Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Milena'ya Mektuplar - Franz Kafka | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Milena'ya Mektuplar Kitap Bilgileri


Yazar: Franz Kafka
Tahmini Okuma Süresi: 11 sa. 20 dk.
Sayfa Sayısı: 400
Basım Tarihi: Mayıs 2023
İlk Yayın Tarihi: 1952
Yayınevi: Can Yayınları
Orijinal Dil: Almanca
ISBN: 9789750738005
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Milena'ya Mektuplar Kitap Tanıtımı


Franz Kafka, Prag'da bir dost meclisinde tanıştığı gazeteci Milena Jesenská'dan öykülerini Çekçe'ye çevirmesini ister. Kafka ile Milena'nın yollarını kesişmesine neden olan bu dilek, bir ilişkinin başlangıcı, Milena'ya Mektuplar başlığı altında toplanan bu yazışmalarsa kısıtlı bir iletişimin tek aracı olacaktır.

Milena'ya Mektuplar eşi benzeri olmayan bir kitap, mektuplara örülmüş bir aşk romanıdır. Kafka'nın Milena'ya Nisan 1920 tarihli ilk mektubunda yağmurlu bir günden söz ederek deyiş yerindeyse bir roman tadında başlattığı bu yazışmalar, yazarın ölümünden kısa bir süre öncesine değin süregiderken, ümitsizliğin, çaresizliğin ve tıkanışın anlatımına dönüşür. Çünkü Kafka'nın da dediği üzere, Mektup yazmak, hayaletlerin önünde soyunmak demektir, ki onlar da aç kurtlar gibi bunu bekler zaten. Yazıya dökülen öpücükler yerlerine ulaşmaz, hayaletler yolda içip bitirir onları.




Milena'ya Mektuplar Kitaptan Alıntılar


1. "Mesela neden senin odanda duran, sen sandalyende ya da çalışma masanda otururken, uzanırken, ya da uyurken, seni bütünüyle gören mutlu bir dolap değilim? Neden değilim?"




2. "Dış görünüşün vız geliyordu bana, sözlerine önem veriyordum yalnız.
•"




3. "“İnsan yaşarken de ölebilirdi.”"




4. "“Palto giymeye üşenirken bu koca dünyayı sırtımda nasıl taşırım ben?”"




5. "“Dış görünüşün vız geliyordu bana, sözlerine önem veriyordum yalnız…”"




6. ""Milena, sen başkaydın. Hasta bir adamı sevecek kadar hastaydın!""




7. "''Palto giymeye üşenirken bu koca dünyayı sırtımda nasıl taşırım ben? İçinde bulunduğum durumu kimseye anlatamam. Sen de anlamazsın Ben bile anlamıyorum ki başkasına nasıl anlatırım?""




8. "“Yanımda yürüyordun Milena, düşünsene, yanımda yürümüştün!
aşık biri için ne büyük nimet değil mi?”"




9. "“Hiçbir şeyin iyi niyetli olduğundan emin değilim…”"




10. "Çok yorgunum aşktan,kederden,çaresizlikle cebelleşmekten o kadar yorgunum ki..."




11. "Bugün Milena, yalnız telaş, yorgunluk ve yokluğun var."




12. "İnsanlar hakkında çok az bilgin var Milena, bunu sürekli söylüyorum sana."




13. "“Birçok şeyin farklı olmasını isterdim…”"




14. "Yanımda yürüyordun Milena, düşünsene, yanımda yürümüştün!
aşık biri için ne büyük nimet değil mi?"




15. "Yardım et bana! Söyleyebildiklerimden daha fazlasını anla."





Milena'ya Mektuplar Kitap İncelemeleri


“𝑁𝑒 𝑘𝑎𝑑𝑎𝑟 𝑑𝑎 𝑘𝑜𝑙𝑎𝑦 𝑦𝑎𝑧ı𝑙ı𝑦𝑜𝑟: 𝑆𝑒𝑛𝑖𝑛𝑙𝑒 𝑦𝑎𝑝𝑡ığı𝑚 𝑘ı𝑠𝑎 𝑏𝑖𝑟 𝑔𝑒𝑧𝑖𝑛𝑡𝑖. 𝐵𝑢 𝑘𝑎𝑑𝑎𝑟 𝑘𝑜𝑙𝑎𝑦 𝑜𝑙𝑑𝑢ğ𝑢 𝑖ç𝑖𝑛 𝑖𝑛𝑠𝑎𝑛 𝑢𝑡𝑎𝑛ç𝑡𝑎𝑛 𝑦𝑎𝑧ı 𝑦𝑎𝑧𝑚𝑎𝑦ı 𝑏ı𝑟𝑎𝑘𝑚𝑎𝑙ı. (…) 𝑌𝑎𝑛ı𝑚𝑑𝑎 𝑦ü𝑟ü𝑦𝑜𝑟𝑑𝑢𝑛 𝑀𝑖𝑙𝑒𝑛𝑎, 𝑑üşü𝑛, 𝑠𝑒𝑛 𝑏𝑒𝑛𝑖𝑚 𝑦𝑎𝑛ı𝑚𝑑𝑎 𝑦ü𝑟ü𝑑ü𝑛.”

