Miskinler Tekkesi Kitap Bilgileri
Yazar: Reşat Nuri Güntekin
Tahmini Okuma Süresi: 5 sa. 54 dk.
Sayfa Sayısı: 208
Basım Tarihi: Ekim 2010
İlk Yayın Tarihi: 1982
Yayınevi: İnkılap Kitabevi
ISBN: 9789751002280
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Miskinler Tekkesi Kitap Tanıtımı
Miskinler Tekkesi; Türkiyedeki dilencilerin dünyasını ve cahil hocaları başarıyla tasvir eder. Güntekinin en dikkate değer eserlerinden biridir. Padişah II. Mahmut dönemi ileri gelenlerinden olup padişaha yakınlığıyla tanınan Kocabaş Kazasker Şemsettin Mollanın torununun hayatı üzerine kurulmuş bir kitaptır. Padişahın ekmek kırıntılarının kat kat işlemeli bohça ve sedef kutularda saklandığı bir ortamda, padişah dilencisi bir dedenin torunu olan ve hem Meşrutiyet hem Cumhuriyet dönemlerinde yaşayan roman kahramanı, bir çeşit soyaçekimle, dilenciliği meslek edinir.
Miskinler Tekkesi Kitaptan Alıntılar
1. "Dehrin ne safâ var acaba sîm ü zerinde,
İnsan bırakır hepsini hîn-i seferinde
**Dünyanın altınında, gümüşünde ne mutluluk olabilir ki,
İnsan bunların hepsini ahirete giderken bırakıp da gider."
2. ""Geçerken mihnet gibi uzun, geçtikten sonra visal gibi kısa" yıllar!.."
3. "Bu kadar yüzsüzlük, arsızlık, hayasızlık ne için? Hele bir yığın hiçler uğruna birbirini kırıp incitmek niçin?"
4. "...ne yaptıklarını, ne istediklerini bilmeyen birtakım abuk subuk mahluklara uyarak tatlı canımı sıkıntıya sokmaktan ne çıkacak?"
5. "~
.
~"
6. "~
'
!'.
...
~"
7. "~
.
'
'
.
~"
8. "Âmenna! Fakat
neyse
, hatta
, pek o kadar «o» değildir de ancak
benzemeye başlar."
9. ""Biz adalet ve zekâ aşığı insanlarız..""
10. "İnsan, ancak kendi hemcinsindeki çirkinliğe ve sakatlığa güler."
11. "Fevkalade zamanlarda insan acı ve ağrı gibi yorgunluğu da duymaz bir hale geliyor..."
12. "Allah insanı edepsiz şerrinden saklasın."
13. "Dünyada çaresiz dert yoktu."
14. "Intikamın faydalı bir tarafı vardır. Yaptığı kötülüğün yanına kalmadığını gören kimse,( Hiç olmazsa acısını unutuncaya kadar) sizi rahat bırakır"
15. "Çok kere başkalarında ayıplıyor gibi yaptığımız şeyler için içimizde ne hevesler, ne hasetler çöreklenip yatar…"
Miskinler Tekkesi Kitap İncelemeleri
Kocabaş Kazasker Şemsettin Molla’nın torunu olan Kocabaş genç bir çocuktur. Konaklarda büyümüş ve eğitim almıştır. Fakat dedesinden ve ailesinden aldığı tembellik ve miskinlik onun genlerine ve ruhuna işlemiştir.
Genç Çocuğun, küçük yaşlarda ev halkının kızmasına rağmen dilenci taklidi yapmasıyla başlayan dilencilik özentisi hayatının sonuna kadar devam edecektir.
Cami önünde Mevlevi Dervişleri gibi beklemeye başlar. Çocukken duyduğu dilencilik arzusu gerçek olmaya başlamıştır. Böyle bir halde beklerken kadının birinden ilk sadakasını alır. Bu parayla akşam için yiyecek temin eder. Ve kaldığı yere götürerek getirdiği yiyecekleri onlarla paylaşır.
Kocabaş dilenirken para istememektedir. Dilenciliğe başlamasıyla günlük kazancı artmış, kazancı doktorlara büyük belediye memurlarının maaşına yaklaşmıştır. Üstelik kazancını “tekke kültürü” ve Mevlevilik zihniyeti içinde diğer insanlarla paylaşmaktadır. . Evlatlığı olan İsmail’in bakımı ve eğitimini karşılıksız temin etmekte Mesule Bacı’nın iaşesini de Kocabaş temin etmektedir.
Kendine güzel bir ev bile almıştır. Arap komşuları onun sabah erkenden evden çıkıp akşam geç dönmesini çok merak etmektedirler. Evden iş arıyorum diye çıkmakta ve geç saatlere kadar eve gelmemektedir. Yaşadığı iç üzüntüler ve yalanlar onu çok üzmekte olduğundan gerçekten de iş aramaya başlamıştır. İş istediği yerlerden gelen cevaplar onu üzmekte ama hiç pes etmemektedir Sonunda dilediği olur ve bir iş bulur. Artık mutlu bir insandır. Çünkü artık o da diğer insanlar gibi çalışarak ekmeğini kazanmaya utanç duymadan ve onuru kırılmadan yaşamaya başlamıştır.
Bana baştan sona ne akıcı geldi, ne sürükleyici. Öncelikle dilencilerin fark etmesek de toplumsal büyük bir sorun olduğunu düşünüyorum. Gerçekten ihtiyacı olduğunu düşünüyoruz, üzülüyoruz, dua ediyoruz, belki de bizi boş anımızda yakılıyor vermek istemesek de Allahından bulsun diyip veriyoruz zaman zaman. Bütün duygularımızı sömürüyorlar, bir gün bir yerde karşılaştımız da gayet iyi bir yaşamı var, geziyor, tozuyor. Anlıyoruz ki kandırılmışız dostlar. Bu alçak insanların yanında bu yüzden birbirimize yeri geldiğinde yardım etmekten çekinir hâle geliyoruz. Bunu sosyal deneylerden de anlıyoruz. Birbirimize güvenemiyoruz çünkü iyi niyetlirimiz zedelenmiş. Bu kitapta dilenciliğin türlü halini gördüm. Mezarda, mutlu günde, yalakalıkla, mektupla bile hatta. Ne zamanlardan beri varmış bu dilencilik meğer. Lakin şunu anladım bu insanlar bunu daha çok para için değil hiç bir şey yapmamak için yapıyor. Kitap tam bir realistik bunun dışında bir memur olan ailesi için çok çalışan, yıpranmış, hatta emeği sömürülen bir insanda okuyoruz. Bir bacı var oğluna kıyamaz, hâlen ona küçük bir çocukmuş gibi davranır. Aslında bu bacı aklıma anneannemi getirdi aklıma dayıma hâlen kıyamaz, iki günden fazla bizde kalmaz ki dayım evde yemeğini yiyemez diye. İsmail aklıma kendimi getirdi. Annem benim için mesailere kalır çok çalışır ama bazen onu küçük görürüm. Ne kadar da hadsizim. Farklı farklı insanların hayatınında da konuk eder bizi. Lakin dediğim gibi bu hikaye benim için önemli bir yeri olmadı.
Bulabildikçe eski eserlerin, eski basımlarını okumayı severim, Reşat Nuri Güntekin'in Miskinler Tekkesi romanının da 1976 basımını okudum. Günümüzde kullanılırlığını yitirmiş bazı kelimeler olsa da, sözlük ihtiyacı hissetmeden okumak mümkün.
Köklü bir aile geçmişi olmasına rağmen, yaşamını dilencilikle sürdüren (sürdürmeyi tercih eden) anlatıcının gözünden, imparatorluğun son dönemlerindeki toplumsal çürüme, yoksulluk ve eğitimsizliğin gözler önüne serildiği romanın her karakteri dönemin birer kesiminin yaşam mücadelesi ve yaşadığı zorlukları temsil ediyor. Roman, karakterler üzerinden, Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküş dönemi ve Cumhuriyet'in ilk yıllarında, ülkenin toplumsal ve siyasal dönüşümüne ışık tutuyor. Konak yaşamının son bulması, savaş yılları, yoksulluk ve modernleşme sürecinin getirdiği zorluklar, karakterlerin hikayeleri üzerinden işleniyor. Romanın konusu yoksulluk, sefalet, toplumdan dışlanan, zorlu hayat mücadelesi veren bir kesimin gündelik yaşamı olduğu halde, yazarın mizahi ve ironik dili sebebi ile drama boğulduğum bir deneyim olmadı. Son bölümlerde ana karakter ile eğitim ve bakım masraflarını üstlendiği evlatlığının buluşması dram unusurunu tamamlamış.
Toplumsal gerçekçiliği, eleştirel tavrı ve akıcı dili ile beğenerek okuduğum ve tavsiye edeceğim bir eser oldu.
Nasıl ki bir ressam boyaları karıştırır hayal gücüyle besler önümüze güzel tablolar çıkartır,nasıl ki aşçı malzemeleriyle baharatlarıyla ağzımıza layık lezzetli yemekler yapar ;Reşat Nuri Güntekin de tek malzemesi olan kelimelerle oyun oynar adeta, dans ettirir onları öyle güzel harmanlar ki her cümlesinden farklı çeşnide bal damlar. Tatlı uslubundan dolayı o zamanın bazı kelimelerini anlayamamam benim için sorun olmuyor bile. Okurken akıp gidiyor.
Kitabın konusu ise şu, Kocabaşların son torununun çocukluğundan yaşlılığına kadar olan kısmı kahramanın kendi ağzından anlatılıyor ve böylece baş kahramanımızın düşüncelerine ve duygularına çok çok yakından tanık oluyoruz. Onun sevinciyle mutlu oluyor, hüznüyle duygulanıyor, kızgınlığına ortak oluyoruz. Koca bir ömrü onunla beraber yaşıyoruz ve bu cümle ile karşılaşıyoruz en sonunda...
Geçerken mihnet gibi uzun , geçtikten sonra visal gibi kısa , yıllar!..
(Mihnet:sıkıntı üzüntü, visal:kavuşma)
Düşünüyorum bi kitabı okumadan önce bu cümleyle karşılaşsam bu kadar etkilenir miydim diye büyük ihtimal hayır çünkü kitap bittiğinde siz de tüm o yazılanları yaşamış gibi oluyorsunuz.şuan o yazılanlara girmeyeceğim spoi vermeden sona yaklaşıyorum. Tüm kitapseverleriii, seviyorum sizi,sevgilerimleee:))
Selammmm
Reşat Nuri Güntekin sever misiniz?Çalıkuşu benim en sevvdigim kitap olduğu için yazarını da çok severim.Miskinler Tekkesi ilk kez 1946 da basılmış, yazarın son dönem eserlerinden biri .Inkilap Kitabevi tarafindan yeni baskısıyla okuma şansım oldu .
Romanın başkahramanı(adını bilmiyoruz ),aslında II. Mahmut dönemi ileri gelenlerinden Kocabaş Kazasker Şemsettin Molla'nın torunudur. Ancak tembel ve pısırık mizacı nedeniyle hayatta istediği hiçbir şeye ulaşamaz. Aşık olduğu kıza açılamaz ve sonunda kendini dilencilik yaparken bulur.
Başlangıçta oyun olarak gördüğü dilencilik zamanla mesleği haline gelir ve bu sayede normalde yaptığı işlerden daha çok, beklenmedik bir şekilde para kazanır.
Roman, bu başkarakterin gözünden dilencilerin dünyasını, aralarındaki ilişkileri ve hayata bakış açılarını etkileyici bir şekilde aktarır. Aynı zamanda dönemin toplumsal yapısına, ahlaki değerlerine ve absürtlüklerine de eleştirel bir bakış sunar.Bu kitapla birlikte dilenciler sadece acınacak insanlar olmaktan çıkar. Onların da insani yönleri anlatılır.
Bence esas anlatilmak istenen manevi dilencilik yaparak insanları sömüren kişiler. Eski Turkce kelimeler sıklıkla kullanılmış ama sayfa altlarında açıklamaları olduğu için sorun olmamış.
Inkilap kitabevinin boyutu büyük bu kitapları çok hoşuma gidiyor benim ..
Kitapla kalın dostlar...