Meyhanede Hanımlar Kitap Bilgileri
Yazar: Hüseyin Rahmi Gürpınar
Tahmini Okuma Süresi: 54 dk.
Sayfa Sayısı: 32
Basım Tarihi: Haziran 2022
İlk Yayın Tarihi: 1925
Yayınevi: Türkiye İş Bankası Yayınları
ISBN: 9786254059032
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Meyhanede Hanımlar Kitap Tanıtımı
Hüseyin Rahmi Gürpınar Meyhanede Hanımlar’da Cumhuriyet sayesinde kadınların kazandığı özgürlüğün sosyal hayata yansımasını, çerçevesini kimsenin tam olarak bilmediği içki yasaklarını, sanatta taklitçiliği mizahi bir dille hikâye eder.
Mazhar Osman, Turşucu Cemal, Şehir Tiyatroları gibi dönemin popüler kişi ve konularına da değinilen Meyhanede Hanımlar’ı, Son Telgraf gazetesinde yayımlanmadan hemen önce yazarıyla yapılan röportajla sunuyoruz.
Meyhanede Hanımlar Kitaptan Alıntılar
1. "Kadın erkeğin arkadaşıdır, tasmalı koyunu değil."
2. "''Kadın erkeğin arkadaşıdır, tasmalı koyunu değil.''"
3. "Bir şeyi yaymak istiyor musun? Yasaklayın."
4. ""Bir şeyi yaymak istiyor musunuz? Yasaklayınız!""
5. "Bir şeyi yaymak istiyor musunuz? Yasaklayınız!"
6. "Kadın erkeğin arkadaşıdır, tasmalı koyunu değil."
7. ""Kadınları kafesten kurtaran Cumhuriyet'e sonsuz şükranlar...""
8. "Kadın erkeğin arkadaşıdır, tasmalı koyunu değil."
9. "Hür olmak isteyen kadın erkekten kaçmalıdır."
10. "Her yıl, eskittiği yüze damgasını vurur."
11. "Bir şeyi yaymak istiyor musunuz?Yasaklayın."
12. "kadınları kafesten kurtaran Cumhuriyet'e sonsuz şükranlar..."
13. "Bir şeyi yaymak istiyor musunuz? Yasaklayın."
14. "Evvelden bir dam altında gizlenen şeyler şimdi hep açıkta oluyor."
15. "Fakat insan içine çıkmaktan, hayatın gürültüsüne karışmaktan ne vakit hoşlanmıştır. Hiç, hiçbir zaman..."
Meyhanede Hanımlar Kitap İncelemeleri
Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın yazmış olduğu “Meyhanede Hanımlar” adlı kitabı
Cumhuriyet’in ilanından sonraki dönemde kadınların kazandığı özgürlüğün, aile ve sosyal hayata nasıl yansıdığını anlatıyor. Toplumun değişmeye başlayan yaşam koşullarına ayak uyduramamasını eleştirel bir bakış açısıyla hikaye etmiş.
“Kadının toplumdaki yeri, erkek karşısındaki konumu, kadın-erkek ilişkileri, kadınların hayata dair fikirlerini özgürce dile getirmek isterken, erkeklerin bu durumu kabullenme çabaları mizahi bir dille aktarılmış.
Dönemin olaylarını ele alarak medeni hukuk, cinsiyet eşitliği, kadın hakları gibi önemli konulara değinmiş; diğer yandan meyhane adabı, içki yasakları, evlilikteki gelin-kaynana çekişmesi durumlarına da kitapta yer vererek hikayeyi eğlenceli bir hale getirmiş. Öykü Trajikomik bir olay örgüsüne sahip.
Fakat özellikle üstünde durduğu konu Cumhuriyet sayesindeki kadın ve kadının elde ettiği haklardır.
Kitap doğrudan hayatın içinden alınmış gibi son derece doğaldı. Yazarın gözlem gücünün çok kuvvetli olduğu belli. Baştaki kadın karakter Bahriye Hanım olmak üzere yarattığı tüm kişilerin hepsi birebir halkın içinden gelen insanlar ve onların konuşma biçimlerinin sadeliği hikayeye daha bir içtenlik katmış.
Aradan geçen yüzyıla rağmen, ne kadar değişim yaşanırsa yaşansın, toplum için bazı şeylerin değişmediğine, ön yargıların halen devam ettiğine özellikle vurgu yapılmış. Kitabın ana fikrini de bu düşünce yapısı oluşturuyor.
Yalın dili ve akıcı anlatımıyla bir çırpıda okunacak kısa ama keyif veren güzel bir Türk edebiyatı klasiğiydi. Tavsiye ederim.
İçkinin yasak olduğu dönemlerde bir kanun metni yayınlanmış metinde üstü kapalı bir şekilde içilirse yasağa tabi olmadığı söyleniyor.. Tabi ki yasak her halükarda yasaktır ve bir şeyi yapmama koşulu konursa asıl o zaman millet yapmaya teşvik bulur. Kitabımızda da içki ile ilgili düzenlemeler ve yasaklarla birlikte insanlara içkinin nasıl daha da cazip geldiği ve tüketim oranının nasıl daha da katlanmaya başladığı anlatılıyor. Öyle ki cumhuriyet'in ilanıyla birlikte toplumda daha ön plana çıkma şansı yakalayan ve hakları artmakta, gelişmekte olan kadınlar da içkinin cinsiyeti mi olur diyerekten meyhanelere akın ediyorlar.. insanların kanundan, haklardan, siyasetten ve yasaklardan yakınmalarını 30 sayfalık kısacık bir romanda okuyoruz.... Gel gelelim yorumuma yazar Bahriye Hanım diye bir karakter oluşturmuş kafasında ve demiş ki bu karakter kadınların haklarını gözetsin, eşitliği savunsun vesaire ama Bahriye Hanım yanlış üsluplu ve tabiri caizse terbiyesiz bir karakterdi. Kaynanasının da dediği gibi ağzından zehir saçan bir kadın ve pekte böyle birinden kadın haklarını dinleyesim gelmedi benim. Onun yerine nasıl konuşmasını bilecek birinin haklarımızı savunmasını tercih ederdim... Yazarın yazım diline diyecek yok ben türk edebiyatı klasiklerini okumaya Hüseyin Rahmi Gürpınar'la başladım ve ileride de yazarın diğer kitaplarının incelemeleriyle görüşeceğimizi umuyorum..
Herkese Merhaba;
Hüseyin Rahmi Gürpınar değerli Türk edebiyatı yazarlarından birisi olmakla beraber okuması keyifli olan eserlerinden birisinden bahsedeceğim size.Spoiler vermeyi sevmem çünkü henüz okumamış okurlar için heyecanı kaçıyor :)
Sadece şunu söylemek istiyorum :
Kitabın başında Fevzi Lütfi Karaosmanoğlu’nun Hüseyin Rahmi Gürpınar için söylediği bir cümle var.İzninizle onu ileteyim sizlere.
“ Hüseyin Rahmi Bey’in eserlerinde kâh hatırladığımız, kâh ağladığımız, kâh cümlelerin arkasına takılıp gezdiğimiz ve bunların hepsinden sonra güldüğümüz nedendir? Hüseyin Rahmi Bey’i anlamış olanlar bunun cevabını verebilenlerdir.” Der.
Hiç Hüseyin Rahmi Gürpınar okumamış olsanız ve ilk okuduğunuz eseri bu “Meyhanede Hanımlar” olsa bile bu sorunun cevabını okuduktan sonra verebileceksiniz.
Aynı zamanda kitaptan alıntılarımdan da anlayacağınız üzere feminizmin zirvede olduğu bir öykü olur kendileri ve dönemden toplumsal sitemler diyebiliriz günümüze de değiniyor.
(Argo sözcüklerle karşılaşabilirsiniz uyarı olsun şimdiden!)
Veee son olarak;
Ben her zaman okurken düşündüren, düşündürürken güldüren yazarlara bayılırım.
Siz de benimle aynı fikirdeyseniz bu kısacık öyküye bir zaman ayırabilirsiniz!!!
Okuyacak olan değerli okuyucu , şimdiden keyifli okumalar:))
Merhaba canlar...
nün #türkklasikleriserisi nde bir kez daha #hüseyinrahmigürpınar kalemiyle buluştuk. #meyhanedekadınlar kısacık, bir kahve içimlik zamanda okuyabileceğiniz eserlerden.
Gürpınar, Cumhuriyet'in ilanıyla birlikte kadınlara tanınan hakları, sosyal hayata dahil olmalarını, bir yandan kaldırılan yasakları ve uygulanmaya başlanan yeni yasakları mizahi bir dille anlatmış.
Yasaklardan ziyade ekseri üzerinde durduğu konu, isminden de anlaşılacağı üzere kadınların elde ettiği bir takım özgürlükler çerçevesinde olmuş. Artık dışarı çıkabilen, eğlenceye gidebilen, meyhanede alkol alıp şarkılar söyleyebilen kadınlar... Tabi yine 'mizahi' bir dille! Bir yandan kahvenizi yudumlarken diğer yandan alkolün etkisiyle kavgaya tutuşan kadınları okuyup keyifli bir okuma yapabilirsiniz.
Şimdiiiii gelelim asıl meseleye...
Bitiremediniz!
Kadınları yaza yaza bitiremediniz.
Cumhuriyet bu değil. Kadınlık bu değil. Sosyalleşmek bu değil. Kadının özgürlük anlayışı bu değil. Kadınlara verilen haklardan anlaşılan olgu bu değil. Ahlak anlayışı bu değil. 'Edepli erkekler'in yanında, Cumhuriyet'le gelen hak ve özgürlüklerin kadını bu denli küçülterek işlenmesi kadının edepsizliği değil.
Yazmak istiyorum ama yazmıyorum.
Siz ister yazdıklarımı okuyun ister 'yazmadıklarımı'. Bende gidip, bende gidip keyifli bir kahve daha içeyim zira bu kahveden bir şey anlamadım.
Keyifli okumalarınız daim olsun...
Kitapla kalın...
-
#kitapyorumu
Meyhanede Hanımlar kitabı, onun toplum eleştirisi ve mizahi üslubunu ustaca kullandığı eserlerinden biri. Bu roman, meyhane gibi bir ortamı merkeze alarak farklı sınıflardan ve yaşamlardan kadınların bir araya geldiği bir dünya yaratıyor. Gürpınar, toplumun önyargılarını, kadınların meyhane kültürü içerisindeki yerini ve sosyal ikiyüzlülüğü incelikle eleştiriyor.
Sanki bir perde aralanmış gibi, toplumun pek de dillendirilmeyen yönleri gözler önüne seriliyor. Gürpınar, karakterlerini derinlemesine işlerken, onların acılarını, özlemlerini ve zaaflarını yargılamadan anlatıyor. Bu kadınların meyhanede olması, toplumun genelde “ayıp” saydığı bir duruma işaret etse de, aslında onların kendileriyle baş başa kalabildiği, belki de toplumun dayattığı rollerden sıyrılıp nefes alabildikleri nadir alanlardan biri oluyor.
Kitap, kadın karakterlerin içsel çatışmalarını mizahi ve yer yer acı bir dille sunarak, aslında herkesin meyhane gibi bir sığınak aradığını hissettiriyor. Bu sığınak, bazen bir içki kadehinde, bazen de dost sohbetinde bulunabilir; ancak asıl mesele, herkesin kendi içindeki meyhanede karşılaştığı gerçeklerle yüzleşebilmesi. Gürpınar, hem toplumu hem de bireyin kendi kendini nasıl sorgulaması gerektiğine dair kapıyı aralıyor gibi.