Kafka’nın Milena’ya yazdığı mektuplardan oluşmaktadır kitap. Kitabın tek sıkıntısı mektupların tek taraflı olarak yayınlanması. Sindirilmesi uzun zaman isteyen bir yapıt.

Sözlerle ifade edilemeyen duyguların yazıyla ifade edildiği bir eser…♡

Milena sen başkaydın, hasta bir adamı sevecek kadar başkaydın…♡

Önce ticari bir yazışma ile başlayan ama çok geçmeden tutkulu bir aşk mektubuna dönüşen Milena’ya Mektuplar Fransız Kafka’nın duygularını belki de en belirgin biçimde dışa vurdugu eseridir. Milena’nın yasak aşkı:( Kim birkaç kez gördüğü bir insana bu kadar aşk besleyebilir? Hiç kimse. Fransız Kafka en mahrem benliğini Milena’ya açmış Milena bu mektupları güvenli bir şekilde saklamış. Milena toplanma kampında öldürülmeden önce bu mektupları arkadaşına veriyor ve bu sayede bize ulaşmakta. Kafka öldükten sonra en yakın arkadaşı tarafından yayınlanmakta.

Gidiyorum Milena ben, gidiyorum ziyadesiyle uzaklara…
Hoşçakal Dört Yapraklı Yoncam. En güzel selamlarımla. Ve son..:)








Kafka bir dost meclisinde tanıştığı gazeteci Milena dan öykülerini Çekceye çevirmesini ister.Kafka ile Milenanın yolları da bu istek sayesinde kesişir. Milenaya Mektuplar ise bu ikili arasındaki imkansız aşkın mektuplarla örülmüş halidir.
İmkansızdır çünkü Milena zaten evlidir ve Viyanada yaşamaktadır.

Mektuplarda bu imkânsızlıkların daha derin anlatıldığı,aşk okyanusunda okuyucuyu alabora edecek bir anlatım beklerdim,ya da aşkın en kutsal taraflarının daha fazla ele alındığı bir anlatım;ama neticede bu mektuplar Kafkanın ölümünden sonra arkadaşı tarafından yayınlanmış ikili konuşmalar şeklindedir,edebi bir amaç uğruna kaleme alınmış yazılar değildir.
Bir insanın mektuplarının öldükten sonra yayımlanması ne kadar doğru yada yapılmalımıdır bence değil.Hele ki Kafkanın “mektup yazmak hayaletlerin önünde soyunmak demektir.”dediği mektuplara bakışını bu kitapta okuduktan sonra...Mahrem olanın rıza dışında gözler önüne serilmesi değil de nedir?

“Ruh ve kalp,yükü taşıyamaz hale gelince,akciğer yarısını alır ki yükün dağılımı en azından biraz eşit olsun.” Diye yazmış bir mektubunda Kafka Milenaya hastalığı hakkında.
1924 yılında Veremden yaşamını yitiren Kafka mektuplarında karamsar,tutarsız,hırçın anlatımıyla ve Yahudi olmasının getirdiklerini-götürdüklerini her fırsatta hissettirdiği bir iç dünya ile göçmüş bu dünyadan.
Kitap sonunda Milenanın kaleme aldıklarını daha çok beğenmiş olsam da ,20. yy etkileyen yazarın bu eseri de elbette okunmalı.
Sevgi ve Muhabbetle..





kitabını çok büyük umutlarla okumamanız gerektiğini söylemek isterim.



bildiğiniz üzere öldükten sonra yazdıkları yayınlanmış bir yazardır. Kendisinin başarılı olmayacağını düşündüğünden en yakın arkadaşına yazdıklarını yakmasını söylemiştir. Arkadaşı ise

ya kendisinden daha çok güvendiğinden ve başarılı olacağına inandığından yazdıklarını yayınlamıştır. Diğer hikayelerinin yayınlanmasını anlarım ama bence bu yazdığı mektuplar yayınlanmamalıydı.

