Meczup Kitap Bilgileri
Yazar: Halil Cibran
Tahmini Okuma Süresi: 1 sa. 27 dk.
Sayfa Sayısı: 51
Basım Tarihi: Temmuz 2021
İlk Yayın Tarihi: 1918
Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Orijinal Dil: İngilizce
ISBN: 9786053322856
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Meczup Kitap Tanıtımı
Halil Cibran, gençlik döneminin ürünü ve sonraki yapıtlarının habercisi olan Meczupta, toplum önünde büründüğü maskelerden kurtulup gerçek benliğini kucaklamayı başaran insanoğlunu anlatır. Kendini her türlü yüzeysellikten arındırıp hakikatin peşine düşen, bu arayışın sonunda varış noktası yalnızlık ve özgürlük olan kişi, toplumun gözünde meczuptur.
Cibranın kötülük, ikiyüzlülük, adaletsizlik, konformizm ve tamahkârlık karşısındaki eleştirel tutumu; bu dünyayla, burada sürdürdüğü varoluşla, yaşadığı zamanla uzlaşamayan bir meczubun bakış açısından kaleme alınmış bu mesellerdeki keskin ironide ifadesini bulur.
Meczup Kitaptan Alıntılar
1. "Daha ne olduğumuzu bile bilmezken, ne olacağımızı tartışmanın ne âlemi var?"
2. ""Ve ikimiz mezarlar kazacağız, içimizde ölenler için..""
3. "Yenilgi, Yenilgim, Yalnızlığım ve Kimsesizliğim;
Binlerce zaferden değerlisin benim için,
Ve dünyanın tüm şanından şöhretinden
daha tatlısın yüreğime."
4. "Dostum, ben göründüğüm gibi değilim. Görünüş sadece giydiğim bir esvaptan ibaret -incelikle dokunmuş, beni senin sorgulamalarından ve seni ise benim kayıtsızlığımdan koruyan bir esvap. İçimdeki "ben" dostum, sükûnetin evinde yaşar ve daima orada olduğu gibi kalacaktır, kavranmamış ve erişilemez."
5. "Yenilgi, Yenilgim, benim ölmez cesaretim,
Sen ve ben, birlikte güleceğiz kasırgayla,
Ve ikimiz, mezarlar kazacağız içimizde ölenler için, Şevkle tutunacağız güneşe,
Tehlikeli olacağız!"
6. "Sen benim düşüncelerimi anlayamazsın, ben de onları anlamanı istemem. Ben denizle baş başa olmak isterim."
7. "..bizi anlayanlar bizden bir şeyleri de tutsak edenlerdir."
8. "“ Daha ne olduğumuzu bile bilmezken, ne olacağımızı tartışmanın ne âlemi var? ”"
9. ""Ve ikimiz, mezarlar kazacağız, içimizde ölenler için..""
10. "Sen benim derin düşüncelerimi anlayamazsın, ben de onları anlamanı istemem."
11. "''Benim gibi misin, kalbimin en karanlık çocuğu? Anlayabilir misin yabanıl düşüncelerimi, o engin dilimi konuşabilir misin?''"
12. "“Hatıra, rüzgarda bir an fısıldaşan ve sonra sesi hiç duyulmayan bir güz yaprağından başka nedir ki!”"
13. "''Dostum, ben göründüğüm gibi değilim.
Görüntüm ise, üzerimde taşıdığım, beni senin merakından ve seni benim ihmalimden koruyan, özenle örülmüş bir giysiden başka bir şey değildir.''"
14. "“Özgürlüğü ve huzuru buldum meczupluğumda; yalnızlığın özgürlüğünü ve anlaşılmamış olmanın huzurunu. Çünkü bizi anlayanlar içimizdeki bir şeye de egemen olurlar.„"
15. "“Mükemmel bir dünyadır bu, kusursuz bir dünya, yüce bir yetkinlik dünyasıdır. Tanrı'nın bahçesindeki en olgun meyvedir, evrenin egemen düşüncesidir.
Ama, ben niçin buradayım, Ey Tanrım? Doymaz bir tutkunun taze çekirdeği, ne doğuyu ne de batıyı soran azgın bir fırtına, yanıp dağılan bir gezegenin yolunu şaşırmış olan ben, neden burada olmalıyım?
Niçin buradayım? Ey yitik ruhların Tanrı'sı, tanrılar arasında yitik olan Tanrı, sana soruyorum!„"
Meczup Kitap İncelemeleri
Nasıl meczup olduğumu bilmek ister misiniz?
ile tanıdım
'ı muhteşem derinlikte bir kitaptı. Ardından aynı hevesle
'ni okudum ama devam niteliğinde olduğunu düşünmekte yanılmışım, aynı etkiyi bırakmadı.
Ama yazarın kalemini begeniyorum ve bir cümle ile dakilarca düşündürme yetisi var.
Bu yüzden
okumaya karar verdim.
Meczup, sözlük anlamının deli olduğunu biliyordum. Ama bu eserde daha çok Tanrı sevgisiyle aklını yitirmiş, Tanrı aşığı anlamı işlenmiş.
Kitap kısa öykülerden oluşuyor. Kısa olduğuna bakmayın içinde bir kaç öykü var ki; gerçek duygu ve düşüncelerinizi ele geçiren türden.
bu alıntım da bunun bir örneği. En beğendiğim öyküsü ise "Nar".
____
____
Susamıştım- içmek için bana kanımı verin, diye size yalvarmıştım. Çünkü, bir meczup kendi kanundan başka neyle giderebilir ki susuzluğunu?
Dilsizdim, açılmış yaralarım aracılığıyla konuşmak istedim.
Günlerinizin ve gecelerinizin tutsağıydım- ve daha engin gündüzlere ve gecelere doğru bir kapı aradım. (Çarmıhtaki adam) öyküsünden alıntıdır.
Eğer benim gibi kısa roman veya öykü severseniz ya da bir geçiş eseri okumak isterseniz meczup tam aradığınız eser.
Tavsiye ediyor, kitaplı günler diliyorum...
İLK İNCELEMEM VATANA MİLLETE HAYIRLI UĞURLU OLSUN
Öncelikle ciddi anlamda bu platforma dadanan ‘okuduğunu anlayamayan’ kitlenin okumasını tavsiye etmiyorum. Nedenini soracak olursanız şöyle:
Bu kitap 35 öyküden oluşuyor tam anlamıyla öykü denemez aslında. Bu bahsettiğim kitle bu kitabı okursa çocuk kitabı sanabilir. Ama aksine anlam derinliği fazla olan bir kitap. Genel olarak ‘Tanrı’ya değinmiş. Tam bir kelime şöleni. Bence dili kusursuz.
Halil Cibran’ı öncelikle Türk bir yazar sanıyordum. Meğer Kuzey Lübnan vatandaşıymış. Babasının bir olaydan dolayı suçlu bulunup hapse atılması üzerine evsiz kalıp Amerika’ya göç etmişler. Eğitim gördüğü göçmen sınıfında resimle olan yatkınlığı öğretmeni tarafından dikkat çekiyor. Maddi yetersizlikten dolayı resim üzerine eğitim alamıyor. Köy papazından Süryanice, Arapça ve incil dersler alıyor. Eserlerinde kutsal kitapların ve sevginin her türlü izini görmek mümkün şüphesiz. Ve eserleri çoğunlukla İngilizce yazılmıştır. (Bu da benden daha kendisini tanıyamayanlara ön bilgi(:..)
———————————SPOİLER—————————————
“Sadece gülümsediğimi hatırlayın. Ben ne bir kefaret ödüyorum, ne kendimi kurban ediyorum be de peşindeyim bir şöhretin. Hiçbir şey de yok affedeceğim. Öyle susamıştım ki sizden kendi kanımı istedim sadece içmek için.”
“Dilsizdim, sizden ağız dolusu yaralar istedim.”
“Ve kimdir kalbime hükmeden kadın?”
KEYİFLİ OKUMALAR:)
...MECZUP...
Acaba biz ne kadar meczupuz ?
Her insanın vardır bir delilik anı. Ama çok ama az..
Yazarımızın 1918'de yayımladığı ilk İngilizce kitabıdır. Daha önce de okumuş olduğum eserlerindeki aynılığı bu kitabında da devam ettirmiştir. Genel olarak felsefî, manevî ve sanatsal düşüncelerini yansıtan kısa hikayeler, alegorikler ve şiirlerden oluşmaktadır. Bireysellik beraberinde özgürlük bunların bir sorunu olarak da toplum eleştirisi, maneviyat ve tanrı anlayışı, aşk ve bilgelik e tabi bunları konu alırken de ironi ve mizah olmazsa olmazdı.
Cibran'ın hemen hemen her kitabında edindiği başlıklar dolaylarında bazı anahtar bölümleri araya sıkıştırır. Sanıyorum bu Cibran'ca bir metottur.
Maskeler mesajı-köprü hikayesi-tanrılar ve insanlar...
Maskeler mesajında maskelerin kaybı, özgün benliğin keşfini simgeler.
Köprü içerisinde insan doğasının karmaşıklığını ve toplumsal çatışmaları temsil eder.
Paralar ve insanlarda ise ilahiyat ve insan arasındaki mesafeyi sorgular ve bunun pencerelerini değerlendirir.
Eserdeki metaforlar ve semboller, okuyucu düşünmeye ve kendi içsel anlamını keşfetmeye o keşiflerde çatışmaya o çatışmalarında bambaşka ufuklardaki keşfe dokunmaya bizleri iter. Bu döngü de yeri gelir bize tokat gibi çarpar yeri gelir üstüne bir deniz örtüsü gibi sular seller serilir bazen de bir yaprağın ağacından düştüğü gibi düşüşü naklettiği kadar aynı zamanda tekrar düştüğü ağaçtan yeşermesini de gösterir.
Keyifli okumalar...
Herkese selâmlar..
uzun zamandır okumak istediğim ama bir türlü başlayamadığım bir yazardı.
ise okuduğum ilk kitabı oldu.
Kitabın ismi de bir hayli dikkatimi çekti ve okumak istedim.
Meczup nedir ve kime denir diye soracak olursanız:
•Tasavvuf yolunda ve Allah aşkı ile aklını diğer düşüncelerini kaybetmiş kişi, aklını yitirmiş kimse.
•Meczup olmak: Allah'ın katında onun sevgisini ve rızasını kazanarak yükselmek, ermek, deli ve divane olmak.
Kitap baştan sona çok güzeldi o kadar güzel ifadeleri vardı ki bol bol alıntı paylaştım bazı yerlerde durup istişare ettim, bir solukta bitebilecek bir kitap olmasına rağmen anlam derinliği bir hayli yüksek. Sizi daraltmayacak şekilde yazılmış. Akıcı ve sade devam ediyor.
Deneme tarzında yazılmış olmasına karşın yer yer kısa öyküler ile de desteklenmiş.
Üslup ve konuyu işleyiş biçimi de çok güzel.
Beğendim, Halil Cibran'ın diğer eserlerini de okumayı düşünüyorum ilerleyen zamanlarda.
Henüz sizde okumadıysanız, bir yerden başlangıç yapabilirsiniz.
Tavsiye ederim...
Beğendiğim bir kaç alıntıyı da eklemek istiyorum..
Ne var ki, hatıra, rüzgârda bir an fısıldaşan ve sonra sesi hiç duyulmayan bir güz yaprağından başka nedir ki!
Hüznüm doğduğunda, onu özenle besledim, sevgim ve şefkatimle üzerine titredim.
Ve Hüznüm büyüdü, bütün canlı varlıklar gibi güçlü, güzel ve derin hazlarla dolu.
Ve Hüznüm'le ben, sevdik birbirimizi; bizi kuşatan dünyayı da sevdik, çünkü Hüznüm'ün müşfik bir kalbi vardı ve benim kalbim de Hüzün sayesinde müşfikti.
Arzu doyurulmadığında, tutku amaçsız kaldığında hangi huzurdan söz edilebilir ki?
Halil Cibran' ın 1913 yılında el-fûnun dergisinde yazmış olduğu 1918 de kitaplaştırılmış gençlik dönemi eseridir. Maskelere bürünmüş insanların arasından sıyrılıp yalnızlığa, huzura erebilenleri, sahtecilikten arınmış, kendini diğer insanlara yaranmak zorunda hissetmeyen kişilerin nihayetinde tek fakat özgür olduklarını basit hikayelerle anlatan şiirsel öyküler içerir.
-alıntı-
"nasıl meczup olduğumu bilmek ister misiniz?
bakın nasıl oldu: bir gün, derin bir uykudan uyandım ve gördüm ki bütün maskelerim -yedi yaşamım boyunca biçim verip taşıdığım yedi maskem- çalınmıştı. maskesiz bir hâlde, "hırsızlar, hırsızlar, lanet olası hırsızlar!' diye bağırarak kalabalıklarla dolup taşan sokaklarda koşuşturup durdum.
erkekler ve kadınlar alay ettiler; bazıları da benim bu hâlimden ürküp evlerine kapandılar. pazar yerine vardığımda, toy bir delikanlı çatıya dikilmiş "meczup var!" diye bağırıyordu. onu görebilmek için başımı kaldırdım; güneş ilk kez çıplak yüzümü öptü, ruhum güneşin aşkıyla tutuştu ve artık maskelerimi istemez oldum. sonra vecd hâlinde şöyle haykırdım: ‘kutsa, maskelerimi çalan hırsızları kutsa!' işte böyle meczup oldum ben.
özgürlüğü ve huzuru buldum meczupluğumda; yalnızlığın özgürlüğünü ve anlaşılmamış olmanın huzurunu... çünkü bizi anlayanlar içimizdeki bir şeye de egemen olurlar.
ama yine de, huzurumdan dolayı boş bir gurur duygusuna kapılmayacağım. hapishanede bir hırsız başka bir hırsızın güvencesi altındadır.