Merhaba Söğüt Kitap Bilgileri
Yazar: Yavuz Bahadıroğlu
Tahmini Okuma Süresi: 11 sa. 20 dk.
Sayfa Sayısı: 400
Basım Tarihi: 19 Nisan 2021
İlk Yayın Tarihi: 1984
Yayınevi: Nesil Yayınları
ISBN: 9789754081022
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Merhaba Söğüt Kitap Tanıtımı
Adı: Kayı Han Boyu... Kayı Han Boyu, Malazgirt Zaferinden sonra Anadolu'ya akan yüzlerce boydan sadece biri... Öylesine küçük ki, göç kollarının içinde yitip gitmiş gibi... Küçük, ama inançlı; dünya ötesi ebedi emelleri ve idealleri var. Dünya ötesi ebedi emelleri ve idealleri olduğu içindir ki, Anadolu topraklarında yeniden dirilişi sadece o gerçekleştirebiliyor.Vuslatın ilk durağı Söğüt... Vuruşa-barışa Söğüt'e gelip yerleşen Kayı Hanlılar, göçlerle örülen emellerini orada besleyip devletleştirecek, oradan Bizans'a uzanarak Peygamber müjdesine ulaşacaktır. Bu muhteşem bir oluşun hikayesidir. Hedefini iyi tespit etmiş ve kendisini hedefe kilitlemiş toplumların neler yapabileceğine Kayı Han Boyu'nun yaptıkları şahittir.
(Arka Kapak)
Merhaba Söğüt Kitaptan Alıntılar
1. "Zaman akıp giden bir kıymet,kıymetini bilene yâr bilmeyene bâr olur."
2. "Görmeyi bilene gece yoktur. Görmeyi bilmezsen gündüzlerin bile gecedir:•"
3. "Varalım ilerilere,ilerimiz belki meçhul ama her meçhul aynı zamanda yeni bir ümittir."
4. "“Görmeyi bilene gece yoktur.”"
5. ". En çok neye şaşkınım bakalım ? " "Neye?" " insanları idare etmek gibi bir sorumluluk aldiklari halde rahatça d ö ş e k l e r i n d e uyuyan beylere:•"
6. "Allah'ın en büyük ikramı akıldır. Akıllı kime derler diye sorarsan Peygamber efendimizin (a.s.m.) nurlu yolunda yürüyene derler.Akılsız kime derler diye sual açarsan dünya malına tamah ile ebedi saadeti elden kaçırana derler."
7. "Affedemeyiz bir türlü; affın faziletini bile bile gönlümüze söz geçiremeyiz"
8. ""
Biz bir ümidin peşindeyiz
""
9. "Geceyi şenlendiren yarattiklari ayrı gündüzü şenlendirenler ayrı. Sadece geceleri açan çiçekler, sadece geceleri öten böcekler var. Böceklerle, çiçeklerle, yildizlarla arkadaş olmasini bilenler, hiçbir zaman y a l n ı z kalmazlar:•"
10. "Bilinmeyenden korkulur."
11. "A l l a h ' ı n en büyük i k r a m ı nedir bilir misin Gündüz Bey?" "Nedir?" " Akıldır. ' Akıllı kime derler?' diye sorarsan, Peygamber Efendimizin (a.s.m.) nurlu yolunda yürüyene· derler. ' A k ı l s ı z kime derler?' diye sual açarsan, dünya malına tamah ile ebedi saadeti elden kacirana derler:•"
12. "İnanmış bir avuç insan, neye inanacağını bilmez ordulara bedeldir."
13. ""Türkler Anadolu'ya yağmacı olarak değil, işgal ettikleri yerlerin hakiki sahibi sıfatıyla giriyorlardı."
-J.SKYLITZES"
14. "Kitap sevmeyen de senin gibi had bilmez olur işte."
15. "Kitap sevmeyen de senin gibi had bilmez olur i ş t e . İ n s a f ı çuvala kor da veli makamında dervişlere laf atar."