Size soruyorum, sizce

bu mektuplarının milyonlarca kişinin okuyacağını bilse yine de yazar mıydı?



başlamadan önce, karşılıklı olarak mektuplar okuyacağım sanmıştım fakat sadece

ya ait mektuplar mevcut. Sürekli olarak karşılıksız mektuplar okuyorsunuz. Belli bir süreden sonra bu mektuplar sıkmaya başlıyor insanı, bu mektupları okumaya devam etmemin tek sebebi içerisindeki

ya ait edebi cümlelerdi…



ölmüş insanların üzerinden ahlak bekçiliği yapmak istemem fakat kitabı okurken aklım hep Milena’ nın eşindeydi. Milena’nın eşi, eşinin hiç bir şeyden habersiz başka bir insanla bu kadar yoğun edebi bir şekilde mektuplaştığını öğrenmiş miydi?

İncelemenin başında da yazdığım gibi, bu mektuplar sır olarak kalmalıydı ve asla yayınlanmamalıydı, Bu yazdıklarımdan sonra tepki verebilirsiniz ama benim kendi düşüncem bu yönde…



yüksek beklentilerle okumaya başlamanızı önermiyorum…




Kafka’nın aşkı, Milena.. Milena evli bir kadın ve Kafka da (biraz zaman geçtiği için yanılmıyorsam) nişanlıydı. Karşılıklı sevgiden ziyade Kafka’nın aşkını şahit oluyoruz. Çünkü mektuplar karşılıklı değil, sadece Kafka’nın yazdığı mektupları görüyoruz. Çünkü Milena yahudilerin nazilerle olan mücadelesi sırasında yahudilere yardımcı olduğu için bir toplama kampında esir durumda. Ki burada da can veriyor zaten. Öncelikle kimse öyle akıcı sürükleyici bir yazı beklemesin, tek taraflı mektuplar olduğu için zaten anlamakta zorluk çekiliyor bazen. Kafka sevgiyle bir coşuyor, bir naif ve masumane sevgi içerisine giriyor. Sayfa aralarında durup düşündürüyor insana, iki tarafı da görmek daha anlaşılabilir olurdu aslında. Kafka’nın yaşamından da bilgiler veriyor ama orasını sevdim, hasta olduğundan ve artık bu onun hayatını zorlaştırdığından da bahsediyor. Kâh kendini okutup kâh sıkıcı bir hal alsa da aşkı anlatıyor sonuçta, Kafka’nın aşkına saygı duymamak hayran kalmamak elde değil. Keşke Milena da olsaydı, Kafka’nın aşkı böyle yalnız kalıp sönüp gitmeseydi.

İstemsizce karşılaştırma yapıyorum ama Ahmed Arif’in Leyla’sına olan aşkıyla. Eğer bu kitabı okuduysanız veya okuyacaksanız sonrasında muhakkak Ahmed Arif’in Leylim Leylim eserini okumayı ihmal etmeyin.




Sevgili Milena!
1919'da Prag'da bir cafede öykülerini Çekçe'ye çevirmek isteyen Kafka ile yollarınızın kesiştiğini biliyoruz. 23 yaşında ve evli bir kadın olarak açık kapı bırakmanız ve Kafka ile mektuplaşmanız etik miydi? Sizi yargılamıyorum ve hesap sormuyorum size; ancak Balzac'ın Vadideki Zambak'ındaki Henrietti kadar olamadınız ya, pes doğrusu!

Ya Siz, sürekli korku, karamsarlık, çaresizlik, kendini değersiz hissetme duyguları içerisinde olduğunuz için bir türlü sevemediğim (sonsuz saygı duyduğum) Kafka! 36 yaşında ve nişanlı bir erkek olarak, evli bir kadına duyduğunuz aşkı anlatan mektuplaşmalar sizce doğru muydu?

Ve Siz, Max Brod! Kafka'nın en yakın arkadaşı olarak ölümünden sonra yakılmasını istediği ve size emanet ettiği mektuplara böyle mi sahip çıkılırdı?

Ya ben, kendim! Evet bir okur olarak ben, utanç duymadım mı, huzursuz olmadım mı sanıyorsunuz, iki insanın özelini, sırlarını okuyor olmaktan?

İmkansızlıklar ve kavuşma ihtimallerinin olmayışı üzerine kurulu bu ilişki sizce aşk mıydı? Tutku mu? Yoksa bir saplantı mı?

Kafka'nın o melankolik hali içimi kararttı hakikaten. Milena'yı çok yüceltmesi, idolleştirmesi, kendi varlığını hiçe sayması, ve tüm varlığıyla kendini Milena'ya bağlaması günümüzde rastlanması mümkün olmayan garip bir olguydu bence...

Her ne kadar empati kurmaya çalıştımsa da olmadı o yüzden kızgınlığım için beni bağışla Milena, Kafka ve Max Brod...



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: