
- Ökkeş Maçta
8. "Ah bir düş kurmak, o düşün içinde yaşamak!"
- Zıkkımın Kökü
9. "...
Ökkeş öne bindi, Hasan seleye oturdu. Çok sevinçliydiler. Günlerce çalışmışlardı, o soğuk günlerde ayakları dona dona araba yıkamışlardı. Bazen elleri kırmızılıktan mosmor kesilmişti. O soğuk sabahlarda, çoğu insan yüzlerini yıkamak için ellerini soğuk suya değdiremeyip, sıcak suyla yıkarlarken, Ökkeş'le Hasan, buz gibi sularla taksi yıkamışlardı. Şimdi, onların da gezmek, eğlenmek haklariydı.
..."
- Ökkeş Maçta
10. "..
Hasan, cebinden bir kağıt para çıkarmış, Ökkeş'e uzatıyordu.
Ökkeş:
"Bu ne?'" diye sordu.
"Senin hakkina düşen."
"Ama ben araba yıkamadım ki..."
"Biz kardeş değil miyiz! Ben hastalansam, benim işim olsa, sen benim yerime yıkamaz mısın?"
"Hiç yıkamaz olur muyum?
"Öyleyse al..."
Ökkeş, Hasan'ın uzattıği parayı aldı:
"Sağ ol Hasan," dedi.
..."
- Ökkeş Maçta
11. "Kokuların en güzeli ana kokusu…"
- Zıkkımın Kökü
12. "Ne zordur anasız eve girmesi…"
- Zıkkımın Kökü
13. "Ama babası:
"Oğlum, sen de duydun, biraz sonra kapanacakmış lunupark," diyordu.
Kösenin başında bir kez daha durup seyretti Ökkeş ışıkları. Kim bilir, belki bir daha ne zaman gelirdi böyle bir lunaparka? Ama bir taraftan üzülmesine rağmen bir taraftan da için için seviniyordu. Yarın köye vardığında, arkadaşlarına anlatacağı çok şeyler vardı. Acaba içlerinden hangisi canli bir aslan görmüştü, hangisi trene binmiş, hangisI insanı şişko eden aynalar görmüştü? Yarın o da Bekir Efendi'nin oğlu gibi, geçecek o ağacın altına , toplayacaktı arkadaşlarını başına ve başlayacaktı bir bir anlatmaya....
"Amaniin, aslan ki ne aslan, sanki dana gibi bir kediii. Amanııın , tren ki ne tren, düüüüt, amanııınn, et yemeği ki ne yemeek, gapaklı yemeeek."
Hepsini anlatacaktı bunların..."
- Ökkeş Lunaparkta
14. "Ah ne mutlu günlermiş, o çocukluk günleri!"
- Donumdaki Para
15. ""Yem geçirmekle olmaz ki," dedi. "Balığın ne zaman yakalanacağını bilmek gerek emmi.""
- Ökkeş Kapıcı
16. "Benim için bir şeyden korkma artık. Koptuğu yerden kırılsın."
- Zıkkımın Kökü
17. "... Bir gün kendisi de bir yığın balon alacaktı, balonu olmayan çocuklara bedava dağıtacaktı."
- Ökkeş Otoparkta
18. "...
Ökkeş:
Buba," dedi, "Güneş küstü mü?"
"Niye oğlum?"
"Baksana çıkmıyor.
"Zamanı gelince çıkar. Hem biliyor musun, hava bugün dünden de sıcak olacak. Şöyle güneş üzerimize vurmuş, tutmuşuz balıkları, almışız içlerinden en lezzetli kocaman iki tanesini, şurada temizlemiş, ondan sonra yakmışız gaz ocağımızı, dökmüşüz tavamızın içine yağımızı, bir güzel kızartmışız. Haberin yok senin, limon tuzu da aldım."
"Limonun tuzu mu?
"Tabii, ekşi yerine. Bir de onu döktük mü balıkların üstüne, ondan sonra Ökkeş'in ellerini bağlayın, benim de ayaklarımı bağlayın artık."
Ökkeş hem bağırdı, hem de nerdeyse ağlayacaktı:
"Bubaaaa," dedi. "Elim bağlı olursa ben nasıl o balıktan yerim?"
Babası güldü:
"Şaka söyledim oğlum."
- Ökkeş Balık Avında
19. "...
Ama nedense Ökkeş okulunu çok sevmiş olmasına rağmen, 12 yaşına geldiği halde birinci sınıftan ikinci sınıfa geçememiştir. Kendisi ile beraber birinci sınıfa yazılanlar İlkokulu bitirdiği halde, o hala birinci sınıfta sıraların en arkasında oturmaktaydı.
"Türk'üm, doğruyum, çalışkanım!"
İşte beş yıl içinde bunları öğrenmişti en iyi şekilde Ökkeş. Çalışıyordu, ama nedense bir türlü fişleri okuyamıyordu. Sorardı öğretmeni:
"Oğlum Ökkeş, beşten beş çıktı kaç kaldı?"
"Beş kaldı öğretmenim.."
"Hiç beşten beş çıkınca beş kalır mı Ökkeş? Elinde beş cevizin var, beşini de yesen, elinde ceviz kalır mı?"
"Kalır öğretmenim."
"Ne kalır?"
"Kabukları kalır öğretmenim...""
- Ökkeş Lunaparkta
20. "...
Ökkeş sevindi. Az sonra yorgunluktan ve sevinçten uyuyakaldı. Bu kez gördüğü rüya, karakolda gördügü rüyalar gibi korkunç değildi. Köyünü, ninesini, babasını , denizi, bahçelerini, arkadaşlarlarını gördü. Hepsi de kendini, "Gel, gel, gel," diye çağırıyorlardı. Ökkeş de onlara, "Geleceğim," diye sesleniyordu. Ökkeş , üç gün daha durdu İstanbul'da. Geldiğinin yirmi ikinci günü sabahi, dayısı müjdeyle girdi içeriye.
Ökkeş'e:
"Hazır ol Ökkeş , bugün öğleden sonra köye gidiyorsun," dedi.
..."
- Ökkeş Kapıcı
21. "...
Ama nedense Ökkeş okulunu çok sevmiş olmasına rağmen, 12 yaşına geldiği halde birinci sınıftan ikinci sınıfa geçememiştir. Kendisi ile beraber birinci sınıfa yazılanlar İlkokulu bitirdiği halde, o hala birinci sınıfta sıraların en arkasında oturmaktaydı.
"Türk'üm, doğruyum, çalışkanım!"
İşte beş yıl içinde bunları öğrenmişti en iyi şekilde Ökkeş. Çalışıyordu, ama nedense bir türlü fişleri okuyamıyordu. Sorardı öğretmeni:
"Oğlum Ökkeş, beşten beş çıktı kaç kaldı?"
"Beş kaldı öğretmenim.."
"Hiç beşten beş çıkınca beş kalır mı Ökkeş? Elinde beş cevizin var, beşini de yesen, elinde ceviz kalır mı?"
"Kalır öğretmenim."
"Ne kalır?"
"Kabukları kalır öğretmenim...""
- Ökkeş Lunaparkta
22. ""Frene akrep ezer gibi basıyorsun, yavaş bas."
"Sivrisinek ezer gibi basayım...""
- Ökkeş Otoparkta
23. "...
Adamcağız yine ellerini saçına götürerek yolmak istedi:
Ökkeş yavrum oğlum vazgeç bu huyundan. Hayvanlar konuşmazlar, tavuklar konuşmazlar.."
"Peki gıt gıt gıdak, diyor ya...
"Der tabii.."
"O zaman diyor ki, gıt gıt gıdak, yumurtam sıcak..
"Sen kim bilir, belki hayvanın civcivlerini falan ellemişsindir, o da sana kabarmış, kızmıştır... Kümese bir yılan falan girse, ana tavuk hemen bu yılanın üzerine atılır. Hayvanlar olsun, insanlar olsun yavrularını çok sever..."
Ökkeş babasının yanına yaklaştı:
"Sen de beni seviyon mu?" dedi.
Babası onun sırtını okşadı:
"Elbette severim oğlum...
..."
- Ökkeş Kurt Avında
24. "...
Ökkeş, babasının ardı sıra yürümeye başladı. Babası, derin derin içini çektikten sonra:
"Ah oğlum Ökkeş ah," dedi. "Rahmetli anan sağ olacaktı, bunların hiçbirine gerek yoktu ya..."
Ökkeş de içini çekti. Sonra babasına sordu:
"Bubaa, anamin gaşı gara mıydı?
"Yaa karaydı ya oğul..."
"Çatma mıydı, yani böyle?"
Baba, oğluna baktı:
Tamam, öyleydi," dedi.
Ökkeş seviniverdi. Babasının önüne geçerek:
"Öyleyse anam bana benziyordu buba," dedi.
Adam tekrar içini çekerek Ökkeş'in başını okşadı.
"Öyle oğul öyle... Anan sana değil, sen anana benziyorsun," dedi.
..."
- Ökkeş Kurt Avında
25. "Baloncuyu da, çok balonu olduğu için dünyanın en mutlu insanı sanırdım."
- Zıkkımın Kökü
26. "Ökkeş:
"Karabaş beleş mi?" diye sordu.
Salcı:
"Hı," dedi.
Ökkeş o zaman Çerçi Yusuf'un yanına yaklaştı:
"Yusuf Emmi, madem beleş, Karabaş bir daha karşıya gitsin gelsin?"
"Niye ki?"
"Çok hoşuna gitti de."
Salcı da, Çerçi Yusuf da güldüler."
- Ökkeş İşportacı
27. "...
Bayram başını salladı:
"Kolayı var oğlum," dedi. "İkimiz burada kalalım, salalım eşeği gitsin lunaparka. Bana bak Ökkeş, sen mi gidiyorsun lunaparka, yoksa eşek mi?
" Yazık be baba. Dedim ki, bu Kürük ömründe hiç lunapark görmemiş, o da bizimle beraber görsün, sonra gelsin buradaki kocaman eşeklere çalım satsın, ben lunapark görmüş eşeğim diye..."
..."
- Ökkeş Lunaparkta
28. "...
"Beni de götürün," demek isterdi.
Ökkeş'in babası, sandala elindeki eşyaları yerleştirirken köpek havlamaya başlamişti. Ökkeş:
"Buba," dedi, "Karabaş'ı da götürsek ya..."
"Oğlum hiç olur mu?"
"Olur be buba..."
"Olmaz oğlum, ne der sonra elâlem bize, bir balığa gidiyorlar, köpek de yanlarında diye..." Ökkeş:
"Ben bir büyüyeyim, balığa giderken hem köpeğimi, hem de horozumu, sandalda yer kalırsa eşeğimi bile götüreceğim."
..."
- Ökkeş Balık Avında
29. "Ökkeş sevindi. Nedense köprüleri pek severdi."
- Ökkeş İşportacı
30. "Hiçbir şeyin tadı tuzu kalmadı! . ."
- Bizim Ayılar Amerikalıları Çok Sever
31. "Adam güldü:
"Oğlum sıpagetti," dedi. "Sen dayına söyle o
bilir."
Ökkeş aşağıya indi. Dayısina:
"Dayı," dedi. "O dairedekilerin eşeklerini yakalayıp gelecekmişiz."
Dayısı:
"Anlamadım," dedi. "Oğlum apartmanda eşek ne arar?"
"Eşek değil, dayı, eşek yavrusu. Onu kaçırmışlar, yalnız nereye kaçtığını söylemedi , dayın kaçtığı yeri bilir, tutun gelin," dedi.
Dayısı:
"Onlar sana öyle sõylememişlerdir."
"Söylediler dayı, sıpagetti dediler."
Dayısı kahkahayla güldü. Yengesi de güldü.
"Ah Ökkeş ah, oğlum o makarnadır."
"Makarna mı? Amanın o ne biçim makarna?"
..."
- Ökkeş Kapıcı
32. "...
Bisiklete binmek ne eşeğe, ne de ata binmeye benziyordu. Bambaşka bir şeydi."
- Ökkeş Otoparkta
33. "Bugünlerde politika pek sululaştı."
- Donumdaki Para
34. "...
Ökkeş'in babası, sandal kıyıya yanaşır yanaşmaz, koştu annesinin boynuna sarıldı. Yaşlı kadın gözyaşlarıyla oğlunu kucakladı. Ardından Ökkeş, ninesinin boynuna atıldı. Nine, torununu bağrında sıkmış bırakmiyordu, boyuna öpüyor, sarılıyordu.
Köylüler, birer birer Ökkeş'in babasının yanına yaklaşıp:
Geçmiş olsun! Geçmiş olsun! diyorlardı.
..."
- Ökkeş Balık Avında
35. "Köylüler, sevinçle bagrişmaya başladilar:
"Geliyorlar, onlar."
Hemen birkaç genç oradaki bir sandala atlayarak kürek çekmeye başladılar. Iki sandal birbirlerine yaklaşınca, köylülerden biri Ökkeşleri 'in sandalına atlayarak, babasının elinden kürekleri aldı:
"Oh, çok şükür kurtuldunuz," dedi.
Artık köylüler iyice anladılar, gelenler Ökkeş'le babasıydı. Sandalı bile tanımışlardı. Nine ne yapacağını bilemiyor, bu kez de sevinçten ağlıyor :
Ökkeş' im, oğlum, " diyordu."
- Ökkeş Balık Avında
36. "İşçinin emeğinin karşılığını vermeyen patron namussuzdur."
- Bir Namussuz Aranıyor
37. ""Efendim nasıl oldu?"
"Ne nasıl oldu?"
"Şey yani nasıl keşfedildiniz, şimdi sanırım geçen yıl bu zamanlar yazar değildiniz?"
"Değildim efendim. Zaten ben yazmadım da
aslına bakarsınız.""
- Azrail Nasıl Rüşvet Yedi
38. ""Bunca pahalılık, bunca enflasyon, bunca işsizlik varken halk elbette bir şeylerle oyalanacak. En güzel oyalama taktiği bu. Ayı nerede? Ayı ne yapacak? Her gün gazetelerde, televizyonda ayı. Halka pahalılık, işsizlik ve enflasyon unutturulmaya çalışılıyor.""
- Bir Namussuz Aranıyor
39. "ÖKKEŞ BALIK AVINDA
"Buba, yarın çok balık tutarsak bana bişi alıcan mı?"
Ökkeş'in babası gülerek:
"Ne, söyle bakalım," dedi.
"Yok, ilkin de hele..."
"Bilmiyorum ki oğlum, sen ne istiyorsun?"
"Leblebili şeker..."
"Almaz mıyım ben oğluma? Alırım elbette. Haydi sen uyu!""
- Ökkeş Balık Avında
40. "...
Fikrini dayısına söyledi:
"Bir büyüyeyim dayı, eşeğin üstüne böyle
bir koltuk yaptıracağım .
