Mithat Cemal Kuntay En Beğenilen Sözleri
1. "Bazan biriyle yarım saat konuşmak yarım asırlık refahtır…"
- Üç İstanbul
2. "Allah bir kapıyı kaparsa, bin kapıyı açar…"
- Üç İstanbul
3. "İnsanlar kendi rezaletlerini başkalarında görünce ne çabuk iğreniyorlardı!"
- Üç İstanbul
4. "İnsanlara mazisinden ne kadar az şey kalıyordu…"
- Üç İstanbul
5. "Bazan biriyle yarım saat konuşmak yarım asırlık refahtır."
- Üç İstanbul
6. "İnsanlar kendi rezaletlerini başkalarında görünce ne çabuk iğreniyorlardı!"
- Üç İstanbul
7. "İnsan kendi zayıf tarafını, herkesin bildiğini zanneder ve onu örtmek için zıddını söylerdi."
- Üç İstanbul
8. "İnsan başkasının felaketi önünde şair, âlim, feylesof olur."
- Üç İstanbul
9. "Nasihat insanın hep başka insana verdiği şeydir; bu kıymetli şeyi kimse kendisine alıkomaz."
- Üç İstanbul
10. "Düşüneceği şeylerin yalnızlığa ihtiyacı vardı."
- Üç İstanbul
11. "Kitap başka, hayat başkadır."
- Üç İstanbul
12. "Vurulan kadın; aç, çıplak gezen çocuk; ağlayan erkek... Bu üçü dünya facialarının en büyüğüdür."
- Üç İstanbul
13. "Şimdi vatan bir insan gibi ölürken bir insan bir vatan gibi ayaktaydı: Mustafa Kemal!.."
- Üç İstanbul
14. "Sevilmeyenler meğer romanlarda ağlarlarmış; Süheylâ ağlayamıyor, sade düşünüyordu: Eğer gözyaşının çıkacak yer bulamayıp da çehrenin içinde birikmesine "düşünmek" denirse."
- Üç İstanbul
15. "Bütün memlekette bir tek adam vardı: Anafartalar kahramanı!.. Şimdi vatan bir insan gibi ölürken bir insan bir vatan gibi ayaktaydı: Mustafa Kemal!.. Mustafa Kemal ayağa kalkınca yeryüzüne vuran gölgesine bütün bir memleket sığıyordu. Mustafa Kemal ayağa kalktı demek, on beş milyon muzdaribin altında duracağı bir bayrak vardır demektir."
- Üç İstanbul
16. "Herkes kim? İnsanlar değil mi? Bu insanlar fazileti hep başkasında sevenler, fazileti işleyecekleri zaman değil, konuşacakları zaman sevenler değil midirler?"
- Üç İstanbul
17. "Şimdi vatan bir insan gibi ölürken bir insan bir vatan gibi ayaktaydı: Mustafa Kemal!.."
- Üç İstanbul
18. ""bu kaidedir; insan kendi yaptığı şeye başkasında hücum eder""
- Üç İstanbul
19. ""Bir evde herkes çalışacaktır: Erkek, kadın, çocuk, ihtiyar, herkes. Ev demek içindekilerin hepsinin çalıştığı yer demektir.""
- Üç İstanbul
20. "Her çocuk bir parça şair, biraz romancıdır."
- Üç İstanbul
21. "Çünkü hayat böyleydi, insanın istemediği şey ayağına gelirdi."
- Üç İstanbul
22. "' Hürriyet! Güzel kelime! '"
- Üç İstanbul
23. "İnsanın zengin olunca "ne kolay faziletli olabileceğini" düşünüyordu."
- Üç İstanbul
24. "Kadın değil mi? Hangisi bedbaht değil ki."
- Üç İstanbul
25. "Allah bir kapıyı kaparsa, bin kapıyı açar."
- Üç İstanbul
26. "Ukalalığın en güzel cezası istihzadır."
- Üç İstanbul
27. ""Sanat", "hayat" dediğimiz yalanı gerçek sanmak için uydurduğumuz ikinci bir "yalan"dı."
- Üç İstanbul
28. "Kendi omzunda kendi başını taşıyan adamdı."
- Üç İstanbul
29. "Allah bir kapıyı kaparsa, bin kapıyı açar."
- Üç İstanbul
30. ""İnkılap, evet! İhtilal, hayır!. İnkılap bir insanın uykusunu tamamen aldıktan sonra uyanmasıdır. İhtilal, birini gece yarısı dürterek uyandırmaktır; insan birdenbire uyanır, çok uyanır, fazla uyanır.""
- Üç İstanbul
31. "Her gün aynı günü yaşamak..."
- Üç İstanbul
32. "Fıkaralık açlık değildi; fıkaralık kimsesizlikti."
- Üç İstanbul
33. "93 Harbi'nde üç şeyin sınırı yoktu: Hastalığın, açlığın, vatan toprağının!.."
- Üç İstanbul
34. "Fakat Adnan düştükten sonra dünyayı anlamıştı artık..."
- Üç İstanbul
35. "İnsanın bütün ömründe aşkla sevdiği bir tek kadın vardır: Daima okuduğu, daima yatağının ucundan ayırmadığı bir tek kitap gibi!"
- Üç İstanbul
36. "Adnan'ın yüzü bitmemiş bir resme benzedi: Kopmuş çizgilerle, tamamlanmamış bakışlarla, bu yüz, bir ressamın ancak birkaç ay sonra imzasını koyabileceği bir taslaktı."
- Üç İstanbul
37. "Gözyaşı da söz gibi karşısında birinin bulunmasını ister."
- Üç İstanbul
38. "Edebiyat, bir milletin kendini ifade edebilme kudretidir.
Namik Kemal."
- Namık Kemal
39. "İnsanlara mazisinden ne kadar az şey kalıyordu!"
- Üç İstanbul
40. ""Tarih iki türlü düşman kaydeder: Önden vuran, arkadan vuran. Fakat Harb-i Umumi'de üçüncü bir nevi düşman daha görüldü: Yandan vuran. Türk ordusunu yanyana yürüyenler vurdular. Yaralarımızdaki kurşunlardan bir kısmı bizim paralarımızla alındı.""
- Üç İstanbul
41. "Bu kitabı okumayanların niçin dünyada geldiklerini birkaç sene anlayamamıştı."
- Üç İstanbul
42. "İnsanın bütün ömründe aşkla sevdiği bir tek kadın vardır: Daima okuduğu, daima yatağının ucundan ayırmadığı bir tek kitap gibi!"
- Üç İstanbul
43. ""Fakat dünyada hangi saadet tamdır?""
- Üç İstanbul
44. "Bu kadar fikir israfına bu dünya değer miydi?"
- Üç İstanbul
45. "Hangi günahımızın cezasını çekiyoruz?"
- Üç İstanbul
46. "Yığın, karnıyla düşünür, Gözüyle öğrenir, Kalbiyle kızar. Avamın midesindeki yeniçeri kazanını tanımıyorsunuz. Halkın gözünü rahatsız etmemek için hiç değişmemeye mecbursunuz. Eski ceketinizi çıkarmayacak, eski evinizden çıkmayacaksınız...""
- Üç İstanbul
47. ""Ben taş devrinde Türk, tunç devrinde Türk, altın devrinde Türk olmak isterdim. Bütün hilkat devirlerinde Türk, devirsiz hayatlarda Türk, hayatsız devirlerde Türk!.. Türk doğmak, Türk ölmek! Türk, Türk, Türk!..""
- Üç İstanbul
48. "Yirmi oda dolusu bir kimsesizlik!.."
- Üç İstanbul
49. ""bu kaidedir; insan kendi yaptığı şeye
başkasında hücum eder""
- Üç İstanbul
50. "Adnan bu gece farkında oldu: Zengin evlerin ne kadar kalabalık olduğu felaket ve sevinç zamanlarında belli oluyordu: Odalar, sofalar birdenbire kalabalıktı. Anasını hatırladı: Boş evde ölmüştü: fıkaralık açlık değildi; fıkaralık kimsesizlikti."
- Üç İstanbul
51. "Hüznün sebebine alışa alışa insan o sebebi aşındırır, sebep yıpranır, hüzün ufalırdı."
- Üç İstanbul
52. "Ölümden daha korkunç şey vardı, ölümün ayak sesi!"
- Üç İstanbul
53. ""Her çocuk bir parça şair, biraz romancıdır.""
- Üç İstanbul
54. "… zaten öteden beri kendi talihsizliğine garazdı…"
- Üç İstanbul
55. "Memleketin zaten neresi benim? Ereğli'de kömür Fransız! Haydarpaşa'da demir Alman! Yalnız Yemen'de dökülen kan Türk! Üstünde ölüp altında gömülecek kadar bir toprak; bu mu memleket? Elçi tercümanlarının çiğnedikleri leşe siz Osmanlı İmparatorluğu mu diyorsunuz?"
- Üç İstanbul
56. "Buna zaten yaşamak demezler… Gebersem ne mutlu… Canım cehenneme…"
- Üç İstanbul
57. "Bu kaidedir; insan kendi yaptığı şeye başkasında hücum eder."
- Üç İstanbul
58. ""Bir felaketin birdenbire söylenmesi ikinci bir felakettir.""
- Üç İstanbul
59. "Sonra arkasına döndü; hayatına baktı: Başkasının denecek kadar kendisinin olmayan hayatına!"
- Üç İstanbul
60. "Sarıkamış bize 90 bin ölüye mal oldu."
- Üç İstanbul
61. "Bazan biriyle yarım saat konuşmak yarım asırlık refahtır."
- Üç İstanbul
62. "Allah bu çapkınların belasını versin."
- Üç İstanbul
63. ""Güzel düşünülmüş yalana, üstübaşı temiz rezalete insanlar muhtaçtır; içtimai silah olan iftirayı, teselli olan dedikoduyu, kazanılmamış parayı kaldır, bütün müesseseler yıkılır.""
- Üç İstanbul
64. "İnsanın bütün ömründe aşkla sevdiği bir tek kadın vardır: Daima okuduğu, daima yatağının ucundan ayırmadığı bir tek kitap gibi!"
- Üç İstanbul
65. ""Memleketi taksim mi ederlermiş? Memleketin zaten neresi benim? Ereğli'de kömür Fransız! Haydarpaşa'da demir Alman! Yalnız Yemen'de dökülen kan Türk! Üstünde ölüp altında gömülecek kadar bir toprak; bu mu memleket? Elçi tercümanlarının çiğnedikleri leşe siz Osmanlı İmparatorluğu mu diyorsunuz? 'Maliyeyi düzeltelim!' Bunu padişah başbaşa kiminle düşünüyor? Sadrazamla mı? Hayır! Alman Baştercümanı Testa ile! Ermeni ihtilalinde yirmi beş Ermeni'yi Osmanlı Bankası'ndan çıkarmaya Sultan Hamit kimi gönderiyor? Zaptiye Nazırı'nı mı? Hayır! Moskof Baştercümanı Maksimof'u! Siz ne diyorsunuz Nail Beyefendi? Hangi devlet; hangi imparatorluk? Diyarbekir'de bir Türk bir Ermeni'nin nasırına bassa devletler Galata'ya bir düzine karakol gemisi gönderiyor. Avrupa hariciye nazırları vilayetlerimize dahiliye nazırımız kadar karışıyor. Sonra da "Avrupa bizi taksim etmez, çünkü Sultan Hamit padişahtır!" diyorsunuz."
- Üç İstanbul
66. "Belkıs ise hiç görülmemiş bir işkence kadar başkaydı, insanı mustarip edecek kadar güzeldi. Adnan onun önünde utanmış, küçülmüştü. Belkıs odaya girince Adnan onu hep birden görmüştü; o her tarafıyla güzeldi.
Bu kadar güzel olacağına ihtimal vermemiş, konuşmaya başlayınca onun kusurlarını göreceğini sanmıştı. Zannetmişti ki bir anda görülen kadın gibi onu çok güzel sanmıştı; Halbuki Belkıs konuşurken, gülerken, tereddüt ederken, susarken hep başka kadın olarak güzeldi."
- Üç İstanbul
67. "Gözlerini kapamazsa, kimse hayatta güzel rüya göremezdi."
- Üç İstanbul
68. "Faziletle fezahat arasında kalın bir duvar varsa bu duvarda da bir insan geçecek kadar büyük bir delik vardı. En fena adam bu delikten fazilete, en iyi adam da yine bu delikten fezahata geçebilirdi."
- Üç İstanbul
69. "Fakat insanların kendi budalalıklarını görmeleri ne kadar güçtür."
- Üç İstanbul
70. "Buna zaten yaşamak demezler... Gebersem ne mutlu... Canım cehenneme..."
- Üç İstanbul
71. "Şimdi vatan bir insan gibi ölürken bir insan bir vatan gibi ayaktaydı: Mustafa Kemal!...
Mustafa Kemal ayağa kalkınca yeryüzüne vuran gölgesine bütün bir memleket sığıyordu."
- Üç İstanbul
72. "İnsanların sık öldüklerini, az yaşadıklarını zannettiği yaştaydı. Yemeklerin tatsız olduğu, günlerin birbirine benzediği, konuşacak kimsenin kalmadığı, insana bütün gençlerin cahil, ahlaksız, küstah göründükleri yaş!"
- Üç İstanbul
73. "Hiçbir şey yapmamak için otuz beş sene çalışmak..."
- Üç İstanbul
74. ""Molla! on dört asır uyudun, artık yeter; uyan! uyan!""
- Üç İstanbul
75. "Fıkaralık gibi matem de herkesi birbirine müsavi yapardı."
- Üç İstanbul
76. "“Ben taş devrinde Türk, tunç devrinde Türk, altın devrinde Türk olmak isterdim. Bütün hilkat devirlerinde Türk, devirsiz hayatlarda Türk, hayatsız devirlerse Türk!… Türk doğmak, Türk ölmek! Türk, Türk, Türk!..”"
- Üç İstanbul
77. ""İnsanlar kendi rezaletlerini başkalarında görünce ne çabuk iğreniyorlardı!."
- Üç İstanbul
78. "Kıskanan kadında bir orman kudurmuş hayvan vardır. Erkeği kıskanan kadında değil, kadını kıskanan kadında. Bu kadın hem kendine ıstıraptır hem başkasına."
- Üç İstanbul
79. ""İnsanlar kendi rezaletlerini başkalarında görünce ne çabuk iğreniyorlardı!."
- Üç İstanbul
80. "Anlatılan şeylere inanmazlardı, inanmadıkları şeyleri anlatırlardı."
- Üç İstanbul
81. "Mesut oldukları için değil, bedbaht olmadıkları için sevinenlerin hazin neşesiyle memnundu."
- Üç İstanbul
82. "İnsanın kendisi olması ne kadar güçtü!"
- Üç İstanbul
83. "Nihayet yıprandı: ucuz kadın oldu; bedava kadın oldu, en sonra yalnız kadın oldu."
- Üç İstanbul
84. "İnsan başkasının felaketi önünde; şair, alim, feylesof olur."
- Üç İstanbul
85. "Veremdi, verem.. İnsanların acımaya yakından cesaret edemeyecekleri hasta..!"
- Üç İstanbul
86. "(...) fıkaralık açlık değildi;fıkaralık kimsesizlikti."
- Üç İstanbul
87. "Bu kaidedir; insan kendi yaptığı şeye başkasında hücum eder."
- Üç İstanbul
88. "Ereğli’de kömür Fransız! Haydarpaşa’da demir Alman! Yalnız Yemen’de dökülen kan Türk!"
- Üç İstanbul
89. ""Düşüneceği şeylerin yalnızlığa ihtiyacı vardı.""
- Üç İstanbul
90. ""Bu kadar fikir israfına bu dünya değer miydi?""
- Üç İstanbul
91. "Güzel düşünülmüş yalana, üstü aşı temiz rezalete insanlar muhtaçtır; içtimai silah olan iftirayı, teselli olan dedikoduyu, kazanılmamış parayı kaldır, bütün müesseseler yıkılır."
- Üç İstanbul
92. "Yalanı yüzü değişmeyerek söylüyordu. En namussuz sözü en namuslu yüzle söylemekte onun suratında öyle acayip bir sanatın derinliği vardı ki bu uçurumda en kocaman yalan kaybolur, ucu bile görünmezdi."
- Üç İstanbul
93. "Güneşten kork; gökten kaç; ölünün deliksiz karanlığında otur; bu simsiyah hayata siz yaşamak mı diyorsunuz?"
- Üç İstanbul
94. "Şu mezarlardaki ölülerden birinin eline vursa postaya bırakılacak bir mektup düşecek; şu iskaletin dudağına dokunsa bitmeyen bir şarkıya parmakları takılacak; şu kafatasını karıştırsa faize yatırılacak para bulacaktı."
- Üç İstanbul
95. "Dünyada erkek namusundan daha güzel bir şey vardı: Kadın gururu..."
- Üç İstanbul
96. ""Vurulan kadın; aç, çıplak gezen çocuk; ağlayan erkek... Bu üçü dünya facialarının en büyüğüdür.""
- Üç İstanbul
97. "Çünkü hayat böyleydi; insanın istemediği şey ayağına gelirdi."
- Üç İstanbul
98. "İnsan başkasının felaketi önünde şair, âlim, feylesof olur."
- Üç İstanbul
99. "İnsanlar kendi rezaletlerini başkalarında görünce ne çabuk iğreniyorlardı!"
- Üç İstanbul
100. "Çok terbiyeli boşandılar."
- Üç İstanbul
101. "Fakat insanların kendi budalalıklarını görmeleri ne kadar güçtür."
- Üç İstanbul
102. "Fakat kadınların güzel buldukları kadınları erkekler beğenmezlerdi."
- Üç İstanbul
103. "Bu kaidedir; insan kendi yaptığı şeye başkasında hücum eder."
- Üç İstanbul
104. "Ağlayamayacak kadar neşesizdi. Sebepsiz mahzundu. Sebepsizlik ikinci bedbahtlıktı. Hüznün sebebine alışa alışa insan o sebebi aşındırır, sebep yıpranır, hüzün ufalırdı."
- Üç İstanbul
105. "Fıkaralık açlık değildi; fıkaralık kimsesizlikti."
- Üç İstanbul
106. "Bizde ihtiyarlamadan zengin olanı dağdan şehire inmiş kurt gibi taşlıyorlardı."
- Üç İstanbul
107. "Cennet'e de gitseniz, Cehennem'e de, ben sizin yanınızdayım."
- Üç İstanbul
108. "Fakat dünyada hangi saadet tamdır?"
- Üç İstanbul
109. ""İnsanın bütün ömründe aşkla sevdiği bir tek kadın vardır: Daima okuduğu, daima yatağının ucundan ayırmadığı bir tek kitap gibi!""
- Üç İstanbul
110. "... bazı kadınlar kitapçıdan yeni aldığımız, birkaç yaprağını parmağımızla yırtarak bazı satırlarını okuduğumuz, sonra attığımız kitaplardır. Bu, aşk değildir; bu, meraktır. İnsanın bütün ömründe aşkla sevdiği bir tek kadın vardır: Daima okuduğu, daima yatağının ucundan ayırmadığı bir tek kitap gibi!"
- Üç İstanbul
111. "93 harbinde üç şeyin hududu yoktu: Hastalığın, açlığın, vatan toprağının!.."
- Üç İstanbul
112. "Cennet'e de gitseniz, Cehennem'e de, ben sizin yanınızdayım."
- Üç İstanbul
113. "Yaralarımızdaki kurşunlardan bir kısmı bizim paralarımızla alındı."
- Üç İstanbul
114. ""bu kaidedir; insan kendi yaptığı şeye başkasında hücum eder.""
- Üç İstanbul
115. ""O, zaten talihinden bir düşman gibi korkardı...""
- Üç İstanbul
116. "Yıllar insanın yüzünü, dişini, saçını değiştiriyor; fakat "ses"e dokunamıyor."
- Üç İstanbul
117. "Her sabah evinden çıkarken Marcus Aurelius gibi, "Yine bugün bir sahte vekara, bir yalancıya, bir haksıza, bir akılsıza rastlayacağım" derdi. Fakat bu sözü, Marcus Aurelius gibi o adamları mazur görmeye hazırlanarak söylemezdi; herkese kızmaya niyetlenerek sokağa çıkardı. Zaten sokaktan tiksinirdi. Ve "Ah, evimden çıkmayabilsem!" derdi."
- Üç İstanbul
118. ""O, zaten talihinden bir düşman gibi korkardı...""
- Üç İstanbul
119. "Yıllar insanın yüzünü, dişini, saçını değiştiriyor; fakat "ses"e dokunamıyor."
- Üç İstanbul
120. ""Yalvarmak kolay!.. Mademki erkeğiz, yalvaracağız.""
- Üç İstanbul
121. ""İnsanın kendisi olması ne kadar güçtü!..""
- Üç İstanbul
122. "Gözyaşı da söz gibi karşısında birinin bulunmasını ister…"
- Üç İstanbul
123. ""Halkın önüne düşecek kudretimiz yok; arkasından yürüyecek adam da bulamıyoruz.""
- Üç İstanbul
124. ""93 harbinde üç şeyin hududu yoktu: Hastalığın, açlığın, vatan toprağının!..""
- Üç İstanbul
125. ""İyilik ettiğin adama o iyiliği unutturmaya çalış!""
- Üç İstanbul
126. ""İnsan konuşurken, dururken, dinlerken, sorarken, bakarken o ayın, o haftanın nesli olmalıydı.""
- Üç İstanbul
127. "Kıskanan kadında bir ormanlık kudurmuş hayvan vardır. Erkeği kıskanan kadında değil, kadını kıskanan kadında... Bu kadın hem kendine ıstıraptır, hem başkasına."
- Üç İstanbul
128. ""'Zengin insan', 'günleri birbirine benzemeyen insan'dı.""
- Üç İstanbul
129. "İnsanın kendisi olması ne kadar güçtü!.."
- Üç İstanbul
130. "Bu kitabı okumayanların niçin dünyaya geldiklerini birkaç sene anlayamamıştı."
- Üç İstanbul
131. "
…"
- Üç İstanbul
132. "Memleketin zaten neresi benim? Ereğli'de kömür Fransız! Haydarpaşa'da demir Alman! Yalnız Yemen'de dökülen kan Türk! Üstünde ölüp altında gömülecek kadar bir toprak; bu mu memleket?"
- Üç İstanbul
133. "Victor Hugo'nun sözünü hatırladı: "Faziletle fezahat arasında kalın bir duvar varsa bu duvarda da bir insan geçecek kadar büyük bir delik vardı." En fena adam bu delikten fazilete, en iyi adam da yine bu delikten fezahate geçebilirdi."
- Üç İstanbul
134. "… bir erkeğin bir kadını sevmesi onu ümit edebilmesiyle başlardı. Her aşk bir tahmin, bir tasavvur, bir ümitti. Bir kadın ki mümkün değil fakat çok güzel; bu, aşk için kafi miydi?"
- Üç İstanbul
135. ""Memleket elden gidiyor beyefendi, memleket!.. Siz ona bakın.""
- Üç İstanbul
136. "İnsanın hayatı cinai bir romana dönünce yaldızlı kabını okşayıp bu kitabı bir tarafa koymak, sayfalarını karıştırmamak daha doğrudur."
- Üç İstanbul
137. "Bu kadar fikir israfına bu dünya değer miydi?"
- Üç İstanbul
138. "Bütün memlekette bir tek adam vardı: Anafartalar kahramanı!.. Şimdi vatan bir insan gibi ölürken bir insan vatan gibi ayaktaydı: Mustafa Kemal!.. Mustafa Kemal ayağa kalkınca yeryüzüne vuran gölgesine bütün bir memleket sığıyordu. Mustafa Kemal ayağa kalktı demek, on beş milyon muztaribin altında duracağı bir bayrak vardır demektir."
- Üç İstanbul
139. "Dünyada erkek namusundan daha güzel bir şey vardı: Kadın gururu..."
- Üç İstanbul
140. "Goethe " Kendisiyle alay edemeyen insan aptaldır " der."
- Mehmed Akif
141. "İnkıraz altı rakama sığmıştı: 15 Mayıs 1335.
Üç gün sonra Adnan'ın baktığı duvarda 19 Mayıs 335 durdu. Rakamın altında ehramlaşan duvar, memleketi kurtarmaya Anafartalar'dan başlayan Mustafa Kemal'in Samsun'a ayak bastığının tarih yaprağıydı."
- Üç İstanbul
142. "Senin akıllı dediğin adamların yanında ben deliyim!"
- Üç İstanbul
143. "Saadetten daha tatlı şey vardır: Saadeti beklemek!"
- Üç İstanbul
144. ""Talihi kendinden zekiydi.""
- Üç İstanbul
145. "Kadın değil mi? Hangisi bedbaht değil ki."
- Üç İstanbul
146. "Her çocuk bir parça şair, biraz romancıdır."
- Üç İstanbul
147. "Kadın değil mi? Hangisi bedbaht değil ki."
- Üç İstanbul
148. "… çünkü hayat böyleydi, insanın istemediği şey ayağına gelirdi."
- Üç İstanbul
149. "Yine bugün bir sahte vekara, bir yalancıya, bir haksıza, bir akılsıza rastlayacağım."
- Üç İstanbul
150. "İnsanın hayatı cinai bir romana dönünce yaldızlı kabını okşayıp bu kitabı bir tarafa koymak, sayfalarını karıştırmamak daha doğrudur."
- Üç İstanbul
151. "Kitap başka, hayat başkadır."
- Üç İstanbul
152. "İnkılap bir insanın uykusunu tamamen aldıktan sonra uyanmasıdır. İhtilal, birini gece yarısı dürterek uyandırmaktır; insan birdenbire uyanır, çok uyanır, fazla uyanır.""
- Üç İstanbul
153. ""Cehaletin vahşete hediyesi oldu koca ülke!..""
- Üç İstanbul
154. "Bazen biriyle yarım saat konuşmak yarım asırlık refahtır..."
- Üç İstanbul
155. "Dünyada erkek namusundan daha güzel bir şey vardı: Kadın gururu..."
- Üç İstanbul
156. "... bir erkeğin bir kadını sevmesi onu ümit edebilmesiyle başlardı. Her aşk bir tahmin, bir tasavvur, bir ümitti. Bir kadın ki mümkün değil; fakat çok güzel; bu, aşk için kâfi miydi?"
- Üç İstanbul
157. "Başka renkte yama ve sefaletin en son rengi olan siyah, ikisininde yakasından, parçasından sarkıyordu."
- Üç İstanbul
158. ""İyi olacak, çok iyi olacak... Ölmeyeceğiz, bu millet ölmeyecek... İyi günler göreceğiz.. Yaşayacağız!""
- Üç İstanbul
159. ""Fakat çok mesut olanlar gülmezler; dalarlar; düşünürler.""
- Üç İstanbul
160. "Yatak vakalarını gizlemeyen adamlardan iğrenirdi."
- Üç İstanbul
161. "Tarih iki türlü düşman kaydeder: Önden vuran, arkadan vuran. Fakat Harb-i Umumi'de üçüncü bir nevi düşman daha görüldü. Yandan vuran. Türk ordusunu yanyana yürüyenler vurdular. Yaralarımızdaki kurşunlardan bir. Kısmı bizim paralarımızla alındı."
- Üç İstanbul
162. "Üstünde ölüp altında gömülecek kadar bir toprak; bu mu memleket?"
- Üç İstanbul
163. "“Zengin insan”, “günleri birbirine benzemeyen insan”dı."
- Üç İstanbul
164. "Bazen biriyle konuşmak yarım asırlık refahtır."
- Üç İstanbul
165. "Sarayda ziyafet verilirken İstanbul sokaklarına sandık, yastık, bohça, muhacir yığılıyordu. Fesli iskeletler; paltosu ile ölenler; iki gözden ibaret yüzler; bohçalaşan kadınlar..."
- Üç İstanbul
166. "Sen bu yerden gideli ey saçı zer,
Seni söyler bana dağlar, dereler..."
- Üç İstanbul
167. "Bu kaidedir; insan kendi yaptığı şeye başkasında hücum eder."
- Üç İstanbul
168. "İnsanlara mazisinden ne kadar az şey kalıyordu!"
- Üç İstanbul
169. ""Çünkü gizli konuşmanın çaresi çehrenin görünmemesidir, sesin duyulmaması değil.""
- Üç İstanbul
170. "İnsanın kendisi olması ne kadar güçtü!.."
- Üç İstanbul
171. "Güzel yüzler, ancak onlar, tesadüftü: Bu derin kalp, bu gösterişsiz zekâ tesadüf olamazdı."
- Üç İstanbul
172. "Her çocuk bir parça şair, biraz romancıdır. Gözünde masalların umacıları hokkabazlaşır; korkuyla oyuncak gibi vakit geçirir. Uyurken, anasına: 'beni kor- kut!' diye yalvaran çocuk vardır. Heyecanı para ile satın almak için kaplan avına giden büyük para zenginleri gibi, çocuklar da hayat ve hayal milyonerleridir. Fakat bu talihli çocukların yanında, yaşlı insanlar kadar bedbaht olan çocuklar da vardır."
- Üç İstanbul
173. "Birkaç günden beri İstanbul'da bir Yahudi peygamberi var... Birinci rütbeden Mecidî nişanlı bir Yahudi peygamberi... Theodore Herzl adındaki bu peygamber Tarabya'da Abdülhamit'in misafiridir. Yaveri var, Saraydan arabası var. Bu adam, Filistin'de Abdülhamit'ten yer satın almak için İstanbul'a geldi. Orada Yahudi devleti kuracak..."
- Üç İstanbul
174. ""Göreceksiniz efendim" diyordu; "Yunan, tüfeklerindeki İngiliz kurşunlarını kanımızla söndüreceğiz biz!"
- Üç İstanbul
175. ""Allah rahmet eylesin bu millete!""
- Üç İstanbul
176. "Faziletle fezahat arasında kalın bir duvar varsa bu duvarda da bir insan geçecek kadar büyük bir delik vardı. En fena adam bu delikten fazilete, en iyi adam da yine bu delikten fezahate geçebilirdi."
- Üç İstanbul
177. "İnsan kendi zayıf tarafını, herkesin bildiğini zanneder ve onu örtmek için zıddını söylerdi…"
- Üç İstanbul
178. "Herkes ne diyecekmiş? Herkes kim? İnsanlar değil mi? Bu insanlar fazileti hep başkasında sevenler, fazileti işleyecekleri zaman değil, konuşacakları zaman sevenler değil midirler?"
- Üç İstanbul
179. "..dünyanın her tarafında bu böyleydi: "Mesut olmak istiyor musun, saadetini muayene etmeyeceksin." Gözlerini kapamazsa, kimse hayatta güzel rüya göremezdi."
- Üç İstanbul
180. "Uyku ne kadar da kadın gibi! Beklemeyeceksin ki gelsin."
- Üç İstanbul
181. "Hükümet kuvvet değildir; vasıtadır. Bir memlekette asıl kuvvet, bir fikri temsil edenlerdir. Başka memleketlerde sahici 'fikir' zümreleri var. Bizim memlekette hakiki 'fikir' yok; bizde üç yüz seneden beri 'fikir' diye bir tek şey var: Taassup!"
- Üç İstanbul
182. ""bu kaidedir; insan kendi yaptığı şeye başkasında hücum eder""
- Üç İstanbul
183. "İnsan başkasının felaketi önünde şair, alim, feylesof olur."
- Üç İstanbul
184. "Ne bana yaradı cismim, ne yâre yâr oldu;
İlahi, ben bu bir avuç türabı neyleyeyim?"
- Mehmet Akif Hayatı-Seciyesi-Sanatı
185. ""bu kaidedir; insan kendi yaptığı şeye başkasında hücum eder.""
- Üç İstanbul
186. ""En pis çehre yoktur ki bir damla gözyaşının arasından temiz görünmesin; gözleriniz dolarak bakınız, çamur da nuranîdir.""
- Üç İstanbul
187. "Sevilmeyenler meğer romanlarda ağlarlarmış; Süheyla ağlayamıyor, sadece düşünüyordu: Eğer gözyaşının çıkacak yer bulamayıp da çehrenin içinde birikmesine "düşünmek" denirse."
- Üç İstanbul
188. "Zaten bu Osmanlı hanedanı Dostoyevski’nin Karamazof ailesine benzer: İçlerinde dâhisi var, budalası var, sarhoşu, delisi var; katili, bestekârı, şairi var; ne ararsan var."
- Üç İstanbul
189. "Mesut oldukları için değil, bedbaht olmadıkları için sevinenlerin hazin neşesiyle memnundu."
- Üç İstanbul
190. "Fakat bir kadına acıyarak koca olmak biraz fazla edebiyat olurdu. Her yatak vakası edebiyatla başlardı fakat daima hayatla biterdi: Hayatın kemik kadar kuru yüzüyle!.."
- Üç İstanbul
191. "Fıkaralık üstüste dört ağzı olan kuyudur. İnsan evvela mülkünü satar; bu, kuyunun birinci ağzıdır. Sonra malını satar, bu da ikinci uçurumdur. Daha sonra borç eder ve en sonra dolandırır; bunlar da kuyunun üçüncü, dördüncü karanlığıdır. Fakat sefaletin bunlardan başka en son uçurumu gelir ki dolandırmak kudretinin insanda bitmesidir."
- Üç İstanbul
192. ""Hanedân-ı Osmaniye'den artık hayır gelmeyecek, cumhuriyete tahvil etmekten başka çare kalmadı""
- Üç İstanbul
193. "Ah bu fukara mahalleleri!.. bu küçük evler birbirlerinin saadetlerini, felaketlerini hep beraber duyarlardı."
- Üç İstanbul
194. "''Halkın önüne düşecek kudretimiz yok; arkasından yürüyecek adam da bulamıyoruz.''"
- Üç İstanbul
195. "..sefalet muziptir ve fukaralığın insan vücuduna oyduğu izler, uzaktan kir gibi görünen kemik gölgeleri, suyun heyecanı ve sabunun inadıyla kaybolmazdı."
- Üç İstanbul
196. "Bütün memlekette bir tek adam vardı: Anafartalar kahramanı!.. Şimdi vatan bir insan gibi ölürken bir insan bir vatan gibi ayaktaydı: Mustafa Kemal!.. Mustafa Kemal ayağa kalkınca yeryüzüne vuran gölgesine bütün bir memleket sığıyordu. Mustafa Kemal ayağa kalktı demek on beş milyon muztaribin altında duracağı bir bayrak vardır demektir."
- Üç İstanbul
197. "''Halkın önüne düşecek kudretimiz yok; arkasından yürüyecek adam da bulamıyoruz.''"
- Üç İstanbul
198. "..sefalet muziptir ve fukaralığın insan vücuduna oyduğu izler, uzaktan kir gibi görünen kemik gölgeleri, suyun heyecanı ve sabunun inadıyla kaybolmazdı."
- Üç İstanbul
199. ""Bey" dedi: "Asker karlı arazide yirmi beş kilometre yürür. Halbuki askeri, Sarıkamış Harbi'nde Enver Paşa kırk beş kilometre yürüttü."
Adnan "Caaanım efendim" dedi; "Marne muharebesinde Alman askeri günde altmış kilometre yapmıştı."
Binbaşı, "Bey, Bey" dedi; "Türk askeri Allahuekber Dağları'nda yürüdü; Alman askerleri Marne meydanında..."
Binbaşı sustu. Adnan' ın gözlerinin içine baktı: "Allahuekber Dağı'ndan ahret görünür, Marne'den Paris!..."
- Üç İstanbul
200. "Namus ve namussuzluk, görmediğimiz bir çocuğun oynadığı yazı mı, tura mıdır?"
- Üç İstanbul
201. "' Kaşını zulme çattığı vakit yüzü en kuvvetli çizgisini buluyordu. '"
- Üç İstanbul
202. "Vurulan kadın; aç, çıplak gezen çocuk; ağlayan erkek... Bu üçü dünya facialarının en büyüğüdür."
- Üç İstanbul
203. "Halkın önüne düşecek kudretimiz yok; arkasından yürüyecek adam da bulamıyoruz."
- Üç İstanbul
204. "Gözlerini kapamazsa, kimse hayatta güzel rüya göremezdi."
- Üç İstanbul
205. "Servetin zaman ölçüsü, Avrupa'da dakikaydı; şarkta bütün bir ömür!"
- Üç İstanbul
206. "“Tarih iki türlü düşman kaydeder: Önden vuran, arkadan vuran. Fakat Harb-i Umumi'de üçüncü bir nevi düşman daha görüldü: Yandan vuran. Türk ordusunu yanyana yürüyenler vurdular. Yaralarımızdaki kurşunlardan bir kısmı bizim paralarımızla alındı.""
- Üç İstanbul
207. "Fikir adamı başka, şiir adamı başka..."
- Üç İstanbul
208. "İhtilallerde her fikir sırtında kan parçası taşırdı."
- Üç İstanbul
209. "İnsan kendi zayıf tarafını, herkesin bildiğini zanneder ve onu örtmek için zıddını söylerdi."
- Üç İstanbul
210. "Zaten bu Osmanlı hanedanı Dostoyevski'nin Karamazof ailesine benzer; içlerinde dahisi var, budalası var, sarhoşu, delisi var, katili, bestekârı, şairi var, ne arasan var."
- Üç İstanbul
211. "' Mesut oldukları için değil, bedbaht olmadıkları için sevinenlerin hazin neşesiyle memnundu. '"
- Üç İstanbul
212. "Büyük refahların yapma ıstıraplara ihtiyacı vardır."
- Üç İstanbul
213. "' Bak lafa, koy rafa. '"
- Üç İstanbul
214. "Bu insanlar fazileti hep başkasında sevenler, fazileti işleyecekleri zaman değil, konuşacakları zaman sevenler değil midir?"
- Üç İstanbul
215. "Büyük refahların yapma ıstıraplara ihtiyacı vardır."
- Üç İstanbul
216. "Bir memlekette asıl kuvvet, bir fikri temsil edenlerdir."
- Üç İstanbul
217. "Emeller de ölüyor, tıpkı insanlar gibi"
- Mehmet Akif Hayatı-Seciyesi-Sanatı
218. ""Biri çıkmalıydı, bu memleketi kurtarmalıydı; o, bu adamı bekliyordu.""
- Üç İstanbul
219. "Şimdi anlıyordu: "Zengin insan", "günleri birbirine benzemeyen insan"dı."
- Üç İstanbul
220. "Para insanı bahtiyar etmiyordu."
- Üç İstanbul
221. "İnsan kendi zayıf tarafını, herkesin bildiğini zanneder ve onu örtmek için zıddını söylerdi."
- Üç İstanbul
222. ""Zaten zenginlerde vicdan azabı tembeldir.""
- Üç İstanbul
223. "...bazı kadınlar kitapçıdan yeni aldığımız, birkaç yaprağını parmağımızla yırtarak bazı satırlarını okuduğumuz, sonra attığımız kitaplardır. Bu aşk değildir; bu, meraktır. İnsanın bütün ömründe aşkla sevdiği bir tek kadın vardır; daima okuduğu, daima yatağının ucundan ayırmadığı bir tek kitap gibi!."
- Üç İstanbul
224. "“İstibdat mı?” dedi, “Rusya’da istibdat yok mu? Fakat Rusya’daki istibdadın içinden bit Tolstoy, bir Dostoyevski çıktı. Siz de onlar gibi yazın; zararı yok, biz burda yasak edelim, Avrupa’da, Amerika’da okurlar. Bir Anna Karenina yazdınız mı?”"
- Üç İstanbul
225. "Yığın, karnıyla düşünür, gözüyle öğrenir, kalbiyle kızar."
- Üç İstanbul
226. "İhtiyarlık, insan etinin çamurlaşmasıydı."
- Üç İstanbul
227. ""Kitap başka, hayat başkadır.""
- Üç İstanbul
228. "Kış! Fakir olanları daha çıplak, hastaları daha zayıf yapan kış!.."
- Üç İstanbul
229. "Kıskanan kadında bir ormanlık kudurmuş hayvan vardır. Erkeği kıskanan kadında değil, kadını kıskanan kadında... Bu kadın hem kendine ıstıraptır, hem başkasına."
- Üç İstanbul
230. "İnkılap bir insanın uykusunu tamamen aldıktan sonra uyanmasıdır.
İhtilal, birini gece yarısı dürterek uyandırmaktır..."
- Üç İstanbul
231. "Bütün memlekette bir tek adam vardı: Anafartalar kahramanı!.. Şimdi vatan bir insan gibi ölürken bir insan bir vatan gibi ayaktaydı: Mustafa Kemal!.. Mustafa Kemal ayağa kalkınca yeryüzüne vuran gölgesine bütün bir memleket sığıyordu. Mustafa Kemal ayağa kalktı demek on beş milyon muztaribin altında duracağı bir bayrak vardır demektir."
- Üç İstanbul
232. "Bazı gülüşlere gözyaşı çok yakışıyor"
- Mehmet Akif Hayatı-Seciyesi-Sanatı
233. "' O'na ne zamana kadar katlanacagız? Ne zamana kadar? Hangi günahımızın cezasını çekiyoruz? '"
- Üç İstanbul
234. ""Uyku ne kadar da kadın gibi! Beklemeyeceksin ki gelsin.""
- Üç İstanbul
235. ""Bir rüya iki kere görülemezdi.""
- Üç İstanbul
236. ""Nazır, küçük diline dolanan bir sesle cevap verdi.
"Beş yüz lira!"
Nuri Bey sakalına kadar sapsarı oldu. O gün devletin hazinesinde beş yüz lira yoktu; Osmanlı imparatorluğu altı yüz senelik sakalıyla dileniyordu.""
- Üç İstanbul
237. "İnsanlar kendi rezaletlerini başkalarında görünce ne çabuk iğreniyorlar."
- Üç İstanbul
238. "Sebepsiz mahzundu. Sebepsizlik ikinci bedbahtlıktı. Hüznün sebebine alışa alışa insan o sebebi aşındırır, sebep yıpranır, hüzün ufalırdı."
- Üç İstanbul
239. "Güzel düşünülmüş yalana, üstübaşı temiz rezalete insanlar muhtaçtır."
- Üç İstanbul
240. ""Zihin fukara olunca, akıl ukala olurmuş.""
- Namık Kemal
241. ""Fukaralık parasızlık değil, fukaralık kimsesizliktir.""
- Üç İstanbul
242. ""... çok mesut olanlar gülmezler; dalarlar, düşünürler.""
- Üç İstanbul
243. "Fazileti, insan kendinden ziyade başkasında sever"
- Mehmet Akif Hayatı-Seciyesi-Sanatı
244. "' Bir felaketin birdenbire söylenmesi ikinci bir felakettir. '"
- Üç İstanbul
245. "Saadetten daha tatlı şey vardır: Saadeti beklemek!"
- Üç İstanbul
246. "Ahlak ilmi, biyoloji ilmine dahildir. Çünkü ruh uzviyetin esiridir"
- Mehmet Akif Hayatı-Seciyesi-Sanatı
247. "En pis çehre yoktur ki bir damla gözyaşının arasından temiz görünmesin; gözleriniz dolarak bakınız, çamur da nuranîdir."
- Üç İstanbul
248. "Şimdi vatan bir insan gibi ölürken bir insan bir vatan gibi ayaktaydı: Mustafa Kemal!…"
- Üç İstanbul
249. "İnsan başkasının felaketi önünde şair, âlim, feylesof olur."
- Üç İstanbul
250. ""Tarih iki türlü düşman kaydeder: Önden vuran, arkadan vuran. Fakat Harb-i Umumi'de üçüncü bir nevi düşman daha görüldü: Yandan vuran. Türk ordusunu yanyana yürüyenler vurdular. Yaralarımızdaki kurşunların bir kısmı bizim paralarımızla alındı.""
- Üç İstanbul