Mutsuz Olmak Kitap Bilgileri
Yazar: Wilhelm Schmid
Tahmini Okuma Süresi: 2 sa. 36 dk.
Sayfa Sayısı: 92
Basım Tarihi: Eylül 2020
İlk Yayın Tarihi: 2012
Yayınevi: İletişim Yayınevi
Orijinal Dil: Almanca
ISBN: 9789750514135
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Mutsuz Olmak Kitap Tanıtımı
İnsanların, sürekli mutlu olmaları gerektiğine inandırıldığı bir çağda yaşıyoruz. Gazeteler, kitaplar, ilan panoları, reklam spotları mutluluk üzerine söylenebilecek her şeyi tüketmiş halde... Mutlu olmak bir görev, ödev gibi algılanır oldu ve bu algı, tek başına, kişiler üstünde önemli bir stres kaynağı haline geldi. Adeta “mutluluk diktatörlüğü”nün tahakkümü altında yaşamaya başladık. Wilhelm Schmid mutluluğa gereğinden fazla anlam yüklendiğini söylüyor ve kitabında mutsuzluktan yana pozisyon alıyor.
Durup durup patlak veren mutluluk histerisinin sebepleri nelerdir? Hemen her gün farklı kanallarda rastladığımız mutluluk formülleri bizi gerçekte nasıl etkiliyor? Mutlu olmaya “çalışmak” acaba bireyleri ve toplumu daha mı mutsuz ediyor? Başarılı olmak, mutlu bir yaşamın olmazsa olmazı mıdır? Güzel ve anlamlı bir hayat sürmek ne demektir? Mutsuzluk, yaklaştığını fark ettiğimiz anda kaçmamız gereken modern bir veba mıdır? Mutsuzlukla baş etmek, hayatımızı ve kişiliğimizi nasıl zenginleştirir?
Kitapları dünya çapında on beş dile çevrilen felsefeci ve “mutluluk araştırmacısı” Wilhelm Schmid, Mutsuz Olmak’ta okurları iniş ve çıkışlarıyla hayatı bir bütün olarak kabul etmeye yüreklendirirken, karşılığında doyurucu ve anlamlı bir yaşam vaat ediyor.
Mutsuz Olmak Kitaptan Alıntılar
1. "Eğer her şey anlamsız görünürse geriye ne kalır?"
2. "İnsanların, sürekli mutlu olmaları gerektiğine inandırıldığı bir çağda yaşıyoruz."
3. "Ayrım yapabilen bir yaşam sanatı, olaylara yeri geldiğinde pozitif bakıp, bununla beraber negatif şeylerin kayıtsız şartsız farkında olmaktadır. Körü körüne pozitife inanıp da negatif ihtimale karşı körleşmemekte, eleştirel sorular sorup bir şeyleri iyileştirmeye çalışmaktadır. Sadece negatif olandaki pozitif yanı değil, pozitif olandaki negatif yanı da görmektedir."
4. "“Mutluluğun trajedisi, modern mutluluk kavramının insanları sistematik olarak mutsuzluğa sürüklemesindedir.”"
5. "Hiçbir şey kalıcı değildir, her şey geçicidir , geçip gideni geri getiremezsiniz."
6. "Ne kadar çok insan, sırf mutlu olmaları gerektiğine inandıkları için mutsuz oluyordur acaba?"
7. "Yaşama sanatı, her şeyde mucizevi olanı görmek midir?"
8. "Mutsuz zamanlarında her şey hakkında konuşabileceğiniz insanlar tanıyor olmak, bir mutluluktur."
9. "İnsanların hayatta bir miktar mutsuz olmaya da ihtiyaçları vardır, aşk da bunun güvenilir bir tedarikçisidir."
10. "Ne kadar çok insan, sırf mutlu olmaları gerektiğine inandıkları için mutsuz oluyordur acaba?"
11. "İnsanlar tecrübeyle öğrenirler, tecrübenin de önemli bir kısmı kötü tecrübedir."
12. "Birçok ülkede insanlar için mutluluk, hayatta kalabilmektir."
13. "Birçok ülkede insanlar için mutluluk, hayatta kalabilmektir."
14. "yas tutmak gülmeye yeğ tutulur, zira bu tecrübe kalbi iyileştirir."
15. "Mutsuz zamanlarında her şey hakkında konuşabileceğiniz insanlar tanıyor olmak, bir mutluluktur."
Mutsuz Olmak Kitap İncelemeleri
En son İrade Terbiyesi'ni okurken böyle hissetmiştim. İrade Terbiyesi sevilen bir kitap ama bana göre bomboş, basit ve gereksiz motivasyon cümleleriyle dolu bir eserdi. Mutsuz olmanın felsefesini okuyacağım zannettim ama bu felsefe o felsefe değilmiş. Bu felsefeyi benim on iki yaşındaki yeğenim de yapar. Eser o kadar basit ki üç cümleyle özetleyebilirim:
- Mutsuz olmak mutluluktan daha iyidir çünkü mutluyken keyfimiz yerindedir yaratıcı değilizdir.
- Mutlu olmayın, olacaksanız da az olun.
- Mutlu olmaya kafayı çok takarsanız mutsuz olursunuz.
Bitirmemle pdf i silmem bir oldu. Basit eserler kadar sevmediğim bir şey varsa o da bu eserlerin çok sevilmesi. Misal Kuyucaklı Yusuf, Dönüşüm...
Yazarın beni düşünmeye sevk etmesini istiyorum, bildiklerimizi tekrarlayan eserler bana hitap etmiyor, çok sıkılıyorum. Yani en azından felsefede bu benim için böyle. Ama tabiki her yazar, eser bunu vadetmek zorunda değil. Duygularımıza tercüman olan, hissettiklerimizi bizden daha iyi açıklayan çok güzel kitaplar da var. Ya da hiçbir şeye tercüman olmayan, felsefi kaygı da gütmeyen pembe dizi izliyor gibi okunan eserler de var. Ben bu kitaptan felsefe beklediğim için böyle bi yorum yaptım.
(Artık inceleme yazmak istiyorum eserden daha iyi verim alırım diye düşünüyorum, çok üşengeç olduğum için incelemeyi okuyacakların beğenisi çok da umrumda değil, sevgiler)
Kitabın arka kapağında şöyle diyor:
İnsanların, sürekli mutlu olmaları gerektiğine inandırıldığı bir çağda yaşıyoruz. Gazeteler, kitaplar, ilan panoları, reklam spotları mutluluk üzerine söylenebilecek her şeyi tüketmiş halde... Mutlu olmak bir görev,
ödev gibi algılanır oldu ve bu algı, tek başına, kişiler üstünde önemli bir stres kaynağı haline geldi. Adeta “mutluluk diktatörlüğü”nün tahakkümü altında yaşamaya başladık. Wilhelm Schmid mutluluğa gereğinden fazla anlam yüklendiğini söylüyor ve kitabında mutsuzluktan yana pozisyon alıyor.
Aslında bu paragraf kitabı özetlemek için fazlasıyla yeterli ancak kendim de birkaç cümle eklemek istiyorum. Yazar, mutsuzluğun yaşamın doğal bir parçası olduğunu ve ona nasıl yaklaşmamız gerektiğini tartışıyor. Mutsuzluğu bir tehdit olarak görmek yerine, insanın kendini geliştirmesi için bir fırsat olarak görmesi gerektiğini söylüyor. Kitap, mutluluğun peşinden koşmanın her zaman doğru yol olmadığını, bazen mutsuzlukla yüzleşmenin insanı daha sağlıklı bir yaşama yönlendirebileceğini anlatıyor. Yazar, mutsuzlukla barışmanın, daha derin bir yaşam anlayışı geliştirmeye yardımcı olduğunu vurguluyor.
Kısaca bu şekilde özetleyebileceğim kitabı okumak ise sadece 1-1.5 saatinizi alıyor. Daralıp, bunaldığınız, ucretsizkitap.com.tr storylerini izleyip “ onlar bu kadar mutluyken (!) ben niye böyle mutlu değilim acaba ?” diye kendi hayatınızı sorguladığınız bir zaman diliminde olur da aklınıza gelirse bu kitabı okuyabilirsiniz :)
İnsanların, sürekli mutlu olmaları gerektiğine inandırıldığı bir çağda yaşıyoruz. Gazeteler, kitaplar, ilan panoları, reklam spotları
mutluluk üzerine söylenebilecek her şeyi tüketmiş halde... Mutlu olmak bir görev, ödev gibi algılanır oldu ve bu algı, tek başına, kişiler üstünde önemli bir stres kaynağı haline geldi. Adeta “mutluluk diktatörlüğü”nün tahakkümü altında yaşamaya başladık. Wilhelm Schmid mutluluğa gereğinden fazla anlam yüklendiğini söylüyor ve kitabında mutsuzluktan yana pozisyon alıyor.
Durup durup patlak veren mutluluk histerisinin sebepleri nelerdir? Hemen her gün farklı kanallarda rastladığımız mutluluk formülleri bizi gerçekte nasıl etkiliyor? Mutlu olmaya “çalışmak” acaba bireyleri ve toplumu daha mı mutsuz ediyor? Başarılı olmak, mutlu bir yaşamın olmazsa olmazı mıdır? Güzel ve anlamlı bir hayat sürmek ne demektir? Mutsuzluk, yaklaştığını fark ettiğimiz anda kaçmamız gereken modern bir veba mıdır? Mutsuzlukla baş etmek, hayatımızı ve kişiliğimizi nasıl zenginleştirir?
Kitapları dünya çapında on beş dile çevrilen felsefeci ve “mutluluk araştırmacısı” Wilhelm Schmid, Mutsuz Olmak’ta okurları iniş ve çıkışlarıyla hayatı bir bütün olarak kabul etmeye yüreklendirirken, karşılığında doyurucu ve anlamlı bir yaşam vaat ediyor.
Her şeyi zıddıyla düşünmeye meyilli bir yapımız olduğumuz için mutsuzluğuda mutluluğun zıddı olarak düşünüyoruz. Var olan bir şeyin yokluğunu gerçek bir yokluk gibi algılıyoruz. Mutlu değilsek geriye sadece mutsuz olma seçeneğini kalıyor. Örneğin; talih bizi bulursa çok şanslıyım, diyoruz. Eğer bulmazsa geriye talihsizlik seçeneğini kalıyor. Tıpkı yazarın değindiği gibi.
"Her hoşluğa tekabül eden bir nahoşluk, her iyilik haline tekabül eden bir kötülük hali, her mutlu oluşa tekabül eden bir mutsuzluk hali vardır. İnsan kendini hoşluk haline ne denli bırakırsa, karşı kutbun potansiyeli o denli büyür. Mutluluğunu sağlığa bağlıyorsa, bir nezle bile onu mutsuz etmeye yeter. Hep genç kalmayı istese, yaşlanmak ona daha fazla acı verir. Hayat sırf zevk almak için mi yaşanır?"
İnsanoğlu hep bu iki seçenek arasında mı yaşadı derseniz. Elbetteki, hayır dediğinizi duyar gibiyim. O halde bizi mutlu eden şeylerin aslında o kadar mutlu etmediğini fark etmek bu zıtlık dünyasından çıkmanın ilk adamı. Ardından sonsuza kadar mutlu olma yanılgısından kurtulmak geliyor. Çünkü her yanılgı gerçekliği algılamanın önünde bir engel. Öyle ki bu yanılgıdan çıkamayanları bekleyen üç hal var. Melankoli, hastalık ve uçurumun kıyısında yaşamak. Bu üç hali veciz şekilde betimleyen düşünür hayatımızı yaşarken ve değerlerirken neye mutluluk veya mutsuzluk dediğimizi sorgulamamızı istiyor. Herkesin ruhi dünyası kendine göre bir izah bulur. Peki sizin izahınız nedir?
Herkese Merhaba!
D&R' da gezinirken hiçbir bilgi sahibi olmadan elim bu kitaba gitti.
Hayatın getirdiği bir tesadüf, tamamı ile hayatıma yön verdi.
Kitabı okumaya ilk başladığınızda bazı gerçekler yüzünüze 'ŞAAAP' diye çarpıyor. Modern dünyanın omuzlarımıza yüklediği bir sorumluluk var.
Sürekli attığımız adımları mutluluğa atmalıyız, mutlu olmalıyız. Hal böyle olunca ruh halimiz kendini inzivaya çektiğinde bile derin bir pişmanlık duymaya başlıyoruz. Çok sevgili yazarımız, mutluluk kelimesinin köküne iniyor. Ortaçağlarda, Almancada 'Glück (Mutluluk)' kelimesi talihin önümüze getirdiği lehime veya aleyhimize olan olguları tanımlarken, insan modern dünyada talihin sadece lehimize sonuçlanmasıyla mutluluğu isimlendirir. Bizler ağlamak, üzülmek, sinirlenmek bu duyguları çok açık bir şekilde yaşamak zorunda olan varlıklarız. İçimize attığımız her şeyi simamıza gülümseme olarak yerleştirmek zorunda kaldığımız için bu duygular heybemizde birikiyor,birikiyor ve 'Depresyon' artık hayatımızın her döneminde en yakın arkadaşımız oluyor. O yüzden artık psikiyatri klinikleri daha çok ziyaret ediliyor. Prozac, Xanax dediğimiz ilaçlar hepimizin evlerine konuk oluyor. Modern dünyanın bizlere dayattığı pozitif düşünme algısından kurtulmak, benliğimize dönmek için kitaplığımıza eklenmesi gereken bir kitap.
Sevgilerle, kitaplarla kalın!