Memleket Hikayeleri Kitap Bilgileri
Yazar: Refik Halid Karay
Tahmini Okuma Süresi: 5 sa. 38 dk.
Sayfa Sayısı: 199
Basım Tarihi: Eylül 2021
İlk Yayın Tarihi: 1919
Yayınevi: İnkılap Kitabevi
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9789751029393
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Memleket Hikayeleri Kitap Tanıtımı
Memleket Hikâyeleri Türk edebiyatında Anadolu'nun en hakiki hikâyeleridir. Anadolu Memleket Hikâyeleri'nde bütün gerçek varlığı ve iç dünyasıyla karşımıza getirilmiştir.
- Nihad Sami Banarlı-
Geniş ününü mizah ve siyasal yergi yazılarıyla sağlayan Refik Halid'in mizah yazıları gibi hikâyeleri de edebiyatımızın bu alanında bir aşama olmuştur. O zamana kadar İstanbul sınırları dışına çıkamayan Türk hikâyesini Anadolu'ya yöneltmekle hikâyeciliğimize yeni bir ufuk açmış, yeni bir soluk getirmiştir.
- Cevdet Kudret, Türk Edebiyatında Hikâye ve Roman
Refik Halid'in anlattığı olaylar bütünüyle yaşadığı dönemin olaylarıdır. Memleket Hikâyeleri ile Gurbet Hikâyeleri'nde canlandırılan kişilerin çoğu adeta canlıdır. Bütün bu yönleriyle Halide Edip onun "yalnız Türk edebiyatının değil, Rus ve Amerikan edebiyatlarından sonra, hikâyecilikte cihan ölçüsünde ön planda bir yer işgal edebilecek bir hikâyecimiz" olduğunu belirtir.
- Tanzimat'tan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi-
Memleket Hikayeleri Kitaptan Alıntılar
1. "Kırk yıl kötü, bir gün tövbekâr..."
2. "~
...
~"
3. "Yüzünün gül destesi gibi ne de elvan elvan renkleri vardı."
4. "~
arar...
~"
5. "Bol bol evlenmekten ve sık sık doğurmaktan başka ömürlerinin tadı, acısı yoktu."
6. "Aha yazık oldu gözüm memlekete."
7. "~
O kadar beceriksiz, bezgindi ki otuzunu geçtiği...
kısmetler ta ayağına geldiği halde evlenememiş, kadın nedir, daha henüz tanımamış...
~"
8. "Hey Allah’tan korkmaz sana bana ölüm var…"
9. ".
"Aha yazık oldu gözüm memlekete..."
."
10. "Hediye götürdüğü memurların zoruyla kendisini muayene eden doktor:
"Biraz nefsini yen be adam, gürleyip gideceksin!..." diyordu."
11. ""Ben, elimden geleni yaptım," dedi.
"Doktor getirdim, ilaçlarını verdim; nafakalarını yolladım..."
Papaz, ihtilaçlı bir sesle söylendi:
"Doğru, fakat bunlar fayda vermedi; onu da, hepsi gibi sizin fabrikalarınız öldürdü;
daha da çok öldürecek...""
12. "Ormanın bu en loş, en kuytu parçasında öbür dünyayı hatırlatan, insanı ölüme yaklaştıran, gönlüne üzüntüler veren bir hal, dinî bir tesir vardı."
13. "Hey Allah’tan korkmaz sana bana ölüm var"
14. "''... İnsanlar yalnız kendi saadetlerini iyice duymak için yalnız başkalarının felaketlerini arar...''"
15. ""Ulan ambarlarınız zahire dolu; bir ordu beslenir, elinsıska karısına bir dilim ekmek vermez misiniz?
Siz ne alçak adamlarsınız!""
Memleket Hikayeleri Kitap İncelemeleri
Refik Halid Anadolu'nun içler acısı halini ,videoya alınan görüntülerin gerçekliği kadar net bir şekilde hikayelestirip-18 hikaye- anlatıyor.Dilimizi kullanmada en az Ahmet Hamdi Reşat Nuri kadar usta ama onlardan farkı biraz alaycı olması.Hikayelerinde cahil insanlarla o kadar güzel dalga geçiyor ki arada bir gülmeden edemiyorum.Gerçekten güzel bir kafası varmış şairimizin.Ama bir gerçek var ki Anadolu'da hayat çok zor, şartlar çok çetindir.Bu durum altında acı gerçeği de yüzümüze vuruyor.Kadınları adeta bir eşya gibi tasvir etmiş.Bunda gerçeklik payı cidden var.Hikayelerde geçen kadınlar ya açlıktan sefaletten ölüyor ya azıcık erkeklere bakış atsa tüm mahallede ahlaksız ilan edilip tüm hayatı boyunca ölmekten beter yaşıyor,bir dilim ekmeğe muhtaç bırakılıyor.Kadınlar demişken de erkekleri de söylemek gerek.Erkeklerin çoğunu cahil , amaçsız kahvehane köşelerinde sürten insanlar olarak tasviri eder,çoğu bastırılmış dürtüleriyle yaşamakta ve eğitimden mahrumdur.Anlattığım gibi genel olarak Anadolu hakkındaki en acı gerçekler Refik Halid'in hikayelerinde görülür.18 hikâyenin 17'sinin Osmanlı'nın son devrinde geçtiği bu hikâyeler, Cumhuriyet kurulduğunda insanların zihinsel ve fiziksel olarak ne durumda olduğunu çok net bir şekilde göstermektedir.
(Spoiler içerebilir)
Memleketin gerçekleri, durum hikayeleri ile özetlenmiş. Yazar her hikayeyle yalnız bizim değil dünyanın her yerinde olduğunu düşündüğüm insanlık sorunlarını dengeli tasvirlerle yüzümüze çarpmış. Söz gelimi Kitapta "Koca Öküz, Vehbi Efendi'nin şüphesi, Ayşe'nin Talihi" gibi hatta daha fazlası hikayelerde, kadının dişiliği, kâh kadının başına getirdiği belalar kâh erkeklerin başına açtığı işler konusuyla işlenmiş. "Dünyanın her yerinde olduğunu düşündüğüm" diyorum zirâ izlediğim savaş ve kadın temalı yabancı filmlerde de bu ağır imtihan gözler önüne seriliyordu. Ancak gerek bu batı tarzı filmler , gerekse Refik Halid Karay'ın bahsi geçen kitabı, bazı gerçeklikleri eleştiriyor olmasıyla birlikte, eleştirdikleri hataya kendilerinin de düşmesini engelleyememiş. Bu, kitapta kadın bedeninin pornografik görüntüsünün aşırı tasviri ile; batı filmlerinde ise pornografik görüntülerle ortaya çıkmış.
Ağırlıklı olarak her hikaye kadın sorunlarına eğilse de, yanlış din algısının insanı nasıl aptallaştırdığı ve komik hâle getirdiği; batmakta olan ülkelerde memur takımının görev bilincini terkedip nasıl tembelliğe, lüks ve şatafata alıştığı; savaş kahramanlarının savaş sonrasında düştüğü açlık ve sefalet bireysel hikayelerle çok güzel anlatılmış.
Kitap benim için Memleket Hikayelerini de aşan "İnsan Hikayeleri" mertebesinde ve oldukça değerli.
"Memleket Hikayeleri" adlı kitabı okuduğumda, bir yazarın kaleminden çıkıp kağıda dökülen kırık dökük hayatların, unutulmuş köylerin ve içten insan ilişkilerinin büyülü dünyasına adım attım. Refik Halit Karay'ın kelimeleriyle dokuduğu bu öyküler, beni derin bir duygusal yolculuğa çıkardı.
Kitap, Anadolu'nun tozlu yollarında, çıkmaz sokaklarında yaşayan insanların hayatına dokunuyor. Her bir öyküde, tarlada ter döken çiftçiden, köy meydanında sohbet eden yaşlı nineye kadar farklı karakterlerle tanışıyorsunuz. Yazarın anlatımındaki sıcaklık, sanki kendi memleketimde geçen bir hikayeyi dinliyormuşum hissi uyandırıyor.
Memleketin sadece coğrafi bir yer olmadığını, aynı zamanda orada yaşayan insanların duyguları, umutları ve hayal kırıklıklarıyla şekillendiğini hissediyorsunuz. Karay'ın kalemi, birbirinden farklı karakterlerin iç dünyalarına ulaşmamı sağlarken, beni bu insanların yaşadığı yerlere, sokaklara, meydanlara davet ediyormuş gibi hissettirdi.
Eserin samimiyeti ve içtenliği, okuyucuyu derinden etkiliyor. Her bir sayfa, geçmişin izlerini taşıyan, zamanla sıvanmış duvarlardan fısıldayan hikayelerle dolu. İnsan ilişkilerinin karmaşıklığını ve güzelliklerini anlatan bu kitap, beni duygusal bir yolculuğa çıkardı ve bu yolculuk, kendi memleketimin derinliklerine, kalbine doğru bir keşif oldu. "Memleket Hikayeleri," sadece bir kitap değil, aynı zamanda bir yaşam dersi, bir kültür mirası ve duygu dolu bir yolculuk.
MEB 'in 100 Temel Eser listesinde olan ,#kitap hep ilgimi çekerdi ama okumak kısmet olmamıştı . Nihayet okudum ve merakımı yendim . Her okumanın bir zamanı var dedikleri bu olsa gerek ️
Birbirinden bağımsız 18 hikâyeden oluşan kitap #Anadolu insanı ile ilgili yazılan ilk hikâyeler olma özelliği taşıdığı için çok değerli.
Osmanlı'nin yıkılış süreçleri yaklaşmış , yönetimdeki çalkantılı günler memurların düzenine yansımış , yokluk günleri halkın omuzuna tırmanmış , #adalet mekanizmasına güven azalirken ve ahlâkî çöküş ivme yapmış ...
Anadolu halkı yorgun ve bitkin ...
1 .Dünya Savaşı'nın yaşandığı ve bittiği yıllarda kaleme alınmış bazı hikâyeler. Yazıldığı yıllar düşünüldüğünde hikayelerdeki kasveti anlamak elbette mümkün ...
Ve en çok dikkatimi çeken toplumda yine namus temasının kadınlar üzerinden yürütüldüğü ... Erkeklerin bir şekilde sıyrılıp , görmezden gelindiği metinlerde çok göze çarpıyor. Bu topraklarda yüzyıllardır süregelen bir sancı mevcut ...
Oldukça akıcı hikayeler. O çorak toprakların kokusunu alıyor insan okurken ...Derme çatma evlerin , yıkık dökük avlularin, un çuvalı için yapılan pazarlıkların , bacası ağır aksak tüten evlerdeki sancıların ayak izleri sinmiş hikâyelere .
Ne zaman bir Anadolu köyüne gitsem o tenha avlulari merak ederdim , özellikle geçmişini . Kitap beni bu anlamda çok etkiledi ... Ben Eski Türk Edebiyatı insanıyım bu aralar çok ihmal etsem de .Kitap bana çok iyi geldi .
Tavsiye ederim ...
Kitabı bitirdikten sonra kitaba " kederli memleket hikayeleri" isminin daha çok yakıştığını düşündüm kitapta yer alan hikayelerin tamamı dramatik son ile biterken içerik ; haksızlık , ahlaksızlık, bencillik, yoksulluk, yolsuzluk gibi kavramlar üzerine kurulmuş. Tabi bu hikayeleri kaleme alındığı zaman itibariyle düşünüldüğünde memleketin içerisinde bulunduğu sıkıntılı ortamın zorunlu tezahürü olarak görmek yazara hak vermeyi gerektirsede yinede tek bir pencereden yapılan bu dar bakış açısı güzelim memlekete , Anadolu irfanına, nene hatunlarına, kınalı kuzularına büsbütün haksızlık yapılmış olduğunu gösterir. Elbette ki hikayeler de bahsedilen olayların hiçbiri için yaşanmamış bu memlekette böyle şeyler olmaz dememekle birlikte olayların sadece bir yönünü baz aldığından Refik Halitin biraz da kendi görmek istediği gibi, anladığı gibi anlatmış hissine kapıldım. Ayrıca hikayelerdeki iyi karekterler tercihini yatık eminede : gürcüden, rumdan bir garip hediyede : yahudiden , sus payında papazdan yana kullanması yazarın çifte standardını ve ecnebilere olan hayranlığını gösteriyor.
Kitap her nekadar edebi olsada çokta edepli değil açıkçası, özellikle sürekli kadınları fiziksel yapılarını ballandıra ballandıra anlatması kadını bir meta gibi lanse etmesi dervişin fikri neyse zikri de odur kabilinden Refik Halitin kendi düşüncelerinin bir yansıması olarak görüyorum diğer taraftan hikayelerdeki karakterlerin özelliklerinin benzer olması betimlemelerin birbirine yakın olması kimisine sıkıcı gelebilir. Ama herşeye rağmen tarihi şahitliğinden ötürü okunası bir kitap.