Merhaba Söğüt Kitap İncelemeleri
Uzun zamandır bu kadar kötü ve yalan yanlış yazılmış bir kitap daha okumamıştım. Kitabın her yeri yazım yanlışı doluydu. En basitinden 'şey' i bile ayrı yazması gerektiğini bilmiyordu yazar. Hadi yazar bilmiyordu bu kitabı basan editör de mi kara cahil? Hiç mi kontrol etmediniz basarken? Kitabı okurken Ertuğrul Gazi'nin hayatını değil de peygamber efendimizin sahabelerinden birinin hayatını okuyorum gibi hissettim. Resmen tarihimizle ilgili her şey yanlış aktarılmış. Daha yeni İslam'ı kabul etmiş bir boy sanki ervah-ı ezelden beri müslümanmış gibi davranıyordu. Bir de her şeyi hikmetli olaylara bağlaması yok mu yazarın, fantastik kitap mı tarih kitabı mı okuyoruz belli değil. Daha ilk 10 sayfada 3 tane hoca gelip Ertuğrul devlet kuracak diye fetva verdi. İşin üzücü kısmı bunları gerçek tarihimiz sanacak büyük bir kesimin bu kitabı okuması. Ayrıca her bölümün başında yazan alıntılar da sanki Facebook'taki özlü sözler paylaşan sayfalardan alınmışlar. Üç kere Dede Korkut'u okumuş olmasam yazar beni bile Dede Korkut'un Kayılar ile ilgili dediklerini gerçekten söylemiş olduğuna inandıracak. Dede Korkut' un söylendiği dönemle Osmanlı'nın kurulduğu dönem arasında rahat yaklaşık 1000 yıl varken Dede Korkut müneccim miymiş ki acaba ona vasıl olmuş böyle bir bilgi. Son olarak da patates Fransız İhtimalinden sonra yiyecek olarak tüketilmeye başlanmışken nasıl olur da bu kitapta patates yiyebiliyorlar? Yazar şu ufacık detayı bile bilmiyor ama tarih kitabı yazıyor. Lafın kısası lütfen tarihimizi doğru düzgün araştırmadan böyle kitaplardan okuduklarınıza körü körüne inanmayın.
Yazarı bir kitap yarışması sebebiyle ilk defa okumuş bulundum ve inceleme gereği hissettim. Tarihimizi, dizilerden öğrenen bir kitleye sahip oluşumuzu hep kınar ve kitaplardan veya alanında uzman kişilerden dinleyerek öğrenmek gerektiğini düşünürüm. Ama "Tarihi sevdiren adam" gibi bir unvan verilmiş bu yazardan ve kitaplarından olmadığı çok kesin.
Kitapta olay örgüsü o kadar başarısız ki hele de tarihi bir romanda çokça rahatsız edici. Anlatıcı sürekli değişiyor ve yazım hatalarıyla dolu. Yayınevi tarafından bu şekilde baskıya gitmesi ve üstelik yarışma kitabı seçilmesine anlam veremedim.
Kitapta tarihi karakter Ertuğrulgazi anlatılıyor fakat askeri ve tarihi başarılardan çok o kadar rüyalara ve gaip seslere yer verilerek abartılmış ki bir peygamber anlatısına dönüşmüş adeta. Türk kadınının ise gerçek tarihimizin aksine bu denli etkisiz gösterilmesi oldukça rahatsız etti beni. Çocuklar arası oyunda dahi kızların şahitliğinin sayılamayacağı belirtilmiş, "aklı beylerin işine ermeyen", "beyine itaat etmemektense neredeyse ölümü hakeden" bir Türk Kadını tasvir edilmiş ve Türk toplumundaki en önemli değerler çarpıtılmış. Ertuğrulgazinin çocukluğu ile başlaması ve yarısından sonra başka karakterlerin tarihe hiçbir katkıda bulunmamış olaylarıyla bitmesi de oldukça zor bitirmeme neden oldu.
Kısaca daha ilk kitaptan benim için okunmayacak yazar olarak yerini aldı.Belediyenin kitap yarışmasında seçilmesi de zaten düşündürücü . Tarihimizi doğru kalemlerden öğrenmek gerektiğini ve bu şekilde insanların belli hassasiyetlerine oynayarak sömürü yapılmaması gerektiğini düşünüyorum.
Kemal Tahir’in “Devlet Ana” ve Halil İnalcık’ın “Osmanlı Tarihi’nde Efsane ve Gerçekler” isimli kitabından sonra Yavuz Bahadıroğlu’nun “Merhaba Söğüt - Ertuğrul Gazi” isimli çalışmasını okumak tarihi olayların dimağda daha kalıcı ve anlamlı olmasını sağladı.Elimdeki 2019 Nisan basımlı olup 397 sayfadan ve on bölümden oluşmaktadır. Kitap akıcı anlaşılır ve sürükleyicidir.Romanın başında Gündüz Alp’in (Ertuğrul’un babası) bir gün tavşan avına çıktığında Kaya Şeyhi’yle olan diyaloğu ve soyunun büyük bir devlet kuracağı müjdesi ile başlamakta olup yaklaşma olan Moğol tehlikesi karşısında Gündüz Alpin attığı adımlar akabinde Gündüz Alp’in vefatı sonrası Ertuğrul Gazi’in aşiretten beyliğe geçiş yolunda yaşadıkları meşakkatli sancıların sonrasında gelen ferahlık anlatılmaktadır.Kitabı okurken lezzet aldığım bir nokta da hikmetli sözlerin ve atasözlerin bolva kullanılıp yaşanan/yaşanmakta olan acıların ve sevinçlerin gözler önüne sergilenmesidir.Kitabın kalınlığı sizi aldatmasın önemli olan sizin kitabı okuma inceliğiniz olmalı.Osmanlı’nın kuruluşunu kronolojik olarak değilde roman olarak okumak isterseniz yukarıda belirttiğim eserler bir bütünleme çercevesinde okuyabilirseniz daha makul olur diye düşünüyorum.Mesela bu bütünlemeye dahil edebileceğimiz Tarık Buğra’nın “Osmancık” isimli çalışması da ilk fırsatta benim alıp okumak istediğim kitaplar arasında.Keyifli okumalar dilerim...
öncelikle yavuz bahadıroğlu'nun okuduğum ilk kitabı.
normalde tarih okumayı sevmeyen biri olarak kitabı çok sevdim,hiçbir şekilde sıkılmadım okurken adeta dizi tadında çok güzel bir kitaptı.
gündüz bey'in merhameti,adaleti,hoşgörüsü,saygınlığı,otoritesi her şey olabildiğine samimi anlatılmıştı.ertuğrul'un zekası,hani asker olunmaz doğulur derler ya tam olarak o şekilde bir karakter olduğunu düşünüyorum!
kayı boyu için şöyle bir benzetme yapabiliriz ;
ufak bir kar topunu daha büyük bir kar topu yapmak için uğraşırsınız tabii ki ilk başlarda istediğiniz güzellikte olmaz ama yılmayıp onu büyütmeyi devam ettirdiğiniz zaman ortaya çok güzel bir şey çıkar tam olarak kayı boyu da bu şekilde. önlerine çıkan onca talihsizlikten sonra yılmayıp kendi vatanları için savaştılar moğola,ihanete rağmen...
*Adı: kayı han hoyu...
malazgirt zaferi’nden sonra anadolu’ya akan yüzlerce boydan sadece biri...
öylesine küçük ki, göç kollarının içinde yitip gitmiş gibi...
küçük, ama inançlı; dünya ötesi ebedî emelleri ve idealleri var. dünya ötesi ebedî emelleri ve idealleri olduğu içindir ki, anadolu topraklarında yeniden dirilişi sadece o gerçekleştirebiliyor.
vuslatın ilk durağı söğüt...
vuruşa-barışa söğüt’e gelip yerleşen kayı janlılar, göçlerle örülen emellerini besleyip devletleştirecek, oradan bizans’a uzanarak peygamber müjdesine ulaşacaktır.
bu muhteşem bir oluşun hikâyesidir. hedefini iyi tespit etmiş ve kendisini hedefe kilitlemiş toplumların neler yapabileceğine kayı han boyu’nun yaptıkları şahittir.
Merhaba Yavuz Bahadıroğlu’nun “Merhaba Söğüt” kitabıyla geldim.
Okuma esnasında yazarla ilgili yaptığım araştırma kafamı karıştırmadı değil. Okumak isteyenlerin öncelikle bunu esas alarak okumalarını tavsiye ederim. Ben, Eyüp Sultan Belediyesinin düzenlediği kitap okuma yarışmasının listesinde olma sebebiyle okumuş oldum. Normalde tarihi romanları çok okumam, bu kitabı da sona bırakmıştım ama tarihi romandan ziyade tarihte geçen kişilerden oluşan kurguya dayalı bir roman edasında bir solukta okudum.
Konusu, Ertuğrul Gazi’nin devlet olma ideali ve bu ideal uğruna ona inananlarla yola çıkış hikâyesi anlatılıyor. Üslubun akıcılığı, olayların sürükleyiciliğini sevdim. Sıkılmadan bir solukta okunacaklardan.
Sevmediğim kısımlar ise, tarih kategorisinde olup tarihi açıdan bilgi içerikli olmaması, yani bilgi öğrenmek amaçlı okumak isteyenlerin çok fazla şey öğreneceğini düşünmüyorum. Daha çok dar bir konu üzerinde dönen kurgu mevcut.
Bunun dışında bazı yerlerde ‘kadın’a yönelik hoş olmayan tavırlar vardı. Gebe kadına yönelik annesinin acımasız bir tavır takınması, kadın kısmının bir adım geride oluşu vs. Türk tarihimizde kadının bu şekilde gösterilmesi rahatsız etti.
Yazım hataları da ayrı üzdü.
Okumayı düşünenlere,
Kitapla kalın..