Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Mürebbiye - Stefan Zweig | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Mürebbiye Kitap Bilgileri


Yazar: Stefan Zweig
Tahmini Okuma Süresi: 2 sa. 30 dk.
Sayfa Sayısı: 88
Basım Tarihi: Şubat 2021
İlk Yayın Tarihi: 1911
Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Orijinal Dil: Almanca
ISBN: 9786053326557
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Mürebbiye Kitap Tanıtımı


Mürebbiyeleri katı bir ahlak anlayışının kurbanı olurken, yetişkin dünyasının gaddarlığıyla tanışan iki masum çocuk; Como gölü kıyısındaki bir otelin dingin ortamında gözüne kestirdiği bir genç kıza imzasız aşk mektupları yazarak zalimce bir oyuna girişen görmüş geçirmiş beyefendi; Tirol Alplerinde küçük bir lokantada gençliğinin platonik aşkıyla karşılaşan, artık düşkün ve yaşlı olan bu adama yıllar öncesinden duyduğu gönül borcunu ödeme fırsatı bulan evli bir kadın; bir genç kızın yarı histerik şefkat arayışında ifadesini bulan susuzluktan kurumuş toprak ve sıkıntılı yağmur bekleyişi. Zweig bu öykü derlemesinde, dönüştürücü deneyimleri sağlam anlatılara dönüştürmekteki ustalığıyla yine insanın kusurlarını, özlemlerini, karşılaştığı engelleyici durumları empatiyle çözümlüyor.




Mürebbiye Kitaptan Alıntılar


1. "“Zaman ağırlaşıyor ve değersizleşiyordu…”"




2. "Saf altından böylesi bir çamur elde etmek nasıl bir şeydir! Nasıl bir çağda yaşıyoruz!"




3. "İnsana mutluluk kadar sağlık katan bir şey yoktur ve en büyük mutluluk da bir başka insanı mutlu etmektir."




4. "“İnsana mutluluk kadar sağlık katan bir şey yoktur ve en büyük mutluluk da bir başka insanı mutlu etmektir.”"




5. "Oysa benim kendi başıma kalmaktan başka bir isteğim yoktu, iki hafta boyunca kitap okumak, yürüyüşe çıkmak, hayal kurmak, rahatsız edilmeden uzun uzun okumak, iki hafta boyunca telefonsuz ve radyosuz yaşamak, konuşmak zorunda olmamak, bir anlamda rahatsız edilmeden kendim olmak istiyordum."




6. ""...iki hafta boyunca kitap okumak, yürüyüşe çıkmak, hayal kurmak, rahatsız edilmeden uzun uzun okumak, iki hafta boyunca telefonsuz ve radyosuz yaşamak, konuşmak zorunda olmamak, bir anlamda rahatsız edilmeden kendim olmak istiyordum.""




7. "“İnsana mutluluk kadar sağlık katan bir şey yoktur ve en büyük mutluluk da bir başka insanı mutlu etmektir.„"




8. "İnsana mutluluk kadar sağlık katan bir şey yoktur ve en büyük mutluluk da bir başka insanı mutlu etmektir."




9. "Gününü düşünceler içinde havaya savurduğu sigara dumanlarını seyrederek veya ara sıra bir kitap karıştırarak geçiriyordu."




10. ""Bir nebat gibi hafif varlıklarını neredeyse hissetmediğiniz iki yaşlı İngiliz hanımefendi vardı.""




11. ""Ben âşık olmanın güzel bir şey olduğunu düşünmüştüm hep.""




12. "“Zaman ağırlaşıyor ve değersizleşiyordu…”"




13. "Yürek her zaman kendini kandırmaya eğilimlidir..."




14. ""Ben anılara inanmam! Yaşananlar, bizi terk ettikleri saniyede yaşanmış, bitmiştir.""




15. ""İnsana mutluluk kadar sağlık katan bir şey yoktur ve en büyük mutluluk da bir başka insanı mutlu etmektir.""





Mürebbiye Kitap İncelemeleri


İki farklı kadın, iki farklı öykü ve onlara yazılan benzer bir son...
Stefano Zweig'in üslubunda varoluş yakalayan kısa bir anlatı...
Zweig, öykü yazının çocuklar için olduğu görüşünü temelinden sarsıyor. Toplumda öykülerin çocuklar, romanlarınsa yetişkinler için olduğuna dair bir önyargı söz konusudur. Zweig'e bu tabuyu yıktığı için şükran duyduğumu söylemeliyim. Üslubu ise okura alan tanıyor. Okurun zekasını küçümsemiyor. Kurguda okur tarafından doldurulacak boşluklar bırakıyor. Su gibi berrak cümleler birbiri ardına akıp gidiyor.
"Dadı" adlı anlatıda yanlış adama duyulan bir aşk sonucu yaftalanan, aşağılanan bir kadın var. Erkek karakterin bundan etkilenmesi söz konusu bile değil. İki küçük kızın dadılarının ruh halinden etkilenerek olayları çözümlemeye çalışması üzerinden kurgulanmış. Kızların çocuksu masumiyetleri oldukça başarılıydı.
Diğer anlatımız "Leporella" da ise kimsesiz bir kadının birinden gördüğü ilgi parçasıyla birden değişmesini izliyoruz. İlgi gördüğü kişinin mutluluğu için her şeyi yapabilecek bir kadın... Gördüğü ilgiyi yitirince tekrardan umutsuzlukla çökmesi... Cehennem-Cennet-Cehennem mitolojisi üzerinden hayat bulduğu söylenebilir. Yaşamın hiçbir güzelliğini kullanmayan tek başına bir kadın (Cehennem) birinin ona ilgi göstermesiyle hayat bulur (Cennet) o ilgi geri alınınca ilk halinden daha bedbaht bir duruma gelir (Cehennem)...
Kısa ve akıcı bir anlatı olduğu için bir çırpıda okunuyor.




Stefan Zweig' ın bu kitabı 4 tane hikayeyle karşılıyor bizi. Bunlar ;
1. Mürebbiye: İki kız kardeşin eğitimi için tutulan bir öğretmenin hayatının bir bölümünü anlatıyor. Burada çocuklardan saklanan bilgilerin ve bunları öğrenmek için türlü türlü işlere giren çocukları, öğrendikleri daha doğrusu yarım yamalak öğrenmeye çalıştıkları bilgilerin onların ruh halindeki değişimlerini anlatmaktadır. 

"Mazeretler, mazeretler! Ahlaken zayıf olanların her zaman bir mazereti vardır zaten."(sayfa 14)

2. Yaz Novellası: Hikayemizde yaşlı bir adamın bir kıza sanki genç bir delikanlıymış gibi mektup yazarak kızda meydana gelen değişimlerden bahsetmektedir.

3. Geç Ödenen Borç : Günlük hayatın içinde dinlenemeyen bir kadın kafa dinlemek için gittiği yerde eski ya da ilk aşkıyla karşılaşır. Ama onu öyle bir halde görür ki! Koskoca sanatçı günlük ihtiyaçları için halkın bakımına muhtaç kalmıştır. Neyse bizim ana karakterimiz de onun bir sanatçı olduğunu oradaki tüm herkese nazik  bir biçimde öğreterek onların bu zavallı adama daha iyi davranmalarını sağlayacaktır. Eskiden farkında olmadığı hatta üzerinde bile düşünmediği bir borcu olduğunu aklına gelir bu şekilde davranarak da sanatkarın eski saygınlığına kavuşmasına bir nebze olsun katkıda bulunduğu için artık huzur içinde evine döner.

4. Kadın ve Yeryüzü: Tüm halkın yaşadığı kuraklık, bir türlü yağmayan yağmur...
Okurken bile nerede bu yağmur dediğiniz zamanlar olacaktır.




Günlerdir bitmeyen ve beni resmen yatağa düşürmüş bir hastalıkla cebelleşiyorum: kafam sanki bugüne dek sadece ağrı çekmiş sıcak koca bir kütle , yastığıma yastık eklesem ya da ilaç içsem bir şey farketmiyor. Günlerdir devam ediyor...bütün bu ağrılı günlerim art arda okuduğum iki Stefan Zweig kitabıyla bir nebze güzelleşti, ağrıları biraz olsun dindirdim. Dün "Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu"nu okuyup edebiyat cennetlerinde ferahlamıştım, Allahtan bugün de Mürebbiye kitabıyla ağrıya sızıya hastalığa inat birbirinden güzel, birbirinden lezzetli 4 hikâyeyle akşamlık ilacımı da almış oldum. Şurası artık kesin ki; Stefan Zweig'ı okumaya devam edeceğim. Çünkü yazarın insan ruhuna kalemiyle teması, ruha verdiği önem, insan ruhunu böylesine çıplak gösterebilme mahareti onun kalburüstü bir edebiyatçı olduğunun kanıtları. Kitabın sonuna geldiğim anda bile ilk hikâyedeki çocuklar aklımdan çıkmış değildi, ya da bir diğer hikâyede Margaret'in yirmi beş sene sonra çocukluğunda aşık olduğu ünlü oyuncuya vefa borcunu ödeyişinin yarattığı iyimserlik de öyle. Bunu Zweig nasıl başarıyor? Bu karakterler neden bu kadar canlı, bu kadar gerçek? Bunu ancak has bir edebiyatçı yapabilir. Kalemiyle karakterlere böylesine ruh ve can verebilen bir yazar gerçekten ve ancak hakiki ve büyük edebiyatçılardan biri olabilir... Zweig gibi.




