Michelle Perrot En Beğenilen Sözleri
1. "Erkekler namuslarını kızlarının, kız kardeşlerinin, eşlerinin bedeniyle özdeşleştirdikleri için, bugün bile kadınlar dövülüyor, hatta öldürülüyor. İçinde bulunduğumuz "gelişmiş toplumlarımız" bile bu tür geriye dönüşlerden kurtulabilmiş değil."
- Kadınların En Güzel Tarihi
2. "Kendi köşesine çekilmek isteyen kadınlar için sanat ve edebiyat da bir çeşit sığınak olabilirdi. Oysa bu hiç de kolay değildi ve kadınlar sanatçı olarak kendini kabul ettirmekte çok zorluk çektiler. Kadınları nesneleştirmek veya fantezilerle sınırlandırmak tercih ediyordu…"
- Kadınların En Güzel Tarihi
3. "Kadınlar için önemli risklerden biri, bilgiyle üreme arasında, yani kitap ile çocuk arasında seçim yapma imkanı olmamasıdır."
- Kadınların En Güzel Tarihi
4. "Küçük kızlar uslu olmaları, kavga etmemeleri, sakin kalmaları öğütlenerek “terbiye edilir.” Genellikle kız çocuklarına aktarılan kadın imajı bütünüyle yatıştırıcıdır; kavga olumlanmaz, çocuklarda görülebilen normal şiddet davranışları yalnızca oğlanlara bırakılır. Bir kız fedakâr ve teselli edici olmalı, boyun eğmelidir; erkek çocuk ise kendini kanıtlamalı, mücadele etmelidir. Oysa bırakılsa mücadele isteği kızlarda da vardır!"
- Kadınların En Güzel Tarihi
5. "- Tecavüze uğrayan kız şikâyette bulunabiliyor mu?
- Kendini korumayı başaramayan kız suçlu bulunuyor. Hep zaten dünden razı olduğundan şüpheleniliyor, "Kendisi istedi!" deniliyor. Şu veya bu şekilde olaydan kız sorumlu tutuluyor; "O sırada orada ne arıyordu, böyle bir yerde ne işi vardı?" diye düşünülüyor."
- Kadınların En Güzel Tarihi
6. "-Özel bir bilgiye sahip olan kadınlar yok mu?
- Evet, şaman kadınlar, ebeler var tabii… Ancak burada sınırlı, belirli bir konuyla ilgili bilgiler söz konusu. Daha genel anlamıyla bilgi erkeklerin tekelindedir. Kadınların kapatıldıkları ve ev yaşamının dışında kalan bu bilgiye ulaşması istenmez. Kadın cahil bırakılır, vesayet altında tutulur ve onun için biçilen yazgıyı kabul etmeye zorlanır. Kaderinde çocuk -özellikle de erkek çocuk- doğurmak, sonra da bu çocukları besleyip büyütmek vardır."
- Kadınların En Güzel Tarihi
7. "Kadınların erkeklere özgü bir giysi olan pantolonu giymeleri yasaktı. Kadının pantolon giymesi, erkek rolünü gasp etmesi demekti ve bu kabul edilemezdi! 19. yüzyılda Paris emniyet müdürü, pantolon giymeye ihtiyacı olan kadınların emniyet müdürlüğüne yazılı talepte bulunmalarını şart koşmuştu."
- Kadınların En Güzel Tarihi
8. "Kadınlar için en önemli risklerden biri, bilgi ile üreme arasında, yani kitap ile çocuk arasında seçim yapma imkânı olmamasıdır!"
- Kadınların En Güzel Tarihi
9. "Demek kadınları tahakküm altına almada yararlanılan araçlar şunlar: Bağımsızlığın kısıtlanması, bilgiden yoksun bırakma, ev hizmetine mahkum etme. Dolayısıyla güçten ve otoriteden de yoksun bırakma. Bütün bunlara bir de aşağılama durumu ekleniyor."
- Kadınların En Güzel Tarihi
10. "Resimde de, aynı müzikte olduğu gibi kadınları sanatı bir eğlence olarak ve aile içinde gerçekleştirmeleri bekleniyordu. Genç kızların karakalem taslakları çizmesi hoş bir şeydi, ileride çocukların resmini çizebilir, yakınlarına hediye edebilirlerdi. Resimlerin sergilenmesi ve kızların saat okullara gitmesi söz konusu bile değildi ( 1900 yılına kadar kızlar konservatuara alınmadılar)."
- Kadınların En Güzel Tarihi
11. "Bir kadının doğasının ve bir erkek doğasının bulunduğuna yönelik bu inanış şüphesiz kültüreldir ve kültürel olarak aktarılır. Bence her iki cinste de kişiyi kıskanç, müsrif, aklı havada veya aksine hoşgörülü, tutumlu, ciddi vb. olmaya yatkın hale getiren bir şey yoktur. Yatkınlığı ve davranışların aktarılmasını sağlayan, bir cinsin diğerine üstünlüğünü haklı çıkaracak biyolojik bir özellik yoktur. Farklılıklar bireyseldir. Cinsiyetlerden biri veya diğer için tipik olduğu düşünülen farklılıklar ise, büyük ölçüde kültür tarafından nesile nesilden nesle aktarılmıştır"
- Kadınların En Güzel Tarihi
12. "İnsan kendini değiştirmeden yeni kuşakların değişmesini beklememeli."
- Kadınların En Güzel Tarihi
13. "Erkekler namuslarını kızlarının, kız kardeşlerinin, eşlerinin bedeniyle özdeşleştirdikleri için, bugün bile kadınlar dövülüyor, hatta öldürülüyor. İçinde bulunduğumuz "gelişmiş toplumlarımız" bile bu tür geriye dönüşlerden kurtulabilmiş değil."
- Kadınların En Güzel Tarihi
14. "Norveç'te bir konferansta sosyologlar kendilerine şu soruyu sordular: "Baba olmak ve çalışmak, dengeyi nasıl kurmalı?" Bu sorunun sorulması bile başlı başına bir devrim niteliği taşıyor!"
- Kadınların En Güzel Tarihi
15. "Avcı toplayıcı topluluklarda erkekler yayları ve mızraklarıyla avlanarak et getirir. Et, çok beğenilen bir yiyecek olmasına rağmen grubun yiyecek gereksiniminin yalnızca yüzde 20'sini karşılar. Kadınlar ise daha az prestijli olan sebze meyve toplama rolünü üstlenmişlerdir ama bu şekilde yiyeceğin yüzde 80'ini karşılarlar. Bu halklarla ilgilenen bütün etnologlar aynı şeyi söyler, bu oran sabittir. Dolayısıyla aslında kadınlar grubun yaşamını sürdürmesinde çok önemli bir role sahiptirler. Oysa bu, dünyanın her yerinde avcılığın toplayıcılıktan çok daha fazla önem verilen bir etkinlik olmasını engellemez. Dünya genelinde cinsiyete göre rol dağılımı erkeklerin lehinedir ve ön planda erkeğin çalışmasının ürününe önem verilir."
- Kadınların En Güzel Tarihi
16. "Zamanda ne kadar geriye gidersek gidelim, cinsiyet ayrımının ezelden beri bir hiyerarşi olarak görüldüğünü fark ediyoruz. Erkek daha iyidir, kadın onun kadar iyi değildir. Bütün bunlar sona erdi mi dersiniz? Açıkça görüyoruz ki hayır! Hala gidilecek çok yol var."
- Kadınların En Güzel Tarihi
17. "Düşünce yetisi ne kadar gelişmiş olursa olsun, insan içinde yaşadığı toplumun ve çağın sınırları içinde kalıyor ve kör noktaları fark edemiyor."
- Kadınların En Güzel Tarihi
18. "Kadınlar eskiden beri tarlalarda çalışıyorlar; evle, mutfakla ve tabii ki çocuklarla ilgileniyorlar. Örüyorlar, dikiyorlar, yıkıyorlar, bakıyorlar... Herhangi bir zamanda yaşamış herhangi bir insan topluluğunun, kadınların yaptıkları işler olmadan yaşamını sürdürebilmesi mümkün değil."
- Kadınların En Güzel Tarihi
19. "Erkekler namuslarını kızlarının, kız kardeşlerinin, eşlerinin bedeniyle özdeşleştirdikleri için, bugün bile kadınlar dövülüyor, hatta öldürülüyor."
- Kadınların En Güzel Tarihi
20. "Düşünce yetisi ne kadar gelişmiş olursa olsun, insan içinde yaşadığı toplumun ve çağın sınırları içinde kalıyor ve kör noktaları fark edemiyor."
- Kadınların En Güzel Tarihi
21. "Yazılı ve resmi kuralları biliyordum ama cam tavanlardan, konformizmin ağlarından veya bazen aldatıcı olabilen özgürleşme kavramının kaygan zemininden habersizdim."
- Kadınların En Güzel Tarihi
22. ""Annelik ancak bilinçli olduğunda yücedir ve ancak istendiğinde hoştur. İçgüdüsel olarak ya da mecbur kalındığı için anne olmak, ancak hayvansal bir işlev veya çetin bir sınavdır,""
- Kadınların En Güzel Tarihi
23. "Herkes kadın libidosunun daha kolay kontrol edilebileceğini kabul ediyor.
- Bunu bize kim söylüyor? Erkekler. Oysa bu hiçbir zaman kanıtlanmamış. Diğer taraftan kızlara hep arzularını başka bir yöne yönlendirmeleri, maskelemeleri öğretiliyor. Buna karşılık oğlanlarda bu tür arzular övülüyor, takdir ediliyor. Burada büyük bir çelişki var: Bir yandan erkeklerin mantıklı, özdenetimi yüksek yapısına karşılık "kadın doğasının" yola getirilmesi, düzeltilmesi gerektiği söyleniyor; diğer taraftan, "erkek doğasının" dizginlenmemesi gerektiğini, zaten de dizginlenemeyeceğini kabul etmek gerekiyor. Kimsesiz veya feleğin sillesini yemiş erkeklerin sıkıntılarını teselli etmek için -biraz farklı anlamda- merhamet meleklerine gereksinim var. Ya kimsesiz, feleğin sillesini yemiş kadınlar? Yaşlı, sakat veya yalnız bir kadının cinsel gereksinimleri olabileceği kimsenin aklına gelmiyor; daha da kötüsü alay konusu oluyor."
- Kadınların En Güzel Tarihi
24. "İnsan kendi kendisini değiştirmeden yeni kuşakların değişmesini beklememeli."
- Kadınların En Güzel Tarihi
25. "İnsan toplumları, kadın erkek ilişkisi hakkında sabit ve özdeş bir imge sunmazlar. Temelde büyük bir birlik olsa da, çeşitlilikler, uyuşmazlıklar vardır."
- Kadınların En Güzel Tarihi
26. "Çocuk doğurdukları için kadınlara mesleki yönden özürlü gözüyle bakmaktan vazgeçilmelidir. Çocuksuz bir toplum olabilir mi? Böyle bir toplum nereye gider? Hayır, çocuk yalnızca kadınların sorunu olmamalıdır."
- Kadınların En Güzel Tarihi
27. "Kadınların toplum içindeki yerini değiştirebilmemiz için, işe öncelikle düşünce sistemlerimizi değiştirerek başlamamız gerekir."
- Kadınların En Güzel Tarihi
28. "Avcı toplayıcı topluluklarda erkekler yayları ve mızraklarıyla avlanarak et getirir. Et, çok beğenilen bir yiyecek olmasına rağmen grubun yiyecek gereksiniminin yalnızca yüzde 20'sini karşılar. Kadınlar ise daha az prestijli olan sebze meyve toplama rolünü üstlenmişlerdir ama bu şekilde yiyeceğin yüzde 80'ini karşılarlar. Bu halklarla ilgilenen bütün etnologlar aynı şeyi söyler, bu oran sabittir. Dolayısıyla aslında kadınlar grubun yaşamını sürdürmesinde çok önemli bir role sahiptirler. Oysa bu, dünyanın her yerinde avcılığın toplayıcılıktan çok daha fazla önem verilen bir etkinlik olmasını engellemez. Dünya genelinde cinsiyete göre rol dağılımı erkeklerin lehinedir ve ön planda erkeğin çalışmasının ürününe önem verilir."
- Kadınların En Güzel Tarihi
29. "- Tecavüze uğrayan kız şikâyette bulunabiliyor mu?
- Kendini korumayı başaramayan kız suçlu bulunuyor. Hep zaten dünden razı olduğundan şüpheleniliyor, "Kendisi istedi!" deniliyor. Şu veya bu şekilde olaydan kız sorumlu tutuluyor; "O sırada orada ne arıyordu, böyle bir yerde ne işi vardı?" diye düşünülüyor."
- Kadınların En Güzel Tarihi
30. "Kadınlar gerek miras hakkı gerekse evlilikteki yasal mal rejimi konusunda çok dezavantajlı konumdadır. Yaşanılan çağa, ülkeye ve bölgeye göre adetler değişmekle birlikte, kadınlar hemen her zaman kaybedenler tarafındadır."
- Kadınların En Güzel Tarihi
31. "Bazıları da evlenmeyi kendileri reddeden asi kadınlardır. 19. yüzyılda, kızların eğitim imkanına kavuşmasıyla birlikte böyle kadınların sayısı artmıştır. Kadınlar eğitimlerini bir meslek aracılığıyla paraya çevirme imkanı bulmuş, öğretmen, mürebbiye veya dadı olarak çalışmaya başlamışlardır. İngiltere'de entelektüel kadınlar, Mavi Çoraplılar (Blue Stockings) diye alaya alınmıştır. Bir de ne yapılacağı bilinemeyen "lüzumsuz" kadınlar ("redundant" women) vardır.'' Bir erkeğin denetiminde olmayan kadın endişe uyandırır, çünkü normların dışındadır. Romanlarda mürebbiyeler, genellikle evin erkeğini baştan çıkaran, biraz düşük ahlaklı kadınlar olarak karşımıza çıkarlar."
- Kadınların En Güzel Tarihi
32. "Yaşamı boyunca ortaya hiçbir şey koymamış olsa bile, erkeğin üstünlüğü, zorbalığı, kendinden eminliği, ne kadar başarılı olursa olsun bir kadından daha değerli bulunur. Bütün bunlar çocukluktan itibaren, en azından manevi düzeyde, insanı yok eder, öldürür. Tabii daha sonra ayrımcılık daha da ileri gider, fiziksel şiddete ve hatta sizin de dediğiniz gibi ölüme kadar varabilir."
- Kadınların En Güzel Tarihi
33. "Annelik ezelden beri dünyanın her yerinde kadının kimliğini oluşturmuş, yerini, işlevini, kaderini belirlemiş... Doğum kontrolü yapılamayan dönemlerde, kadınlar ya hamilelermiş veya bebek emziriyorlarmış. Bu yazgı aynı zamanda bir güç kaynağı da oluşturmuş. Erkekler bu güce saygı göstermiş ve bu güçten çekinmişler. Babalığın tek koşulunun kadının karnından geçtiğini, düşledikleri oğlan çocuğunu yalnızca kadınların kendilerine verebileceğini biliyorlarmış."
- Kadınların En Güzel Tarihi
34. "Oğlanlara öğretiliyor, kızlar ise eğitiliyor. Oğlanlar büyüdüklerinde seçkinler arasında yerlerini alacaklar, o yüzden de bilgiye erişmeleri şart. Geleceğin bilim ve din adamlarına akademik ve dini bilgiler; geleceğin askerlerine askeri bilgiler; geleceğin tüccar, zanaatkar ve sanatçılarına mesleki bilgiler öğretiliyor. Kızların geleceği ise zaten baştan çizilmiştir: Onlar geleceğin ev kadınları, eşleri ve anneleridir."
- Kadınların En Güzel Tarihi
35. "Avustralyalı kadınlar oy hakkını 1902'de kazandılar. Onları Finlandiyalı (1906), Norveçli (1913), Belçikalı ve Hollandalı (1919) kadınlar izledi. İngiltere 1918, Amerika 1920 yılında bu hakka kavuştu. Fransa'da 1914 yılında Temsilciler Meclisi'nde bu yönde bir kanun çıkarıldıysa da, Senato tarafından reddedildi. Louise Weiss gibi feministlerin tepkilerine rağmen, bu senaryo iki dünya savaşı arasındaki dönemde birçok kez tekrarlandı. Ta ki 1944'te, Fransa'nın gelecekteki kurumlarıyla ilgili hazırlıklardan sorumlu olan Alger Danışma Meclisi kadınlara oy hakkı verene kadar. Artık bir zorunluluk haline gelmiş olan bu duruma yalnızca radikaller karşı çıktı. Karşı çıkanlar da kilisenin kadınlar üzerindeki etkisinden çekinen sol görüşlü aydınlardı. Devrim ve insan hakları ülkesi Fransa, bu konuda geri kalmış bir ülke oldu."
- Kadınların En Güzel Tarihi
36. "-....Bekaretin yüceltilmesi, hem kadınlar hem de erkekler için neredeyse bir eşitlik düzeyi sağlayabilir.
- Prensipte evet ... Diğer taraftan şu noktayı gözden kaçırmamak gerek: Bekar kalmanın yüceltilmesi uygarlıkta çok nadir görülen bir olgu. Bunu bir miktar Çin'de, rahiplerin genellikle bekaretini koruduğu ve kadın manastırlarının bulunduğu Budistlerde görüyoruz. Yine de bunun oranı nüfusun çok küçük bir yüzdesiyle sınırlıdır. Kuran'da cinselliğin erkekler için de kadınlar için de iyi olduğu, bundan kaçınmanın bir hata olacağı söylenmektedir. Diğer bir deyişle erkeklerin de kadınların da evlenmeleri gerekir. Haremlere yer vardır, evet ama bekarlara yer yoktur. Kocasız, cinsellikten uzak, anne olmayan bir kadın düşünülemez. Cinsellikten uzak kalmayı sağlayan bir konum (dini nedenlerle bekaretini koruma) ve yerler (manastırlar) yaratmak, yalnızca Batı toplumlarına özgü bir özelliktir."
- Kadınların En Güzel Tarihi
37. "-Bir erkeğe ait olmayan kadın hep tehlike olarak görülmüş
ama aslında asıl tehlikede olan kadın ..."
- Kadınların En Güzel Tarihi
38. "Sanayi Devrimi'yle "içerisi" ve "dışarısı" tamamen birbirinden ayrıldı. Eskiden karıkoca kendi evlerinde yan yana çalışıyorlardı. Devrim sonrasında işçi, maaşını "dışarıda" kazanır hale geldi. Maaşlı işçinin aynı zamanda kendi evinin "içi" ile de ilgilenmesi gerekti. Halk arasında kadınların çalışmasına olumsuz bakılmıyordu ama "gerçek" maaşın babanın maaşı olması, babanın karısını ve çocuklarını geçindirmeye yetecek maaşı kazanabilmesi gerekiyordu. Kadınlar biraz para kazanabilirlerse, bu ancak "yardımcı" maaş olabilirdi."
- Kadınların En Güzel Tarihi
39. "Bazı farklılıkların olduğunu kabul etmeliyiz ama bu farklılıkları dayatmaktan veya daha da güçlendirmekten de kaçınmalıyız."
- Kadınların En Güzel Tarihi
40. "Eğer bugün toplum içinde bireyin değeri artmışsa, bunu büyük ölçüde feminizme borçluyuz. Feminizm ve demokrasi, feminizm ve bireysellik; bunlar yan yana giden değerler. Çok önemli gelişmeler kat edildi kuşkusuz ama itiraf etmek gerekir ki kanunlar ile gerçekler arasında hala büyük bir uçurum var."
- Kadınların En Güzel Tarihi
41. "-... Marie Curie gibi Yahudi olmayan genç Polonyalılar da Rus işgalinden ve Polonya'da kızların üniversiteye gitmesinin yasaklanmasından kaçarak Fransa'ya geldiler. Fransız hükümeti bu kızların okuma azmini destekledi ve üniversiteleri bu kızları kabul etmeye zorladı.
- Zorlamak gerekiyor demek ...
- Öğretim görevlilerine değil de öğrencilere yönelik bir zorlama söz konusu daha çok! Öğrenciler ayaklandılar, genç kızları aralarına kabul etmek istemediler. Kız öğrencilere öğretim görevlileri arka çıktı, düzenin sağlanması için güvenlik görevlilerinin sayısını artırmak gerekti. Sonunda öğrenciler de durumu kabullendiler."
- Kadınların En Güzel Tarihi
42. "Fransız Devrimi sonrasında kilise, kadınların "kontrol altında tutulmasında" günah çıkaran rahiplere çok bel bağlamıştır. 19. yüzyılda Michelet gibi cumhuriyetçiler, kadınların üzerinden ailelerin içinde neler olup bittiğini öğrenmeye çalışan bu rahiplerden çok rahatsız olmuşlardır."
- Kadınların En Güzel Tarihi
43. "İnsan kendini değiştirmeden yeni kuşakların değişmesini beklememeli."
- Kadınların En Güzel Tarihi
44. "Yaratı geniş anlamda Söz’dür, Tanrı’dır. Dünyada yeni bir şey yaratmanın tanrısal, kutsal bir yönü vardır. Başlangıcı tek yaratıcı Tanrı’dır. Eğer bu gücün temsilcisi olarak birini görevlendirdiyse, bu ancak yaratılanların en asili, yani erkek olabilir."
- Kadınların En Güzel Tarihi
45. "Bizler, hepimiz, insanlığın kaderinde ortaya çıkan en büyük devrimin mirasçılarıyız: Doğum kontrolü sayesinde kadınların karnı nihayet erkek egemenliğinden kurtulabildi. Ancak bu özgür kadınların alanı henüz çok dar!"
- Kadınların En Güzel Tarihi
46. "Düşünce yetisi ne kadar gelişmiş olursa olsun, insan içinde yaşadığı toplumun ve çağın sınırları içinde kalıyor ve kör noktaları fark edemiyor. Hepimizin kör noktaları var, bu kaçınılmaz. Diğer yandan, zamanlarında hakim olan söylemin tamamen zıddı olan görüşleri mantık adına savunan nadir insanlara, savları ne kadar mantıklı olursa olsun pek kulak asılmamıştır."
- Kadınların En Güzel Tarihi
47. "Yıllar yılı ev kadınları için "çalışmıyor" denildi. Karşılıksız olarak ev işlerini yapmaları "doğal", "toplumsallaşma dışı" olarak görüldü ve ekonomik sisteme dahil edilmedi. Bu iş aile için yapılıyordu. Bununla birlikte bu eski şemalar yavaş yavaş değerini yitirmeye başlamış durumda, çünkü teknolojik gelişmeler sayesinde ev işleri büyük oranda azaldı."
- Kadınların En Güzel Tarihi
48. "“Annelik ancak bilinçli olduğunda yücedir ve ancak istendiğinde hoştur. İçgüdüsel olarak ya da mecbur kalındığı için anne olmak, ancak hayvansal bir işlev veya çetin bir sınavdır.”"
- Kadınların En Güzel Tarihi
49. ""Ne biçim bir dünya! Kızların Latince öğrenmesi de ne demek!"
Jules Vallés"
- Kadınların En Güzel Tarihi
50. "Uzun yıllar, istenmeyen çocuğun baştan atılması konuşmaya değer bulunmadı. Yeni doğmuş bebek insandan sayılmıyor, "döl” diye bahsediliyordu ondan. Kadınlar sıkça bebeğin zaten ölü doğduğu" bahanesini öne sürüyorlardı. Çok da sorgulanmıyordu gerisi. Bebek cinayetleri ancak ortaçağda ayıplanıp kınanmaya başlandı."
- Kadınların En Güzel Tarihi
51. ""Ne biçim bir dünya! Kızların Latince öğrenmesi de ne demek!"
Jules Vallés"
- Kadınların En Güzel Tarihi
52. "Uzun yıllar, istenmeyen çocuğun baştan atılması konuşmaya değer bulunmadı. Yeni doğmuş bebek insandan sayılmıyor, "döl” diye bahsediliyordu ondan. Kadınlar sıkça bebeğin zaten ölü doğduğu" bahanesini öne sürüyorlardı. Çok da sorgulanmıyordu gerisi. Bebek cinayetleri ancak ortaçağda ayıplanıp kınanmaya başlandı."
- Kadınların En Güzel Tarihi
53. "çok eski zamanlarda
olduğu gibi ilkçağda da, eşitsizlik doğumda başlardı..."
- Kadınların En Güzel Tarihi
54. "Kan aslında yaşamın sembolüdür ama kızların kanı kirli kan, buna karşılık erkeklerin savaşlarda dökülen kanı onurlu, şanlı bir kan olarak görülür."
- Kadınların En Güzel Tarihi
55. "Kız doğar doğmaz, kimle evleneceğiyle ilgili stratejiler geliştirilmeye başlanıyordu. Asalet düzeyi yükseldikçe, feodal siyaset oyununda rol oynama imkânı arttıkça, daha incelikli stratejilere başvuruluyordu. 2-3 yaşlarındaki kız çocukları sanal olarak evli sayılıyorlardı."
- Kadınların En Güzel Tarihi
56. "- 21. yüzyılda kadınların bedeni hala satılabiliyor, baştan aşağı örtülerin altına gizlenebiliyor ...
- Özellikle kadın özgürlüğü konusunda hiçbir şey yerine oturmadı. Baştan aşağı örtünme, Akdeniz'e özgü eski pagan geleneklerden biri. İslam'ın doğuşundan çok daha önceden, 2. yüzyıldan beri varlığını sürdürüyor. Başın örtülmesine gelince, bunun uzun süre Hıristiyanlara da şart koşulduğu unutuluyor."
- Kadınların En Güzel Tarihi
57. "Bugün geriye dönüp de genç kızlığımda yürüdüğüm yola baktığımda, kendimi bir mayın tarlasını boydan boya geçen; saflığından dolayı savunmasız; aile içi çelişkilerden, eğitimle ilgili üstü kapalı gerçeklerden, hiyerarşilerin değiştirilemeyen kalıcılığından, dinlerin saptırılmış dayatmalarından ve maçoluğun yeni giysilerinden habersiz, kabuksuz küçük bir yaratığa benzetiyorum."
- Kadınların En Güzel Tarihi
58. "Kendini korumayı başaramayan kız suçlu bulunuyor. Hep zaten dünden razı olduğundan şüpheleniliyor, "Kendisi istedi!" deniliyor. Şu veya bu şekilde olaydan kız sorumlu tutuluyor; "O sırada orada ne arıyordu, böyle bir yerde ne işi vardı?" diye düşünülüyor."
- Kadınların En Güzel Tarihi
59. "Bütün sistem kadınların kendilerinin daha aşağı olduklarını içselleştirmelerine dayalıdır. Bütün eski toplumlarda kadınlar anne olarak, özellikle de erkek annesi olarak takdir görmüşlerdir. Sadece kızları olmuşsa, çoğunlukla hiç çocukları yokmuş gibi sayılmıştır. Erkek anneleri her zaman kız annelerinden daha üstün bir konumdadır. Günümüzde hala, kendinden emin ve "özgürleşmiş" kadınlar bile kız yerine erkek annesi olmak istemektedirler. Kadınların kendilerinden bekleneni bu şekilde içselleştirmeleri çok eski zamanlardan bugüne kadar gelmiştir ve bu içselleştirme mutlaka çok küçük yaşta kızlara da aktarılır."
- Kadınların En Güzel Tarihi
60. "Zamanda ne kadar geriye gidersek gidelim, cinsiyet ayrımının ezelden beri bir hiyerarşi olarak görüldüğünü fark ediyoruz. Erkek daha iyidir, kadın onun kadar iyi değildir. Bütün bunlar sona erdi mi dersiniz? Açıkça görüyoruz ki hayır! Hala gidilecek çok yol var. Yok, hayır, kadınların tarihi hala sona ermedi!"
- Kadınların En Güzel Tarihi
61. "Kendini korumayı başaramayan kız suçlu bulunuyor. Hep zaten dünden razı olduğundan şüpheleniliyor, "Kendisi istedi!" deniliyor. Şu veya bu şekilde olaydan kız sorumlu tutuluyor; "O sırada orada ne arıyordu, böyle bir yerde ne işi vardı?" diye düşünülüyor."
- Kadınların En Güzel Tarihi
62. ""Evlilik dışı bir bebek doğduğunda kadın bu bebeği öldürürse cezalandırılmamalıdır, çünkü bebeğin zaten yaşamaya hakkı yoktur,""
- Kadınların En Güzel Tarihi
63. "- Genç kızlar aşkı düşlüyorlar ama kaderlerinde dayatma bir evlilik olduğuna göre, gerçek aşkla karşılaşma şansları var mı ki? Eski çağlarda evliliklerde yürek çarpıntılarına pek yer olmadığını gördük. Ortaçağda ise kadının bir basamak yukarıda durduğu, idealize ve platonik bir ritüel niteliği taşıyan "saray aşkları''* yüceltiliyor. Bu bir mit mi yoksa gerçek mi?
-Saray aşklarıyla ilgili birçok teori var. Bazıları bunu, geleneklerde daha çok kadınların etkisiyle ortaya çıkan bir yumuşama olarak görüyor. Haçlı Seferleri yıllarında soylular sınıfında kızlar erkeklere göre daha iyi bir eğitim alıyor, çünkü oğlanlar 14 yaşından itibaren savaşa gönderiliyorlar. Bilgi düzeyindeki bu farklılık, kadınların daha yumuşak, daha kültürlü erkeklere eğilim göstermesine neden olmuş olabilir."
- Kadınların En Güzel Tarihi
64. "Kadınların hikayesi böyle çünkü: Zorlu, çoğunlukla trajik, bazen de komik."
- Kadınların En Güzel Tarihi
65. "- Oysa "klasik" dilbilgisi kurallarına bağlı kalınmış olsa, kadınlar yalnızca eş, ev hanımı ve anne olabileceklerdi. Kamusal alana girerek biraz erkekleştiler veya en azından nötrleştiler.
- Aslında eskiden kamusal alan bugünkü gibi nötr değil, kesinlikle erkek egemendi. Siyaset bunun en iyi örneklerinden biridir. Siyasette erkeklerden erkekliklerini silmeleri hiçbir zaman istenmemiştir. Söylemeye gerek yok. Politikada sosyal, estetik, giyim kuşam ve jargonla ilgili ifadeler erkeksidir. Sosyologların ethos olarak tanımladıkları erkeksi davranış şekli, erkeklerin çoğunlukta olduğu ortamlarla özdeşleşmiştir. İşte yeniden yapılandırma bu alanlarda gereklidir."
- Kadınların En Güzel Tarihi
66. "Günümüzde çift yaşamı, iki bireyliğin, bazen de iki bireyciliğin birleşmesi gibi. Herkesin kendi işi, kendi arkadaşları, kendi sosyal yaşamı var."
- Kadınların En Güzel Tarihi
67. ""Çift olmak iki ucu keskin bıçak gibidir.""
- Kadınların En Güzel Tarihi
68. "Herhangi bir insan topluluğunun, kadınların yaptıkları işler olmadan yaşamını sürdürebilmesi mümkün değil."
- Kadınların En Güzel Tarihi
69. "Bu feodal aristokraside, erkekler uzun yıllar kendi aralarında evlenmeden yaşarlar ve eşcinsel ilişkilerde bulunurlar. Kadın aslında onlara yabancıdır, onları ürkütür. Hıristiyanlık da bu korkuyu körüklemiştir; kadın kötüdür, tüketir demiştir. Evlilik cinsel ilişkiyi hemen gerçekleştirmek ve erkeğin iktidarını kanıtlamak için tasarlanmıştır. Gerdek gecesinin ertesi sabahı çarşaf gösterilir; bakire kızı alan erkek kendini kanıtlamıştır. Cinsel birleşmeler, savaşı gerdek yatağına aktarır: Taarruz, fetih ve sahiplenme."
- Kadınların En Güzel Tarihi
70. "Kızlara yalnızca eş ve anne olacakları bir gelecek vaat edilmiştir."
- Kadınların En Güzel Tarihi
71. "Cinsellik ve çocuk doğurmanın birbirinden ayrılması ve kadının kendi bedenine sahip olması düşüncesi, cinsel ve toplumsal rolleri derinden sarsmıştır."
- Kadınların En Güzel Tarihi
72. "-Kadın olabilmek için evlenmek de yetmiyor, anne olmak gerekiyor ... Tarihte kadınlığın anne olmaktan geçmediği bir dönem var mı?
- Sanırım yok. Annelik ezelden beri dünyanın her yerinde kadının kimliğini oluşturmuş, yerini, işlevini, kaderini belirlemiş ... Doğum kontrolü yapılamayan dönemlerde, kadınlar ya hamilelermiş veya bebek emziriyorlarmış. Bu yazgı aynı zamanda bir güç kaynağı da oluşturmuş. Erkekler bu güce saygı göstermiş ve bu güçten çekirımişler. Babalığın tek koşulunun kadının karnından geçtiğini, düşledikleri oğlan çocuğunu yalnızca kadınların kendilerine verebileceğini biliyorlarmış. Romalılarda evliliğin tek amacı çocuk sahibi olmak gibi görünmektedir; bazı çiftler birbirlerini sevmişlerse bu bir çeşit ikramiye, kişisel tarihte mutlu bir sürprizdir. Toplumsal açıdan, soyun devamlılığını garanti altına almak için bir kadının üç canlı çocuk doğurması gerekiyordu, çünkü bebeklerin çoğu erken yaşta ölüyordu. Bu görevini tamamladıktan sonra evde saygı gören hanımağa konumuna yükseliyor ve cinsel ilişkilerden muaf tutulmayı tercih edebiliyordu. Eşinin kurnalarının olması doğal karşılanıyordu. Kadının bu cinsel perhizi, bir tür doğum sayısını azaltma yöntemiydi aynı zamanda. Ancak her koşulda evli bir kadının kale alınabilmesi için mutlaka bu üç çocuğu doğurmuş olması gerekiyordu."
- Kadınların En Güzel Tarihi
73. "Özel yaşam modern bir kavramdır."
- Kadınların En Güzel Tarihi
74. "Sartre'ın dediği gibi, her kadın ve her erkek, kesin bir modele bağlanmadan "kendi yolunu kendisi çizmek zorunda.""
- Kadınların En Güzel Tarihi
75. "Kadınların siyasetten uzak tutulduğu bir ülkede demokrasiden bahsedilemez."
- Kadınların En Güzel Tarihi
76. "Örneğin küçük kızlar uslu olmaları, kavga etmemeleri, sakin kalmaları öğütlenerek "terbiye edilir". Genellikle kız çocuklarına aktarılan kadın imajı bütünüyle yatıştırıcıdır; kavga olumlanmaz, çocuklarda görülebilen normal şiddet davranışları yalnızca oğlanlara bırakılır. Bir kız fedakar ve teselli edici olmalı, boyun eğmelidir; erkek çocuk ise kendini kanıtlamalı, mücadele etmelidir. Oysa bırakılsa mücadele isteği kızlarda da vardır!"
- Kadınların En Güzel Tarihi
77. "Rol modelleri bize üst kuşaklardan aktarılıyor, biz de onları bilinçsizce tekrarlıyoruz. Bunda çocuklarımızı eğitme şeklimizin yanında, kendi oluşumuz, davranışlarımız da etkili. Anneler oğullarına ve kızlarına farklı davrandıklarını genellikle kendileri de kabul edeceklerdir. Çoğu anne, bulaşığı yıkamasını oğlundan değil de kızından istemeye eğilimlidir. Oysa biz kadınlar bulaşıkta erkeklerden daha yetenekli değiliz! İnsan kendi kendisini değiştirmeden yeni kuşakların değişmesini beklememeli."
- Kadınların En Güzel Tarihi
78. "-Düş kuran veya düşünen kadınlara dikkat!"
- Kadınların En Güzel Tarihi
79. "Toplum ve gelecek kuşaklarla ilgili sorumluluk kavramı, bireysel özgürlüklerin sonsuz oranda genişletilmesine bir sınır çekmelidir. Uygarlık her an yenilenmelidir."
- Kadınların En Güzel Tarihi
80. "- Kendi köşesine çekilmek isteyen kadınlar için sanat ve edebiyat da bir çeşit sığınak olabilirdi. Oysa bu hiç de kolay değildi ve kadınlar sanatçı olarak kendilerini kabul ettirmekte çok zorluk çektiler. Kadınları nesneleştirmek veya fantezilerle sınırlandırmak tercih ediliyordu ..."
- Kadınların En Güzel Tarihi
81. "Madame de La Fayette'in La Princesse de Cleves'in (Cleves Prensesi) yazarı
olduğu çok sonraları ortaya çıkıyor. Yazar gizli tutuluyor; bu da kadınlar için yaratmanın ne denli zor olduğunun bir kanıtı. 19. yüzyılda bile mavi çoraplılara karşı kampanyalar sürmüştür. "Yazar" kadınlara kara çalındığından, bu kadınlar kendilerini gizlemişlerdir. Çoğu kadın yazar, erkek takma adlarıyla yazmıştır. Örnek olarak başta George Sand olmak üzere, Daniel Stern'i, George Eliot'u ve daha nicelerini sayabiliriz."
- Kadınların En Güzel Tarihi
82. "Bu feodal aristokraside, erkekler uzun yıllar kendi aralarında evlenmeden yaşarlar ve eşcinsel ilişkilerde bulunurlar. Kadın aslında onlara yabancıdır, onları ürkütür. Hıristiyanlık da bu korkuyu körüklemiştir; kadın kötüdür, tüketir demiştir. Evlilik cinsel ilişkiyi hemen gerçekleştirmek ve erkeğin iktidarını kanıtlamak için tasarlanmıştır. Gerdek gecesinin ertesi sabahı çarşaf gösterilir; bakire kızı alan erkek kendini kanıtlamıştır. Cinsel birleşmeler, savaşı gerdek yatağına aktarır: Taarruz, fetih ve sahiplenme."
- Kadınların En Güzel Tarihi
83. "Fransız Devrimi kadınlara yurttaşlık hakkı vermemiş olsa da, onları sosyal birer yurttaş olarak anar çünkü kadın annedir ve geleceğin yurttaşlarını yetiştirendir. "İyi" anneyi konu alan sayısız edebi eser yazılmıştır. Bir annenin nasıl davranması, neleri söylememesi ve neleri yapmaması gerektiğini anlatan uzun denemeler vardır. Kadınların toplumsal ve siyasal yönden, yalnızca ve yalnızca anne .olarak yararlı olabileceği düşüncesi giderek güçlenmiştir."
- Kadınların En Güzel Tarihi
84. ""Renk resmin erkeksi yönüdür; desen ise kadınsı yönü.""
- Kadınların En Güzel Tarihi
85. "…doğrulanmış bilimsel bilgilerin bulunmadığı kültürlerde bile, her zaman "bilen" ve saygı duyulan kişiler olur."
- Kadınların En Güzel Tarihi
86. "Ayrımcılık öldürür…"
- Kadınların En Güzel Tarihi
87. "Yine de evlilik, bireyler arasında değil de aileler arasında
bir mesele olmayı sürdürüyor."
- Kadınların En Güzel Tarihi
88. "Siddtli ve gelip geçici niteliğiyle tutku,sonsuza kadar sürmesi planlanan evliliğin temeli olamaz!!!!"
- Kadınların En Güzel Tarihi
89. "Feodal aristokraside, erkekler uzun yıllar kendi aralarında evlenmeden yaşarlar ve eşcinsel ilişkilerde bulunurlar. Kadın aslında onlara yabancıdır, onları ürkütür. Hıristiyanlık da bu korkuyu körüklemiştir; kadın kötüdür, tüketir demiştir. Evlilik cinsel ilişkiyi hemen gerçekleştirmek ve erkeğin iktidarını kanıtlamak için tasarlanmıştır. Gerdek gecesinin ertesi sabahı çarşaf gösterilir; bakire kızı alan erkek kendini kanıtlamıştır. Cinsel birleşmeler, savaşı gerdek yatağına aktarır: Taarruz, fetih ve sahiplenme."
- Kadınların En Güzel Tarihi
90. "Küçük kızlar uslu olmaları, kavga etmemeleri, sakin kalmaları öğütlenerek “terbiye edilir.” Genellikle kız çocuklarına aktarılan kadın imajı bütünüyle yatıştırıcıdır; kavga olumlanmaz, çocuklarda görülebilen normal şiddet davranışları yalnızca oğlanlara bırakılır. Bir kız fedakâr ve teselli edici olmalı, boyun eğmelidir; erkek çocuk ise kendini kanıtlamalı, mücadele etmelidir. Oysa bırakılsa mücadele isteği kızlarda da vardır!"
- Kadınların En Güzel Tarihi
91. "Erkeklere özgü bir unvan kazanmak, uzun yıllar bir kadın için başarının bir kanıtı olarak görülmüştür. Bu nedenle pek çok kişi unvanların dişileştirilmesi konusunda ikilem yaşar ("bakan hanım" örneğini verebiliriz buna). Ortamdaki kadın düşmanlığını bazen bizzat kadınlar da paylaşır. Mesela kendilerine "avukat hanım" denmesini istemeyen kadınlar olabilir pekala; çünkü çocukluğundan beri yalnızca "avukat" olmayı düşlemiştir ..."
- Kadınların En Güzel Tarihi
92. "Evlilik cinsel ilişkiyi hemen gerçekleştirmek ve erkeğin iktidarını kanıtlamak için tasarlanmıştır. Gerdek gecesinin ertesi sabahı çarşaf gösterilir; bakire kızı alan erkek kendini kanıtlamıştır. Cinsel birleşmeler, savaşı gerdek yatağına aktarır: Taarruz, fetih ve sahiplenme."
- Kadınların En Güzel Tarihi
93. "Feminizmin talebi, ister siyasal isterse kişisel olsun bütün hakların eşit olmasıdır."
- Kadınların En Güzel Tarihi
94. "Geçmişte-hatta günümüzde- bazı sosyal sınıflardaki bilinçsizliğin derecesini tahmin etmek bile zor."
- Kadınların En Güzel Tarihi
95. "Oğlanlara öğretiliyor, kızlar ise eğitiliyor. Oğlanlar büyüdüklerinde seçkinler arasında yerlerini alacaklar, o yüzden
de bilgiye erişmeleri şart. Geleceğin bilim ve din adamlarına
akademik ve dini bilgiler; geleceğin askerlerine askeri bilgiler;
geleceğin tüccar, zanaatkar ve sanatçılarına mesleki bilgiler
öğretiliyor. Kızların geleceği ise zaten baştan çizilmiştir: Onlar
geleceğin ev kadınları, eşleri ve anneleridir..."
- Kadınların En Güzel Tarihi
96. "Evet, kadınlar mutluluk içinde evlerinden çıkmışlardır ama akşam geri döndüklerinde onları ikinci bir iş günü bekler. Dikkat edilecek olursa, gündelikçi çalıştıran kadınlar hala, "evde bir yardımcımız var" değil de, "evde bir yardımcım var" derler."
- Kadınların En Güzel Tarihi
97. "Küçük kızlar uslu olmaları, kavga etmemeleri, sakin kalmaları öğütlenerek “terbiye edilir.” Genellikle kız çocuklarına aktarılan kadın imajı bütünüyle yatıştırıcıdır; kavga olumlanmaz, çocuklarda görülebilen normal şiddet davranışları yalnızca oğlanlara bırakılır. Bir kız fedakâr ve teselli edici olmalı, boyun eğmelidir; erkek çocuk ise kendini kanıtlamalı, mücadele etmelidir. Oysa bırakılsa mücadele isteği kızlarda da vardır!"
- Kadınların En Güzel Tarihi
98. "Özgürleşme anneliğin reddedilmesiyle değil, gebeliğin kadının iradesine bağlı hale gelmesiyle mümkün olabilir ancak."
- Kadınların En Güzel Tarihi
99. "- Eğer erkek iktidarsız değilse, kısırlıktan sadece kadın sorumlu tutulur. Bugün bile çoğu zaman erkeğe uygulanacak testlere geçmeden önce, kadınla ilgili bütün testlerin yapılmış olması gerekir. Sorunun erkekte olduğundan şüphelenmek çok hassas, hatta düpedüz yakışıksız bir durumdur!"
- Kadınların En Güzel Tarihi
100. "...Çok uzun yıllar boyunca, annenin çocuklarının bakımını gerçekten üstlenmesi beklenmemiş.
-Bu anlayış her yerde geçerli mi?
- Aristokrat, burjuva çevrelerde anne çocuklarından çok erken ayrılıyor, bebeği sütanneler büyütüyor. Anne çocuklarını uzaktan uzağa izliyor, bakımlarına ve eğitimlerine pek karışmıyor. Çocuklarla mesafeli bir ilişki sürdürmenin daha iyi olduğu düşünülüyor; çocukların anne babaların mahremiyetine girmesi istenmiyor. Buna karşılık halk tabakasında, çocuklar annelerine çok daha yakınlar. Taşrada çocuklar annelerinin dizinin dibinden ayrılmıyorlar, kadınlar bir yandan iş görürken diğer yandan da çocuklarla ilgileniyorlar. Şaşırtıcı ama kendini çocuklarına adamış anne örneği aşağıdan geliyor, oysa sosyal düzenlemeler toplumun varlıklı kesimleri tarafından gerçekleştiriliyor."
- Kadınların En Güzel Tarihi
101. "Evet, kadınlar mutluluk içinde evlerinden çıkmışlardır ama akşam geri döndüklerinde onları ikinci bir iş günü bekler. Dikkat edilecek olursa, gündelikçi çalıştıran kadınlar hala, "evde bir yardımcımız var" değil de, "evde bir yardımcım var" derler."
- Kadınların En Güzel Tarihi
102. "Bunun yanında kadınlar erkeklere zevk de verirler. Hatta bazı toplumlarda (örneğin Yunanistan'da, Japonya'da, Hindistan'da, eski Yahudilikte), bu farklı görevler farklı kadın bedenlerine paylaştırılırdı. Evlilikte nikâhlı eşle cinsel ilişkinin tek amacı çocuk yapmaktı; zevk verme görevinden sorumlu başka kadınlar vardı. Bu "zevk verici" kadınlardan doğan çocuklar meşru sayılmazdı. Eski Yunan'da şehirlerdeki varlıklı erkeklerin, gynaeceum'da yaşayan, saygı gören ve yalnızca erkek çocuk sahibi olmak için cinsel ilişkiye girilen eşleri vardı. Ayrıca evde yaşayan ve evdeki konforu sağlayan, gündelik yaşamın gerekleriyle, yemek ve çamaşır gibi işlerle uğraşan nikâhsız eş vardı. Daha sofistike cinsel ve entelektüel eğlenceler hetaira olarak adlandırılan kadınların alanına giriyordu. Bu kadınlar ev işi yapmazlardı; ziyafetlerde erkeklere eşlik eder, felsefe hakkında konuşur ve tabii ki onlarla yatarlardı. Hetaira dışında, yalnızca cinsel zevkler için yararlanılan, entelektüel yetenekleri olmayan gerçek fahişeler de bulundurulabilirdi."
- Kadınların En Güzel Tarihi
103. "Kadında yaşam doğrudan doğruya kadının bedeni içinde oluşmaktadır: Embriyon anneyle "yekvücut olur"; hemen himaye altına alınması gereken ve anneyi dönüştüren bir konuktur. Bu nedenle kadın bu potansiyel yaşamı kabul etme gücünü kendinde bulamıyorsa, bebeği davetsiz bir konuk gibi görüyorsa, bu yola hiç girmemesi ve kürtaj yaptırması daha iyi olur. Zaten embriyonların büyük bir kısmı, çoğunlukla kadın farkına bile varmadan, gebeliğin çok erken döneminde kendiliğinden düşer. Buna karşılık, gebelik tamamlanır ve bebek dünyaya gelirse, bu doğum bebeği doğuran annede kendiliğinden (ipso facto) bir sorumluluk hissi yaratır; bu yeni canın mimarı annedir çünkü ... Hatta düşünür Hans Jonas, yeni doğan bebeğe karşı duyulan sorumlulukta "bütün sorumluluk eylemlerinin arketipini" görür. Oysa erkeğin deneyimlediği çok farklıdır. Erkek baba olduğunu her zaman anneden öğrenir ve hem döllenme hem de çocuğun dünyaya gelişi babanın bedeninin içinde değil dışında gerçekleşir. Genetik testlerin ortaya çıkışına kadar, erkeğin doğan çocuğun gerçek babası olup olmadığından emin olması bile imkansızdı (eskiden kullanılan Latince "Pater semper incertus" yani "Babanın kim olduğu şüphelidir" deyimi de bunu dile getirir). Bu nedenle kanunlar önünde babalık evlilikle, annelik çocuğu doğurmakla tayin edilir."
- Kadınların En Güzel Tarihi
104. "Öğretmen karıkoca ideal cumhuriyetçi tipidir aslında: Eğitimli, laik, eşitlikçi, hem kızlara hem de erkeklere aynı titizlikle eğitim veren aydınlardır."
- Kadınların En Güzel Tarihi
105. "Erkekler namuslarını kızlarının, kız kardeşlerinin, eşlerinin bedeniyle özdeşleştirdikleri için, bugün bile kadınlar dövülüyor, hatta öldürülüyor."
- Kadınların En Güzel Tarihi
106. "Oysa cinselliğin günahla ilişkilendirilmesi hovardalığı beslemiş ve edebiyatın, resmin vb. saplantılı motifi haline gelmiştir."
- Kadınların En Güzel Tarihi
107. "Annelik ancak bilinçli olduğunda yücedir ve ancak istendiğinde hoştur. İçgüdüsel olarak ya da mecbur kalındığı için anne olmak, ancak hayvansal bir işlev veya çetin bir sınavdır."
- Kadınların En Güzel Tarihi
108. "Erkek egemenliği, doğurgan olduğu çağda kadının doğurganlığına sahip çıkma arzusuna karşılık gelir."
- Kadınların En Güzel Tarihi
109. "Bütün enlemlerde, birbirinden çok farklı gruplarda kadın değiş tokuşu yapan erkekleri görüyoruz ama bunun tersine hiç rastlanmıyor. Hiçbir zaman erkek değiş tokuşu yapan kadınlara veya aralarında kadın ve erkek değiş tokuşu yapan karışık gruplara rastlamıyoruz. Hayır; yalnızca erkekler bu hakka sahip ve bu durum dünyanın her yerinde geçerli."
- Kadınların En Güzel Tarihi
110. "Ütü yapmak daha saçma ve küçültücü bir iş mi ? Gerekli diplomaları alıp anaokulu öğretmeni olmak onurlu da, evde oturup kendi çocuğuna bakmak mı değersiz kılıyor insanı ? Evde yapılan bütün işlerin değersiz olduğunu varsayan bu paradokstan çıkmak gerek. Bütün bunları kadınların "eve geri dönmesini" yüceltmek için değil, eskiden riyakarca övülen "annelik" ile annenin yaptığı işlerin toplumsal olarak küçümsenmesi arasındaki karşıtlığın altını çizmek için söylüyorum. Asıl olan, yapılan bütün işlerin bir toplum hizmeti olarak görülmesi ve çocukların eğitiminin paylaşılması."
- Kadınların En Güzel Tarihi
111. "Düşünce yetisi ne kadar gelişmiş olursa olsun, insan içinde yaşadığı toplumun ve çağın sınırları içinde kalıyor ve kör noktaları fark edemiyor."
- Kadınların En Güzel Tarihi
112. "Yaşlılık kadınlar için ezelden beri korkutucu olmuştur. Genellikle yalnızlık ve sefaleti de beraberinde getirir çünkü."
- Kadınların En Güzel Tarihi
113. "Fransız Devrimi kadınlara yurttaşlık hakkı vermemiş olsa da, onları sosyal birer yurttaş olarak anar çünkü kadın annedir ve geleceğin yurttaşlarını yetiştirendir. “İyi” anneyi konu alan sayısız edebi eser yazılmıştır. Bir annenin nasıl davranması, neleri söylememesi ve neleri yapmaması gerektiğini anlatan uzun denemeler vardır. Kadınların toplumsal ve siyasal yönden, yalnızca ve yalnızca anne olarak yararlı olabileceği düşüncesi giderek güçlenmiştir."
- Kadınların En Güzel Tarihi
114. "1880-1914 arasında yüzden fazla kadın gazetesi çıktı. Bunların içinde en ünlüsü olan La Fronde, üç yıl boyunca yayımlandı. Feminist bir günlük gazete için oldukça uzun bir süre bu. La Fronde, eski bir aktris olan Marguerite Durand tarafından kurulmuştu. Çok güzel bir kadın olan Durand, güzelliğini amacı uğrunda kullanmaktan çekinmiyordu. "Feminizmin sarı saçlarıma neler borçlu olduğunu bilseniz şaşarsınız!" diyordu. Birçok kocası, sevgilisi ve erkek arkadaşı oldu; hepsinden de kütüphanesi için para istedi. Fransa'nın ilk ve tek feminist kütüphanesi işte böyle kuruldu."
- Kadınların En Güzel Tarihi
115. "“Kocalarımızın eline sınırsız bir güç vermemeli, çünkü erkeklerin doğuştan zorba oldukları yadsınamaz bir gerçektir.”"
- Kadınların En Güzel Tarihi
116. "Sezaryen doğum 15. yüzyıldan itibaren uygulanmaya başladı ve gerçek anlamda cerrahi bir girişimdi. İtalya'da hekimler sezaryeni yoksul kadınlarda bol bol denediler, böylelikle biraz da deneyim kazanmış oldular, çünkü bu girişim genellikle annenin ölümüyle sonuçlanıyor, bebeğin yaşamı kurtarılmaya çalışılıyordu.
- Kilise ne diyordu bu işe?
- Kilise bu konuda hiçbir zaman kesin direktifler vermedi ama tercihi bebeğin kurtarılmasından yanaydı. Asıl fikir çatışması hekimler arasında yaşandı. Giderek hekimler de eşler de, tercihin kadının yaşamının kurtarılmasına yönelik olması gerektiğini savunmaya başladılar. Kadın doğacak çocuktan daha yararlıydı. Aydınlanma Çağı'nda kadının kurtarılmasına öncelik verilmeye başlandı."
- Kadınların En Güzel Tarihi
117. "“Bu kadınlar kadın olarak değil, bir erkeğin yerine geçtikleri için takdir ediliyorlar.”"
- Kadınların En Güzel Tarihi
118. "İnsan, kültürüyle anne babalık yapıyor. Çocuk yetiştirmek sadece onun beslenmesi ve bakımıyla ilgilenmek değildir"
- Kadınların En Güzel Tarihi
119. "Dinler, bedeni yadsıma veya yüceltme eğilimleriyle, hep erkeklerin elinde şekillenmiştir."
- Kadınların En Güzel Tarihi
120. "Oysa cinselliğin günahla ilişkilendirilmesi hovardalığı beslemiş ve edebiyatın, resmin vb. saplantılı motifi haline gelmiştir."
- Kadınların En Güzel Tarihi
121. "Düşünce yetisi ne kadar gelişmiş olursa olsun, insan içinde yaşadığı toplumun ve çağın sınırları içinde kalıyor ve kör noktaları fark edemiyor."
- Kadınların En Güzel Tarihi
122. "İşçi kız ifadesi, bir küfürdür!"
- Kadınların En Güzel Tarihi
123. ""Sonsuza kadar yaşayacağım için değil, öleceğim için sorumluyum.""
- Kadınların En Güzel Tarihi
124. "Çocuklar bir kadınlar dünyası içinde yetişiyordu, erkek çocukların saçları uzatılıyor ve elbiseyle dolaşıyorlardı."
- Kadınların En Güzel Tarihi
125. "İtiraf etmek gerekir ki kanunlar ile gerçekler arasında hala büyük bir uçurum var."
- Kadınların En Güzel Tarihi
126. ""İçinizde kim günahsızsa ilk taşı o
atsın! ""
- Kadınların En Güzel Tarihi
127. "Bütün dillerde, sıcak ile soğuğu, kuru ile ıslağı, sert ile yumuşağı, aydınlık ile karanlığı, yüksek ile alçağı, etkin ile edilgeni, sağlıklı ile sağlıksızı birbirinden ayıran ikili kategoriler vardır. Düşünürken yararlandığımız soyut kategoriler de söz konusudur (soyut ve somut, kuramsal ve deneyimsel, kültürel ve doğal gibi) ve bence bu kategoriler de aynı ile farklı arasındaki bu karşıtlığı temel alırlar. Bunların hepsi, dişi ile erkeği karşı karşıya getiren bu açık ayrımdan doğmuştur."
- Kadınların En Güzel Tarihi
128. "“Kadınların siyasetten uzak tutulduğu bir ülkede demokrasiden bahsedilemez.”"
- Kadınların En Güzel Tarihi
129. "Çocuk yetiştirmek sadece onun beslenmesi ve bakımıyla ilgilenmek değildir. Manevi ve estetik değerleri aktarmak, birlikte spor yapmak, gezmek, yolculuğa çıkmak…"
- Kadınların En Güzel Tarihi
130. "Düşünce yetisi ne kadar gelişmiş olursa olsun, insan içinde yaşadığı toplumun ve çağın sınırları içinde kalıyor ve kör noktaları fark edemiyor."
- Kadınların En Güzel Tarihi
131. ""Sonsuza kadar yaşayacağım için değil, öleceğim için sorumluyum.""
- Kadınların En Güzel Tarihi
132. "Çocuklar bir kadınlar dünyası içinde yetişiyordu, erkek çocukların saçları uzatılıyor ve elbiseyle dolaşıyorlardı."
- Kadınların En Güzel Tarihi
133. "İtiraf etmek gerekir ki kanunlar ile gerçekler arasında hala büyük bir uçurum var."
- Kadınların En Güzel Tarihi
134. "Çocuk yetiştirmek sadece onun beslenmesi ve bakımıyla ilgilenmek değildir. Manevi ve estetik değerleri aktarmak, birlikte spor yapmak, gezmek, yolculuğa çıkmak…"
- Kadınların En Güzel Tarihi
135. "Eski Yunan ve Roma'da bebek bir "kişi" sayılmazdı."
- Kadınların En Güzel Tarihi
136. "Tıp bilimi uzun yıllar boyunca genel olarak acıya ve özellikle de doğum yapan kadınların acısına kayıtsız kaldı. Bunun doğal olduğu, Tanrı'nın böyle istediği söyleniyordu."
- Kadınların En Güzel Tarihi
137. "Kadınların sorumluluğu geleceğin yurttaşlarını yetiştirmekti. Gerisi onların üzerine vazife değildi."
- Kadınların En Güzel Tarihi
138. "Evlenme günü geldi çattı.her şey düşünüldü,peki ya AŞK!!!!!"
- Kadınların En Güzel Tarihi
139. "Ev işlerini çekip çeviren, annelik eden, fiyatları bilen onlar değil miydi, ailenin yiyecek gereksinimi için savaşmak da onların işiydi o zaman."
- Kadınların En Güzel Tarihi
140. "Kadın şair Marceline Desbordes şöyle yazmış :"Biliyorum, bir kadın yazmamalı ama yine de yazıyorum.""
- Kadınların En Güzel Tarihi
141. "Zafer mutluluğun göz kamaştırıcı yasıdır.
Madame de Stael"
- Kadınların En Güzel Tarihi
142. "Kadınlar, erkeklerin arzularına karşı bedenlerini korumakta zorlanıyorlardı, çünkü erkekler bunu bir hak olarak görüyorlardı."
- Kadınların En Güzel Tarihi
143. "Kadınların iş yaşamına giderek daha fazla katılmaları, erkeklerin tepkisini çekiyor, kadınların yerlerini alacaklarından korkuyorlar."
- Kadınların En Güzel Tarihi
144. "Eski Yunan ve Roma'da bebek bir "kişi" sayılmazdı."
- Kadınların En Güzel Tarihi
145. "Tıp bilimi uzun yıllar boyunca genel olarak acıya ve özellikle de doğum yapan kadınların acısına kayıtsız kaldı. Bunun doğal olduğu, Tanrı'nın böyle istediği söyleniyordu."
- Kadınların En Güzel Tarihi
146. "Kadınların sorumluluğu geleceğin yurttaşlarını yetiştirmekti. Gerisi onların üzerine vazife değildi."
- Kadınların En Güzel Tarihi
147. "Evlenme günü geldi çattı.her şey düşünüldü,peki ya AŞK!!!!!"
- Kadınların En Güzel Tarihi
148. "Ev işlerini çekip çeviren, annelik eden, fiyatları bilen onlar değil miydi, ailenin yiyecek gereksinimi için savaşmak da onların işiydi o zaman."
- Kadınların En Güzel Tarihi
149. "Bakaloryanın kızlara tamamen açılabilmesi için 1905, erkeklerle aynı sınava girebilmeleri içinse 1924 yılının beklenmesi gerekti."
- Kadınların En Güzel Tarihi
150. "Hepimizin bildiği gibi günümüzde de pek çok üniversite mezunu kadın, ya meslekleri ile özel yaşamları arasında bölünmüş durumdadır ya da çocukları olduktan sonra önceliği eşlerine verip, mesleklerini askıya almayı tercih ederler. Bu bakımdan eşitlik hala sağlanamamış durumdadır."
- Kadınların En Güzel Tarihi
151. "…yiğitlik ve cesaret ustalıkta ve beceridedir."
- Kadınların En Güzel Tarihi
152. "Bütün bunlar kadın işi değil."
- Kadınların En Güzel Tarihi
153. "Kadınlar yalnızca birer dölyatağı, birer araç ya da Afrika'da denildiği gibi birer "tencere"den ibarettir."
- Kadınların En Güzel Tarihi
154. "Aristokrasinin kızları, feodalite döneminde olup bitenlere paralel olarak eğitiliyor. Mürebbiyeler onlara okuma yazma öğretmek ve müzik, dans, resim gibi güzel sanatlarda eğitim vermek için eve geliyorlar. Kızlara eskrim ve binicilik de öğretiliyor."
- Kadınların En Güzel Tarihi
155. "Tektanrılı dinlerin hepsinde adet dönemi saflığın bozulduğu bir dönem olarak görülür: Kadın kirlenmiştir, ona dokunmaktan kaçınmak gerekir. Kan aslında yaşamın sembolüdür ama kızların kanı kirli kan, buna karşılık erkeklerin savaşlarda dökülen kanı onurlu, şanlı bir kan olarak görülür."
- Kadınların En Güzel Tarihi
156. "- Sonuçta kadınlardan hep kendilerini adamaları bekleniyor..."
- Kadınların En Güzel Tarihi
157. "Dünyanın pek çok toplumunda ve bölgesinde, yalnızca erkek çocuklara önem verilir. Oğlu olmayan bir erkeğe, hiç çocuğu yokmuş gözüyle bakılır. Beklediği bu oğlu kendisine vermeme kötülüğünden sorumlu olan da yine karısıdır. Kadın görevini yerine getirmemiştir ve bu kadın da kolayca gözden çıkarılabilir veya yerine yeni eş alınabilir."
- Kadınların En Güzel Tarihi
158. "Her cins diğeri için bilinmezliklerle doludur. Aslında insanın kendisi bilinmezliklerle doludur..."
- Kadınların En Güzel Tarihi
159. "Öğretmenlik bilgi, saygınlık ve anneliği birleştiren bir meslek..."
- Kadınların En Güzel Tarihi
160. "Oysa bizler gelip geçici varlıklarız, bugünümüzü mutlak
hale getiremeyiz."
- Kadınların En Güzel Tarihi
161. "18. yüzyıl, burjuva ve aristokrat elit için kadın erkek ilişkisi açısından özellikli bir dönemdir. Bu dönemde kadınlara yönelik centilmence davranışlar daha eşitlikçi bir hal alır. Bununla birlikte bu rafine kibarlık, kadınları hak eşitliğinden uzaklaştırmanın da bir yoludur. Kadınlara çiçekler ve mücevherler armağan edilir, sonra da kadın baştan sayılır."
- Kadınların En Güzel Tarihi
162. "Bakaloryanın kızlara tamamen açılabilmesi için 1905, erkeklerle aynı sınava girebilmeleri içinse 1924 yılının beklenmesi gerekti."
- Kadınların En Güzel Tarihi
163. "Hepimizin bildiği gibi günümüzde de pek çok üniversite mezunu kadın, ya meslekleri ile özel yaşamları arasında bölünmüş durumdadır ya da çocukları olduktan sonra önceliği eşlerine verip, mesleklerini askıya almayı tercih ederler. Bu bakımdan eşitlik hala sağlanamamış durumdadır."
- Kadınların En Güzel Tarihi
164. "…yiğitlik ve cesaret ustalıkta ve beceridedir."
- Kadınların En Güzel Tarihi
165. "Bütün bunlar kadın işi değil."
- Kadınların En Güzel Tarihi
166. "Kadınlar yalnızca birer dölyatağı, birer araç ya da Afrika'da denildiği gibi birer "tencere"den ibarettir."
- Kadınların En Güzel Tarihi
167. "Aristokrasinin kızları, feodalite döneminde olup bitenlere paralel olarak eğitiliyor. Mürebbiyeler onlara okuma yazma öğretmek ve müzik, dans, resim gibi güzel sanatlarda eğitim vermek için eve geliyorlar. Kızlara eskrim ve binicilik de öğretiliyor."
- Kadınların En Güzel Tarihi
168. "Eski çağlarda yaşayan kadınların çocuklarını kaybedince ağladıklarını biliyoruz ama ölen bebekler için geçerli değildi bu durum. Yeni doğan bebek kişiden sayılmasa da, kuşkusuz bir cinsiyeti vardı. Hatta bebek, cinsiyetinden ibaretti de diyebilirim. Bir "çocuk" değil, "bir kız veya bir oğlan" doğurulurdu. Oğlan doğurmak makbul sayılırdı. Kızlara o kadar değer verilmezdi. Françoise Hfritier'nin anlattığı çok eski zamanlarda olduğu gibi ilkçağda da, eşitsizlik doğumda başlardı. Kimi zaman bebek cinayetlerine kurban gidebilen kız bebeklerin, bakımsızlıktan ölme riski de erkek bebeklerden daha yüksekti."
- Kadınların En Güzel Tarihi
169. "İnsan kendi kendisini değiştirmeden yeni kuşakların değişmesini beklememeli."
- Kadınların En Güzel Tarihi
170. ""Zafer mutluluğun göz kamaştırıcı yasıdır.""
- Kadınların En Güzel Tarihi
171. ""Ergenlik" gibi "anoreksi" sözcüğü de 19. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Anoreksi, genç kızların fizyolojik kaynaklı bir sorunu olarak görülmüştür. Anoreksinin psikolojik bir bozukluk olarak tanımlanması ise Birinci Dünya Savaşı ile İkinci Dünya Savaşı arasına rastlar."
- Kadınların En Güzel Tarihi
172. "Yazılı ve resmi kuralları biliyordum ama cam tavanlardan, konformizmin ağlarından veya bazen aldatıcı olabilen özgürleşme kavramının kaygan zemininden habersizdim. Genç bir kadının bedeninin, kadınsı şeklini aldığından itibaren, erkekler arasında ateşli kavgalara neden olan bir ganimet haline geldiğini; aile, kilise, devlet, okul kurumlarını, hatta ticaret ve tıbbı karşı karşıya getiren acımasız bir mücadelenin nesnesi olduğunu ve hep böyle kaldığını bilmiyordum."
- Kadınların En Güzel Tarihi
173. "Kadınların ortalama yaşam süresindeki uzama, her zaman evlenme yaşının yükselmesi ve doğum sayısının azalmasıyla doğrudan ilişkilidir."
- Kadınların En Güzel Tarihi
174. "Kadınlar kadınlıklarından utanmamalılar."
- Kadınların En Güzel Tarihi
175. "“Kadına giyotine gitme hakkı tanınıyorsa, kürsüye çıkma hakkı da tanınmalıdır “"
- Kadınların En Güzel Tarihi
176. "Kültür ve mantık, insanın kendini, güdülerini kontrol etmesini de içerir."
- Kadınların En Güzel Tarihi
177. "1841'de, 8 yaşından küçük çocukların fabrikada çalışamayacağını - demek ki daha küçük çocuklar da geliyordu fabrikaya- ve günlük çalışma süresinin sekiz saati geçemeyeceğini -demek ki daha önce çalışma süresi daha da uzundu- belirleyen bir kanun çıktı."
- Kadınların En Güzel Tarihi
178. "Bu tamamen farklı bir cins."
- Kadınların En Güzel Tarihi
179. ""okuyan kadınlar tehlikelidir""
- Kadınların En Güzel Tarihi
180. "Her zaman savaş ve ölümden ziyade yaşama dönük olan dişilik unsuru, eril saldırganlığı düzeltebilir. Eril kültür de kadınları yenilikçiliğe ve risk almaya teşvik edebilir. Birlikte yaşamaktan hepimizin kârlı çıkacağı kesin."
- Kadınların En Güzel Tarihi
181. ""Ergenlik" gibi "anoreksi" sözcüğü de 19. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Anoreksi, genç kızların fizyolojik kaynaklı bir sorunu olarak görülmüştür. Anoreksinin psikolojik bir bozukluk olarak tanımlanması ise Birinci Dünya Savaşı ile İkinci Dünya Savaşı arasına rastlar."
- Kadınların En Güzel Tarihi
182. "Kadınların ortalama yaşam süresindeki uzama, her zaman evlenme yaşının yükselmesi ve doğum sayısının azalmasıyla doğrudan ilişkilidir."
- Kadınların En Güzel Tarihi
183. "“Kadına giyotine gitme hakkı tanınıyorsa, kürsüye çıkma hakkı da tanınmalıdır “"
- Kadınların En Güzel Tarihi
184. "Kültür ve mantık, insanın kendini, güdülerini kontrol etmesini de içerir."
- Kadınların En Güzel Tarihi
185. "1841'de, 8 yaşından küçük çocukların fabrikada çalışamayacağını - demek ki daha küçük çocuklar da geliyordu fabrikaya- ve günlük çalışma süresinin sekiz saati geçemeyeceğini -demek ki daha önce çalışma süresi daha da uzundu- belirleyen bir kanun çıktı."
- Kadınların En Güzel Tarihi
186. "Bu tamamen farklı bir cins."
- Kadınların En Güzel Tarihi
187. ""okuyan kadınlar tehlikelidir""
- Kadınların En Güzel Tarihi
188. "Her zaman savaş ve ölümden ziyade yaşama dönük olan dişilik unsuru, eril saldırganlığı düzeltebilir. Eril kültür de kadınları yenilikçiliğe ve risk almaya teşvik edebilir. Birlikte yaşamaktan hepimizin kârlı çıkacağı kesin."
- Kadınların En Güzel Tarihi
189. "Kız doğar doğmaz, kimle evleneceğiyle ilgili stratejiler geliştirilmeye başlanıyordu. Asalet düzeyi yükseldikçe, feodal siyaset oyununda rol oynama imkânı arttıkça, daha incelikli stratejilere başvuruluyordu. 2-3 yaşlarındaki kız çocukları sanal olarak evli sayılıyorlardı."
- Kadınların En Güzel Tarihi
190. "Bence, her iki cinste de kişiyi kıskanç, müsrif, aklı havada veya aksine hoşgörülü, tutumlu, ciddi vb. olmaya yatkın hâle getiren bir şey yoktur. Yatkınlığı ve davranışların aktarılmasını sağlayan, bir cinsin diğerine üstünlüğünü haklı çıkaracak biyolojik bir özellik yoktur. Farklılıklar bireyseldir. Cinsiyetlerden biri veya diğeri için tipik olduğu düşünülen farklılıklar ise, büyük ölçüde kültür tarafından nesilden nesile aktarılmıştır."
- Kadınların En Güzel Tarihi
191. "Zafer mutluluğun göz kamaştırıcı yasıdır."
- Kadınların En Güzel Tarihi
192. "Herhangi bir insan topluluğunun, kadınların yaptıkları işler olmadan yaşamını sürdürebilmesi mümkün değil."
- Kadınların En Güzel Tarihi
193. "“Annelik ancak bilinçli olduğunda yücedir ve ancak istendiğinde hoştur. İçgüdüsel olarak ya da mecbur kalındığı için anne olmak, ancak hayvansal bir işlev veya çetin bir sınavdır.”"
- Kadınların En Güzel Tarihi
194. ""Yazar" kadınlara kara çalındığından, bu kadınlar kendilerini gizlemişlerdir. Çoğu kadın yazar, erkek takma adlarıyla yazmıştır."
- Kadınların En Güzel Tarihi
195. "Maaş yalnızca performansa değil konuma da bağlı: Erkeğin konumu kadından yüksek, dolayısıyla daha fazla kazanması da normal. Bu, yalnızca verimliliği dikkate alması beklenen kapitalist rejimden çok, Fransız Devrimi öncesindeki rejimin bakış açısını yansıtıyor."
- Kadınların En Güzel Tarihi
196. "Yaratıcı bir erkek bütün kadınları kendine kul köle eder, yaratıcılık erkeğin çekiciliğini artırır. Victor Hugo bunun mükemmel bir örneğidir. Baştan çıkardığı kadınları kayda geçirmiş ama Juliette Drouet'nin kendisi için aktrislik mesleğinden ayrılmasını şart koşmuştur. Drouet bir rahibe coşkusuyla kendini Victor Hugo'ya adamıştır."
- Kadınların En Güzel Tarihi
197. "Şu ünlü "ev işlerinin eşit olarak paylaşılması" mitinden hâlâ çok uzaktayız."
- Kadınların En Güzel Tarihi
198. ""Evlilikte kendini satmak ile fuhuşta kendini satmak aynı şeydir," demişlerdir."
- Kadınların En Güzel Tarihi
199. "- Anıları kadınlar aktarıyorlar. Ölümle ilişkili her şeyden
de kadınlar sorumlu. Dünyaya getirme görevi de onların, dünyadan ayrılmaya yardımcı olma görevi de ..."
- Kadınların En Güzel Tarihi
200. "1632'de Ürsülin rahibeleri, manastırın günah çıkaran rahibi Urbain Grandier'yi, kendilerini baştan çıkarmak için büyülediğini iddia ederek suçlamışlardı. Suçlu bulunan rahip canlı canlı yakıldı; "içlerine şeytan giren" rahibeler içinse şeytan çıkarma ayini yapıldı. İçlerine giren şeytanın çıkarılması gerektiğine göre, onlar da cadılığa yaklaşmışlardı bir anlamda. Oysa "cadılıkları doğrulananlara", şeytanla gönüllü olarak işbirliği yaptığından şüphelenilenlere en ufak bir acıma gösterilmiyordu. Günahlarının kanıtlanması için sıkça uygulanan bir yöntem vardı. Kadınlar boyunlarına taş bağlanarak nehre atılıyorlardı. Eğer boğulurlarsa, masum olabilecekleri düşünülüyordu. Yok, eğer su yüzüne çıkarlarsa, bu şeytanla anlaşmaları olduğunun bir kanıtı olarak kabul edilir ve diri diri yakılırlardı. Bedenlerinden geriye hiçbir iz kalmamalıydı. 16. ve 17. yüzyıllarda, İngiltere'de, Fransa'da, Almanya'da, Bohemya'da, Polonya'da binlerce kadın böyle yakıldı."
- Kadınların En Güzel Tarihi
201. "Çocuk doğuramayan kadın, kadın sayılmazdı."
- Kadınların En Güzel Tarihi
202. "Erkekler namuslarını kızlarının, kız kardeşlerinin, eşlerinin bedeniyle özdeşleştirdikleri için, bugün bile kadınlar dövülüyor, hatta öldürülüyor."
- Kadınların En Güzel Tarihi
203. "Eğer kadınlar kendilerinden farklı olan bir şey üretebiliyorlarsa, bu bir güçten, onlara ait bir yetenekten kaynaklanmaz. Hayır; bu farklı şey onların içine dışarıdan yerleştirilmiştir. Çocukları kadınların içlerine yerleştiren erkeklerdir. Zaman zaman, cinsel ilişkide kadın baskın hale geçer ve bir kız çocuk doğar ki bu da yararsız sayılmaz, çünkü o da büyüyünce anne olacaktır. Ancak söz konusu erkek çocuklar olduğunda, onları kadınların içine yerleştirenler kesinlikle erkeklerdir. Kadınlar yalnızca birer dölyatağı, birer araç ya da Afrika' da denildiği gibi birer "tencere" den ibarettir."
- Kadınların En Güzel Tarihi
204. "Kızların geleceği ise zaten baştan çizilmiştir: Onlar geleceğin ev kadınları, eşleri ve anneleridir."
- Kadınların En Güzel Tarihi
205. "İlkel toplumlarda birçok başka model de var ama hiçbirisinde kadın erkek eşitliği gözetilmiyor."
- Kadınların En Güzel Tarihi
206. "Her şeyden önce ekonomik bağımsızlığın şartı olan işin önemini kavradım. "Eğer kiranı ödeyemiyorsan özgürlükten bahsetmenin bir anlamı yok!" dedim kendi kendime."
- Kadınların En Güzel Tarihi
207. "Kadınlar için en önemli risklerden biri, bilgi ile üreme arasında, yani kitap ile çocuk arasında seçim yapma imkanı olmamasıdır!"
- Kadınların En Güzel Tarihi
208. "Kız doğar doğmaz, kimle evleneceğiyle ilgili stratejiler geliştirilmeye başlanıyordu. Asalet düzeyi yükseldikçe, feodal siyaset oyununda rol oynama imkânı arttıkça, daha incelikli stratejilere başvuruluyordu. 2-3 yaşlarındaki kız çocukları sanal olarak evli sayılıyorlardı."
- Kadınların En Güzel Tarihi
209. "Zafer mutluluğun göz kamaştırıcı yasıdır."
- Kadınların En Güzel Tarihi
210. "Herhangi bir insan topluluğunun, kadınların yaptıkları işler olmadan yaşamını sürdürebilmesi mümkün değil."
- Kadınların En Güzel Tarihi
211. "“Annelik ancak bilinçli olduğunda yücedir ve ancak istendiğinde hoştur. İçgüdüsel olarak ya da mecbur kalındığı için anne olmak, ancak hayvansal bir işlev veya çetin bir sınavdır.”"
- Kadınların En Güzel Tarihi
212. ""Yazar" kadınlara kara çalındığından, bu kadınlar kendilerini gizlemişlerdir. Çoğu kadın yazar, erkek takma adlarıyla yazmıştır."
- Kadınların En Güzel Tarihi
213. "Maaş yalnızca performansa değil konuma da bağlı: Erkeğin konumu kadından yüksek, dolayısıyla daha fazla kazanması da normal. Bu, yalnızca verimliliği dikkate alması beklenen kapitalist rejimden çok, Fransız Devrimi öncesindeki rejimin bakış açısını yansıtıyor."
- Kadınların En Güzel Tarihi
214. "Yaratıcı bir erkek bütün kadınları kendine kul köle eder, yaratıcılık erkeğin çekiciliğini artırır. Victor Hugo bunun mükemmel bir örneğidir. Baştan çıkardığı kadınları kayda geçirmiş ama Juliette Drouet'nin kendisi için aktrislik mesleğinden ayrılmasını şart koşmuştur. Drouet bir rahibe coşkusuyla kendini Victor Hugo'ya adamıştır."
- Kadınların En Güzel Tarihi
215. "Şu ünlü "ev işlerinin eşit olarak paylaşılması" mitinden hâlâ çok uzaktayız."
- Kadınların En Güzel Tarihi
216. ""Evlilikte kendini satmak ile fuhuşta kendini satmak aynı şeydir," demişlerdir."
- Kadınların En Güzel Tarihi
217. "Bizler, hepimiz, insanlığın kaderinde ortaya çıkan en büyük devrimin mirasçılarıyız."
- Kadınların En Güzel Tarihi
218. "Kan aslında yaşamın sembolüdür ama kızların kanı kirli kan, buna karşılık erkeklerin savaşlarda dökülen kanı onurlu, şanlı bir kan olarak görülür."
- Kadınların En Güzel Tarihi
219. "Erkekler ile kadınlar arasındaki bütün eşitsizlikler, roller ve bedenlerle ilgili bu bakış açısından kaynaklanır."
- Kadınların En Güzel Tarihi
220. "Kadınlar boyunlarına taş bağlanarak nehre atılıyorlardı. Eğer boğulurlarsa, masum olabilecekleri düşünülüyordu. Yok, eğer su yüzüne çıkarlarsa, bu şeytanla anlaşmalarının bir kanıtı olarak kabul edilir ve diri diri yakılırlardı.
Bedenlerinden geriye hiçbir iz kalmamalıydı."
- Kadınların En Güzel Tarihi
221. "Hayır .... dünyanin en eski mesleği bir meslek değildir !!!!"
- Kadınların En Güzel Tarihi
222. "Hormonların etkisi hiçbir şeyin kontrol edilemeyeceği anlamına gelmez. Özellikle de insanlar hayvan olmadıkları için bu böyledir. Kültür ve mantık, insanın kendini, güdülerini kontrol etmesini de içerir."
- Kadınların En Güzel Tarihi
223. "1969'da MLF (Mouvement de libération des femmes [Kadın Özgürlük Hareketi]) açıkça kürtaj hakkı talebinde bulundu. 1971 yılında "343 kaltak", Nouvel Observateur dergisinde "Fransa'da her yıl bir milyon kadın kürtaj yaptırıyor. Yasal olmadığı için kürtaj çok tehlikeli koşullarda uygulanıyor. Ben de onlardan biriyim. Ben de kürtaj yaptırdım," diye başlayan bir bildiri yayınladılar."
- Kadınların En Güzel Tarihi
224. "Bir kız kaçırma veya tecavüz olayı olduğunda ailenin erkeklerine tazminat ödenirdi. Böyle bir olayda kızın kendisinin değil, ailenin zarar gördüğü düşünülürdü, çünkü bir değiş tokuş nesnesi olarak kızın değeri büyük ölçüde azalmış olurdu."
- Kadınların En Güzel Tarihi
225. "Birçok toplumda kızların evleninceye kadar bakireliklerini korumaları, sonra da kocalarına sadık kalmaları şart koşulmuş, zira şiddetle cezalandırılmıştır. Evlilik bu anlamda bir "cinselliğin tekelleştirilmesi anlaşması"dır."
- Kadınların En Güzel Tarihi
226. "Doğa nerede biter, kültür nerede başlar?"
- Kadınların En Güzel Tarihi
227. "Aslında erkekler de yemek yapmaya pek uzak sayılmazlar. Ancak yemeğin gündelik angaryadan çıkıp şölensel, onurlandırıcı, daha "saygın" bir havaya bürünmesi şartıyla ..."
- Kadınların En Güzel Tarihi
228. "Yaşanılan çağa, ülkeye ve bölgeye göre adetler değişmekle birlikte, kadınlar hemen her zaman kaybedenler tarafındadır."
- Kadınların En Güzel Tarihi
229. "Kadın özgürlüğünün henüz çok yeni ve kırılgan olduğunu hiç akıldan çıkarmamalıyız. Kendi kaderlerine sahip çıkmak; günbegün haklarını savunmaya devam etmek; kadının erkekle eşit şartlarda bulunacağı, özetle "gerçek bir insan" olarak var olabileceği karma bir dünya yaratmak yine kadına düşüyor."
- Kadınların En Güzel Tarihi
230. "Simone de Beauvoir ev işlerinin saçma ve köleleştirici olduğunu söyler; sanki ev dışında yapılan bütün işler çok tatminkar ve ufuk açıcıymış gibi... Bunu söylerken Beauvoir süpermarket kasiyerlerinin değil de entelektüellerin ve sanatçıların yaşamlarını düşünüyordu kuşkusuz. Ütü yapmak daha saçma ve küçültücü bir iş mi? Gerekli diplomaları alıp anaokulu öğretmeni olmak onurlu da, evde oturup kendi çocuğuna bakmak mı değersiz kılıyor insanı? Evde yapılan bütün işlerin değersiz olduğunu varsayan bu paradokstan çıkmak gerek. Bütün bunları kadınların "eve geri dönmesini" yüceltmek için değil, eskiden riyakarca övülen "annelik" ile annenin yaptığı işlerin toplumsal olarak küçümsenmesi arasındaki karşıtlığın altını çizmek için söylüyorum. Asıl olan, yapılan bütün işlerin bir toplum hizmeti olarak görülmesi ve çocukların eğitiminin paylaşılması."
- Kadınların En Güzel Tarihi
231. "Genç bir kadının bedeninin, kadınsı şeklini aldığı andan itibaren, erkekler arasında ateşli kavgalara neden olan bir ganimet hâline geldiğini; aile, kilise, devlet, okul kurumlarını, hatta ticaret ve tıbbı karşı karşıya getiren acımasız bir mücadelenin nesnesi olduğunu ve hep öyle kaldığını bilmiyordum..."
- Kadınların En Güzel Tarihi
232. "Kadının rahmi, erkeğin içinde yok olduğu bir yarık, bir uçurumdur. Erkek, kadını hem arzular hem de ondan çekinir, çünkü erkekliği onu hep yeniden ilişkiye girmeye iter ve tüketir."
- Kadınların En Güzel Tarihi
233. "Devlet 1860-1870 yıllarından itibaren, yaşa dışı kürtaj uygulayan kadınların ve şarlatan hekimlerin peşine düştü. 1890’larda işler bir adım daha ileri götürüldü ve hükümet bu işi yapanlara göz açtırılmayacağını duyurdu. Halk anlayamıyordu, hatta haber şok etkisi yarattı. Devlet neden bu işe karışıyordu ki?"
- Kadınların En Güzel Tarihi
234. "Herhangi bir zamanda yaşamış herhangi bir insan topluluğunun, kadınların yaptıkları işler olmadan yaşamını sürdürebilmesi mümkün değil."
- Kadınların En Güzel Tarihi
235. "Erkek kendini Tanrı'ya benzeterek memnun oluyor!"
- Kadınların En Güzel Tarihi
236. "Bizler, hepimiz, insanlığın kaderinde ortaya çıkan en büyük devrimin mirasçılarıyız."
- Kadınların En Güzel Tarihi
237. "Kan aslında yaşamın sembolüdür ama kızların kanı kirli kan, buna karşılık erkeklerin savaşlarda dökülen kanı onurlu, şanlı bir kan olarak görülür."
- Kadınların En Güzel Tarihi
238. "Erkekler ile kadınlar arasındaki bütün eşitsizlikler, roller ve bedenlerle ilgili bu bakış açısından kaynaklanır."
- Kadınların En Güzel Tarihi
239. "Yaşasın kadın erkek eşitliği!!!!!"
- Kadınların En Güzel Tarihi
240. ""Karım beni aldatmaz, o bu gibi şeyleri aşmış," diye düşünüyorlar. Ancak bunu deyip, fahişelerle beraber olmaktan da geri kalmıyorlar."
- Kadınların En Güzel Tarihi
241. "Düşünce yetisi ne kadar gelişmiş olursa olsun, insan içinde yaşadığı toplumun ve çağın sınırları içinde kalıyor ve kör noktaları fark edemiyor."
- Kadınların En Güzel Tarihi
242. "Hepimizin kör noktaları var, bu kaçınılmaz."
- Kadınların En Güzel Tarihi
243. "Belki de demokrasi kadın haklarının ve kadınlar ile erkekler arasındaki nezaketin koruyucusu olabilir!!!!"
- Kadınların En Güzel Tarihi
244. "Ne zaman "hayat pahalılığı" ile ilgili bir sorun çıksa, başkaldıran kadınlar oldu."
- Kadınların En Güzel Tarihi
245. "Sefiller’deki Fantine’i hatırlayın. O da saçlarını, dişlerini satıyordu… Sefalete düşen kişi, elinde ne varsa onu satar."
- Kadınların En Güzel Tarihi
246. "-Uzun yıllar boyunca kadınlar yalnızca erkeklerin gözüyle
görüldüler..."
- Kadınların En Güzel Tarihi
247. "- Kendi köşesine çekilmek isteyen kadınlar için sanat ve
edebiyat da bir çeşit sığınak olabilirdi. Oysa bu hiç de kolay
değildi ve kadınlar sanatçı olarak kendilerini kabul ettirmekte
çok zorluk çektiler. Kadınları nesneleştirmek veya fantezilerle
sınırlandırmak tercih ediliyordu ..."
- Kadınların En Güzel Tarihi
248. "- İnsan, kültürüyle anne babalık yapıyor. Çocuk yetiştirmek sadece onun beslenmesi ve bakımıyla ilgilenmek değildir.
Manevi ve estetik değerleri aktarmak, birlikte spor yapmak,
gezmek, yolculuğa çıkmak ... Anne babalar bütün bunlardan
gerçekten vazgeçmek istiyor olabilirler mi?"
- Kadınların En Güzel Tarihi
249. "Adet gören kadınların, domuz sucuğu yapılırken uzak durması gerekir, aksi halde sucuk bozulabilir. Aynı şey bağbozumu için de geçerli. Saygın, eril bir hazırlık söz konusu olduğunda, kadın kirli görülür ve bu işlere yaklaştırılmaz."
- Kadınların En Güzel Tarihi
250. "Bu nedenle, tecavüz sonucu gebe bırakılan kadınlar, içinde yaşadıkları topluluk tarafından dışlanırlar. Artık onları kimse istemez. Diğer erkeklerin cinselliğinin erkekler için yarattığı tehlike, kendini cinayet ve kadını "yalnızca kendine " saklama arzusuyla da kendini gösterebilecek kadar da ileri gidebilir."
- Kadınların En Güzel Tarihi