Dayısı güldü. Ama Ökkeş ciddiydi.
Şöförün önünde aynayı gördü :
"Bir de ayna asarım eşeğin boynuna..
"Bir de direksiyon koy, dedi dayısı.
Ökkeş:
"Tamam," dedi. "Nereye kıvırırsan eşek oraya gider."
Dayısı gülüyordu.
"Bir de düdük," deyince, Ökkeş :
"Cik!" dedi.
"Ama düdüğü eksik kaldı Ökkeş
"Düdük istemez dayı."
"Eşeğin düdüğü var ki, bol bol anırır. Aiii aiii aiii!""
- Ökkeş Kapıcı
41. "Umut, ne iyi şeydi."
- Zıkkımın Kökü
42. "Öyle ya, bu zamanda herkes herkesten şüpheleniyordu."
- Donumdaki Para
43. "-Gız güzel mi?
-Çok güzel, sarışın.
-Sarışınların hepsi güzel olurlar, artis gibi olurlar.
-O da artis gibi."
- Zıkkımın Kökü
44. "Hasan'la Ökkeş el ele tutuştular. Sanki kardeştiler. Böyle bir anda birbirlerini o kadar sevmişlerdi ki, belki kardeşten de öte..."
- Ökkeş Otoparkta
45. "Para ne ki, hı ne değeri var, önemli olan kardeşlik."
- Bir Namussuz Aranıyor
46. "Beni paranoyak ettiler, dilerim kendileri şizofreni olsunlar."
- Dayak Birincisi
47. "Ula, avrat yokdir, akil yokdir, para yokdir,
ben düşünmeyeyim de kim düşünsün."
- Zıkkımın Kökü
48. ""Ne iş yaparsın bakalım sen?"
"Memurum."
Kitabın arkasına baktı:
"Hem memursun, hem de bu parayı verip nasıl alabiliyorsun bu kitabı?"
"Sigaram, içkim yok, geceleri de evden hiç dışarı çıkmam.""
- Bir Namussuz Aranıyor
49. "Yarısı nalın, yarısı ayakkabı, sessiz sınıfı seslendiren, neşelendiren kunduralarım...
Bir gün yanlışlıkla öğretmenimin elindeki sınıf defterini ben kapıp götürdüm müdür odasına. Her zaman bu mutluluğa, kırmızı ayakkabılı sarı saçlı Nimetler, Ayseller, Jaleler erişecek değillerdi ya, biz de çocuktuk, biz de…"
- Zıkkımın Kökü
50. ""Oğlum Ökkeş, ne pehlivan gibi üzerime atılıyorsun?" dedi.
Ökkeş :
"Ben atılmıyorum ki emmi," dedi. "Cip atıyor."
"Az daha kafamı camdan dışarı çıkaracaktın."
Ciptekiler gülüştüler. Cipçi Osman:
"E Ökkeş, bakalım bana Istanbul'dan ne getireceksin diye sordu.
Ökkeş :
"Şeker," dedi.
Bakkal sordu, ona da:
"Şeker, " dedi.
Kim sorsa, Ökkeş, "Şeker," diyordu. Çünkü Ökkeş şekeri çok seviyordu. Sanıyordu ki, dünyada en güzel yiyecek şekerdir. Ondan başka güzel yiyecek yoktur.
..."
- Ökkeş Kapıcı
51. "Ökkeş kağıt paraya baktı:
"Amanin..."
Hayatında ilk kez para kazanıyordu. Alnının teri, emeği, işte şu, avucunda duran para... İçinden:
"Acaba bu parayla neler alınır ki?" diye düşünüyordu."
- Ökkeş Otoparkta
52. "ÖKKEŞ KAPICI
Mevsim yazdı, ama yine de yolun iki yanı zümrüt gibi yemyeşildi. Biber bahçeleri, domates bahçeleri olabildiğine uzanıyordu, Bu bahçelerde insanlar, ellerinde küfeleri ürünlerini topluyorlardı. İçlerinde çocuklar da vardı. Ökkeş, bu çocuklara bakarak kendini çok mutlu hissediyor, içinden:
"Onlar çalışıyorlar, bense lstanbul'a gidiyorum, diyordu.
Ardından da:
"Ama başka zamanlar ben de onlar gibi çalışıyorum!" diye düşünüyordu. Bu bahar babasıyla birlikte az mı çalışmışlardı, o fasulyeleri, biberleri, o salatalıkları dikmek için. Hele kabaklar, az mi üzmüştü onları? Kabaği ekeceksin, onlara ark açacaksın ,
kabak küçücük çıkınca onu devireceksin, sürgününe yol hazırlayacaksın. Bir zaman sonra kabak, kocaman çiçeğini açacak, birkaç gün sonra da ciçek taç yapraklarını dökecek , tam ortasında bir kabak oluşacaktı. Salatalık da öyleydi. O da çok bakım isteyen nazik bir bitkiydi
Ökkeş , bunları düşünüyordu. Cip yürüvor. köyleri dağları hep geride bırakıyordu.
..."
- Ökkeş Kapıcı
53. "...
Ökkeş :
"Ben burayı çok sevdim buba," dedi.
Babası :
"Memnun oldum Ökkeş. Köyü ararsın diye korkuyordum."
"Amanin hiç arar miyim buba? Köyde bir evin içinde akşama dek dur.. Ama ah nenem de burada olsaydı!? Buba, buraya göçsek?"
"Anlamadım."
"Buraya göçsek buba. Nenemi de getirsek. Neyimiz var ki köyde?"
"Öyle deme Ökkeş, ileride köyü ararsın."
"Aramam buba. Burası çok güzel. Hem insan para da kazanıyor. Köyde akşama dek kim benim avucuma beş kuruş veriyordu?"
"Orası öyle ama Ökkeş , köyden kopmak zor biraz."
"Köyde neyimiz var ki buba, bir dam, bir de avlu değil mi?"
"Karabaş var, keçimiz var."
"Karabaşı da, keçiyi de getiririz buraya."
"Burada nerede bakacaksın a oğul onlara
"Buba, keçi bize ne veriyor, süt yoğurt değil mi, burada süt de var, yoğurt da var, satarız keçimizi köylülere. İşte yalnız beni düşündüren Karabaş. Ama bu avlunun öyle bir köpeğe ihtiyaci var, tüm odaları hırsızdan korur.""
- Ökkeş Otoparkta
54. "Baloncuyu da, çok balonu olduğu için dünyanın en mutlu insanı sanırdım."
- Zıkkımın Kökü
55. "Bilmem, belki de uyku kurtuluş oluyordu acılardan..."
- Zıkkımın Kökü
56. "Varsın kömürümüz olmasın, ama bizim evimiz. Biz evimizi soluğumuzla ısıtırız.."
- Zıkkımın Kökü
57. "Ah, ne severdim baloncuları, balonları... Pazar günleri sokak sokak dolaşır, bir baloncu bulur, ardına takılırdım. Öyle çok severdim ki balonları... Onları, kırmızı, mavi, sarı, beyaz renkleriyle dev akide şekerlerine benzetirdim. Baloncuyu da, çok balonu olduğu için dünyanın en mutlu insanı sanırdım."
- Zıkkımın Kökü
58. "Fakat, Tanrı'nın yürü ya kulum demesine karşın,
bir türlü yürümedi bizim yaşam kavgamız... Ne soframızın bereketi arttı, ne de giyimimiz, kuşamımız."
- Zıkkımın Kökü
59. "Aslına bakarsan yavrum, bu devirde müdür olmak çok kolay."
- Donumdaki Para
60. "Oh oh, derdi babam, aynı sizi kömür çualından
çıkardığımız günkü gibi oldunuz! Nedense, bizim mahallenin yoksul çocuklarının hepsi kömür çuvalından çıkmıştı da, Yaşar'ı, Nedim'i, Rıfat'ı leylek getirmişti. Belki de, biz kışın dünyaya geldiğimizden leylekler burada değildi."
- Zıkkımın Kökü
61. "Eh, ana bu, kuzguna yavrusu zümrüdüanka görünürmüş... Kimbilir, biz de anamızın gözünde ne eşi bulunmaz, ne nazar değecek çocuklardık."
- Zıkkımın Kökü
62. "İnsanın iki fabrikası olduktan sonra sırtı hiçbir zaman yere gelmez, çünkü sırtınızda devlet olacaktır, eh sırtında devlet olan batmaz."
- Azrail Nasıl Rüşvet Yedi
63. "Yüreğimin üzerinde sancıyan bir şey var."
- Zıkkımın Kökü
64. "Oy dingala dingala
Ateş de koydum mangala
Ayşe de Fatma da dostum var
Çalkala boncuk çalkala"
- Zıkkımın Kökü
65. "Çocuk dediğin güle benzer, bugün solar, yarın açar... Ama babam bilmiyordu ki, bugün solan başka bir güldür, yarın açan başka bir gül."
- Zıkkımın Kökü
66. ""-Ne iş yaparsın bakalım sen?
+Memurum.
-Kitabın arkasına baktı:
+Hem memursun, hem de bu parayı verip nasıl alabiliyorsun bu kitabı?
-Sigaram, içkim yok, geceleri de evden hiç dışarı çıkmam.""
- Bir Namussuz Aranıyor
67. "Beni paranoyak ettiler, dilerim kendileri şizofreni olsunlar."
- Dayak Birincisi
68. "(…) kız çocuğunun masrafı nereye varırdı ki? Para mı dayanır, güç mü dayanırdı? Hele kız biraz güzelse, işe de gönderemezdin elin kıranından, itinden, uğursuzundan. İşin yoksa, yedir dur, içir dur.(…) Onun için burada analar babalar aldırış etmezlerdi kızlarının kaçmasına."
- Zıkkımın Kökü
69. "-Ye gız ye. Ben zayıf avrat istemem, bir budun gövden gadar olmalı, diyordu.
Sonra da övünüyordu,
-Benim anam yüz yirmi kiloydu, diye.(…) Kadıncağıza zorla, bir tabak yemek daha yedirdi.
-Anayın evinde gurumuş galmışın, diyordu."
- Zıkkımın Kökü
70. "Nedense mutluluğum uçup gidince, mutlu geçen günlerimin ayırdına vardım."
- Zıkkımın Kökü
71. "Galiba efendiliğimiz, okumuşluğumuzdan ileri geliyordu."
- Zıkkımın Kökü
72. "İnsan ağır yükün altına girdi miydi, ağır ağır gideceğine daha hızlı gidiyor.Belki de bu işkence bir an önce bitsin diye..."
- Zıkkımın Kökü
73. "Beni paranoyak ettiler, dilerim kendileri şizofreni olsunlar. Gerçi kendilerini şöyle sıkı bir muayeneden geçirsek birçoğu şizofreninin de ötesinde hastadırlar ya ! Olan bana oldu."
- Dayak Birincisi
74. "Belki de istese şöyle bir el itişiyle yere devirebilirdi kocasını, ama ah şu saygı denen şey... Kocaya saygı, hiçbir zaman bu kadının elini kullanmasına izin vermezdi, O el ki, kocaya kalkan el, öteki
dünyada firil firil yanan bir odun olacaktı. Sert odundan yapılmış adamlara, öteki dünyada bir şey
yok muydu acaba?"
- Zıkkımın Kökü
75. "...hak yemeyin ha, hak yiyen bok yer."
- Zıkkımın Kökü
76. ""Ülke ne zaman dar boğaza girse, biz buradayız... Bu işin emekliliği yok galiba...""
- Donumdaki Para
77. "... geri kalmış uluslarda kadınlar daima aşağılanmıştır. Aşağılandıkları için küfür denir denmez, hemen kadınlar akla gelmektedir."
- Dayak Birincisi
78. "Biz büyükler, yani devleti yönetenler bizdeki ahlakı topluma vere vere, kendimiz ahlaksız kaldık."
- Donumdaki Para
79. "- Azizim biz millet olarak heyecansız yaşayamayız, heyecansız yaşadık mı, tamamen işte senin gibi, günden güne mum gibi solar gideriz."
- Donumdaki Para
80. "Bizim mutluluğumuz çok basitti. Tencerede yemeğimiz olsun, çıkında ekmeğimiz, lambada gazımız, ocakta çaydanlığımız, yeter de artardı bile…"
- Zıkkımın Kökü
81. "Açın bakalım sözlükleri, hiçbirinin içinde kelle paça sarmısaksız yenir, diye yazılı mı?"
- Bizim Ayılar Amerikalıları Çok Sever
82. "“Ye gız ye. Ben zayıf avrad isdemem, bir budun gövden gadar olmalı.”"
- Zıkkımın Kökü
83. "Kurşun dökmenin bir yararı olmayınca, tüm duaları
okuyup okuyup üzerime üfledi anacığım. İki gün de bu duaların etkisini bekledik durduk... Umut, ne iyi şeydi. Doktor parası, ilaç parası vermeden bir çocuğun iyileşmesi, yoksul evi için umutların en iyisiydi."
- Zıkkımın Kökü
84. "Biz gençlerimizden çok şey istiyoruz ama onlara hiçbir şey vermiyoruz... Onlardan saygı bekliyoruz ama biz onlara saygı göstermiyoruz."
- Kaçak Kız
85. ""Semt pazarına karanlık basınca gidiyoruz, hem biraz daha ucuz almak için, hem de karanlıktan yararlanıp yere atılan çürükleri toplamak için...""
- Bir Namussuz Aranıyor
86. "...Eh, yoksulun sövmekten gayri ne gelir ki elinden..."
- Zıkkımın Kökü
87. ""Bizim ayılar siz Amerikalıları çok severler!""
- Bizim Ayılar Amerikalıları Çok Sever
88. "Politika ciddi adam istemez. Seçmene sırıtacaksın, delegeye sırıtacaksın, başkana sırıtacaksın, sırıtmadığın takdirde ikinci seçimde hava alırsın."
- Donumdaki Para
89. "Ah düş kurmak, o düşün içinde yaşamak!.."
- Zıkkımın Kökü
90. ""Yazın anası babası olsa, arkasından ağlarmış""
- Zıkkımın Kökü
91. "Ah, ne severdim baloncuları, balonları..."
- Zıkkımın Kökü
92. "Yaşamında ilk kez uyanıkken düş görmek, düşlerin en güzeliydi."
- Kaçak Kız
93. "Acaba böyle hırslı anneler babalar yüzünden miydi onca dershaneler, kurslar?
Bir araştırma yapılsa hiçbir çocuk, hiçbir genç böyle bir eğitimi istemezdi. Peki kim istiyordu bu eğitimi?
Kimdi çocukları, gençleri yarış atı yapan? Hangi çıkarlar vardı işin içinde?"
- Kaçak Kız
94. ""Yemek ressamı...
Hiç duymadınız mı? O zaman çok cahilsiniz.""
- Bir Namussuz Aranıyor
95. "(…) yokluklara bir kadınla daha kolay katlanıyordu bu insanlar, hiç olmazsa, dertlerini, üzüntülerini onunla paylaşıyorlardı. Ama böyle boğaz
tokluğuna yanında duran dert ortağın da yok olup gitti miydi, yoksulluk daha bir başka tür çöker insanın omuzlarına, yokluk daha bir başka tür koyar insana..."
- Zıkkımın Kökü
96. "Baloncuyu da çok balonu olduğu için dünyanın en mutlu insanı sanırdım."
- Zıkkımın Kökü
97. ""Katır? Katır kim anneciğim?"
"Katır karışık bir hayvandır yavrucuğum, hem bize benzer, hem de benzemez. Annesi at, babası eşek olana katır derler.""
- Bir Namussuz Aranıyor
98. "İnsanı boş bir güven denli hiçbir şey yıkmaz."
- Çanak Çömlek Patladı
99. "Bir ülkede sermaye ürkerse, o ülke hiçbir zaman kalkınamaz..."
- Donumdaki Para
100. "Bizim mutluluğumuz çok basitti. Tencerede yemeğimiz olsun, çıkında ekmeğimiz, lambada gazımız, ocakta çaydanlığımız, yeter de artardı bile..."
- Zıkkımın Kökü
101. "Olan bana oldu. Beni paranoyak ettiler ama dilerim kendileri de şizofreni olsunlar!"
- Dayak Birincisi
102. "Baloncuyu da, çok balonu olduğu için dünyanın en mutlu insanı sanırdım."
- Zıkkımın Kökü
103. "Öyle bir ülke ki, parola hep, borç yiğidin kamçısı..."
- Donumdaki Para
104. "Yo başı kalabalık değil, ama başının içi kalabalık."
- Bizim Ayılar Amerikalıları Çok Sever
105. ""El kapısı değil, devlet kapısı değil, başına buyruk, kendine guyruk""
- Zıkkımın Kökü
106. ""El kapısı değil, devlet kapısı değil, başına buyruk, kendine guyruk""
- Zıkkımın Kökü
107. ""Hem memursun, hem de bu parayı verip nasıl alabiliyorsun bu kitabı?"
"Sigaram içkim yok, geceleri de evden hiç dışarı çıkmam."
"Eh o zaman galiba bu gece konuğumuz olacaksın."
"Neden komiser bey?"
"İşin içinde kitap var ulan! Ya yasak kitapsa bu ha?""
- Bir Namussuz Aranıyor
108. "Bizim mutluluğumuz çok basitti.
Tencerede yemeğimiz olsun, çıkında ekmeğimiz, lambada gazımız,
ocakta çaydanlığımız, yeter de artardı bile..."
- Zıkkımın Kökü
109. "Şimdi efendim, işçinin emeğinin karşılığını vermeyen patron namussuzdur."
- Bir Namussuz Aranıyor
110. "Bizim mutluluğumuz çok basitti.Tencerede yemeğimiz olsun, çıkında ekmeğimiz, lambada gazımız, ocakta çaydanlığımız, yeter de artardı bile..."
- Zıkkımın Kökü
111. "Bir anda sinirleriniz laçka olup kafayı üşütebilirsiniz..."
- Bizim Ayılar Amerikalıları Çok Sever
112. "İnsanın suçunu bir an önce öğrenmesi veya neyle suçlandığının kendisine bildirilmesi rahatlatırdı insanı. Ondan sonra iş savunmaya kalırdı. Ama şimdi?.."
- Bando Takımı
113. "Dur bakalım dur beni dinle. Ne demiş atalar biliyor musun, aşığın gözü kör olur demişler. Senin gözün kör şimdi, kulağın da sağır."
- Bir Namussuz Aranıyor
114. "Okuyordum, kalkıyordum, pencereden bakıyordum, çay içiyordum.
kahve içiyordum , düşünüyordum . . ."
- Bizim Ayılar Amerikalıları Çok Sever
115. "Bir apartmanın bodrum katına sıkışmışız, dört çocuk, hanım, maaş tek... Ne yakacak odun, ne ısınacak gaz Daha akşamdan giriyoruz yorganların altına, çocuklar derslerini yatağın içinde çalışıyorlar."
- Bir Namussuz Aranıyor
116. "Düzene akıl erdiremeyen işi şansa bağlar."
- Dayak Birincisi
117. "Belki de uyku kurtuluş oluyordu acılardan..."
- Zıkkımın Kökü
118. "Çok şükür Allaha, düş kurmaya para almıyorlar."
- Zıkkımın Kökü
119. "Bilmem, belki de uyku kurtuluş oluyordu acılardan…"
- Zıkkımın Kökü
120. "En güzeli armut düşlemek, armut düşü kurmak.
Eh artık, armudun iyisini başka ayılar yiyor..."
- Bir Namussuz Aranıyor
121. "tüm koyunlar me me meler, Şebboy'un yeşil gözlerinin içine baka baka."
- Bir Namussuz Aranıyor
122. "Kendine güvenli, bilgili, öğrenci ruhunu iyi bilen bir insansın."
- Bizim Ayılar Amerikalıları Çok Sever
123. "Aldanmışız."
- Bizim Ayılar Amerikalıları Çok Sever
124. ""Eylemsiz herifler!""
- Bizim Ayılar Amerikalıları Çok Sever
125. "Öğleyin sayın müdürle birlikte cuma namazını eda ettik, akşam da muhtarın evinde kafaları çektik. Ama ne
müdür bey, ne de ben, haramdır diye şarap içmedik. Muhtar rakı buldurttu, onu içtik."
- Donumdaki Para
126. "Ah o günlerim!... Kaygısız günlerim!... Günün gün edildiği günlerim!.."
- Zıkkımın Kökü
127. "Umut, ne iyi şeydi. Doktor parası, ilaç parası vermeden bir çocuğun iyileşmesi, yoksul evi için umutların en iyisiydi."
- Zıkkımın Kökü
128. "Kadın sövülerek de sömürülmektedir geri kalmış ülkelerde."
- Dayak Birincisi
129. ""Zengin çocukları da yorganla mı ısınır abi?"
- Gecekondu
130. "Beynin düşünme merkezi için dıştan kumandalı bir aygıt olacak, basıvereceksin düğmesine, tamam, beyin hiç düşünmeyecek."
- Çanak Çömlek Patladı
131. "Gönlü gani milletiz be, coştuk mu coşarız. Karşımızdakileri memnun edebilmek için elimizden geleni yaparız..."
- Donumdaki Para
132. "Felsefesi basitti babamın:
-Değişiklik gerek!.."
- Zıkkımın Kökü
133. "- Efendim, Allaha hamdüsenalar olsun ki, biz maneviyatla kalkındık efendim. Okullarda fetih geceleri düzenledik... Açlara ekmek yerine ahlak dersi verdik, işsizlere iş yerine ahlak dersleri ahlak vaizları verdik, hastane kapılarında ölenlere ahlakla umut aşıladık."
- Donumdaki Para
134. "İşte dün, dünü de unuttum...
Unutmak güzel şey ama, ya derim, ya hücrelerim, unutuyorlar mı bu işkenceleri?
Bilmem..."
- Dayak Birincisi
135. ""..Çok şükür Allaha, düş kurmaya para almıyorlar.""
- Zıkkımın Kökü
136. "Baloncuyu da, balonu o denli çok olduğu için dünyanın en mutlu insanı sanırdım."
- Ekmek Parası
137. "Bazen düşünürüm de, acaba suçlu öğretmenimiz miydi, yoksa eğitim miydi?"
- Çanak Çömlek Patladı
138. "Unuttum...
İşte dün, dünü de unuttum... Unutmak güzel şey ama, ya derim, ya hücrelerim, unutuyorlar mı bu işkenceleri? Bilmem..."
- Dayak Birincisi
139. "Baloncuyu da, çok balonu olduğu için dünyanın en mutlu insanı sanırdım."
- Zıkkımın Kökü
140. ""Gerçekten inanılmaz bir şey. Rüzgara karşı altı metre işeyen adam tastamam altı buçuk metre işedi. Başbakan kendisini kutladı. Gelişmiş ülkenin tv spikerleri o akşam ilk haber olarak şöyle seslendiler gelişmiş ülke kamuoyuna:
Gelişmemiş ülkenin ortasına işedik..""
- Bir Namussuz Aranıyor
141. "Ah o güzel ana kokusu... Hastanenin lizol kokusunda bile sevgi dolu, yaşam doluydu... Kokuların en güzeli ana kokusu..."
- Zıkkımın Kökü
142. ""Sahte profesör kılıklı ayı..."
Aaa, sen şu işe bak, yoksa hiç kimsenin yapmadığını yaptığım için mi bu tepkiyi alıyordum? E siz de alın elinize bir kitap okuyun, karışan var mı?"
- Bir Namussuz Aranıyor
143. "Semt pazarına karanlık basınca gidiyoruz, hem biraz daha ucuz almak için, hem de karanlıktan yararlanıp yere atılan çürükleri toplamak için."
- Bir Namussuz Aranıyor
144. "Katır karışık bir hayvandır yavrucuğum, hem bize benzer, hem de benzemez. Annesi at, babası eşek olana katır derler."
- Bir Namussuz Aranıyor
145. "Ah o güzel ana kokusu... Hastanenin lizol kokusunda bile sevgi dolu, yaşam doluydu... Kokuların en güzeli ana kokusu..."
- Zıkkımın Kökü
146. "Bir varmış bir yokmuş, bir ülke varmış. Ülkenin bireyleri öyle namuslu, öyle namuslularmış ki, koskoca ülkede ilaç için olsun bir tek namussuz yokmuş."
- Bir Namussuz Aranıyor
147. "Ve yine ustanın söylediğine göre biz ulus olarak teknolojiyle kabak dolmasını birbirine karıştırıyormuşuz. Entegre devre kimmiş, biz kimmişiz, biz daha gramofon çağındaymışız."
- Bir Namussuz Aranıyor
148. ""-Dayan kapıya, insan hakları için geldim de.
+Ya hakkımı avucuma verirlerse.""
- Bir Namussuz Aranıyor
149. ""Bunca pahalılık, bunca enflasyon, bunca işsizlik varken halk elbette bir şeylerle oyalanacak. En güzel oyalama taktiği bu. Ayı nerede? Ayı ne yapacak? Her gün gazetelerde, televizyonda ayı. Halka pahalılık, işsizlik ve enflasyon unutturulmaya çalışılıyor.""
- Bir Namussuz Aranıyor
150. "Nasıl akıl etmedim kitap almayı yanıma? Kitap insana birçok şeyleri unutturur."
- Bando Takımı
151. "Bilmem, belki de uyku kurtuluş oluyordu acılardan..."
- Zıkkımın Kökü
152. "Ama ne yaparsınız, gazetecilik demek, sabır demektir..."
- Dayak Birincisi
153. "Baloncuyu da çok balonu olduğu için dünyanın en mutlu insanı sanırdım…"
- Zıkkımın Kökü
154. "Bir sıkıntı bastı içimi"
- Zıkkımın Kökü
155. "Bir sıkıntı bastı içimi"
- Zıkkımın Kökü
156. "Akıl? Akıl dersen hiç yok başta."
- Zıkkımın Kökü
157. "Bunca pahalılık, bunca enflasyon, bunca işsizlik varken halk elbette bir şeylerle oyalanacak. En güzel oyalama taktiği bu. Ayı nerede? Ayı ne yapacak? Her gün gazetelerde, televizyonda ayı. Halka pahalılık, işsizlik ve enflasyon unutturulmaya çalışılıyor."
- Bir Namussuz Aranıyor
158. ""Elektrik verdiklerinde de çözülmedim öğretmenim, hiç çözülmedim.""
- Bir Namussuz Aranıyor
159. "İşteee sevgi yerlerde."
- Bizim Ayılar Amerikalıları Çok Sever
160. "Ah düş kurmak, o düşün içinde yaşamak…"
- Zıkkımın Kökü
161. "Bu dünyada kimi parayla ısınır, kimi de yorganla."
- Gecekondu
162. "...fakirin hülyası olmasa iki günde çatlarmış."
- Gecekondu
163. "Şimdi başbakan oldum ya, ühüü öyle geniş yetkilerim var ki, istesem ben bu koyunların ümüğünü sıkarım... Enayi miyim niye sıkayım, evet evet, yarından başlamak üzere otlarından bir tutam daha alırım... Kızmaz bana koyunlarım, beni çok severler, hem aldığım ne ki canım, bir tutam ot. Ölmezler ya..."
- Bir Namussuz Aranıyor
164. "- Gominis leylek bu mu? diye etrafındakilere sordu. Sonra başını birdenbire başka yana çevirerek:
- Nasıl da belli, dedi, baksanıza kıçını kıbleye dönmüş kafir."
- Donumdaki Para
165. "Bilelim, öğrenelim, adam olalım."
- Zıkkımın Kökü
166. ""Şimdi başbakan oldum ya, ühüü öyle geniş yetkilerim var ki, istesem ben bu koyunların ümüğünü sıkarım... Enayi miyim ben neden sıkayım, evet evet yarından başlamak üzere otlarından bir tutam daha alırım...""
- Bir Namussuz Aranıyor
167. ""İstemiyorum ya, bu soğukta leğende yıkanılır mı?"
"Cehennemin dibinde yıkan. Mebus çocuğu musun sen?.. Haydı zırıldama da soyun.""
- Gecekondu
168. "Kimin vardı ki kıyı köşeciğinde üç beş kuruşu...Fakirde para, cennette günahkâr ara..."
- Gecekondu
169. "Eh, yoksulun sövmekten gayri ne gelir ki elinden..."
- Zıkkımın Kökü
170. "Yenenle yanana dağ dayanmamış..."
- Zıkkımın Kökü
171. "-Lan, öyle özledim ki seni.."
- Zıkkımın Kökü
172. "Kandırılmak, hele bile bile kandırılmak hoşuna gider milletin. Onun için sen dalgana bak, aldırma böyle şeylere."
- İt Adası
173. "İstediğim şeylerin düşünü kurmak bile zevk veriyordu bana..."
- Zıkkımın Kökü
174. ""Toros iyi bak, bunun adı kardelen... Kardelen karı delip çıktığı için bu ad verilmiş... Kardelen bir gücün simgesi Toros, bir dayanmanın, bir çabanın, bir var olmanın... Güçlüklerle karşılaştığında hep kardeleni düşün. Güçlü ol!""
- Kardelen
175. "Şimdi "otobüslere bazen ayılar biniyor," diyeceksiniz. Olabilir, onlar iki, biz
dört ayaklı ayıyız. O iki ayaklı ayılar sigarayı içer içer, insanın yüzüne
yüzüne üflerlermiş, ben bilmem onları, ben bizim ayıları bilirim..."
- Bir Namussuz Aranıyor
176. ""Anladım, anladım ama, bizim ülkemizde öyle birini nasıl bulup da sizinkiyle yarıştıralım? Bizde en fazla işeyen adam bilmiyorum ki bir, bir buçuk metre öteye işeyebilir mi? Daha fazlasını yapamaz. O da kesesi tıka basa doluysa.""
- Bir Namussuz Aranıyor
177. "Yenenle yanana dağ dayanmamış..."
- Zıkkımın Kökü
178. "Her zammın yapılacak zamanı vardır. Hele fakir fukaranın tükettiği şeylere zam yapılırken çok düşünmeli."
- Donumdaki Para
179. "Biz de zengin olsak şişmanlar mıyız baba?
Şişmanlamasan bile, millet bey, ağa derken şişer de davul gibi olursun."
- Gecekondu
180. "Amma belli olmaz ki, insanın alacası neresinden belli olmaz ki."
- Çanak Çömlek Patladı
181. "Çok şükür Allah'a, düş kurmaya para almıyorlar."
- Zıkkımın Kökü
182. "Nedense mutluluğum uçup gidince, mutlu geçen günlerimin ayırdına vardım."
- Zıkkımın Kökü
183. "Düşünmüyor ki insanlar, eskidendi, o komşunun kızını başgöz etmek,
onu bir yuva sahibi yapmak! Şimdi yapılan yuvaları bozmağa çalışıyorlar"
- Donumdaki Para
184. "Yaşayan bir tek şey vardı; gecenin sessizliği. Bomboş bir sessizlik..."
- Gecekondu
185. "Baloncuyu da, çok balonu olduğu için dünyanın en mutlu insanı sanırdım."
- Zıkkımın Kökü
186. "" Kendime hangi koyunları seçmeliyim bakan olarak?
Bunların hepsi koyun amma, koyun var koyuncuk var, koyundan koyuna fark var. Bakan olacak koyunların mutlaka ağızları açık olmalı, çok önemli bu... Bir de, ben nereye gitsem ardım sıra gelenler olmalı...
Öyleyse?
Bakan koyunlarım belli.
Ağzı açıklar bir, şimdiye dek ardım sıra yürüyenler iki. İşte bunlar bakan olacaklar.
Hiç koyuna seni bakan yapacağım, ne diyorsun diye sorulur mu, adı üstünde koyun bunlar. Çıktım taşın üzerine bağırdım:
"Lan ağzı açık alacalı, lan ağzı açık bulacalı, lan ağzı açık başı kara, lan ağzı açık kıçı kara, lan ağzı açık benekli, lan ağzı açık sinekli, sizleri bakan yaptım lan, düşün hele ardıma..."
"Meeeeeeeeeeeeeeeeeeee!.."
Bakan koyunların melemesi adayı inletti."
- Bir Namussuz Aranıyor
187. ""- Ayıyı gördünüz mü?
Çoğu kişi,
Hangi ayıyı memur bey? diye soruyor, başkentte ayı bolluğu olduğunu belirtiyorlardı kendi kendilerine.""
- Bir Namussuz Aranıyor
188. "Yoksul olmanın ağıtıydı bu, sevgiliye kavuşmanın değil."
- Gecekondu
189. "Ne gelirse soğukla soysuzdan gelir."
- Ekmek Parası
190. "Ah... Diktatörün yüzüne işeyebilseler keşke."
- Dayak Birincisi
191. "Halk bir kez kahkaha atmaya başlasın, kim susturabilir ki onu? Halk o günden sonra gülmüş, hep gülmüş...
Korku yokmuş artık, çünkü eşeğin görkemi yitmiş bir kez, iç yüzü çıkmış ortaya.
Sonra hükümdar bazı eşekoğlu eşeklerle birlikte ülkeyi terketmiş, kaçıp gitmiş.."
- Dayak Birincisi
192. "Ah şu okumak, ah şu adam olmak, ah yoksul umudu ah!"
- Zıkkımın Kökü
193. "İnşallah az ilerde biplerler seni, bipi kopasıca herif!"
- Dayak Birincisi
194. "Yüreğimin üzerinde sancıyan bir şey var."
- Zıkkımın Kökü
195. "Ne hoştur bir bezelyenin içini çıkarmak, iki bezelyenin içini çıkarmak, amma önünde yarım çuval bezelye olursa, basarsın küfrü, yiyene de, yetiştirene de, sulayana da..."
- Zıkkımın Kökü
196. "Ah şu okumak, ah şu adam olmak, ah yoksul umudu ah!"
- Zıkkımın Kökü
197. "İnşallah az ilerde biplerler seni, bipi kopasıca herif!"
- Dayak Birincisi
198. "Bizim mutluluğumuz çok basitti. Tencerede yemeğimiz olsun, çıkında ekmeğimiz, lambada gazımız, ocakta çaydanlığımız, yeter de artardı bile…"
- Zıkkımın Kökü
199. "Yenenle yanana dağ bile dayanmamış..."
- Ekmek Parası
200. "Beni paranoyak ettiler, dilerim kendileri şizofreni olsunlar."
- Dayak Birincisi
201. ""İnsan haklarına gereken titizliği gösteriyorsunuz? "
...
"Anlamadım beyefendi""
- Dayak Birincisi
202. "vatandaşın ölüsüyle bunca uğraşacağınıza, dirisiyle bir parçacık uğrarsanız olmuyor mu?"
- Dayak Birincisi
203. "İnsan ağır yükün altına girdi miydi, ağır ağır gideceğine daha hızlı gidiyor. Belki de bu işkence bir an önce bitsin diye..."
- Zıkkımın Kökü
204. "Kim küfretmiyor ki birşeye kızınca?"
- Dayak Birincisi
205. "vatandaşın ölüsüyle bunca uğraşacağınıza, dirisiyle bir parçacık uğrarsanız olmuyor mu?"
- Dayak Birincisi
206. "Oysa biz oraya ne umutlarla gitmiştik."
- Zıkkımın Kökü
207. "Bu ülkede Anayasa yok mu?"
- Dayak Birincisi
208. "Ne eşşekler vardır dünyada."
- Donumdaki Para
209. "Baloncuyu da çok balonu olduğu için dünyanın en mutlu insanı sanırdım..."
- Zıkkımın Kökü
210. "- Uuu, Fahri beylerin leyleği Moskova'dan gelmiş!..
Sokağa, kapıya, avluya yığılan yığılana... Eller kalçada, gözler damda, dikkatler leylekte...
- Belli canım leyleğin komünist olduğu, baksana hürriyet havasını nasıl da soluyor?
- Hele oburluğu, belli ki hayvan orada ekmeği vesikaynan yiyormuş."
- Donumdaki Para
211. "Zaten kabahat bendeydi. Hiç işte, niye gönül verin Allah'ın ayısına."
- Zıkkımın Kökü
212. "Bizim mutluluğumuz çok basitti. Tencerede yemeğimiz olsun, çıkında ekmeğimiz, lambada gazımız, ocakta çaydanlığımız, yeter de artardı bile..."
- Zıkkımın Kökü
213. ""Kalemi sen aldın sen!"
"Hayır!"
"Ama senin kaleminin ucunda kargı var."
....
Derse girer girmez Jale yanıma geldi, sanki hiçbir şey olmamış gibi, gülerek:
"Kalemimi evde unutmuşum." dedi.
Güldüm. Çocukça güldüm... Suç üzerimden kalktığı için güldüm."
- Ekmek Parası
214. "Bakıyorsunuz, canınızdan ciğerinizden çok sevdiğiniz insan, sonunda polis çıkıyordu karşınıza. "Ulan bu ne biçim polis, daha birkaç öncesine dek kalçalarını kucaklamış, oh canımın içi, demiştim...''"
- Donumdaki Para
215. "Sıkılıyordum... Her şey sıkıyordu beni artık."
- Zıkkımın Kökü
216. "Haydi az daha çaba, varıyorsun."
- Ekmek Parası
217. "Yutkunup;
"Umarsızım" dedim."
- Zıkkımın Kökü
218. "Felsefesi basitti babamın:
"Değişiklik gerek...!""
- Zıkkımın Kökü
219. "Unutmak güzel şey ama, ya derim, ya hücrelerim, unutuyorlar mı bu işkenceleri? Bilmem..."
- Dayak Birincisi
220. ""Pekiyi sevgili öğretmenim, niçin bir günden bir güne bize elektrik akımını vermediniz? Ne olurdu sanki, elinizde mi kalırdı? Bu hıyarlarım önünde pardon tüm hıyarlardan özür dilerim en bayatından bile, acıdan bağırmazdık.""
- Bir Namussuz Aranıyor
221. "Hüsamettin Bey çıktı dışarıya, odasına geldi, masasına oturdu, deminki kağıdı önüne çekerek madde 18'i yazdı: ALTINDA DONU YOKTUR."
- Bando Takımı
222. "Ama ne müdür bey, ne de ben, haramdır diye şarap içmedik. Muhtar rakı buldurttu, onu içtik."
- Donumdaki Para
223. "İnsan mı? Hiç böyle yerlerde oturanlar insandan sayılır mı kızım? Olsa olsa, çakal sınıfından sayılirlar. Baksana şu evin haline. Hiç çakal ininden farkı var mı?"
- Gecekondu
224. "Mutlulardılar belki? Gülerken, ağladıkları zamanları unutmuşlardı çoktan..."
- Gecekondu
225. "İmamın boyu küçük olursa, cemaate heyecan gelmezmiş.İşime son verdiler..."
- Donumdaki Para
226. "Gelişmiş ülkenin televizyon spikerleri o akşam ilk haber olarak şöyle seslendiler gelişmiş ülke kamuoyuna:
"Gelişmemiş ülkenin ortasına işedik.""
- Bir Namussuz Aranıyor
227. "Bizim mutluluğumuz çok basitti. Tencerede yemeğimiz olsun, çıkında ekmeğimiz, lambada gazımız, ocakta çaydanlığımız, yeter de artardı bile."
- Zıkkımın Kökü
228. "İt olan hemen suratından belli olur."
- Zıkkımın Kökü
229. "Canın ister hıyar satarsın, canın ister bamya satarsın, canın ister kabak, iyi iş be, aynısı mebusluk gibi..."
- Zıkkımın Kökü
230. "Adam ölmüş gitmiş öteki dünyaya. Allah sorguya çekiyormuş onu. Sormuş, cara içen mi, yok demiş adam, hiç içmem. Gene sormuş Allah, peki içki içen mi, yok demiş, damlasını ağzıma gomadım. Peki, gadın gız demiş, bi tekine bile yan bakmadım. O zaman seslenmiş Allah Cebrail Aleyhisselama, bana ordan iki dene ganat getir demiş. Adam sevinmiş, Yüce Tanrım yoksa beni melaike mi yapacan, diye sormuş. Yok demiş Allah, sana iki dene gaz ganadı dakacam."
- Zıkkımın Kökü
231. "Gerçi papaz efendi atletle oturmasaydı daha çok yemek yiyecektim,ama nedense tiksindim adamın göğsündeki kıllardan. Ayı gibi kıllıydı."
- Zıkkımın Kökü
232. ""Kılığı uygun değil" diye 23 Nisan Çocuk Bayramına sokmazlardı bile beni."
- Ekmek Parası
233. "Baloncuyu da balonu o denli çok olduğu için dünyanın en mutlu insanı sanırdım."
- Ekmek Parası
234. "Eh ulan, haklı mıymış şimdi yani bağırmakta, vatandaşın ölüsüyle bunca uğraşacağınıza, dirisiyle bir parçacık uğraşsanız olmuyor mu diye?
Olmazmış. O zaman düzen değişirmiş.
Titre kendine dön varken, maneviyyat varken,
Böyyük Türkiye varken, niyeymiş düzen değişikliği, vatandaş ölmekte hürmüş, o ölür onlar kaldırırmış..."
- Dayak Birincisi
235. "-Allah bi kapıyı kaparsa, bi kapıyı açar herif, diyordu.
Ama nedense Allah baba, bir türlü bu kapadığı kapının yerine bir yeni kapı açmıyordu."
- Zıkkımın Kökü
236. "" Krizler, işsizlikler, yolsuzluklar, yalan söylemeler, aldatmalar, kayırmalar, hırsızlıklar, cebini değil çuvalları doldurmalar..."
- Hamdolsun Açız
237. ".
.
Umut, ne iyi şeydi. Doktor parası, ilaç parası vermeden bir çocuğun iyileşmesi, yoksul evi için umutların en iyisiydi.
."
- Zıkkımın Kökü
238. "Vallahi, dedim, dert yalnız benim derdim değil, tüm memleketin derdi... Zam üstüne zam, eldeki para boğaza yetmiyor."
- Donumdaki Para
239. "Allah kiracılara acısın. . ."
- Donumdaki Para
240. ""Vah vah" derdi kadınlar, "gazozcu bile ağlıyor."
Sanki gazozcular ağlamazmış gibi..."
- Zıkkımın Kökü
241. "Koşarak gittik evimize.
Anahtarı taşın altından alıp odamızı açtık. Ne zordur anasız eve girmesi? Girmemizle çıkmamız bir oldu."
- Zıkkımın Kökü
242. "*
"Ne denli küçük bizim düşlerimiz."
*"
- Hamdolsun Açız
243. "Bizde bu “titre kendine dön” varken, “maneviyat” varken, “Büyük Türkiye” varken; niyeymiş şimdi düzen değişikliği?"
- Dayak Birincisi
244. ""Vah vah" derdi kadınlar, "gazozcu bile ağlıyor."
Sanki gazozcular ağlamazmış gibi..."
- Zıkkımın Kökü
245. "Koşarak gittik evimize.
Anahtarı taşın altından alıp odamızı açtık. Ne zordur anasız eve girmesi? Girmemizle çıkmamız bir oldu."
- Zıkkımın Kökü
246. "Ah ne mutlu günlermiş, o çocukluk gün leri! Boyumdan ötürü yaşamım boyunca hep böyle sevileceğim, hep böyle kızlarla gerdeğe gireceğim sanıyordum..."
- Donumdaki Para
247. "Benim için bir şeyden korkma artık. Koptuğu yerden kırılsın körolasıca. Ben yandıktan sonra, vız gelir bana memleket."
- Zıkkımın Kökü
248. "Umutlar görünmez ama insanlar onu bekler..."
- Gecekondu
249. ""İşte, dedi, dayak yiyecek adam bunun gibi olmalı. İnsan böylelerine dayak atmaktan âdeta zevk duyuyor. İnsan efendi efendi dayağını yiyip gitmeli. Şu adamdaki efendiliğe bak, tıraşı, sakalı, gömleği... Lütfen ayağınızı biraz daha uzatır mısınız, sopa tam denk gelmiyor da... ""
- Dayak Birincisi
250. "Oh ne güzel, daya omzunu durağın direğine, aç kitabını oku."
- Bir Namussuz Aranıyor