Sanıyorum Zweig Usta da ne yazsa okurum.
Mürebbiye eseri dört kısa hikayeden oluşuyor. Mürebbiye,Yaz Novellası,Geç Ödenen Borç,Kadın ve Yeryüzü.
Hepsi birbirinden farklı güzellikte. Zweig'in en hayran olduğum yanı da bu zaten, her bir hikayesi, her bir novellası birbirinden farklı, birbirine benzer hiçbirşey yok.
Mürebbiye'de aralarında bir yaş fark olan iki kız kardeşin, mürebbiyelerinin başına gelenleri gizli gizli takip ederken yaşadıkları, hissettiklerini anlatıyor.
Yaz novellası, okurken insanı oldukça kızdıran ( özellikle de bayanlar için ) bir hikaye. Yaşlı bir adamın, genç bir kızı uzaktan izleyerek, ona yazdığı aşk mektupları, mektupları okuyan zavallı kızcağızın heyecanlarını, umutlarını, umutsuzllarını görüyorsunuz.
Geç ödenen borç, en çok bu hikayeyi sevdim :)Orta yaşlarının sonlarında hayattan oldukça fazla yorulmuş, tükenmiş bir kadın, dinlenmek için çıktığı tatilde, çocukluk aşkı birtiyatrocuya rastlıyor, onun hayattan koptğunu, alay konusu olduğunu, sefalet içinde yaşadığını görüyor, ve ona büyük bir ustalıkla yardım ediyor.
Ve son olarak da Kadın ve yeryüzü. İnanır mısınız, okurken kuraklığı o kadar çok hissettim ki, o kadar çok da yağmur yağmasını istedim.
Her bir eseri mutlaka okunmalı Zweig Usta'nın.
Keyifli OKumalar...




Mürebbiye, Stefan Zweig’ın birbirinden güzel 4 öyküden oluşmuş kitabı.
İlk hikaye, kitabın ismi olan Mürebbiye. 2 kız çocuğunun, çocuk meraklarıyla her şeyi öğrenmek isteyişleri ve gizli saklı kapı dinlemeleriyle yetişkin dünyasıyla tanışmaları... Çocuklarla, onlar çocuk anlamaz diyerek aramıza duvar örmemeliyiz ve onlarla ilgilenmeli, onları bilgilendirmeliyiz. Eğer öyle olmazsa ne olacağını bu öyküde net bir şekilde görüyoruz.
Yaz Novellası’nda ise, yaz aylarında otelde kalan bir adamın genç bir kızı gözüne kestirip ona imzasız aşk mektupları yazmasını anlatıyor. Her mektup sonrası kızı gözlemliyor, bundan hareketle kurgusunu daha da güçlendiriyor. Genç bir kıza imzasız aşk mektupları göndererek hisleriyle oynaması, onu kukla olarak görmesi okurken beni sinirlendirdi.
Geç Ödenen Borç, kitapta beni en çok etkileyen ve duygulandıran hikaye oldu. Tirol Alplerinde bir lokantada eski platonik aşkıyla karşılaşan bir kadın... Ve geçmişten gelen vefa borcunu ödemesi... Ufacık, karşılıksız, sadece ağızdan çıkan sözcüklerle bir insanın hayatını değiştiren bir iyilik...
Kadın ve Yeryüzü’nde ise otelde gördüğü genç kızı doğa ile bütünleştiren, bağdaştıran bir genci görüyoruz. Kuraklık, nem ve onların insanlara geçirdiği bunaltıcı hisler. Hikayeyi okurken her saniye yağmur yağsa da rahatlasak diye düşündüm. Hava durumunun insan psikolojisini etkileyişini hissettim. Ve insanların ona göre davranışlarının ve hislerinin de değiştiğini...



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: