Mavi Saçlı Kız Kitap Bilgileri
Yazar: Burçak Çerezcioğlu
Tahmini Okuma Süresi: 8 sa. 10 dk.
Sayfa Sayısı: 288
Basım Tarihi: Ekim 2016
İlk Yayın Tarihi: Ekim 2016
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9789753637084
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Mavi Saçlı Kız Kitap Tanıtımı
Yaşam ve ölüm arasındaki çizgi bazen çok incelebilir. Bu çizgide yaşanan hayatlar vardır. Can yakıcı hayatlar. Emek emek büyütülen sevgiler vardır. Cesaret olmadan tek adım atılamayacak tehlikelerin içine sokar insanı. Acıya beklenmedik faturalar çıkarır. En umulmadık anda, renkler değişir. Küçücük bir yaşamın ardında kalan, insanın kendisinden büyütüp sevdiği, korumaya yazgılı olduğu bağlılıklar vardır.
Burçak Çerezcioğlu, 16 yaşında lösemiden öldüğünde, cesareti, sevgiyi ve yaşamı tanıyordu.
Bu kitapta, kısa bir yaşamın kederini, güzelliğini acısını, bir savaşı okuyacaksınız.
Ne yazıktır ki kurmaca olmayan bir hayatın öyküsünü.Bir babaya, bu dizeleri yazdırmış bir hayatın.
Sabahları
Hasta uyanmanı istiyorum.
Hastaysan eğer
Yaşıyorsun demektir.
Mavi Saçlı Kız Kitaptan Alıntılar
1. ""İnsan üzüntüden nasıl ölmüyor anlamıyorum.""
2. "Sevgi dünyadaki en güzel ve tek şey bence. Keşke insanlar bunun bilincine varabilseler, çok geç olmadan."
3. "Küçücük şeyleri dert etmenin çok saçma olduğunu anladım. Önemli olan sağlık ve mutluluk .."
4. "Hiçbir zaman, hiçbir yerde bulamam mutluluğu, çünkü o içimde."
5. "Her şey ama her şey hayal kırıklığına uğratıyor beni."
6. "Dünyada sevdiğim çok az kişi var. Bazen bir insanı çok iyi tanıdığımı sanıyorum. Ama yanılıyorum. Bir insanı tanımak için bazen beş yıl bile yetmeyebilir. Veya o insanı tanırım. Ama yıllar sonra tanımadığımı anlarım. Belki de nedeni o insanın yıllar sonra değişmesidir."
7. "Zamanı durduramayız aynı kalsın diye, ama bazı
şeylerin değerini daha iyi anlamak bizim elimizde, öyle değil mi?"
8. "Tüm duygularım tükendi mi, yoksa çok mu yoğun, adlandıramıyorum, çünkü hayatımda hiç ölümü beklememiştim şu ana kadar.
Ölüm bana hiç gelmez sanırdım, onu tanıyana dek."
9. "Tek istediğim, sel gibi, çağlayan gibi, hiç kontrol etmeden boşalması gözlerimden yaşların. Kuru kuru, için için ağlamak çok acı veriyor."
10. "Şu anda her şeyden nefret ediyorum."
11. "..aslında seninle şu anda oturup, saatlerce dertleşmeyi çok isterdim.."
12. "Bilemiyorum, nerede, nasıl, ne zaman karşılaşacağız?"
13. "İnsan üzüntüden nasıl ölmüyor anlamıyorum."
14. "Her şey ama her şey hayal kırıklığına uğratıyor beni."
15. "İnsan üzüntüden nasıl ölmüyor anlamıyorum."
Mavi Saçlı Kız Kitap İncelemeleri
(İnceleme değildir.)
Evet, Burçak, gittiğin yerde umarım mutlusundur.. Seninle tanışmayı hep erteledim, korktum. -Zaten ben bu hastalığı hatırlatan her şeyden kaçıyorum sanırım.- Okumakta yaşamak kadar zormuş gerçekten. İlk hastaneye yattığında ağrı krizleri geçirdiğinden bahsetmişsin. Yazması ne kadar kolay. Anlıyorum seni , hiç bir ilacın fayda etmediği o dayanılmaz ağrılar, bir bıçak alıp saplamak istiyor insan kalbine, sadece acı dinsin istiyor.
Ağrılar, bitmeyen testler, ilaçlar, hastane kokusu, ailenin belli etmemeye çalışsalarda tedirgin yüz hali, mide bulantısı, halsizlik, kendinle verdiğin psikolojik savaş, delik deşik olmuş kolların.. Bu sadece bir hastalık olamaz, savaş bu, aynı zamanda kendinle verdiğin bir savaş. Kazananı da çok kaybedeni de. Daimi kazananlardan olmanız dileğiyle.. Neyse bu kadar melankoli ruha zarar :) Bu ilkbahar ve saçlarım rüzgarda savruluyor bu muhteşem bir şey :)) Aşk, sevgi, kariyer hepsi geçiyor size kalan geçirdiğiniz mutlu zamanlar :) Ve hayatta en önemli şey sağlık. Ve lütfen unutmayın; kimsenin sizi üzmesine izin vermeyin hep derim hayat üzülmek ve fazla ciddiye almak için çok kısa olabilir belli olmaz :)) oldu o zaman aşırı edebi içerikli yazımı burada noktalıyorum :))
Dipnot: “ Hoşça kal Burçak “
"İnsan üzüntüden nasıl ölmüyor, anlamıyorum."
Çok kırıldım. Çok üzüldüm ve de kendimden çok utandım.
İşte bu kitabın bana bıraktığı iz.
"Hayatta hiçbir şey birbirimiz kadar önemli değil. Bazen unutsak da, her dakika ne kadar mühim biliyor musunuz?"
Burçak, lösemi hastası. Yeni yaşına sadece 4 gün kala aramızdan göçmüş, gitmiş. Henüz 16 yaşındayken ona verilen yaşamı hakkıyla tamamlamış. Yapması gerekeni en iyi şekilde yapmış. Gülümsemiş, pes etmemiş, aşık olmuş, ağlamış ve ayağa kalkmış.
"İnsanın bazen Polyanna'cılık oynamaya ihtiyacı var. Çünkü insanlar her zaman mutlu olamazlar. Mutlu olmak istiyorsanız mutlu olmak için çabalayın ve mutlu olacak sebepler bulun. Mesela ben, mutlu olmak için mutlu bir geleceğim olacağını düşünüyorum."
Burçak, bu dünyadan gitmiş olabilir ama kitabı elinize alıp okuduğunuzda hayatta olmasını, şimdi aramızda olmasını çok diliyorsunuz.
Ben hangi sözlerle ifade edersem edeyim, Burçak'ın yaşadığı hayatı ifade edebilir miyim bilmiyorum. Tek diyebileceğim bu kitabı alıp okumanız gerektiği.
Okuyun ve cesaretin ne olduğunu Burçak gösterin size.
Nasıl yaşanılır onu da anlatsın size. Bir ömür nasıl 16 yıla sığarmış...
Öyle bir hayat ki, babasına şu dizeleri yazdırmış:
"Sabaha değin
Oturup bekliyorum
Karanlıkta
Başına
Karanlık şeyler
Gelmesin diye. "
Mavi saçlı kız.
Yıllar önce okudum. Ve tekrar okumayı düşünüyorum. Lise yıllarım. Kitap okumaya geçmesinin en yoğun olduğu dönemler 100 temel eserin neredeyse hepsini bu dönemde okudum. Bir boşluk hissettiğim bir dönemde matematik hocam bir hediye ile geldi sınıfa. Hediye bana idi. Sebebi neydi hala bilmem. Sözel sınıfı idik sınıfın hepsi düzenli kitap okurdu. Ama hoca beni seçmişti bu özel kitap için. Neyse aldım kitabı biraz evirip çevirdim. İlk başta okusam mi diye tereddüt ettim. Lakin elimde bir kitap vardı o zaman. Neyse elimdeki kitabi yarım bıraktım hocam için. Kitaba başladım. Adım burçak diye başlayan bir günlük bı iki sayfa okuduktan sonra bağlandım kitaba. Kanser tedavisi gören bir çocuğun kendi kaleminden çıkan bir gunluk. Burçak seçtiği her kelimeyi özenle seçmiş. Paldır küldür yazmamış . Her kelime ayrı bir yürek ifadesi taşıyor. Burcagin kansere yenik düşmesi sonrası ailesi tarafından kitaba dönüştürülmüş. İyiki de dönüştürülmüş. Bir çok kanser mücadele hikayesi okudum ve ya dinledim ama asla ve asla direk birinin yaşayan birinin mücadeleyi veren birinin ağzından çıkan sözler kadar etkili olamayacağını fark ettim. Teşekkürler burçak teşekkürler ailesi.
Burcak cerezcioglu mavi saçlı kadin kitabını okudum kısa bir süre de bir çırpıda denilebilecek bir sürede . Sonra sınıfta sürekli el değişti. En son tekrar bana geldi kitap. Tabi beni etkileyen her kitapta olduğu gibi bunda da aynısı yaptım. Kitabı yolculuğa çıkardım. İlk sayfasında su sözleri yazarak tabi. Bu kitabı okuduktan sonra kitabı bir başkasına teslim edeceğim. Bunun için söz veriyorum. Bu imzaya kitap yola çıktı umarım bir gün tekrar bana döner
Okumayan kalmışmıdır bilmiyorum aslında bu kitabı. Mavi Saçlı Kız, daha 14 yaşında Lösemi'ye yakalanan Burçak'ın günlüklerinden derlenen bir kitap. Onun 16 senelik hayatına açılan bir pencere. Kitabın ilk sayfaları o kadar normal ki, normal bir kızın sıradan günlük yaşamını okurken her şey bir anda tepetakla oluyor.
Ve kitap aslında Türkiye'de sağlığın nasıl önemsenmediğinin de bir kanıtı. Lösemi gibi teşhisi kolay (keşke tedavisi de teşhisi kadar kolay olsa) bir hastalığı nasıl başka teşhis koyabilirsin ya. Birde seni hastaneye prof. diye koymuşlar. İstisnaları geçerek söylüyorum ki Türkiye'de ki hastaneler de insan canına zerre değer verilmiyor. Bunu kitapta bir kez daha görüp, anlıyorsunuz. Burçak çok büyük acılar çekiyor. Ancak 1 sene sonra hastalığını atlatıyor. Her şey normale döndü, dönüyor derken hastalığı nüks ediyor ve tedavi olduğu hastaneye gittiklerinde hastalığının ilk yakalandığı döneme döndüğünü ve artık yapılacak bir şey kalmadığını söylüyorlar. 95 yılında, 16. doğum gününden 4 gün önce bu boktan dünyaya gözlerini kapatıyor. Günlüklerinden ziyade arkadaşlarına yazdığı mektuplar, babasının ve annesinin yazıdığı minik yazılar, fotoğraflar ve onun için düzenlenen yardım kampayalarının gazete küpürleri vs her şey var kitapta. Son sayfalarda arkadaşına yazdığı bir mektubun parçası beni hıçkırıklara boğdu bir de sonu tabi ki.
Anlatılcak pekte bir şey yok aslında alın okuyun hala okumadıysanız inanın hayata bakış açınız değişecek. Ne kadar da küçük şeyleri dert edindiğiniz ile yüzleşeceksiniz.
Bu kitabı ilk kez ortaokuldayken (2010 yılıydı) sınıf arkadaşımda görmüştüm ve daha sonraki günlerde adından dolayı merak ederek okul çıkışı almıştım bu kitabı. Okuldan eve giderken bir apartmanın önünde oturup inceleye inceleye okumuştum kitabı ve kitap hakkında bir fikir sahibi olmuştum. Burçak Çerezcioğlu günlüğünde okul hayatını, arkadaşlarını, kan kanseri oluşunu ve kanseri yenmesini anlatıyordu. Aradan bir buçuk saat geçtiğini anlayamamıştım bile incelerken. Eve geldiğimde bir çırpıda okumuştum kitabı ve çok etkilenmiştim. Daha sonra defalarca okudum kitabı. Kitabı her elime aldığımda okudum. Sayısını hatırlamıyorum bile. Bu kitabı daha sonraki yıllarda arkadaşıma verdim ve seneler sonra bu kitabı tekrar okumak istediğimde yeniden satın aldım ve okudum. Burçak Çerezcioğlu hep ailesinden kimsenin ölümünü görmek istemediğini söylüyordu günlüğünde. Fakat ne yazık ki ailesi onun ölümünü gördü. Keşke bu gencecik yaşında kansere yenik düşüp ölmemiş olsaydı, ikinci kez kanseri yenebilseydi. Burçak eğer yaşasaydı hayatı nasıl olurdu, her şey istediği gibi ilerler miydi? Çok merak ediyorum. Bir de Hakan şu anda ne yapıyor, bunca zamana kadar ne yaptı onu da çok merak ediyorum. Hakan’a da bu arada Burçak gibi bir kıza haksızlık ederek çok kızdığımı söylemeden geçmek istemiyorum fakat Burçak’ın gözünden Hakan’ı biliyoruz. Hakan’ın gözünden hiçbir şey bilmiyoruz maalesef. Bilmeyi isterdim doğrusu.
Nur içinde yat güzel insan. Günlüğün basıldığı için bence bundan mutluluk duyuyorsundur, günlüğünde de hep günlüğünün basılmasını istediğinden bahsediyordun. Hayalindi.