Meksikalı Kitap Bilgileri
Yazar: Jack London
Tahmini Okuma Süresi: 5 sa. 13 dk.
Sayfa Sayısı: 184
Basım Tarihi: Temmuz 2016
Yayınevi: Can Yayınları
ISBN: 9789750732669
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Meksikalı Kitap Tanıtımı
Jack London her ne kadar daha çok romanlarıyla tanınsa da onun asıl ustalığını sergilediği edebî tür hikâyedir. Yaşamı boyunca iki yüze yakın hikâye kaleme alan London, yaşadığı dönemin toplumsal karmaşalarına duyarsız kalmamış ve tıpkı romanları gibi hikâyelerinde de bu meselelere eğilmiştir. Kapitalist sistemin acımasızca palazlandığı 20. yüzyıl başlarında, benimsediği sosyalist görüş doğrultusunda, bireyin sınıfsal kavgasını, toplumsal olayları ve insan-sistem çelişkisini anlattığı hikâyelerinde trajik ama bir yandan da destansı bir ton tutturmuştur. 12 hikâyesinin yer aldığı Meksikalı’da bu tarz hikâyeleri öne çıkmaktadır.
Seçkide yer alan hikâyelerin bir kısmı da insan-doğa çekişmesini ve Jack London’ın birçok başka eserinde izini sürdüğümüz deniz tutkusunu çıkarıyor karşımıza. Her biri öykü sanatının seçkin örneklerinden kabul edilen ve Şemsa Yeğin’in yetkin Türkçesiyle okurla buluşan öykülerin üçü dilimize ilk kez çevrildi.
Meksikalı Kitaptan Alıntılar
1. ""İyilik yaparken ayrım gözetmek ahlaksızlıktır der profesyonel insanseverler.""
2. ""İşçileri, çalışan insanları gerçekten anlamaya girişildiğinde, bunu gerçekleştirmenin tek olanağı, onların yanı başında çalışmak, onların yediklerini yemek, yattıkları yatakta yatmak, onlar neyle eğleniyorsa onunla eğlenmek, onların düşündüklerini düşünmek ve onların duygularını hissetmektir. ""
3. ""Ruhu kupkuru. Yaşamının tadı tuzu kalmamış. Tıpkı bir ceset gibi ama yine de korkunç denecek biçimde capcanlı.""
4. "Demek hayat buydu? Boş ve geçici bir şey..."
5. "İyilik yaparken ayrım gözetmek ahlaksızlıktır der profesyonel insanseverler."
6. ""Yaşamın tadı tuzu kalmamış. Tıpkı bir ceset gibi ama yine de korkunç denecek biçimde capcanlı.""
7. "Yalnızdı, ama kaybolmuş değildi."
8. "Hiçbir çocuk gece vardiyasında çalışıp da çocuk kalamazdı."
9. ""Öyle mutlu olunmaz. Artık paydos. Şimdi artık oturacağım hep. Oturup dinleneceğim, dinlenip oturacağım, sonra biraz durup biraz daha dinleneceğim.""
10. "Artık paydos şimdi artık oturacağım hep oturup dinleneceğim dinlenip oturacığım sonra biraz durup biraz daha dinleneceğim"
11. "Öbür bütün insanlar gibi Johnny de kendini ölçüt sayarak tüm evreni bu ölçüye göre değerlendirirdi."
12. "Ben geçen mevsimden kalmış kuru
bir yaprak gibiyim. Sıkı sıkı tutuyorum dalımı. Ama ilk solukta düşeceğim yere."
13. ""Yaşamın tadı tuzu kalmamış. Tıpkı bir ceset gibi ama yine de korkunç denecek biçimde capcanlı.""
14. "Rivera müthiş tutkulu bir genç. Amacıyla arasına kimsenin girmesine izin vermez."
15. "İşte gelip çattı çalışmanın zamanı
Ayırmasın Tanrı beni işimden.
Ölürsem eğer gece inmeden,
Diliyorum Tanrı'dan: işim bitmiş olur."
Meksikalı Kitap İncelemeleri
23 yaşındayım, 3 yılı hatırlamadığımı varsayarsak, yaklaşık 20 yıldır azmimin, cesaretimin, vaz geçmeyişimin hiçbir eksik tarafını, olumsuzluğunu görmedim. En basit örneklerinden birisi bu güzel blogum oldu iyiki oldu, sizler gibi güzel kalpli, iyi insanlar tanıdım, şahane yazarlarla tanıştım, okuya okuya bu özel kitabı buldum.
Kendimden biraz bilgiler vermemin sebebi de bu kitap oldu. Jack London 'la ilk tanışmamız Martin Eden' le başladı . Sonra Meksikalı ve Beyaz Diş'le devam etti. Meksikalıda kısa kısa öykülerden oluşan, yine otobiyografik bir kişilik analizine çıktım. Neler çekmiş bu adam, neler yaşamış diye diye okudum. Bir ara ciddi söylüyorum içimden bir şeyler koptu, hatta yandı, bitti.
Yazar olmak için, kaliteli yazmak için açlıktan kemiklerinin sayıldığı bir öykü var.
Hem çalışıp, hem kardeşlerine yetmeye çalışıp, hemde hayatta var olabilmek için kıyasıya mücadelesi.
İyiki o kadar mücadele etmiş ki o kadar fakirlikten sonra, dünyaca ünlü bir yazar olmuş, farklı dillere en çok çevrilen yazar olmuş ve çok paralar kazanmış
Ama sonu malesef mutlu sonla bitmiyor, çünkü fakirken de ben aynı bendim, Neden zengin olunca değer gördüm cümlesi hemen hemen birçok sayfasında var.
Paranın, sevdirmesini malesef ki hazmedemiyor.
Diyerek kitaplığınızdaki o güzel köşeye yerleşmesini diliyorum
Çok öptüm
’ın öykülerinden oluşan
kitabında toplam 10 öykü bulunuyor. Meksikalı, Yalancı Nam-Bok, Lit-Lit’in Evlenmesi, Dönek, İstiridye Korsanlarına Baskın, Çinago, Krala Bir Burun, Tarihten Bir Yaprak, İlk Savaş İlk Zafer, Çizginin Güney Tarafı. Bu öyküler içerisinden beni en çok etkileyenler Meksikalı, Dönek ve Tarihten Bir Yaprak oldu.
En çok da Tarihten Bir Yaprak öyküsünü sevdim. Bu hikâye, içlerinde özgürlük ve bağımsızlık ateşi ile tutuşan bir devrimcinin beş yıl hapis yatmasına sebep olan gerçek bir olayı anlatmaktaydı. Okumanın önemini de vurguluyor bu hikâye.
Jack London’ın anlatımı her zamanki gibi mükemmel, tespitleri, gözlemleri bizi kendine hayran bıraktırıyor. Jack London’ın her kitabı güzel bence. Belki de yazarı sevdiğim için yazdıklarını okumak bana keyifli geliyordur.
Jack London her ne kadar daha çok romanlarıyla tanınsa da onun asıl ustalığını sergilediği edebi tür öyküdür. Yaşamı boyunca iki yüze yakın öykü kaleme almıştır. Yaşadığı dönemin toplumsal meselelerine duyarsız kalmamıştır. 20. yy başlarında benimsediği sosyalist görüş doğrultusunda, bireyin sınıfsal kavgasını, toplumsal olayları ve insan-sistem çelişkisini öykülerinde anlatmıştır. Trajik ama bir yandan da destansı bir hava oluşturmuştur.
Seçkide yer alan öykülerin bir kısmı da insan-doğa çekişmesini ve Jack London’ın birçok eserinde gördüğümüz deniz tutkusunu karşımıza çıkarır.
Realizm ve Amerikan Natüralizm ile tanıdığımız Jack London'ın 10 hikayeden oluşan ve kendi tarzıyla bezenmiş olan toplama hikaye kitabı. Eserde ki hikayeler asıl ustalık sergilediği alanın bu edebi tür olduğunu gösteriyor.
Jack London'ın romanlarında gördüğümüz gibi yine içerisinde işlenen konular; denizcilik, Amerikan yerli Kızılderili halkı, işçi sınıfının mücadelesi ve emek-değer çatışması göze çarpıyor. Kitaba ismini veren "Meksikalı" isimli hikaye bence en çarpıcı öykülerin başında geliyor. Buna ek olarak "Tarihten Bir Yaprak" ve "Çizgi'nin Güney Tarafı" adlı hikayeler tarihte yaşanmış olayları anlatmaktadır. Özellikle bu son iki hikaye, başlı başına roman olacak cinsten bir örgüye sahip.
Kitapta denizcilik, Amerikan yerlilerin hayatları vb. konular işlense de özellikle işçi, köylü sınıfının toplumda yaşadığı sorunlar; Sanayi Devrimi'nin yaratmış olduğu kayan band sisteminde çalışan işçilerin işlerine nasıl yabancılaştığı ve adeta onları bir makine haline getirdiği. Sömürgeci ülkelerin ucuz iş gücünü kullanarak kazanç elde etme çabaları ve bu işçilerin hayatlarını hiçe saymaları, toplumun zengin ve üst kesiminin işçi sınıfının bilinçlenmesini engellemek için okuma, yazma ve kitapları yasaklatması gibi toplumsal uyanışı öngören olaylar, sendika ve hükümet arasında ki emek-rant çatışması gibi konular haliyle baskın bir durumda.
Jack London severlerin severek okuyacağı, Jack London ile tanışmak isteyenlerin ise iyi bir başlangıç yapabileceğini düşündüğüm bir kitap.