Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Mem û Zîn - Ehmedê Xanî | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Mem û Zîn Kitap Bilgileri


Yazar: Ehmedê Xanî
Tahmini Okuma Süresi: 20 sa. 33 dk.
Sayfa Sayısı: 725
Basım Tarihi: Ocak 2013
İlk Yayın Tarihi: 1692
Yayınevi: Avesta Yayınları
ISBN: 9786055585426
Ülke: Türkiye
Dil: Kürtçe
Format: Karton kapak


Mem û Zîn Kitap Tanıtımı


Ahmed-i Hani (Kürtçe: Ehmedê Xanî) (d. 1650/1651, Han Köyü, Çukurca, Hakkari - ö. 1707, Doğubayazıt, Ağrı) 17. yüzyılda yaşamış Osmanlı Kürt edip, şair, tarihçi ve mutasavvıf. Yaşadığı yörede zaman zaman şeyh olarak kabul edilmiş, halk arasında Hani Baba adıyla da anılmıştır. Ayrıca, molla (Molla Ahmed) olarak da tanınmaktadır. Hânî Aşiretinden olmasından ve Han köyünde doğması ötürü Ahmed Hânî (Ahmed-i Hânî) olarak tanınmaktadır. Doğu Bayazıt medreselerinde müderrislik ve İshak Paşa Sarayında kâtiplik yapmıştır. Dört dil (Arapça, Farsça, Kürtçe ve Türkçe) bilen Hani, eserlerini, dönemin tercih edilen edebiyat dili olan Farsça yerine Kürtçe yazmıştır.

En bilinen eseri, 17. yüzyılda Kürtçe'nin Kurmanci lehçesiyle yazdığı "Mem û Zîn"dir. Xanî, Mem û Zîn adlı eserinde, Emir Zeynettin'in güzellikleriyle dillere destan olan Zin ve Sti adlı iki kız kardeşinin Mem ve Tajdin ismindeki iki gençle olan aşklarını şiir şeklinde anlatır. Eser, aynı adla sinemaya da uyarlanmıştır.

Ji dema Ehmedê Xanî de heta destpêka sedsala 20an zimanê kurdî yê nivîsandinê zêde nehatibû guhertin. Jixwe herfên latînî hîn nehatibûn meydanê û her kurdekî dikaribû Mem û Zînê bixwîne û kêm zêde jê fam bike. Lê piştî tevgera kulturî, êdî hêdî hêdî kurd dûrî klasîkên xwe çûn û her ku çû ji mîratê xwe yê wêjeyî qut bûn. Pêşketina zimanê kurdî û bizavên nivîsandina bi kurmanciya paqij ev qutbûn bêtir bi cih kir û êdî ew peyvên di berhemên klasîk de ku nîşana ciwaniya wan berheman û şarezayî û hostetiya nivîskarên wan bûn, bûne kelem li ber fêmkirin û têgihiştina wan berheman.

Mem û Zînê jî ji cûreyê tekstên ku girtî ne û herkes niha tê nagihîje. Ji ber vê yekê pêwistiya şîrovekirina vê tekstê hebû. Ev xebat ji bo ku Mem û Zîn bi hêsanî li ser zimanan bigere û bîr û bawerî û hizrên Xanî zindî bimînin hatiye meydanê. Em hêvîdar in ku ev xebat bibe pireke xurt di navbera xwendevanên îro û Ehmedê Xanî û berhema wî de.




Mem û Zîn Kitaptan Alıntılar


1. ""Bilgisiz, cahil ve tembel bir insan
Geçerlidir taklit ile edeceği iman.""




2. "Ey qibleyê qelbê min!"




3. ""Ama aşık ile heves sahibi arasında fark var
Heves sahipleri çıkarcıdır, aşıklar ise fedakar…"




4. "Hiç kavuşmaktan ümidimi keser miyim ben?"




5. "Şahî jî te râ, xem ji bo min.

Mutluluk senin olsun, dert bana yoldaş..."




6. ""Seninle birlik olan bir dosta,
Yüz hain ve münafık akrabayı
Kurban et de hiç deme yazık
Yakınları ne yapacaksın vefasız olduktan sonra?""




7. "Hiç kavuşmaktan ümidimi keser miyim ben?"




8. "Aşk, Allah'ı yansıtan ayna gibidir"




9. "Aşıkların dostu, huzura ermektir
Yalnızlığın sermayesi deliliktir"




10. "Her ne kadar kalem inci gibiyse de
Kıymetsiz olur fazla sündürülürse"




11. "Sonda vefa göstermeyeceksen eğer
Baştan göze alma sen, cefadır meğer!"




12. "Kürtler o kadar da değersiz değil
Ama ne yapmalı ki yetim ve desteksizdir.."




13. ""Sensin, sevgilinin yüzündeki nur
Zavallı aşığın gönlündeki ateş yine sen!""




14. "Dünyayı şahsı için yarattığın da
Hakkında der ki, "Eremedim sırrına!""




15. "Gam isteriz, zira vefalı olurlar
Şu acı, yok şu cefalı demez onlar

Canın dostları kara günde belirir
Mutluluk sefanın dostu ve yaridir"





Mem û Zîn Kitap İncelemeleri


Kitabın başlığı Allah'ın ismidir
Onun ismi olmadan tamam değildir .
*
Kitapta şöyle bir cümle geçiyor "kavuşmanın da bir korkusu vardır " kim bilir nasıl güzel bir korkudur .
Kitap bünyevi bir aşkın manevi aşka nasıl dönüştüğünü anlatıyor
Mem ve zîn'in hikayesi genellikle Kürtlerin bildiği bir aşk hikayesidir. İki aşığın sonu farklı biten aşk hikayesini anlatıyor. Mem'i yakıp kavuran sevda ateşinin sonunda gerçeğe , ilahi olana yönelmesini hikaye alan bir kitaptır . Kitabı fazlaca özetlemek istemiyorum , ki lügatım da anlatmaya yetmez . Sadece biraz yarattığı duygulara değinmekle yetineceğim.
Kavuşmak....
"Kimi kavuşmayı ister Tacdin gibi
Kimi çileyi seçer mem ve zîn gibi"
Herkesin kavuşmak istediği bir hayali vardır ; kimi karşılıklı ,kimi hiçbir karşılık bulamadan bir hayali sever . Kimi hayaline kavuşur ,kimi vazgeçer ,kimi de yokluğa alışır.
Fakat sevdanın her türlüsü zordur . Yavaşça öldüren bir zehir ,vücudun her tarafında gezindiğini
hissediyorsun . Canını yakıyor ama elinden hiçbir şey gelmiyor . Sadece bekliyorsun. En acısı da bu ya bekliyorsun sonuna dair hiçbir fikrin yok ,ne olacağını bilmiyorsun . O zehir her gün başından parmak uçlarına kadar sızlayacak ve yavaş yavaş senin sonunu hazırlayacak . Ölüm bile bazen çok geç buluyor insanı
Kitabi çok beğenerek okudum ve sizlerin de okumanızı kesinlikle tavsiye ediyorum .
Vesselam




Selamün aleyküm
Mem û zin destansı Kürt aşk hikayesidir isimlerini o kadar çok duydum ki her an hayatımın içindeydi ama hiç okumak yada okumayı hiç aklımdan gecirmemistim.

Daha doğrusu aşk konuları beni hiç cezb etmez o yüzden hiç bakmadım benim canım arkadaşım okuyalım dedi okuduk ve çok güzeldi beğendim kitapdan azıcık bahsedeyim iki aşkım hikayesi tacdin ve siti kavuşurken Memo ve zin malesef Bekir denen kişi sayesinde kavusamiyorlar. Aralarına her türlü fitne fesadı yayan kişidir. şimdi anlıyorum bizimkiler neden hep Beko fesat dediklerini demekki bundan esinlenmisler Memo zindanlara düşüyor isgence aşık divaneler gibi kendinden bir habersiz yaşiyor ve sonunda birbirine hasret olarak öluyor Memo buna dayanamayan tacdin intikam için bekir'i de öldürüyor bir videoda gördüm türbenin arkasındaki mezar bekir'in miş çok şaşırdım neden onuda arkaya gommusler diye sonra kitapda anladım zin öyle istemiş o bize iyilik yaptı öbür dünyada kavusturacak diye orda feryad eden zin mezarın üstünde oda ölüyor burası beni çok şaşırttı sadece bir yeri anlamadım ikiside kendi eceleriyle mi öldüler yoksa kendilerine zararmi verdiler orasını anlamadım ama eğer kendi ecelleriyle öldüyseler çok şaşırtici bir olaydı .Buda benden size gelsin




Keyifli okumalar...




Ehmedê Xanî, tarafından Kürtçe olarak yazılan manzum “Mem ile Zîn” hikâyesini hala okumamış olanların dikkatine. Kendisi de şair olan Selim Temo, harika bir Türkçe ile ve manzum olarak eserin çevirisini yapmış.

Ben Mem ile Zin hikâyesini ilk olarak Prof.Dr. Kadri Yıldırım’ın yayına hazırladığı ve Avesta Yayınevi tarafından yayımlanan kitaptan okumuştum. O da çok kıymetli bir eser. Zira rahmetli Kadri hoca hikâyenin farklı varyantlarını da inceleyerek oldukça kapsamlı bir tahlil yazısı da hazırlamış.

Selim Temo’nun çalışması manzum ve kafiyeli olduğundan ve oldukça sadece bir Türkçe de kullandığından çok rahat okunuyor.

Mem ile Zin, bazıları tarafından Kürtlerin Leyla ile Mecnun’u olarak da anılıyor. Bence bu tanımlamada bir sorun yok, fakat bu iki hikâyenin birbirinin benzeri olduğunu söylemek de mümkün değil. Her iki eser de Anadolu coğrafyasında, köyden şehre, her coğrafyada tanınıyor, biliniyor ve seviliyor.

Bu tanıtımda hikâyenin özetini vermeyi düşünmüyorum. Arzu edenler internette pek çok çalışmaya ulaşabilirler. Ben sadece klasik doğu hikâyelerini sevenlerin mutlaka Mem ile Zin hikâyesini de okumalarını tavsiye etmek istiyorum. Okuyacağınız özetler hikâyenin konusu ve kapsamı hakkında bir fikir verebilir, fakat kesinlikle hikâyenin tamamını okumakla elde edeceğiniz lezzeti alamazsınız.

Ben de Mem ile Zin hikâyesini nesir olarak ve özlü bir biçimde yeniden yazdım ve umarım yakın bir zamanda düzenlemesini bitirebilirsem, blog sayfamda (

) yayımlayacağım.

Meraklılarına şimdiden keyifli okumalar diliyorum.




Sanat şayet evrenselse; neden Romeo ve Juliet tüm dünya da bu kadar bilinirken Mem û Zin kendi coğrafyasında dahi bilinmez. Evet biliyorum buna verecek o kadar çok cevap var ki, bir kere yaşadığımız coğrafya büyük güçler tarafından yüz yıllardır sömürülmüş. Bunu yapabilmek için de bu coğrafya insanı sürekli etnik kimliklere ve mezheplere bölünerek fitne sokularak beyinler yıkanarak tüm yaşantımız gibi sanatımız da ziyan edilmiş. Zaten duyar gibiyim yok artık bir İngiliz yazarla mı kıyaslıyorsun diyenleri. Ama bana göre hiçte alta kalır bir eser değil. Üstelikte aynı yüz yıllarda yazılmış. Tek sorun biz birbirimizi yerken adamlar öyle bir yayılmacılık sergilemişler ki hiç abartısız dünyanın her yerinde insanlar birbirleri ile İngilizce anlaşıyor. Bunu daha fazla nüfusa veya daha fazla toprağa sahip oldukları için değil sadece aşırı kurnaz ve tanrının dünyada ki bütün insanları İngilizlere hizmet etsin diye yarattığına olan megolamanca inançları ve veeee her ne hikmetse bu inançlarını hayata geçirmekte hiçte zorlanmamaları. Peki adama demezler mi sen de akıllı ol kardeşim, fırsat verme bu soysuzlara. Maalesef akıllanmıyoruz. Tabii burada Nasrettin Hoca fıkrasın da olduğu gibi hırsızın hiç mi suçu yok demezler mi? Maalesef okumuyoruz.Tamam şimdi yok kitap fiyatları, yok ekonomik şartlar yok zaman sorunu daha bir sürü mazeret sıralanır gider. Evet dediğim gibi bunlar sadece mazeret engel değil. İnsan yeter ki istesin.
Ben büyük usta Yaşar Kemal’le duydum Ehmedê Xanî adını ve ucretsizkitap.com.trla da sürekli hafızam tazelendi ve nihayet okudum bu güzel eseri. Okumayanlar bence çok şey kaçırıyor.




" Yâr gelir de açılmaz mı yollar?
Derman bulunur da gülmez mi yüzler?
Gönle sevda açılırsa solar mı güller?
MEM var oldukça ölür mü hiç ZİN' ler?
Sen yeter ki AŞK mektebinin ehli ol! "
{ OÖ }

MEM u ZİN hikâyesi Mezopotamyanın kâdim yerlerinden, bir çok aşık ve âlime yurt olan Cizre'de geçmiştir. Bir Nevruz Bayramı' nda, günlerden 21 Mart gününde, güneş ve ayın eşit bir şekilde doğup ve battığı bir günde birbirlerine vurulmuşlardır aşıklar. Kader, onlara vuslatı nasip etmedi. Onların kavuşması mahşere kaldı.

Aşk ve aşık deyince aklımıza Romeo ve Juliet ya da Yunan Mitolojisinden, aşk tanrısı Eros değil, aklımıza Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin, Kerem ile aslı, Mem ile Zin, Siyabend ile Hece, Vamık ile Azra gelmelidir. Çünkü:
~ Aşkın asıl terennümü bu değer ve mitlerimizdir. Onlar bize Aşkın ayrılık ve cefadan dizili olduğunu öğrettiler. Hayatın ayrılığın ipine dizilmiş olduğunu, dünyanın bir ayrılık hanı olduğunu, dünyanın değil ahiretini asli vatanımız olduğunu öğrettiler. Çıkar ve menfaat gözetmeksizin, sevginin nasıl yaşandığını, bu dünyada olupta bu dünyayı yaşamamayı, kalbe koymamayı öğrettiler...

Selam olsun sevdasını göğsünde kor bir ateş gibi himaye edene!
Selam olsun sevdasını dünya iltifatına satmayan dilbere!
Selam olsun, sevdasını şehvet ile öldürmeyen iffet erlerine!
Selam olsun, sevdiğinin yolunda olup onun yolunda can verenlere..!



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: